Dinle Beni Bi' -Texting-

-Schwarzeperle tarafından

240K 8.9K 3.4K

Her şey arkadaşımın kız kardeşini işletmemi istemesiyle başlamıştı. * Aras: Lütfen dinle beni bi' Aras: Valla... Daha Fazla

0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8
2.9
3.0
3.1
3.2
3.3
3.4
3.5
3.6
3.7
3.8
3.9
4.0
4.1
4.2
4.3 ♡'
4.4
4.6
4.7
4.8
4.9
5.0
5.1
5.2

4.5

1.7K 123 62
-Schwarzeperle tarafından

116 bin olmuşuz, destek veren ve bu yolda bizimle birlikte yürüyen herkese teşekkürler.

<3

Yazardan

Aras yatakta uyuyan eşine aşk dolu gözlerle bakıp saçlarına öpücük kondurduktan sonra kol saatini takıp ardından komodinde duran silahını beline soktuğunda hazırdı.

Ardını dönüp gidecekken durdu, geri dönüp tekrar öptü saçlarından. Saçlarını okşarken mırıldandı.

"Görüşürüz bebeğim." öpmeye doyamayıp son kez tekrar içine çekerek öptüğünde doğruldu.

"Ya Rabbi, bu kızı severken delireceğim!" kendi kendine keyifle konuşurken odadan çıkıp aşağı indiğinde portmantoda duran arabanın anahtarını alıp dışarı çıktı.

Bugün işe aceleyle gitmesi gerektiği için Yağmur'u uyandırmamıştı. Yoksa birlikte kahvaltı yapmadan asla birbirlerine veda etmezlerdi.

Aracını çalıştırıp harekete geçtiğinde dikkatle ilerliyordu.

*

"Aras acıktım ben, gel dışarıda atıştıralım bir şeyler." Aras'ın omzuna yumruk atıp dikkatini üzerine çeken Kaya'ya kafa salladı Aras.

"Olur, ben de kahvaltı yapmamıştım zaten."

"Hey hey, bir dakika ya. Beni davet etmiyor musunuz?" Leyla komiserin trip atan sesini duyduklarında yüzlerini şekilden şekile sokarken ikisi de aynı zamanda konuştu.

"Olur mu öyle şey?"

"Seni davet etmeye gerek yok, sen daima davetlimizsin." genç kız karşısında duran iki adam tebessüm edip kollarına girdi.

"Aferin, o zaman naş. Ayrıca öyle atıştırma falan olmaz, vakit öğle oldu sen atıştırma diyorsun. Adam akıllı yemek yiyelim, baksana Aras kahvaltı bile yapmamış." Kaya'ya dönük konuşmasıyla Kaya kafa sallayarak onayladı.

"Pekâlâ, yemek olsun da ne olursa olsun." dediğinde Leyla yürümeye başladığında diğerleri de mecburen yürümüştü.

Devamlı geldikleri restorana geldiklerinde herkes siparişini vermişti. Leyla telefonuyla ilgilenirken Kaya da etrafa göz atıyordu. Aras da az önce çalan telefonuna bakıp yerinden kalktı.

"Geliyorum." deyip uzaklaştığında kulağına götürdü telefonu.

"Efendim yavrum?"

"Habersizce çıkmışsın Aras, sabah arayamadım şimdi arayım dedim." Yağmur memnuniyetsiz bir şekilde evi temizlerken konuştuğunda Aras bu memnuniyetsiz sesi fark etmişti.

"Bugün acelem vardı yavrum, uyandırmadım seni. Yoksa karşılıklı kahvaltı yapmadan evden asla çıkmam, biliyorsun."

"Biliyorum da keşke uyandırsaydın en azından sandviç yapıp verirdim, giderken yerdin."

"Merak etme güzelim karakolda Oğulcan'ın simitini yedim zaten." dediğinde Yağmur gülmüştü.

"Çocuğun simitine mi çöreklendin?"

"Evet."

"Ekmek hırsızı."

"Bu ilk hırsızlığım değil." karizmatik bir ses tonuyla konuştuğunda Yağmur kaşlarını çattı.

"Neymiş ilki?"

"Senin kalbini çaldım her şeyden önce, ilki oydu." dediğinde Yağmur'un kaşları havalanırken şaşkınlık nidası döküldü ağzından.

"Ov, bu iyiydi."

"Her zaman olduğu gibi." Aras havalı bir şekilde konuşurken Yağmur yüzünü buruşturup söylendi.

"Tamam sensin." deyip güldüğünde Aras da güldü.

"Ee işin varsa tutmayım seni."

"Leyla ve Kaya'yla yemek yemeye geldik. Sorun yok."

"O zaman sen git yemeğini ye, malum kahvaltı yapmadın."

"Var mı bir isteğin, gerçi gelirken de soracağım ama varsa aklımda bulunsun."

"Sen gel yeter kocam." dediğinde Aras keyifle güldü.

"Anlaşıldı karıcığım, seni seviyorum. Dikkat et kendine."

"Tamamdır, sen de dikkat et. Bu arada ben de seni seviyorum." telefonu kulağından çekip öpücük attığında Aras'ın yüzünde eksik olmayan gülüşü daha da yayıldı.

"Hadi Allah'a emanet." deyip kapattıklarında Aras yerine geçti. Yemekler de çoktan gelmişti. Hepsi sohbet eşliğinde yemeğine devam ediyordu.

"Nasıl gidiyor evlilik?" Leyla Aras'a soru yöneltirken bir yandan da yemeğini yiyordu.

"Beklediğimden daha güzel. Her gün yanımda olması şahane bir olay, kalkıyorum o yatıyorum o oturuyorum yine o. Her yerde o var, sesini duyuyorum deli oluyorum." Aras anlatırken bile kendinden geçmişti.

"Lan oğlum ilk zamanki adamla şimdiki asla aynı kişi değil. Şaşırtıyorsun beni."

"O fark edişten sonra her şey değişti Kaya."

"Fark ettim, dilerim ki hep böyle sevin birbirinizi."

"İnşallah hep öyle olacak Kaya." Kaya Aras'ın sırtını sıvazlarken tebessüm etmişti.

Onca yıllık arkadaşının böylesine birini sevmesi en çok onu gururlandırıyor ve mutlu ediyordu. Çünkü Aras için her şeyin en iyisi olsun istiyordu.

*

"Baksana Aras, bunca işi bu geceye bıraktılar. Şu dosya bugün halledilecek, bu dosya yarına yetişecek. Bu gece bize ev yolu görünmüyor sanırım." Kaya önüne koyulan dosyalara gerginlikle bakarken söyleniyordu.

"El birliğiyle dosyaları halledersek biter gibi sanki, ne dersin?"

"Abi biter de niye bugüne yığdılar, önceki günler niye getirmemişler de bugün bir yerlerimize dayandırıyorlar?"

"Kaya haklısın da gerginlik değil biz çözeceğiz yine bunları. Şimdiden başlarsak işimizi olduğundan daha kısa sürede bitiririz." Leyla'nın söyledikleri üzerine Aras destek verdi.

"Haklı, şimdi başlayalım. Daha saat sekiz buçuk."

"Umarım erken biter." söylenmeye devam eden Kaya'nın ensesine vurdu Aras.

"Sen neye söyleniyorsun acaba, evli olan adam benim. Evde beni karım bekliyor, ben bu kadar öfkelenmedim. Bekar olan sen daha öfkelisin. Biter diyoruz, olmazsa iki saat geç çıkarız ama biter. Sakin ol lan." Aras'ın çıkışmasıyla Kaya saçlarını dağıttı.

"Valla gören de evde sevdiği bekliyor sanacak." Leyla'nın alayla konuşması üzerine Kaya ters bakışlarını atıp eline birkaç dosya alıp oturdu sandalyeye.

"Ahaha." yalandan gülüp elindeki dosyayı açtı. Aras göz devirip yerine geçerken masasında duran dosyalardan bir dosyayı aldı eline. Kaya'nın karşısına geçen Leyla da diğer dosyalardan birini alıp işe koyuldu.

Aras aklına gelenle telefonunu eline alıp Yağmur'a mesaj yazmak için sohbete girdi.

Aras: Güzelim işlerim biraz uzayabilir, yetişmesi gereken dosyalar varmış onları hallediyoruz çocuklarla. Aklın kalmasın.

Yağmur: Tamamdır, çıkacağında haber ver masayı hazırlayım.

Aras: Olur yavrum, Allah'a emanet

Yağmur: Sen de aslan kocam 😙😙

Aras: Yanında olmak vardı şimdi🙂

Yağmur: Şşş dosyalarına dööön

Aras: Pekii, görüşürüz

Yağmur: Görüşürüz

Aras telefonu kapatıp cebine koyduğunda gençlere baktı.

"Ben çay alıyorum, isteyen var mı?"

"Zahmet olmazsa alırız." dediklerinde odadan çıkmış ve çay ocağına yürümüştü.

Bardağına çay koyarken çalan telefonuna baktığında annesi olduğunu görmüştü. Kısa bir görüşmeden sonra Aras çayları dökmemek için dalgınlıkla telefonunu oraya bırakmıştı.

Aldığı tepsiyi odaya götürdüğünde herkes çayını almış ve sessizlik içinde önlerine koyulan bütün dosyalara dalmıştı.

*

Yağmur birkaç saattir Aras'tan haber bekliyordu, o saatten bu yana üç kez aramıştı. Konuşmanın üzerinden saatler geçtiği için merak edip tekrar arasa da telefonu cevaplanmıyordu. Muhtemelen işleri uzatmış ve o yüzden açamamıştı diye düşünüp televizyonu açıp bir şeyler izleyerek vakit geçirmeye karar vermişti.

*

Saatler geceyi gösterirken gençler dosyaları bitirememişti.

Son birkaç dosyayı hepsi birer tane aldığında geriye dosya kalmamıştı. Ellerindeki dosyaları bitirdiklerinde hepsi rahatlayacaktı.

Bir yanda esneyen Kaya diğer yanda uyumak üzere olan Leyla vardı. Aras tüm ciddiyetiyle dosyaları incelerken saçma sesler çıkaran Kaya'ya ters bakışlarını atmaktan da geri durmuyordu.

"Kaya, bir kez daha esnersen kalemi yersin ağzına!" Aras'ın azarı üzerine Kaya söylendi.

"Lan birkaç saate bitiririz dedik saat gece iki oldu. Uyumadığıma dua et sen."

"Dayan, şurada son dosyalar kaldı işte."

"Valla bitmek bilmedi, önümü göremiyorum artık." Leyla saçlarını çekiştirip soğumaya yüz tutmuş kaçıncı fincan kahvesinden yudumladı.

"Hadi tempo, hızlı olun bitsin şu iş. Esnemeyi de kesin." son cümlesinde esnemek için ağzını açan Kaya'ya bakıp esnemesini yarıda bırakmasına sebep olmuştu. Kaya göz devirip elindeki dosyaya döndü.

"Başka adam yok sanki, ille de siz bakın." söylenmeye devam eden Kaya'ya kaşlarının altından bakışlar atarken masada duran kâğıt parçasını Kaya'ya fırlattı Aras. Kaya ters bakış atıp önüne döndü tekrar.

*
Yağmur gelmeyen Aras'ı beklemekten sıkılıp kendisine bir tabak yemek koymuştu. Işıkları kapatıp televizyondan farklı şeyler açıp ayaklarını ortada duran masaya uzattı. Bir yandan yemeğini yerken diğer yandan da filmini izliyordu.

Yemeği bitince filmi durdurmuş ve abur cubur tabağı hazırlamıştı bu defa. Sıkıntı onu bir şeyler yemeye itiyordu. Tekrar oturacakken gözü saate çarptı. Saat gece üç buçuktu.

Öfkeyle yerine geçip cipsten yediğinde kendi kendine söylendi.

"Ara, gelmeyeceğini söyle bari."

O sırada kapı kilidinin sesini duydu. Kafasını arkaya döndürüp baktığında kapı henüz açılmamıştı. Üzerindekileri masaya koyup kalktı yerinden.

"Gelmeden önce ara, masayı hazırlayım dedim." söylene söylene kapıya yürüdüğünde kapının zorlandığını fark etti.

"Anahtar deliğini mi bulamadı acaba?" kaşlarını çatarak kapıya doğru yürüdü. Kapıyla arasında biraz mesafe varken aralanan kapıdan içeri sızan ışıkla bedenini bir korku sarmıştı Yağmur'un. Ne yapacağını bilemez bir şekilde ayakları yere çakılı kaldı.

Kapı tamamen açılırken Yağmur içeriye seri ve ses çıkarmadan koştuğunda eline sert bir cisim almıştı. Karanlıkta ne olduğunu anlayamamıştı, muhtemelen küçük biblolardan biriydi.

Masada duran telefonunu alıp karşıda duran merdivenlere koşmayı düşündü ama içeriye adımlayan iki maskeli adamı gördüğünde kendini geriye çekti.

Rehberden Aras'ın adını bulduğunda tam tıklayacakken karşıdaki adamla göz göze geldiler.

Adam diğerine dirsek vurup kızın üzerine yürüdüğünde diğeri de fark etti kızı. Yağmur arama tuşuna tıklayamadan koşmaya başladı kapıya.

İlk fark eden adam son anda tutacakken Yağmur kaçmayı başarmıştı. Diğeri yandan uzanıp Yağmur'u kolundan tuttuğunda Yağmur elindeki bibloyu adamın kafasına vurarak dengesini bozup kapıya koştu.

Kapıdan neredeyse çıkmak üzereyken son adımını atmak için harekete geçtiğinde yardım çığlıkları atmak için ağzını açmıştı ki arkadan kafasına vurulmasıyla kapıdan çıkamamış, gözleri kararmıştı.

Bedeni soğuk zeminle buluşurken iki adamdan biri kapıyı tamamen açtığında diğeri de Yağmur'u kucaklayıp siyah araçlarına bindirdi.

*

"Şimdi sıcacık yatağıma girebilirim." Kaya elindeki son dosyayı masaya fırlattığında oturduğu yerde keyifle açtı kollarını iki yana.

"Gözün aydın, rahatlıkla zıbarabilirsin artık." Aras alayla sırıtırken konuştuğunda Kaya kafasını salladı.

"Hadi kalkın, şuraya kıvrılıp uzanacağım yoksa ben." Leyla'nın yorgun gözlerle bakıp konuşması üzerine Aras kafasını sallayıp konuştu.

"Kalkalım." derken telefonunu almak için eli cebine gitti. Ama yoktu. Masaya baktığında masada da yoktu, neredeydi bu telefon?

"Telefonum yok." Aras kaşlarını çatarak konuştuğunda Kaya dönüp Aras'a baktı.

"En son elindeydi, biriyle mesajlaştın." dediğinde Aras cevaben kafasını sallayıp yanıtladı.

"Evet, Yağmur'a mesaj yazmıştım." dediğinde Leyla araya girdi.

"Sonra çay almaya gittin." dediğinde Aras kısa bir an düşündü.

"Annemle konuşmuştum oradayken, orada unutmuş olmalıyım." deyip kapıya yürüdü.

"Biz bekleriz, sen al gel." Kaya'nın sözleri üzerine Aras karşı çıktı.

"Hiç beklemeyin siz, ben alır giderim." dese de Kaya inat etmişti.

"Leyla'nın uykusu geldi, beklemeyin siz beni. Ben de en kısa sürede burayı terk edip karıma gideceğim." Aras itiraz istemeyen ses tonuyla konuştuğunda Kaya ellerini kaldırdı teslim olmuşçasına.

"Peki, gidelim biz." deyip yerinden kalkan iki gencin ardından Aras çay ocağına yürüdü.

Oralara biraz göz gezdirdiğinde telefonunu görmüştü. Ekranı açıp baktığında dört cevapsız arama olduğunu gördü. Hepsi de Yağmur'dandı. En son aramasının üzerinden de bir hayli zaman geçmişti.

Telefonuna bakarak yürürken mırıldandı kendi kendine.

"Umarım bu saate kadar beni beklememişsindir güzelim." kapıdan çıkıp aracına bindiğinde oldukça hızlı bir şekilde ilerliyordu yolda.

*

Geniş bahçelerine araçla girdiğinde evin yanmayan ışıklarıyla tebessüm etti.

"Uyumuş sanırım, umarım haber veremediğim için çok kızmamışsındır sevgilim." araçtan inip arabayı kitlediğinde etrafa bakarak yürürken kapıya geldi. Eli anahtara giderken açık kapıyla karşı karşıya kalınca kaşları olabildiğince çatıldı.

Eliyle kapıyı ardına doğru iterken kendi kendine konuşuyordu.

"Bu kapı neden açık?" gözleriyle girişi tararken adımını attı içeri.

Karanlıkta önünü görmek onu zorlarken eli girişin yanındaki anahtara gitmiş ve ışığa basmıştı. Ortalık aydınlanırken ilerlemek için attığı adımla olduğu yere çakıldı.

Yerde birinin kanı vardı.

Korkuyla yere eğilip kan olduğundan emin olmak istediğinde korktuğu cevabı almıştı. Kandı bu.

"Yağmur." ağzından usulca dökülen isimle fırladı ayağa. İçeri koşarak girerken ortalığı inletiyordu sesi.

"Yağmur!" duvarlardan çarpan ses yankılandı evin içinde. Ama cevap gelmemişti. Deli gibi odadan odaya koştururken ağzından tek bir kelime çıkıyordu: "Yağmur!"

Hiçbir yerde yoktu. Neredeydi bu kız?

"Güzelim." sesi titreyerek kısıldığında mantıklı düşünmeye çalışıyordu. Elleri başına giderken ortada volta atıyordu.

Yerdeki telefonu gördüğünde oraya adımladı. Ekranı açtığında kendi ismini gördü.

Yağmur'un kendisini aramak istediğini anlamıştı.

"Allah kahretsin! Zamanında burada olamadım!" kendisine öfkelenirken duvara yumruk atmıştı.

Öfkeden deliye döndüğünde sakinleşemiyordu. Ama sakinleşmeliydi. Çünkü Yağmur'un ona ihtiyacı vardı.

"Seni bulacağım. Sana bunu kim yaptıysa belasını s***ceğim!" sakinleşemeden tekrar bağırdı evin içinde.

"Öldüreceğim onu!" sinir krizi gelirken ne yapacağını düşünemiyordu. Ellerini nereye koyacağını bilemez hâle gelirken siniri çaresizliğe dönüştü o an.

Bedeni güçsüzleşirken yere oturdu. Öfkeyle karışık Yağmur'a bir şey oldu korkusuyla gözleri dolarken sırtını duvara yasladı. Kanayan eli sızım sızım sızlasa da asla umurunda değildi. Kalbi sıkışıyordu, bundan ötesi yoktu onun için.

"Neredesin güzelim, ne hâldesin?" sesi güçsüzce çıkarken gözlerinden bir damla yaş düştü.

Yağmur'a bir şey olduğu düşüncesi onu öldürüyordu. İlk defa bu kadar çaresiz hissediyordu. Sanki şu an onun için hayat durmuştu.

Yağmur'un yokluğu ona hayat vermiyordu, aldığı her nefes ciğerini delip geçiyordu. Tüm bunlara rağmen şu an elinden hiçbir şey gelmiyordu.

Kendini ilk defa bu kadar güçsüz hissetmişti çünkü ona güç veren kadın artık yoktu.

*

Aras ağlama annem

*48. bölümden geliyorum. Kötü, acılı şeyler oluyor. Alın bu da benden size mikrop büyüklüğünde spoiler.

*Kitapla ilgili panomda bazen duyurular yapıyorum, panomu takipte kalınız. Bir de Wattpad'i bir süreliğine silmek durumundayım. Hesabım Pc'de açık olacak, arada oradan yine buraları takipte kalırım. Herhangi bir durumda panoma duyuru atma ihtimalim yüksek. O yüzden merakta kalanlar olursa panoma göz atarsınız arada. Telefondan aktif olmayacağım için sınırı geçtiğinizi bilemeyebilirim, belki oradan haber verirsiniz. Herhangi bir şey demek isterseniz de panoya yazın, görürüm inşallah.

Oy Sınırı: 75
Yorum Sınırı: 50

17.01.24

Okumaya devam et

Bunları da Beğeneceksin

22.1K 2.1K 15
Ozan: haktan abi merhaba Ozan: ozan ben Haktan: lan biliyorum amınakoyim her seferinde söyleme şunu Ya da Elektrik elektronik mühendisliği son sınıf...
42K 444 13
Öğrencisine takıntılı olan bir öğretmen ve hiç bir şeyden haberi olmayan o kız..
16.4M 668K 73
''Bön bön çocuğu izleyeceğine yemeğini ye.'' ''Seni mi izlememi tercih ederdin?'' iğnelemem ona koymamış olacak ki, çapkınca sırıttı. ''Kusura bakma...
4.3M 318K 105
Kendi halimde Wattpad'de hikayemi yazıyordum. Ta ki fotoğraflarını kullandığım Amerikalı aktör, 'Ne hakla fotoğraflarımı izinsiz kullanıyorsun??' diy...