Ejder Lordu

De AdenGabriel

146K 11.1K 653

19 yaşında ki William, dedesinin apar topar kendisini evden uzaklaştırması, yeni bir okula ve insanlara adapt... Mais

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Duyuru
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42'den
DAVET
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45
Bölüm 46
Bölüm 47
DUYURU-GÖRÜŞ!
Bölüm 48
EJDER LORDU - FİNAL
EJDER YEMİNİ
Ejder Yemini-1
Ejder Yemini-2
Ejder Yemini-3
Ejder Yemini-4
Ejder Yemini-5
Ejder Yemini-6
Ejder Yemini-7
Ejder Yemini-8
Ejder Yemini-9
Ejder Yemini-10
Ejder Yemini-11
Ejder Yemini-12
Ejder Yemini-13
Ejder Yemini-14
Ejder Yemini-15
Geri Döndüm!

Bölüm 20

2.7K 190 2
De AdenGabriel




İkimizde anın büyüsüyle sarhoş olmuştuk. Tek kelime etmemiştik, yere inene kadar. O an ejderha bizi yere indirip, gözden kaybolana kadar ikimizde yan yana, ejderhanın arkasından bakmıştık. Gökyüzünün mükemmelliğine diyecek tek bir kelime yoktu. Bunu yaşayabilmek benim için de büyük bir deneyimdi. Bunu Ariana'ya yaşatıyor olabilmek mutluluğuma mutluluk katıyordu. Onun nefesinin ve kalp atışlarının hızlanmasının sebebinin ben olduğumu bilmek bile beni mutlu ediyordu. Kalbimin onunla aynı anda çarpmasını istiyordum.

Farklı olarak ben Ariana kadar çok etkilenmemiştim. Sebebi belki de daha önce rüyamda bunun bir kısmını deneyimlemiş olmamdı. Tabiî ki az önce yaşadığım gibi bir deneyim değildi benimkisi, daha çok acı doluydu. Ama en azından ejderhaya binmiş ve bir miktar da olsa bunun ne demek olduğunu anlamıştım. Belki de beni Ariana kadar etkilememesinin sebebi, onu benim yönettiğim hissiydi. Bu heyecandan çok tamamen özgüvenle dolmamı sağlamıştı.

Bir ejderhaya sahip olmak. Onu yönetebilmek. Tamamen benim kendime daha çok güvenmemi sağlıyordu. Artık kendimi daha güçlü ve bir şeyleri başarabilecekmiş gibi hissediyordum. İçimde bulunduğum karmaşık anlarda bu anı yaşayabilme gücüne sahiptim artık. Ve belki de bunun dışında daha bilmediğim ne kadar çok özelliğim vardı. Belki de büyükbabamın gelmesini artık beklemek zorunda değildim. En az onun kadar bilgeli ve beni yönlendirebilecek bir insan vardı artık. Her ne kadar Ariana'nın büyükannesiyle yıldızlarımız o kadar barışmasa da yine de bu konu da, sadece Ariana istediği için bana yardım edebilirdi.

Büyükbabam bir an önce gelmek zorundaydı. En son konuşmamız üzerinden günler geçmişti. Ve ben artık kendimi daha çok tanır hale gelmiştim. Büyükbabamın anlatacağı her şeyi biliyormuşum gibi geliyordu. Elbette gücümün sınırının ne olduğunu ondan öğrenecektim ama yine de ejder lordu olduğumun artık farkındaydım. Bunu, normal insanlar gibi dehşetle karşılamam gerekirdi. Ama tam tersi bu olayı kendi benliğimin bir parçası gibi sahiplenmiştim. Bunun sebebinde elbette öncesine doğaüstü bir şeylerin var olabileceğini gösteren Ariana vardı. Bir de son hatırladığım rüya, artık beni tamamen bu kişiye dönüştürmüştü.

Şu an yaşadığım her şey dönüşmekti. Buraya geldiğim ilk günden çok farklı bir insandım artık. Bütün duygularımı uç noktalarda yaşamaya başlamıştım. Ve artık güçlerimin olduğunun bilincinde doğaüstü bir varlıktım. İnsanları önünde diz çöktürebilecek kadar güçlü...

'Teşekkür ederim William James' dedi Ariana.

'Her zaman güzellik' dedim. Elimin içine kayan elini hissettiğimde gülümsedim. Sonra elimi aldı ve dudaklarına bastırdı. Elimin üzerine öpücük bırakırken dönüp ona baktım.

'Daha önce hiç böyle bir hediye almamıştım' dedi.

'Bende böyle bir hediye vermemiştim' dedim gülümseyerek.

'Gidelim mi?' diyerek ekledim.

Başıyla onaylarken ikimizde gülümsüyorduk. Arabaya binerek eve doğru ilerlerken, Ariana bana doğru dönerek oturdu.

'Az önce orada yaptığın şeyi nasıl öğrendin?' dedi.

'Rüyamda gördüm. Ve uyguladım. Biraz da büyükanneni dinledim' dedim.

'Büyükannem mi?'

'Evet bana içgüdülerimi dinlememi söyleyince, öyle yaptım' dedim.

Kaşlarını kaldırarak onayladı.

'Çok güzeldi. Daha önce hiçbir ejderhaya binmedim. Aslında görmedim de'

'Ben de binmemiştim. Yani gerçekte'

'Bizim ırkımız için ejderha şans demektir. Yani, tamamen saygı duyulması gereken bir şey. Direk bakılmaması ve dokunulmaması gereken bir varlık' dedi.

Öğrendiğim yeni bilgiyi düşünürken, 'Lordu ise, ondan daha yücedir' dedi hemen.

'Yani ben mi?' dedim.

'Öyle lordum' dedi kıkırdadı.

Onun gülüşüne karşılık verdiğim sırada, yüzüne bakıyordum. O sırada araba şiddetle bir yere çarptı. Refleksle öne doğru savrulurken, frene bastım. O an hepsini nasıl bir arada yaptığımı bilmiyorum ama bir elimle Ariana'nın kolunu tuttum. İlk sarsıntıyı atlatırken şokun etkisiyle sarsıldım. Sanki ailemle olan kazayı tekrar yaşıyormuşum gibi bütün bedenimden kan çekilirken Ariana çoktan kendine gelmiş, arabadan çıkmıştı bile. Ben neyin ne olduğunu bilemeden Ariana koşarak arabanın önüne geçti ve neye çarptığımıza baktı. Şaşkınlıkla bir adım gerileyişini izledim. Hemen bana döndü ve 'Will' dedi yüksek sesle.

Vücudum onun sesini duymayı bekliyor gibi tepki verdi ve hemen arabadan çıktım. Koşarak arabanın önüne geldiğimde yerde yüz üstü yatan bir kız vardı. Bütün bedenim korkuyla dolarken ağır ağır kıza uzandım.

'Ölme' dedim sessizce.

Yanlışlıkla bile olsa birinin ölümüne sebep olmak asla kaldırabileceğim bir şey değildi. Bunu aklım ve bedenim asla kaldıramazdı. Onun bir ailesinin olduğunu düşünmem gözlerimin dolmasına sebep oldu.

'Ölmedi. Nefes alıyor' dedi Ariana ben kızı çevirirken. O da şaşkınlık içindeydi. Sesi ağlamaklıydı.

Kızı çevirdiğimde ikimizin de dudaklarından şaşkınlık nidası döküldü. Yerde yatan kişi Becca'ydı. Ellerimi hızlıca Becca'nın üzerinden çekerek geriye doğru sendeledim. Donup kalmıştım. Birine çarpmış olmamdan çok o kişinin Becca olması beni daha da şok etmişti. Tamamen donmuş olmamdan dolayı Becca'yı yerden kaldırabiliyor, ne de neyi olduğuna bakabiliyordum. Tek görebildiğim kanlar içinde kalmış suratına yapışan sarı saçlarıydı.

Benim bu durumumu gören Ariana hemen Becca'ya doğru uzandı.

'Will kendine gel' dedi bana doğru dönerken. Bunu demesine rağmen kendime gelemiyordum. Onun sesini duyuyordum ama bedenim tepki vermek yerine, sadece hareketlerini izlemekle yetiniyordum. Ellerim ayaklarımda ki gücü hissedemiyordum. Ailemin ölüm sebebi olan bir kazanın baş katili olmak asla yaşamak isteyeceğim bir şey değildi.

Bir insanın hayatı nasıl bir anda mahvolabilirdi, bunun canlı kanıtıydım. Nasıl az önce bu kadar mutluyken bu durumun içinde bulunabilirdim. En önemlisi nasıl bu kadar dikkatsiz olabilirdim?

Ariana hızlı hareketlerle, Becca'nın yüzünde ki saçları çekti ve vücudunu kontrol etti.

'Will lütfen kendine gel, onu hastaneye götürelim' dedi Ariana yalvarır bir sesle. Ama kendime gelmekten çok uzaktım. Sadece Ariana ve Becca'yı izliyor, ayakta kalabilmek içinse arabaya yaslanıyordum. Ariana, zorla Becca'yı düz bir hale getirdi ve telaşla yanıma geldi. Önce kollarımı tutup beni sarstı. Hala düzelmeyince yüzümü ellerinin içine aldı ve sarstı. Bakışlarım onu bulduğunda sesi kulağıma doldu. 'Will yalvarırım kendine gel. Bize ihtiyacı var' dedi. Gözlerinden düşen birer damla yaş aşağı doğru kayarken, kendime gelmeme sebep olan yumruğunu kolumda hissettim. Uykudan uyanmış gibi irkilirken, 'Hadi' dedi hemen tekrar Becca'nın başına gitti.

Bu sefer kendime sakin olmamı telkin ederken Becca'yı başının altından ve bacaklarından tutarak kucakladım. Ariana hemen önüme geçerek arabanın arka kapısını açtı. Onun açtığı kapıdan Becca'yı arabaya bırakırken, Ariana hemen arkasından arka koltuğa oturdu.

Ayaklarıma milyonlarca düşüncemin içinden koşmalarını emrettim. Koşar adımlarla sürücü koltuğuna geçtim. Arabayı çalıştırıp, hastaneye gidene kadar kimse konuşmadı. Ne Becca uyandı. Ne de Ariana onun durumu için tek kelime etti.

Hastaneye geldiğimiz de arabadan ilk Ariana çıktı. Hemen birilerini bulmuştu. Ben hala arabanın içinde öylece oturuyordum. Becca'yı çıkarıp götürdüklerinde ancak arabadan inip onun arkasından gidecek gücü kendimde bulabildim.

İçeriye girip Ariana'yı bulduğumda yüzünde korku dolu bir ifade ile bana bakıyordu.

'Durumu nasıl sence?' dedi hemen.

'Bilmiyorum' dedim güç bela.

'Will kendini suçluyorsan eğer lütfen bu durumu daha sonraya bırak. Çünkü şu an sana ihtiyacım var' dedi.

'Ariana ben...'

Devamını getiremedim. Ona o an birine çarpmamın ne kadar büyük bir ağırlık olduğunu anlatamazdım. Eğer ona bir şey olmasa bile vicdan azabı içinde her an ona bakma isteğimi nasıl dindirebileceğimi bilemiyordum. Ailemin başına gelen olaydan sonra trafik de her zaman daha da çok dikkat etmiştim. Birinin canı benim yüzümden yanmasın diye, herkesten çok dikkat etmiş özenli olmuştum. Bir an için. Sadece küçücük bir an gözlerimi yoldan çekmiştim. O an karşıma birinin çıkması, bu kadar kolay onu öldürebilecek olduğumu görmenin getirdiği korkudan ona yardım bile edememiştim. Ariana yanımda olmasaydı hala şok içinde ona bakıyor olurdum.

Ayaklarımda ki kanın çekildiğini hissettim. Güç bela arkamda duran koltuklara oturduğumda Ariana korku içinde yüzüme bakıyordu.

'Will neden bu kadar kötü oldun, bir şeyi yoktur eminim' dedi yanıma gelip önümde diz çöktü.

'Bir şeyim yok' dedi hemen.

'Will bana anlat' dedi hemen.

'Ariana benim ailem yok' dedim hemen. Bakışlarımı kaçırdım. Ellerini yüzüme koydu ve kendisine doğru çevirdi.

'Biliyorum' dedi, gülümsedi.

'Sen... Nereden?' dedim zorla nefes alarak. Nefes almam güçleşiyordu. İçimde bağırmak için hazır bekleyen acı dolu ejderhayı hissediyordum.

'Ben senin hakkında her şeyi biliyorum' dedi.

Başımı salladım. Bildiğini biliyordum. Evimi de ben söylemeden bulmuştu.

'Biliyorum William. Canın acıyor' dedi. Yüzümü tutan ellerini tuttum.

'Ona bir şey...' dedim zar zor.

'Olmayacak. Söz veriyorum' dedi hemen. Dudaklarını benimkilerle birleştirdi. Ve bana sarıldı. Onun sarılmasına karşılık verdim. Kokusunu içime çekerken, gözümden düşen bir damla yaşı hızla sildim. Canımın acısı dinmiyordu. Ailemin o hali gözümün önünden gitmiyordu. Kanlar içinden yatan Becca'yı gördüğümde hissettiğim her şey bana geçmişi daha da fazla hatırlatmıştı. Beni alıp o ana, ailemin öldüğü ana götürmüştü. Hatırlamamak için büyük çaba harcadığım her şey şimdi, az önce yaşamışım hissini de yaşatıyordu. Daha önce hiçbir olay acımı bu kadar tazelememişti.

Bir insanın ailesinin olmamasını en acı şekilde yaşamıştım. Gün aydığında, kimsenin görmediği anlarda içime dolan üzüntü ve sessiz gözyaşlarımı hatırlatmıştı. Beni hayata geri döndürebilmek için her gün uğraşan dedemi hatırlamıştı. Acımı unutmam için bana gizlice içki getiren Mary Jane'i hatırlatmıştı. Bunların aynısını başkasına da yaşatabilme düşüncesi, ölümden çok arkada kalanın yaşayacağı acının vicdan azabını en derinlerde hissediyordum. Bu acıyı tekrar kaldırabilecek kadar güçlü müyüm bilmiyordum. O yaşta değildim artık. Ama şimdi hatırası böyle acı veren bir olayın suçluluğunu hiçbir mutluluk geçiremezdi.

Ariana'nın kokusu ve dokunuşu ilk kez beni rahatlamamıştı. Acısı daha durumunu bilmeden böyle olmamı sağlarken, gerçekte olacaksa nasıl normal bir hayat sürebilirdim?

'Will, kendine gel' dedi Ariana. Onun sesiyle başımı omzundan kaldırdım ve ona baktım. Gözleri korku içinde bana bakıyordu.

'Acını hissediyorum William. Kendine bunu yapma' dedi.

'Ariana ona bir şey olursa asla kendimi affedemem' dedim.

'Olmayacak. Bana güven' dedi hemen.

'Bir şey mi gördün?' dedim heyecanla. Görüş gelip gelmediği önemliydi. Eğer bir şey gördüyse, benim için bir umut olabilirdi.

'Görmedim' dedi gözlerini kaçırdı.

Gördüğünü anladım. Ama üstelemedim. Ne olacağını yaşayıp görmem için çok az bir süre olduğunu biliyordum.

Acı içinde bekledim. Saatler saatleri kovaladı. Gün ayarken, içeriden çıkan beyaz önlüklü bir adam başıma geldi. Dizim de uyuyan Ariana'nın saçlarından elimi çekmeden adama baktım.

'Yakını sen misin?' dedi adam.

'Arkadaşım' dedim hemen.

'Ailesine haber ver evlat. Burada olmalılar' dedi adam.

'Durumu nasıl?' dedim.

'İyi olması için zamana ihtiyacımız var. Onu sen mi getirdin?' dedi hemen.

'Evet' dedim.

'Buldun mu?' dedi adam. Benim çarpıp çarpmadığımı soruyordu. Aklıma o an gelen düşünceyle, bir anda ağzımdan çıkarak.

'Evet, yol kenarındaydı' dedim yalan söyleyerek. Yanlıştı ama bunun yükünü o an üzerime alamayacak kadar yorgundum.

'Zamanında gelmiş. Artık ona bağlı her şey. Bekleyeceğiz' dedi adam.

'Teşekkürler' dedim.

Adam başını salladı. Bir bana bir de dizimde yatan Ariana'ya son kez bakarak yanımdan uzaklaştı.

Ailesine ulaşmam gerekiyordu. Eminim şu an deli olmuş olmalılardı. Bu zamana kadar nasıl aklıma gelmediğini bilmiyordum.

Ne arkadaşlarının numarası vardı bende ne de ailesinin. Onlara haber vermem imkansızdı.

'Uyanık mısın William?' dedi Ariana'nın uykulu sesi.

'Evet güzelim. Bir şey mi oldu?' dedim hemen doğrularak.

'Rüya gördüm William' dedi.

Saçlarını okşayarak anlatması için bekledim. 'Becca'nın sakat kaldığını gördüm William' dedi hemen.

İçime saplanan okla irkildim. Sakat kalması...

'Görüş müydü?' dedim.

'Rüyalarım birebir çıkmaz. Ama anlamı kötü bir şey olacak demek' dedi hemen.

'Ariana...' dedim.

Yerinde doğrularak yanıma oturdu ve bana doğru döndü. 'William James Porter' dedi. Bana tam adımla hitap ederek, elleriyle yüzümü avuçladı ve sakince ama otoriter bir sesle konuştu.

'Becca'ya ne olur bilmiyorum. Eğer başına bir şey gelirse, asla vicdan azabı içinde kıvranmanı istemiyorum. Kendini suçlamayacaksın' dedi.

Başımı aşağı yukarı salladım.

'Bunun bir evet olduğunu göremiyorum. Gözlerinin acı içinde yanmasını istemiyorum William. Sen benimsin. Benim olan hiçbir şeyi böyle görmek istemem. Kendine geleceksin. Senin yüzünden olan bir şey değil. İstemeden oldu. İstesen asla ona zarar vermezdin. Sen bir lordsun. Benim lordum' dedi.

Bana ilk defa böyle şeyler söylüyordu. İlk defa benimle ilgili duygularını biraz da olsa bana söylemişti. Ama şimdi, bu durumdayken dedikleri benim sadece kalbimde küçük bir heyecan yaratmıştı. Söylediği her şey doğruydu. Ama duygularım buna izin vermiyordu. Böyle bir duruma daha önce düşmemiştim. Acımı dindirmek bir yana daha da kendimi boğuyordum. Bütün gün uyumamıştım. Ama vücudum acı belirtisinden başka bir belirti göstermiyordu. Yemek yememiştim. Aç olduğumu bile hissedemiyordum. Sanki bedenim de midem de tıka basa acıya doymuştu.

'Tamam mı?' dedi yüzümü tutan ellerini sıkarak.

'Tamam' dedim sadece.

Başıyla onayladı.

'Yiyecek bir şeyler alıp geleceğim. Ben gelene kadar burada bekle' dedi.

'Tamam' dedim tekrar.

Gözden kaybolurken, üç kere arkasına dönüp baktı. İkisinde gülümsedi, birinde gözleri doluydu. Arkasından sadece bakmakla yetindim.

Acımın geçmesi için yapabileceğim bir şey yoktu. Ailesini nasıl bulacağımı düşünüyordum. Eric'in numarasını daha önce almadığım için pişman olmuştum.

O an aklıma gelen fikirle hemen ayağa kalkıp karşıda ki görevli hemşirenin masasına ilerledim.

'Merhaba' dedim kuru sesimle.

'Buyurun' dedi kadın, hemen beni başından savmak için acele ettiği bariz belliydi. Önünde iki tane poğaça ve dumanı tüten bir kahve fincanı vardı. Aceleyle, 'İçeride ki hasta. Becca. Bugün gelen, kaza geçirmişti. Eşyalarını almam mümkün mü?'

'Üzerinden hiçbir şey çıkmadı' dedi kadın hemen.

'Ama... Telefonda mı?'

'Evet. Hiçbir şey' dedi sertçe.

Kadını daha fazla kızdırmamak için hemen masadan çekildim ve yerime geri döndüm. Böyle bir şeyin olması mümkün müydü? Onun gibi bir kız telefonsuz nasıl dışarı çıkardı ki? Ya da kim neden telefonsuz dışarı çıkardı. Ariana ile gittiğimiz yer çok uzaktı. Orada ne işi olabilirdi ki?

Düşüncelerime dalmışken, ne Ariana'nın geldiğini fark ettim. Ne de hemşirenin telaşla odaya girdiğini.

Öylece otururken Ariana'nın kucağıma koyduğu paketin sıcaklığını hissetmem beni kendime getirmişti.

'Teşekkürler' dedim Ariana'ya bakmadan.

Kendimi zorlayarak paketten zorla bir ısırık aldım. Ariana hiç hareket etmediğimi çiğnerken ona baktığımda fark ettim. Gözleri arkamda bir noktaya kilitlenmiş, korkuyla bakıyordu. Nefes alışı hızlıydı. Omuzları aşağı yukarı hareket ediyordu. Hemen baktığı yere baktığımda hiçbir şey yoktu.

'Ne?' dedim tekrar ona dönerek.

'Hemşire içeri girdi' dedi hemen.

Üzerimde ki paketin varlığını unutarak ayağa fırladım.

'Ne zaman?' dedim hemen. Ariana da benimle birlikte ayağa kalktı.

'Biraz önce' dedi hemen. Beraber kapıya doğru yürüdük ama bizim açabileceğimiz bir şey değildi. İçeriden gelen tiz bir ses dışında başka bir şey yoktu.

Ariana'nın dudaklarından dökülen hayret nidasını duymam birkaç saniyemi aldı. Bedenim ve aklım içeri de olan durumu kabul etmiyordu. Ne olduğunu anlayamıyordum?

'Ariana' dedim sessizce. Bacaklarımda gücü hissedemiyordum. Yere çökmemek için Ariana'ya uzandım. Kolumu tutarak sabit kalmamı sağladı.

'Sakin ol' dedi hemen. İki eliyle kolumu kavradı.

'Öldü mü?' dedim.

'Will dur. Bilmiyoruz' dedi hemen. Ama en az benim kadar korktuğunu bilmiyordum.

İçimden geçirdiğim tek istek yaşamasıydı. Ne olduğu umurumda değildi. Onun ölümüne sebep olmak istemiyordum. Yaşamak zorundaydı.

İçeriden gelen ses kesildiğinde içime dolan umutla kapıya baktım. Birkaç saniye sonra bana bilgi veren doktor kapıdan çıktı ve bana doğru geldi. Yüzünden bir duygu anlayamıyordum. Ne olmuştu? Geri mi gelmişti?

Ariana'nın kolumu tutan ellerini sıktığında dünyam başıma yıkıldı. Doktor düz bir bakışla önümde durdu ve her bir kelimesinin içime işleyeceği sözcükleri söyledi.

'Üzgünüm, hastayı kaybettik' dedi ve yanımızdan uzaklaştı.

Becca'nın ölümünün ağırlığı başıma balyoz gibi inerken, gerçekle sarsıldım. Ben birini öldürmüştüm. Bunun acısı göğsüme adım adım ulaşırken, Ariana'nın hıçkırığı kulağıma doldu. Dizlerimin üzerine düşerken, gözlerimin önünde kükreyen ejderhanın görüntüsü belirdi. Benimleydi. Ejderha benimle acı çekiyordu. Bunun verdiği gücü bile hissedemiyordum. Gözümden dökülen yaşların varlığını hissedemiyordum.

Şimdi bana bu kadar acı veren bu olayın ileride hayatımın ilkinin olduğunu bilmeden acı içinde kükrerken, sesime karışan ejderhanın sesini kulaklarım algılıyordu.

Dudaklarımdan dökülen 'Ben birini öldürdüm.' Sözünü Ariana dışında kimse duymamıştı. O an fısıltıyla söylediğim şeyin canımı nasıl yaktığının bilincinde, ileride öldüreceğim insanları bilmeden vicdan azabı içinde olduğum yere yığıldım.

Continue lendo

Você também vai gostar

7.6M 446K 83
Fantastik #1 Siz hiç bir ruha aşık oldunuz mu? Gülüşünden bihaberken ya da öfkelendiginde nasıl baktığı bilemeden sonsuz bir melankoninin içine düştü...
23.8M 1.4M 78
Doğum gününden sonra, kardeşiyle eğlenmek için konsere giden bir genç kız... Fırtına yüzünden iptal olan konserden eve dönmeye çalışırken, kendini bi...
40.1K 913 24
"Oyun oynamayacaksak ne yapacağız?" "Ben seni sikeceğim o kadar. İstediğin bir sex türü varmı kedicik?"
181K 12.6K 22
Tüm diyar, doğudaki savaş yüzünden kaosa sürüklenmiştir. İmparatorluğu ayakta tutmanın ve Wisteria'yı kurtarmanın tek yolu ise Saige Nerth ve Zaiden...