Ejder Lordu

By AdenGabriel

146K 11.1K 653

19 yaşında ki William, dedesinin apar topar kendisini evden uzaklaştırması, yeni bir okula ve insanlara adapt... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Duyuru
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42'den
DAVET
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45
Bölüm 46
Bölüm 47
DUYURU-GÖRÜŞ!
Bölüm 48
EJDER LORDU - FİNAL
EJDER YEMİNİ
Ejder Yemini-1
Ejder Yemini-2
Ejder Yemini-3
Ejder Yemini-4
Ejder Yemini-5
Ejder Yemini-6
Ejder Yemini-7
Ejder Yemini-8
Ejder Yemini-9
Ejder Yemini-10
Ejder Yemini-11
Ejder Yemini-12
Ejder Yemini-13
Ejder Yemini-14
Ejder Yemini-15
Geri Döndüm!

Bölüm 10

3.4K 269 9
By AdenGabriel

Vücuduma dolan büyük bir nefesle gözlerimi açtığımda yattığım koltuktaydım. Başım da aşçımız bana kalp masajı yapıyordu. Gözlerimi daha büyüterek ne olduğunu anlamaya çalıştım. Kulaklarım yeni duymaya başlıyor gibi, çığlık ve ağlama sesleri birbirine karışıyordu.

'Uyandı' dedi telaşla bir ses. Biri bana sarıldı. Kokusunu aldığımda Ariana olduğunu anladım. Öyle şiddetle sarsılıyordu ki, elime gücüm zar zor gitti. Belini tuttum.

'Ne oluyor?' dedim fısıltıyla.

Ariana beni duymuştu.

'Ölmüştün' diyerek bağırdı ve tekrar sarıldı. Etrafıma baktığımda, aşçımız yerde oturuyordu. Hizmetçi kız ve annesi birbirine sarılmış ağlıyordu. Diğer iki çalışan gençlerden biri yere oturmuş şaşkınlıkla karışık korkuyla bana bakıyordu. Diğeri ise aşçıya doğru yürüyordu. Herkes öyle şok olmuştu ki, ölmüş olma ihtimalim beni de şoka uğratmıştı.

'Prenses' dedim. Ariana hemen çekildi. Hızlıca yüzünü sildi.

'Bir şeye ihtiyacın var mı? Nasıl hissediyorsun?' dedi yüzümü ellerinin arasına aldı. 'Su getirin' diyerek seslendi.

Gözlerini gözlerime dikti ve bir sorun arar gibi baktı.

'İyiyim prenses' dedim ama sesim çıkmıyordu. Çok yorgun hissediyordum. Ölümden dönmüşüm gibi gelmiyordu. Buna inanmak da istemiyordum.

'İyisin' dedi Ariana. Bana tekrar sarıldı.

Doğrulmak için bir hamle yaptığımda suyum geldi. Ariana, eliyle suyu bana içirdi.

'Yatağa gidelim tamam mı?' dedi bana başımla onayladım. Kalkmaya çalıştığımda çalışan iki çocuk hemen beni kollarımdan tuttu.

Hizmetçi kız, 'Doktora gitmeliyiz' dedi.

Ariana hızlıca ona doğru döndü. 'Çeneni kapalı tutmayı öğrenmen gerek' dedi. Kız anında yerinde sindi. Çocuklardan birinden kurtularak Ariana'nın elini tuttum. Hemen beni kavradı.

'Çıkalım' dedim. Daha fazla bu kadar insanın gözü önünde olmak istemiyordum.

Birkaç adım atmıştık ki, uyandığımda ilk gördüğüm yüze doğru döndüm. Aşçımıza 'Teşekkür ederim' dedim.

Başını saygıyla eğdi. Tekrar önüme döndüm. Ariana'nın talimatıyla biraz dinlenerek, bazen oturarak zar zor odama çıktık. Arkamızdan kapıyı kapattı ve beni yatağa yatırdı.

Yanıma yatmadı. Yatağın kenarına diz çöktü. Şimdi yüzlerimiz karşılıklıydı. Elini tereddüt ederek saçlarıma götürdü ve önüme düşen birkaç tutamı arkaya taradı. Ama elini çekmedi, orda tutup oynamaya devam etti.

'Bu da mı sormamam gerekenler sınıfında?' dedim Ariana'ya sessizce. Sesimin çıkması için boğazımı temizledim.

'Aynen öyle' dedi acı acı gülümsedi. Gülümsemesi yüzünde dondu kaldı ve bir damla yaş döküldü iki gözünden birden. Yavaşça elimi kaldırdım ve gözünü sildim. O an bileğimde ki siyahlık dikkatimi çekti. Kaşlarımı şaşkınlıkla kaldırarak bileğime baktım. Diğerini de kaldırdım. İki elimin bileğinde de, kalın bir bileklik takmışım gibi, dövmeler vardı. Yeniydi. Acımıyordu bu sefer ki ama, artık şaşırmam bile eskisi gibi olmuyordu.

'Bunları gördün değil mi?' dedim.

'Yanına geldiğimde vardı' dedi.

'Ariana...' dedim. Sormamdan korkar gibi baktı. 'Nasıl oldu?' dedim. Derin bir nefes aldı. Elini saçımdan çekmedi. Gözlerini kapatıp tekrar açtı.

'Bir süre sonra yanına geldiğimde, bileğinde bunlar vardı. Önce uyuyor sandım seni. Yanına oturdum. Ama sana dokununca...' dedi bir damla daha yaş düştü. 'Buz gibiydin. Sonrası işte, onları çağırdım. Zorla sana kalp masajı yapmasını sağladım' dedi.

'Neden zorla?' dedim.

'Çok soğuktun. Ve öleli uzun zaman olduğunu söylediler. Kendim yapmak istedim. Sonra o yaptı zaten' dedi. Yerinden kalktı. Üstümden geçerek yanıma uzandı. Bu sefer başımı diğer tarafa çevirdim.

'Seninle uyuyabilir miyim?' dedi.

Gülümsedim.

'İstediğin zaman' dedim. Önce öylece yattı. Bu şekilde uyumak istemiyordum. Kolumu başının altına koyduğumun da hemen bana sarıldı, başını göğsümün üstüne koydu. Bir elini de bana sarmıştı.

Saçlarını okşayarak uyumasını bekledim. Ben uyumayacaktım bunu biliyordum. Aklım hala bulunduğum ortama adapte olamamıştı. Vücuduma gelen her dövmede, farklı bir insan oluyordum.

'Bu sesi duymayı o kadar çok istedim ki, o an, sanki hiç bitmeyecek gibi geldi' dedi fısıldayarak.

'Buradayım prenses'

'Biliyorum' dedi. Hiç beklemediğim şekilde kafasını kaldırdı ve sol göğsüme bir öpücük kondurdu. Tekrar geri yattı. Ellerimi saçlarında usulca gezdirirken,

'Beni hiç sevebilecek misin?' dedim.

Bir süre durdu. 'Bunu bir gün söyleyeceğim' dedi.

'Ben vazgeçmeyeceğim' dedim.

Cevap vermedi. Mırıldandı. Ve uyumak için pozisyonunu sabitledi.

'İyi geceler William James' dedi.

Başının üstünden öptüm.

Günler sonra ilk defa güzel bir uyku çekmem için ortamım vardı. Ama bunu gerçekleştirmek için aklım rahat değildi. Düşünce içinde düşünceler birbirine giriyordu. Artık normal biri olmadığımı biliyordum. Vücudumda ki garip dövmelerim, bayılmam, Ariana'nın kim olduğu, ne olduğum? Her şeyi öğrenmek için büyükbabamı beklemek zorunda olmak beni delirtiyordu. Ariana tek başına böyle büyük bir yükün altına girmek istemeyebilirdi. Ama olayın asıl merkezi bendim ve benim dışımda herkes ne olduğunu açık bir şekilde biliyordu.

Gözlerimi kapatmaya korkar hale gelmiştim. Eğer uyursam bir dövmeyle daha kalkmaktan korkuyordum. Kendimle birlikte çevremdeki insanları da üzüyordum. Bugün ölümden döndüğümde Ariana'nın hali perişan kelimesinin tam karşılığıydı. Gözleri dönmüş, elleri ayakları titriyor. Ağlamaktan mahvolmuştu. Beni seviyor olabilir miydi? Öyle bile olsa bunu düşünmemem gerekiyordu. Düşünmemeli ve bir şeyleri akışına bırakmalıydım. Bir şeylerin yoluna girmesi için çaba sarf edebilseydim eğer ki düzelebilirdim. Ama çaba sarf edecek olayın kaynağı hakkında bir fikrim yoktu. Olaylar benim etrafımda dönüyordu. Bu ben rahatsız etmeye başlamıştı. Daha fazla dövme, daha fazla bilinmezlik demekti.

'Uyumalısın William, yoruldun' dedi Ariana. Uyuduğunu düşünmüştüm, üzerinden çok zaman geçmişti. Belki de o da uyuyamıyordu.

'Uyumadığımı nereden biliyorsun?'

'Bedeninden yayılan gerilimi hissedebiliyorum' dedi. Yerinde kıpırdandı. Çenesini göğsüme dayayarak bana baktı.

'Aklından neler geçiyor?' dedi.

'Birçok şey'

'Anlat bana'

'Söyleyecek bir şeyim yok' dedim.

'Bana kırgın mısın?'

'Evet'

'Anlatmadığım için mi?' dedi sakince.

'Büyükbabam böyle olmasını istedi biliyorum. O bir çok şey ister. Hepsini yaparsak bir çok şeye geç kalırız. Aklımı kaçırmak üzereyim Ariana. Her uyandığımda başka bir dövmeyle uyanıyorum. Bir anlamı var biliyorum. Ama ne olduğunu anlayamıyorum'

'Rüyalarını hatırlamıyorsun değil mi?' dedi merakla.

'Hatırlamıyorum. Birkaç kere görüntü geldi ama...' dedim hatırlamak için beynimi zorlayarak.

'Ne geldi?' dedi kalkarak oturdu.

'Bir ejderhaya yumruk attığımı gördüm' dedim. O gün ki dövmeyi kaldırarak baktım. Sağ elimin, boyanmış gibi, parmak boğumlarım kapkaraydı.

'Başka oldu mu?' dedi.

'Hayır sadece bunu hatırladım. Üzerinden vakit geçtikten sonra' dedim.

Başını düşünceli bir şekilde salladı.

'Sana anlatamam biliyorsun' dedi.

'Evet bana benimle ilgili her şeyi büyükbabamla anlatacaksın bunu anlıyorum. Peki ya senin sırların?' dedim.

Cevap vermedi. Karanlıkta yüzüme bakmaya devam etti.

'Combe prensesi değil mi? Ne demek bu?' dedim.

'Will...'

'Ariana lütfen. Sırların hepsini zaten birkaç güne kalmaz öğreneceğim. En azından seninle ilgili ne varsa bunu öğrensem, en azından sindirebilmem için zamanım olur' dedim aslında aklımda böyle bir şeyi teklif etmek yoktu. O kendini hazır hissedene kadar bekleyecektim. Ama bekleme gücüm kalmamıştı. Bir anda aklıma gelmişti ve bunu açıklamasını çok istiyordum. Sevdiğim kızın, ne olduğunu varlığının nereye dayandığını bilmek benimde hakkımdı.

'Anlatamam' dedi sıkıntıyla.

'Sen bilirsin. İyi geceler' dedim ve arkamı dönerek yattım. Ona bu şekilde sırtımı dönmek istemiyordum. Ama artık bir şeylerin olması için çabalamaktan yorulmuştum. En azından bana biraz olsun güvenmesini bekliyordum. Benim ona aklıma gelen her şeyi anlattığım zaman da olduğu gibi onunda bana anlatmasını. Babası beni öldürmeye kalktığında bile onu sorgulamamıştım. Sadece onun yanında olmuştum.

'William' dedi ve koluma dokundu. Bir süre bekledim ama dayanamayarak tekrar ona döndüm.

'Ölümden yeni döndün. Yeni bir şokla kalbini yormak istemiyorum' dedi.

'Ben zaten yorgundum' dedim fısıldayarak.

Bir süre düşünür gibi bekledi. Bir ellerine bir bana bakıyordu. Sonunda karar vermesi uzun bir zaman alsa da, karar verdiğini belirten bir hareketle bağdaş kurarak, daha rahat bir pozisyona geçti.

'Bunları duyduktan sonra gitmemi istersen, durmayacağım' dedi.

'Gitmeni istemiyorum prenses' dedim.

Derin bir nefes daha aldı.

'Ben dünya da doğmadım' dedi.

İfadesizce onu dinliyordum. Bunun altından elbette doğaüstü bir şeyler çıkacaktı o kesin. İnanması güç geliyordu. Ama bunun içinde olduğunda insan inanmak zorunda kalıyordu.

Bir süre bekledi.

'Combe adı verilen, dünyadan çok uzakta olan bir gezegen. Babam orada kraldı. Annem de hayattaydı. Her şey çok güzeldi. Ben dünya yaşına göre on beş yaşıma geldiğimde bir savaş çıktı ve şehrimize saldırdılar'

'Sen kaç yaşındasın?' dedim araya girerek.

Gözlerini devirdi 'Senden çok daha büyük' dedi ve sustu.

'Özür dilerim merak ettim. Dinliyorum' dedim devam etmesi için.

'Şehrimize saldırdılar. O zaman böyle bir saldırıyı herkes bekliyordu, bir öngörü görülmüştü ve bunun için ben de dahil tüm halk silahlanmıştı. Savaş günü geldiğinde babam, annem ve beni bir kuleye kapattı. Savaşmamızı istemiyordu. Güvende olmamız için yaptığını biliyorum ama çok dikkat çeken bir yerdeydi. Önemli bir insanın orada olduğunu herkes anlayabilirdi. Elbette babam o telaşla bunu düşünemedi. Bunu biliyorum'

Son söylediği sözleri kendini ikna etmeye çalışır gibiydi. Orada annesine bir şey olduğunu ve bunun için babasını suçladığını düşünüyordum. Bir süre durdu, derin bir nefes aldı. O anı hatırladığını anlayabiliyordum. Tıpkı bana olduğu gibi doğruldum ve onu kendime çektim. Sırtını göğsüme dayayacak şekilde önüme oturttum. Başımı omzuna dayadım. Hiçbir şey söylemedi bunları yapmama. Ona sımsıkı sarıldım. O da onu saran kollarımdan birini tuttu belli belirsiz.

'Sonra... Sonra savaş patlak verdi. Saldırının şiddeti çok fazlaydı ve o an bizim doğaüstü güçlerimiz karşı saldırının şiddetini püskürtecek kadar güçlü değildi. Savaşı kaybettiğimizi anlamıştık annemle. Babama bir şey olmaması için annem devamlı büyü yapıyordu. Onu korumaya almak için var gücüyle uğraşıyordu. Bu süre de benim güçlerimi kullanmam için devamlı beni uyarıyordu. Ama çok zayıf düşmüştü. Hiç bu kadar çok büyü yapmak zorunda kalmamıştı çünkü. Canı yanıyordu hissediyordum ama izin vermiyordu' dedi. Sesi ağlamaklı çıkmıştı. O anların her bir dakikasında kendini suçlu buluyordu. Bir süre ağlaması için ona zaman tanıdım. Burnunu çekti ve gözlerini sildi.

'Ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Olduğumuz yerin duvarları yıkıldı önce. Ama annem bunu durdurmak için uğraşmıyordu, hala babamı korumak için büyü yapıyordu. Sonra olduğumuz yere ulaştılar on beş kişi kadardı gelenler. Annem onları fark ettiğinde neredeyse bütün gücünü kullanmıştı. Çok uğraştım onlara karşı gelmek için ama şimdi ki gibi güçlü değildim o zamanlar. Annemi öldürdüler'

Tekrar durdu. Ona sımsıkı sarıldım. Ağlamaya başladığında, kendime doğru çevirdim ve iyice kavradım. Tüm vücudum, kollarımla ona sımsıkı sarıldım. Başını omzuma gömdü ve dakikalarca ağladı. Ağlaması durduğunda, alnını omzuma yasladı ve anlatmaya devam etti.

'Sıra bana geldiğinde ise içlerinden biri öne çıktı. Beni öldürmesini bekliyordum ama beni kucakladı ve diğerlerinin yanından götürdü. Beni Combe'den de çıkardı. Ağzımı açarsam öldüreceğini biliyordum. Annemin acısından ne olduğunu soramadım, güçlerimi de kullanamadım ona karşı. Çünkü çok acı çekiyordum. Fiziksel değil ama ruhsal olarak bitmiştim o an. Beni öldürse umurumda olmazdı. Yolda bayılmış olmalıyım. Uyandığım da bilmediğim bir yerdeydim. Bize savaş açan şehrin, kralının oğlu. Bana aşıkmış. Beni kaçırmış. Bir yıla yakın o şehirde kaldım. Babam öldüğümü düşünmüş. Sonra onu ikna ettim ve serbest kaldım. Tekrar şehrime geldim. Babam her şeyi baştan yapmış ama eskisi gibi olamazdı hiçbir şey. Bir süre sonra bir öngörü daha geldi içimizden birine, tekrar savaş vardı. Bu sefer biz ve bizimle birlikte gelecek olan bir grup insanla dünyaya geldik. Çünkü onların gelemeyeceği bir yerdi burası. Birkaç yıldır buradayız ama diğerleri nerede umurumda bile değil. O ülkeyle bağımı çoktan kestim' dedi.

Sormak istediğim o kadar çok şey vardı ki. O bir sene ne yapmıştı orada? Nasıl kurtulabilmişti?

'Herhalde ben neyim diye düşünüyorsundur' dedi.

'Evet' dedim.

'Göstermem gerek William' dedim.

Kollarımı çözmeye çalıştığında kalkmak istediğini anladım. Kalkması için izin verdim ayağa kalktı ve arkasını bana döndü.

'Büyü yapabiliyoruz belirli sınırlarda çünkü bu yasak. Kendi aramızda bir kural gibi düşün. Annem gibi kendimi öldürtmek istemediğim için o günden beri hiç büyü yapmadım ben. Elbette hiç kullanmadığım için de daha da güçlendim'

Tişörtünün uçlarından tutup kaldırdığında tişörtünü çıkarttığını anladım. Ariana ışığı açmak için duvarda ki düğmeye bastı. Üst kısmında sadece sutyen vardı şimdi.

'Bir de duygularınızı hissedebiliyorum. Ne derece gergin mutlu olduğunuzu da, çok vakit geçirdiğim insanların duygularından ziyade düşüncelerini de anlamaya başladım bir süre sonra. Kendime kazandırdığım bir yetenek bu. Elbette gelecekte olacak önemli olaylarla ilgili görüş görebiliyoruz. Seni ilk gördüğümde...' dedi durdu. Başını bana doğru çevirdi.

'Ne gördün?' dedim.

'Öldüğümü gördüm'

'Ariana...' dedim ama beni susturdu.

'Dediğim gibi güçlerimi kullanmıyorum. Olmasının önüne geçilebilecek durumlar vardır her zaman bizim dünyaya gelmemiz gibi' dedi. Arkasını döndü tekrar.

'Bir de bu var. Saklayabiliyorum ama... Çok yoğun duygular yaşıyorsam, o an kendi kendine çıkmak isterler ve buna acı verir' dedi.

Sırtında iki delik vardı. O deliklerden uzamaya başlayan tüylü çıkıntıyı görünce olduğum yerde donup kaldım. Anlatmakla görmek arasında çok fark vardı ve şu an dehşet içindeydim.

Sırtının kenarlarında ki deliklerden iki uzun, beyaz kanat çıktı. Ariana bir kere çırptı ve biraz havalandı, yönünü bana dönerek yavaşça yere ayak bastı.

'İşte bu benim William. Bize dünyalılar peri der'


Continue Reading

You'll Also Like

64.4K 1.9K 79
İşini ailesi gibi gören bi psikolog ve sinirlenince kimseyi tanımayan mafya aşka inanmayan adama aşkı öğreten kadın💖 Ateş ❤️ Ezgi
23.8M 1.4M 79
Doğum gününden sonra, kardeşiyle eğlenmek için konsere giden bir genç kız... Fırtına yüzünden iptal olan konserden eve dönmeye çalışırken, kendini bi...
899K 20.5K 56
"Madem çok ısrar ettiniz, o zaman artık bey diyebilirim." deyip gülümsedim, bandı yapıştırdıktan sonra yutkundu. "Boşver beyi." deyip dudaklarıma yap...
526K 51K 45
Yıllar önce kurtlara atılan bir darbede tüm omegalar katledilmişti ama Efendi Jeon; saklanmayı başaran genç ve güzel bir omega bulmuştu. #ukeV #Seme...