ACI VAVEYLÂLAR

By imgraphomania

76K 4.1K 2.2K

Keşfedilmemiş Cevherler '15 En İyi Aksiyon Hikâyesi! Hayatında ölüm vaveylâlarından başka vaveylâ duymamış, i... More

ACI VAVEYLÂLAR
1. BÖLÜM: "İNTİKAM"
2. BÖLÜM: "OYUN"
3. BÖLÜM: "GERÇEKLER"
4. BÖLÜM: "ACI"
5. BÖLÜM: "ZİRVE"
6. BÖLÜM: "ATEŞ"
8. BÖLÜM: "SOĞUK"
9. BÖLÜM: "ÖZGÜR"
10. BÖLÜM: "NEFRET"
11. BÖLÜM: "MECAL"
12. BÖLÜM: "MEŞAKKAT"
13. BÖLÜM: "SİYAH"
14. BÖLÜM: "CEHENNEM"
15. BÖLÜM: "SARHOŞ"
16. BÖLÜM: "MAHKÛMİYET"
17. BÖLÜM: "BARKIN"
18. BÖLÜM: "TESLİMİYET"
19. BÖLÜM: "YABANCI" (1)
20. BÖLÜM: "YABANCI" (2)
21. BÖLÜM: "YARA"
22. BÖLÜM: "YILDIZ"
23. BÖLÜM: "GÜZEL KATİL"
24. BÖLÜM: "HIRS"
25. BÖLÜM: "NEFES"
26. BÖLÜM: "DİP"
27. BÖLÜM: "ANT"
28. BÖLÜM: "CENNET"
29. BÖLÜM: "BEDEL"
30. BÖLÜM: "DÖNÜM NOKTASI"
31. BÖLÜM: "SIR"
32. BÖLÜM: "MUKADDERAT"
33. BÖLÜM: "BİÇARE"
DUYURU

7. BÖLÜM: "KARANLIK"

2.6K 158 57
By imgraphomania

İyi okumalar dilerim.

Bölüm şarkısı: Apocalyptica Ft. Lacey Sturm - Broken Pieces

Tiz bir vaveylâ yükseldi çatlamaya yüz tutmuş dudaklardan. Bu vaveylâ acının beden bulmuş hâliydi. Birkaç dakika sonra kırbacın çıkartmış olduğu o ince ses kulakları tırmaladı. "Yapma..." diye fısıldadı hemen arkamda oturan aciz beden. Gözyaşları yağmur oldu. Yağdı, yağdı, yağdı...

"Lavin, Uras ve ben kuzen değildik," dedi ve derince bir nefes aldı. Dudaklarım istemsizce aralanmıştı. Başımı sağa sola salladım. Bu... İnsanın düşebileceği dip noktaydı. Aldatılmışlık hissi. Dünyadaki hiçbir his, bu hissin yerini tutamazdı.

Barkın, "Devam et!" diye bağırdığında gözlerimi kapattım ve alt dudağımı dişlerimin arasına aldım. Kan, dilimin etrafında raks ederken aklımda dönüp dolaşan senaryolardan korkmaya başlamıştım. Bahar sustu ve konuşmadı. Onun dudaklarından koparabildiğimiz tek şey acı vaveylâsı olmuştu. Barkın, Bahar'ın beyaz tenine sert bir yumruk geçirmişti. Bu, beni korkutmuştu. Titredim ve gözlerimi daha sıkı bir şekilde kapattım. Barkın'ın adımlarını duydum. Ölüme fazlasıyla davetkâr ediyordu. Sonra, "Çıt!" sesi duydum diz kapaklarından.

"Lavin, gözlerini aç."

"Hayır, açmam! Bunu benden bekleme..." diye söylendim. Bileklerimde bir baskı hissettim. Sonra o baskı tamamen kalktı. Gözlerimi tamamen açtığımda beni çözmüş olduğunu gördüm. Barkın, başını eğmişti ve kemikli yüzünü gözler önüne seriyordu. İpler ve kelepçeler yerle buluştuğunda Barkın'ın omzundan tutundum ve yavaşça ayağa kalktım. Barkın koluma girdiğinde gözlerim onunla buluştu. Bu tutuş, "Sana değer veriyorum," cümlesinin tanımı değildi. Bu tutuş, "Senin canını yakanların, canını yak!" cümlesi ile eş değerdi. Bahar'ın canını yakmam için bana destek oluyordu. Eceli olacağım düşmanın koluna girmek pek doğru olmasada buna mecburdum. Barkın benim güç kaynağımdı ve ben, güç almaktan gocunmamalıydım.

Bahar'ın tam karşısına geçtiğimde Barkın belimden tuttu ve kulağıma eğildi. Nefesi saçlarımda dolanırken, gücümü fazlasıyla topladığımı hissediyordum.

"Hadi, güzelim! Konuştur şunu!" diye kulağıma gürültülü bir şekilde fısıldadığında başımı salladım ve derince nefes aldım. Barkın'ın elleri vücudumdan uzaklaştığında gözlerimi kapattım ve Barkın'ın bana yaptıklarını hatırlamaya başladım. Bütün işkenceleri... Sanırım güç kelimesinin sözlük tanımına erişmeye başlamıştım.

"Bahar, Uras'la aranda ne var?" diye sorduğumda Barkın'a baktı ve yutkundu. Derince nefes aldı ve gözlerini gözlerimle buluşturdu.

"Uras benim eski sevgilimdi..." dedi ve başını aşağı eğdi. Gözlerim Barkın'a döndüğünde, Barkın omuz silkti ve elindeki aleti bana uzattı.

"Bu ne?" diye sorduğumda ellerini ceplerine koydu ve sallanmaya başladı. Gözleri diğer aletleri tararken, dudaklarını araladığını gördüm.

"Muşta," dediğinde muştanın deliklerine parmaklarımı geçirdim. Elimi havaya kaldırıp gösterdiğimde gözünü kırptı ve başparmağını gösterdi. Bahar'a baktığımda tek kaşını kaldırmıştı. İçimden gelen kin, elime dolandığında bir hışımla Bahar'a vurdum. Bu... İyi hissettirmişti. Kanlar akarken aklımda sadece düğüm olmuş hisler vardı. Tekrar vurduğumda Bahar'ın yüzü dağılmıştı. Barkın, elimden muştayı aldığında gözlerine baktım. Dudaklarından, "İşte böyle..." cümlesini duymak beni yatıştırmıştı. Elime çakmak ve bir alet verdiğinde gözlerimi açtım. Bunlar neydi böyle?

"Bu ne?"

"Baston kilit. Çakmakla ısıt ucunu," dediğinde çakmakla ucunu ısıttım ve Bahar'a baktım. Boynuna yaklaştırdığımda geri çekildi ve derince nefes aldı.

"Uras benim eski sevgilimdi ama seninle sevgili iken asla ve kat'a bana yüz vermedi. Uras ve ben karanlıktık. Uras, karanlıktan sıkıldı ve aydınlık aramaya çıktı. Seni buldu ve aydınlığa erişmeye başladı," dedi ve durdu. Gözlerime baktığında kaşlarımı çattım ve baston kilidin ucunu boynuna biraz daha yaklaştırdım. Soğumuş olmalıydı. Çünkü herhangi bir tepki vermiyordu. Çakmakla ucunu ısıtmaya devam ettim ve Bahar'ın gözlerinden gözlerimi kaçırdım.

"Devam et!"

"Senden önce de, Özlem diye bir kıza ulaştı. Ama o kız, benim için engel değildi. Çünkü o da, karanlık bir adamı aydınlığa yükseltiyordu. Uras'a yüz vermeyecekti. Uras sinirlendi ve Özlem'e tecavüz etti en acımasız şekilde... Sonra, Uras seni buldu," dediğinde gözlerim Barkın'ı buldu. Elini yumruk yapmıştı ve derin nefesler alıyordu. Barkın'ı bu denli güçlü yapan yegâne şey, aydınlığına duyduğu bağlılığın bir anda yok olmasıydı. Barkın yaralı bir adamdı ama yarasını göstermeyecek kadar güçlüydü.

Barkın, "Özlem'in adını ağzına alma!" diye bağırdı ve cebinden silahını çıkarttı. "Uras şerefsizi sadece sana layık olabilirdi zaten, aptal!"

"Uras'ın seçimleri beni ilgilendirmezdi Barkın! Beni daha yeni tanıyorsun, bende öyle! Beni yargılama!" diye bağırdığında Barkın silahını yere attı ve elindeki kırbacı Bahar'ın açıkta kalan bacaklarına vurdu. Tiz bir çığırış kopardığında yüzüne sert bir tokat indirdi ve sandalyelerle düşmesini sağladı.

"Seni senden daha iyi tanıyorum, Bahar! Uras'ın yanında nefes alman bile seni yargılamam için yeter. Seni tanımayan mı var sanıyorsun? Sen ruhunu satmış bir kadınsın!" dedi ve saçlarına asıldı. Masanın üzerinden levye alıp, kaburga kemiklerine vurduğunda kırılma sesi boş odayı inletti.

"Beni tanıdığına adım gibi eminim. Çünkü sende bu çukurun dibindesin!" deyip levyeyi elinden fırlattı. Ben olanlara seyirci kalırken, Barkın'ın gözlerini beni buldu ve yerden kalktı.

"Elini uzat," dediğinde elimi uzattım. Elime silah bıraktığında gözlerim Barkın'ın gözleri ile buluştu. Elim, silahı kavradığında yavaş adımlarla ilerlemeye başladım. Barkın, belimden tutarak beni yönlendiriyordu. Bahar'ın karşısına geçtiğimizde Barkın kulağıma eğildi.

"Ben sana vur demeden sakın vurma," diye fısıldadığında başımı sağa sola salladım ve silahı Barkın'a uzattım. Barkın, elime tutturduğunda Bahar'a baktım.

Barkın, "Uras'ın asıl evi nerede?" diye sorduğunda Bahar gözlerini kıstı.

"Ereğli'de..." dediğinde Barkın kulağıma eğildi ve nefesini üfledi. "Vur!" diye fısıldadığında gözlerimi kapattım.

"Yapamam!" diye fısıldadığımda Barkın, Bahar'a baktı ve gülümsedi. "Bahar'ın gözlerinin içine bak! O, masum değil," dediğinde derince nefes aldım ve gözlerimi açtım. Bahar'ın gözlerine baktığımda bana gülümsüyordu. Bu, beni deli etmeye yeterdi. "Hadi, güzelim. Vur!" diye fısıldadığında gözlerimi kıstım ve tetiği çektim. Namludan çıkan sert ve ölüme davet eden o ses, Bahar'ın alnında son bulmuştu. Gözleri açıktı ve kanlar akıyordu. Üzerimizdeki siyah tişörtler kana bulanmıştı ve benim katil olduğumu belli ediyordu. Silahı bir hışımla yere attım. Ben ne yapmıştım? Barkın, kolumdan tutup yüzüne bakmamı sağladığında dudaklarımı araladım ve Barkın'ın gözlerinin içine baktım.

"Ben katilim," diye fısıldadığımda başını sağa sola salladı. Başım, Barkın'ın omuzları ile buluştu ama sarılmadık. Bu, senden güç alıyorum gibi bir şeydi. Başka bir anlamı yoktu. Çünkü ikimizde birbirimize göre katil ve kurbandık.

"Katil değilsin, aydınlık," dediğinde acımtırak bir şekilde gülümsedim ve yerde kanlar içinde yatan Bahar'a baktım. Gözleri açıktı ama bilinci kapalıydı. Hava kararmaya başlamıştı. Bende, havanın kararması ile karanlık olmaya başlamıştım.

"Çünkü hiçbir aydınlık, karanlığı arzulamaz."

"Ben karanlığı arzuladım," dediğimde gülümsedi ve başımı kaldırıp gözlerinin içine bakmamı sağladı.

"Arzulasan, Bahar'ı öldüremezdin. Sen, karanlık oldun. Karanlığa ait oldun," dedi ve bileğimden tutarak beni odadan çıkarttı. Bahar'ın üzerinden atlarken ellerime baktım. Hangi su bu eli temizlemeye yeterdi?

Odadan çıktığımızda koşarak merdivenleri indik. Barkın, ne yaptığını ve ne yapacağını iyi biliyordu ya da bir ihtimal hissettiriyordu. Aldığım nefes göğüs kafesimi zorluyordu ve ciğerlerimi yakıyordu. Açık kapıdan çıktığımızda Barkın adımlarını yavaşlattı ve beni kendine çekti. Yüzlerimiz birbirine yakındı ve nefeslerimiz karışıyordu. Hızlı soluk alıp vermemiz sebebi ile göğüs kafeslerimiz çarpışıyordu.

"Lavin, güçlü olmaya başlıyorsun. Sana silah almaya gideceğiz," dediğinde başımı aşağı yukarı salladım ve elindeki anahtara uzandım. Elim, avucunun içinde kaybolurken hızlıca anahtarını aldım.

"Arabayı ben süreceğim," dediğimde başını salladı ve benden uzaklaştı. Hızlı adımlarla arabaya ulaştığımda kapıyı hızlıca açtım ve içine oturdum. Düğmeye bastığımda çıkan motorun o sesi, beni rahatlatmaya yetmişti. Barkın arabaya binip koltuğu sertçe kapattığında bana baktı. Gözlerimi ondan çekip vitesi attım ve Barkın'dan gördüğüm gibi arabayı hızlı manevralar ile döndürdüm. Tekerleklerden çıkan tiz çığlık beni gülümsetmeye yetmişti.

"Araban var mıydı?" diye sorduğunda başımı mekanik bir hareketle salladım ve hızımı arttırdım.

"Babamdan kalan Ford Mustang vardı. Kimse kullanmadığı için ben kullanırdım."

"Kaç model?" dediğinde sinsi bir sırıtış yapıştırdım ve gözlerimi ona çevirdim.

"1967," dediğimde dudakları aralanmıştı. Dişlerini gösterdi ve torpidodan sigara paketini çıkarttı. Ona bakmayı kestim ve yola odaklandım. Farlar açıldığında hızımı biraz daha arttırdım. Hızı seviyordum, bu reddedilemez bir gerçekti.

"Hızlısın," dediğinde Barkın'a baktım ve başımı sağa sola salladım. İbre yüzü gösterdiğinde gülümsedim ve hızımı biraz daha arttırdım. Daha fazlasını istiyordum. Kavşaktan aniden çıkan tır ile birlikte bu arzumda uçup gitmişti. Frene bassam asla duramazdım. Bu sebeple el frenini çektim. Araba daireler hâlinde asfaltta hareket ediyordu ve bu, hayatımın tekrardan değiştiğini gösteriyordu. Birçok kez uçuruma yaklaşırken el frenini çektiğim olmuştu ama bu, bambaşkaydı. Barkın şuh bir kahkaha atarken ben hâlâ soğukkanlılığımı koruyordum.

"Bu mükemmeldi," dediğinde tek kaşımı kaldırdım ve Barkın'a baktım. El frenini indirdiğimde nefesimi gürültülü bir şekilde bıraktım. Barkın'a bakmayı kestim ve gaza dokundum. Ereğli'ye yüz seksen kilometre vardı ve ben bu yolu bir saatte tamamlayabilirdim. Saat yediydi ve güneş batmıştı.

"Uras'ın Ereğli'de evi olduğunu biliyoruz ama nerede?" diye sorduğumda Barkın bana baktı ve elini bacağına sertçe vurdu. Küfür ettiğini duyabilmiştim.

"Onun evi Ereğli'nin çıkışında. Kiraz bahçelerinin arasından geçen toprak yolda... Silah dağıtımına gitmiştik," dediğinde gözlerim kocaman açıldı ve ayağım istemsizce gaza dokundu. Hızımız artarken, aklımdaki tek şeyler Uras'ın yaptığı pisliklerdi. Nasıl cesaret edebilmişti?

"Demek Konya'ya sürekli gitmesinin sebebi buydu," dedim ve hızımı yavaşlattım. Önümdeki kamyonun arkasından çıktım ve gaza biraz daha bastım. Karşı şeritten gelen araba ile birlikte aniden frene bastım ve kamyonun arkasına sığındım. Barkın bana baktığında alt dudağımı dişimin arasına aldım.

"Aptal! Karşıdan araba geliyordu! Bizi öldürmek istersin anlarım ama bu... Olmaz. Planlarım gerçekleşmeden olmaz. Anladın mı?" dediğinde karşıdan araba geliyordu ama uzaktı. Ben kamyonu sollayabilirdim. Sadece biraz daha soğukkanlı olmalıydım. Gaza biraz dokundum ve karşıdan gelen arabanın farlarını es geçerek kamyonu solladım ve kornalar eşliğinde hızımı arttırdım.

"İşte böyle..." dediğinde bakış attım ve gaza biraz daha bastım. Önümdeki iki arabayı sollayacaktım. Karşıdan arabalar gelmiyordu ve bende bu avantajı kullanarak arabaları solladım. Barkın, sağa dön dediğinde hızlı bir manevra ile direksiyonu sağa kırdım ve asfalt yola girdim.

"Biraz yavaş git," dediğinde hızımı yavaşlattım ve yokuştan çıkmaya başladım. Burası neresiydi?

"Burası neresi?"

"Meke Tuzlası," dedi ve sustu. "İleride uçurum gibi bir yer var o yüzden hızını düşür," dediğinde hızımı arttırdım ve uçuruma yaklaştım. Barkın'ın gözleri beni bulduğunda el frenini elim ile kavradım ve aniden çektim. Arabanın tekerlekleri çığlıklar kopardığında gülümsedim. Araba tamamen durduğunda Barkın bana baktı ve göz kırptı.

"Sırf bu aksiyon için arabayı sana sürdürebilirim," dediğinde güldüm. Barkın arabanın camından aşağı baktığında bende baktım. Hayran kaldığımı söyleyebilirdim. Tepe gibi olan birikintinin üstü çukurdu ve etrafında göl vardı. O göle girmek istiyordum. Uykum vardı ama olsundu. Bir kere görmüştüm ve bunun tadını çıkartmak istiyordum.

"Göle girelim," diye şakıdığımda Barkın başını sağa sola salladı ve reddetti.

"O gölde ne var bilmiyoruz. Bu sebeple, girmeyeceğiz. Biraz uykuya ihtiyacımız var," dediğinde başımı salladım. Barkın bana yaklaştığında dudaklarım aralandı. Tişörtümün eteklerinden tutup üzerimden çıkarttığında titredim. Tenime değen parmakları ürpermeme sebep olmuştu ve ben, rahatsız olmuştum.

"Tişört kanlı olduğu için çıkarttım. Bagajda yedek kıyafet var, bekle," dediğinde başımı salladım. Barkın bagajı açıp arabadan indi ve bagajdan kıyafet aldı. Gözlerim manzarayı süzerken, Uras'tan nefret ettiğimi biraz daha benimsiyordum.

Barkın arabaya geldiğinde siyah tişörtümü ve siyah pantolonumu bana attı. Siyah tişörtü giydikten sonra kısalığına baktım. Karnım açıktaydı ve bu çok rahatsız ediciydi. Altımdaki pantolonun düğmesini açarken, Barkın'a baktım. Bana bakmıyordu ve bu beni rahatlatmıştı. Altımdaki pantolonu bir hışımla çıkarttım ve arabanın kapısını açarak aşağı indim. Göle gitmek üzere elimdeki pantolonla koşmaya başladığımda Barkın arabadan indi ve peşimden gelmeye başladı. Çıplak ayağıma batan çakıl taşları ile irkildim. Ayağım takıldığında yer ile buluştum ve kendimi döndürerek sırtımın yere değmesini sağladım. Barkın geldiğinde burnumu çektim ve öksürdüm. Nefesim ciğerlerime çok sert çarpmıştı. Siyah iç çamaşırım gözler önünde olduğunda pantolonumu hızlı hareketlerle giydim ve düğmesini kapatmak üzere ayağa kalktım. Düğmesini kapattığımda Barkın bileğimden sıkıca kavradı ve kendine çekti.

"Nereye gittiğini sanıyorsun sen?"

"Göle girecektim," dediğimde beni aniden kucağına aldı ve arabaya yürümeye başladık. Açık kapıdan beni içeriye attığında sırtımı tuttum ve inledim. Bagajdan ip aldığında nefesimi tutmuştum. Bileğimden sertçe tutarak beni kaputa yatırdığında nefesimi tuttum. Açık karnımın üzerinden ipi sertçe geçirmişti ve beni kaputa bağlamıştı. Karnım, ipin sıkılığından dolayı her nefes aldığımda acıyordu.

"Şimdi ben sana bu sinirle tecavüz etsem kimin ruhu duyar?" dediğinde gözlerimi kocaman açtım ve bana tersten bakan Barkın'a karşı dişlerimi birbirine vurdum.

"Ama dua et ki, Uras gibi şerefsiz değilim," dedi ve saçımı bir anda çekti. "Bir daha kaçarsan kaputa bağlıyken yolculuk yaparız haberin olsun."

"Peki," diye fısıldadım ve gözlerimi kapattım. Saçlarımı bıraktığında derince bir nefes aldım. Barkın arabaya binip kapıyı kapattığında gözlerimi açtım ve gökyüzündeki yıldızlara bakmaya başladım. Her yıldız benim şuan çektiğim acılara tekabül ediyordu. Acınası bir hâldeydim. Bedenim acıya alışıyordu. Sonra silah tuttuğum elimi havaya kaldırdım ve avucumun içine baktım. Bu el, asla temizlenmeyecekti. Barkın, olmak istemediğim ama olmam gereken birisine dönüştürüyordu ve ben, bundan asla şikâyetçi olmayacaktım. Uras'ın masum olmadığını anlamıştım. Uras için intikam almak yerine, kendim için intikam alacaktım. Canımı yaktığı her an için ondan intikam alacaktım.

Ben, Barkın'ın gözünde savaşa aç bir savaşçı olacaktım.

Continue Reading

You'll Also Like

32.5K 2.5K 18
Acar, gözü pek demekti. Daha öğrenciyken bu lakabı uygun gören komutanı bu zamanlara geleceğini bilerek ona böyle seslenmişti. Bade Demir. Askeriyen...
1.8M 48.9K 26
asker ve yeni aile kurgusu Barın elindeki çakıyı incelerken "fazla ses yapıyorsun. Dikkat et." diyerek konuştu. Ses falan yapmıyordum. Askerdim ben...
45.3K 2.4K 15
28 yıl önce karıştırılmış bir binbaşının hikayesi.Ben Asena Doğu namı değer Kızıl Dağların Kızılı ismini duyanların korkudan titrediği kadın Bu ben...
104K 6.7K 36
Bakışlarım son kez telefonumun açık olan ekranına kaydı. 00.00 Dudaklarımda acı bir tebessüm oluşurken telefonuma gelen bildirimle birlikte kaşları...