Tak tak ben geldim

By mrskunefee

8.2K 772 955

Hayat aşık olmak için çok kısa. Aşk bana göre değil. Ben bu hayata köle gibi çalışıp kraliçe gibi yaşamaya ge... More

MERHABA SORUMLULUKLAR
KOVULDUN MACİDE NAZ GÜRSOY!
DOKUNMAYIN, ÇOK FENAYIM...
BÖCEKLER VE KIRIK BAZI BÖLGELER
BİR KÜÇÜK TAŞINMA MESELESİ
ASANSÖR MACERASI
BU ÇOCUĞUN İÇİNE ŞEYTAN KAÇMIŞ
OKAN'DAN KARİZMATİK KÖPEK
ÇOK ELEKTRİKLENDİM BİRDEN!
KOMŞUNUN ÖNERDİĞİ HOCASI
🤜MOTORCUYLA FİGHT 🤛
KARAGÜMRÜK YANIYOR...
KÖY AĞASI OLDUM AYOL
TATLI BİR HEYECAN YAPTIM.
GÖKAY'IN GÖZÜNDEN MACİDE❤️
TAVUKLARI PİŞİRMİŞEM GÖKAY'I DA MACİDE'YE GÖNDERMİŞEM
SİGARA BÖREĞİ SKANDALI
YANDIM, BİTTİM, KÜL OLDUM
TOPUNUZU KESERİM!
İSTİFA EDİYORUM!
PAİNTBALL KURALLARI
URFA YOLCUSU KALMASIN!
AKŞAM GELEN GÜZELLİK
TUR REHBERİ
KINA FARESİ
KALP AĞRISI
GÖZLERDEKİ YAŞ
İÇİMDE KOPAN FIRTINA
LUNAPARKTAKİ BİRKAÇ FACİA
İSOTLU MAKARNA
BU DÜNYAYA MACİDE OLARAK GELMEK ZOR
CİNSİYET PARTİSİ
GÜZEL BİR RÜYA
KOMŞU GELMİŞ HOŞ GELMEMİŞ
KALPTE GÜZEL BİR YER
HASTA VE MUTLU
OKEY OYNAMAK BİR TERAPİDİR
KIRIK AYAKLI NİŞANLIM
DİNOZORLAR MATEMATİK ÇÖZER Mİ?
İNCİRLER VE TATLI GÜLÜMSEMELER
KÜÇÜK BİR PERİ MASALI
BİRKAÇ KÖTÜ OLAY
CAM PARÇASI
DÜĞÜN BEBEĞİ
BALAYI İÇİN GİDİLECEK YERLER MACİDE'DEN SORULUR.
HİNDİSTAN AŞIKLARIN ÜLKESİDİR
ÇÖLDE BİR VAHA
TRABZON'DA BİR SANİYE
HAYAT SÜRPRİZLERLE DOLUDUR!
BABA KELİMESİNİN TERİM ANLAMI
DRAMA QUEEN VEYSEL!
SARMA KIRMIZI ÇİZGİDİR!
KARMAŞIK OLAYLAR DİZİSİ
FAYDA ETMEYEN YAKARIŞLAR
GÜZEL BİR KAVUŞMA
TRAVMATİK OLAYLAR
KAFASI KOPAN OYUNCAK BEBEK
ZAMAN ÇOK HIZLI GEÇİYOR...
GERÇEKLEŞEN GÜZEL GÜNLER
MUTLU BİR BAŞLANGIÇ
👸🏻

KURU İFTİRA ATMAYIN BANA

155 16 32
By mrskunefee

Gökay beni eve bıraktıktan sonra bir işi olduğunu söyleyip gideli tam bir saat oluyordu. Bende sabah yiyemediğim cipsleri yiyip televizyon izliyordum.
Nerede kaldı acaba?

O sırada olanlar...

Gökay, müdürü bulmak için Macide'nin çalıştığı kafeye gelmişti. Çok sinirli bir şekilde gelmişti hem de. Kasaya gidip ellerini sertçe tezgaha vurdu. "Müdür, nerede?"

Kasiyer kız korkuyla yutkunmuştu. "O-odasında." Gökay yan taraftaki odaya yürümeye başladı. Attığı adımlardan alevler çıkarken, kapıyı çalmadan içeri girdi.

"Beyefendi ne yapıyorsunuz?" Gökay iki eliyle müdürü yakasından tutup hafifçe havaya kaldırdı. "Bana bak lan şerefsiz, şimdi seni bırakacağım ve bana bugünün kamera kayıtlarını izleteceksin. DUYDUN MU LAN?"

Müdür hemen korkuyla kafa salladı. Gökay yavaşça onu bırakıp ellerini temizler gibi yaptı. Müdür korkuyla önündeki bilgisayardan bir şeyler yapıp kamera kayıtlarını açtı. Kayıtlar ilerlerken Gökay Macide'nin sipariş aldığı iki adama baktı. "Kim bu ikisi?"

Müdür sorulan her soruya korkudan cevap veriyordu. "Devamlı müşterilerimiz onlar."

Bunlar yapmıştı. Macide'sine kötü şeyler söyleyenler bu ikisiydi. "Geri gelirler mi bu ikisi bugün buraya?" Müdür alt dudağını bilmiyorum gibisinden sarkıttı. "Yakınlaştır şunların yüzünü bakayım." Müdür yüzlerini biraz daha yakınlaştırdı. Gökay ikisinin de yüzünü, aklının bir köşesine attı hemen.

Müdüre iğreniyormuş gibi baktı. "İğrenç şey."

Kapıyı çarpıp odadan çıktı. Derin bir nefes aldı dışarıda.

Yanına koştura koştura bir kadın geldi. "Ay merhaba. Sizi içeride gördüm. Telefon numaranızı alabilir miyim? İsterseniz konuşuruz?" Gökay kadına yandan yandan baktı. Zaten sinirliydi.

"Yok benim numaram. Mağaradan indim ben."  Kadın şok içinde kalırken Gökay arabasına bindi.

Evde

Televizyonda kadınlar jimnastik yaparken bende abur cubur yemeğe devam ediyordum. Yeme artık yahu.

"Ekran başındaki izleyicim lütfen sende bize katıl." Bana mı diyordu onu? "Yok sağolun ben iyiyim böyle." Ay iyice kafayı yedin. Televizyon o salak.

Üstüm başım yediklerimden yağlanmıştı. Git bir banyo yap pis insan. Eşyalarımı hazırlayıp banyoya girdim.

Banyodan sonra saçlarımı kuruması için havluya sarınca, aynı Sultan Sülüman olmuştum.

Ben evde öyle gezerken kapı çaldı. Gökay geldi Gökay geldiiiğ...

Hızlıca gidip kapıyı açtım. Gökay karşımdaydı. Gözlerini kafamdaki havluya dikti. "Yeni moda mı?"

Gökay içeri geçerken bende arkasından kapıyı kapatıp geldim. Karşısına geçip birden Gökay'a şiir okumaya başladım.

"Bu ne güzellik, bu ne yüz , bu ne kokudur ? Aklım saçının kokusuyla doludur. Muhibbi ansızın divane oldu. Bu ne aşk, bu ne dert , bu ne huydur ?"

Gökhan'ın yüzünde hemen bir sırıtış oluştu. "Güzel. Ne bu?" Gökay Hürrem Sultan'ı gerçekten canlandırınca kahkaha attım. "Şiir."

O da bana gülümseyip kafamdaki havluyu çekip aldı. "Sen yine mi şampuanını değiştirdin?" Evet, nereden anladın hayatım? "Ne yapabilirim? Şampuan fiyatları almış başını gidiyor. En ucuzu hangisi olursa onu alıyorum." Gökay elindeki havluyu koltuğa fırlattı.

"Bekle saçlarımı tarayıp geliyorum." Ben banyoya giderken Gökay arkamdan seslendi. "Getir ben yaparım." Saçını tarayacak Macide AĞAAĞA.

Elimde tarakla tekrar oturma odasına döndüm. Koltuğa oturdum. Gökay yavaş yavaş saçlarımı taramaya başlayınca gözlerim kapandı. Ay uykum geldi Macide.

"Macide?" Efendim yavrum. "Hı?" Uykum gelmişti. "Uykun mu geldi?" Evet bu saçlar alışık değil bu kadar yumuşak davranmaya.

"Genelde ben saçlarımı tararken savaş çıkardığım için. Böyle olunca bir mayıştım." Gökay'dan hafif gülme sesi geldi. Hep gül kurban olduğum.

"Çok saçların dökülüyor ama. Bu hoşuma gitmedi." Elinde tuttuğu kopmuş saçlarımı bana gösterdi. Çek aşkım şunları kusarım bak.

"Küçüklüğümden beri çok dökülüyor zaten."

Gökay taramayı bitirince bende gözlerim kapalı bir şekilde oturuyordum. Ne oturması salak uyuyorsun.

"Macide?" Söyle bebeğim. "Hı?" Gözlerim kapalı cevaplar veriyordum. "Uyuyorsun. Farkındasın değil mi?" Farkında bebeğim ben söyledim.

"Evet." Kafamı yumuşak bir yüzeyin üstünde hissettim. Bir el saçlarımı okşuyordu. "İyi uykular küçüğüm." Macide ben bir farklıyım şuan.

Bebekler gibi Gökay'ın bacağında uyuyordum. Bu sefer yer değiştirmiştik. Saçlarımla oynaması durunca gözümü açıp neden durduğuna baktım. Onun da gözleri kapanmıştı. Uyu Macide'm.

Birkaç saat sonra

Yatakta yana döndüm. Yatakta mı? Evet yataktaydım. Gözlerimi yavaşça açtığımda odamda olduğumu anladım.

"Ne yapıyorum ben burada?" Telefonumu çıkarıp saate baktım. Akşam olmuştu. "Gökay burada mısın?" Oturma odasına doğru gidip ışığı açtım. Değildi. Mutfağa geçip baktığımda orada da değildi.

Evine gitmiştir belki? Hani burası onun evi değil ya?

Tekrar yatağıma geçip uyuyacakken kapı çaldı. Pıtı pıtı gidip kapıyı açtım. Karşımda Sıtkı ile Hilal vardı. Yok artık.

"Macide abla biz seninle bir şey konuşacağız." Şok olmuş bir şekilde ikisini de içeri davet ettim. Onlar mutlu mutlu anlatmaya başlamışlardı ama benim kafam çok başka yerdeydi. "Macide sen iyi misin?"

Sıtkı endişeli gözlerle bana baktı. "İyiyim. Sen nasılsın Sıtkı?" Hemen gelip elini alnıma koydu. "Ateşi de yok ama? Sen benim halimi hatrımı hiç sormazsın ki?" Sormak istedi belki Sıtkı? "Sorasım geldi."

Hilal ile Sıtkı sevgili olmuşlardı. Beklediğimiz bir şeydi. Yakıştılar ama. Biz sohbet ederken tekrar kapı çaldı. "Ben bakarım siz oturun." Gidip kapıyı açınca karşımda hiç görmeyi beklemediğim biri vardı.

Adi Furkan elinde bir silahla üstüme yürüyordu. Sıçtık. "Seni bulamam sandın öyle değil mi?"

Hilal ile Sıtkı ayaklanıp yanıma geldiler. "MACİDE ABLA SİLAHI VAR!" Görüyoruz canım. MACİDE NE YAPACAĞIZ?

Saçı başı dağılmıştı. Eskisi kadar bakımlı görünmüyordu ama yinede hâlâ zengindi. "Sen beni ailemden ettin." Silahla beraber üzerime yürüdükçe, geriye gidiyordum. Hilal ile Sıtkı'da benimle beraber geliyordu tabi ki.

"Sen benim ailemi dağıttın. HER ŞEYİM GİTTİ SENİN YÜZÜNDEN." Yok şerefsizliğin hâlâ orada.

"Aldatmasaydın karını. Ben mi dedim git asistanınla yat diye." Sussana salak öldürecek bizi.

Furkan daha çok sinirlendi. "Seni öldüreceğim. Maalesef seninle beraber bu arkadaşlarında ölecek." Delirmiş gibi kahkaha attı.

Macide hakkını helal et. Sana sürekli kötü şeyler söylüyorum ama aslında seni çok seviyorum. İyi ki senin iç sesinim. Elveda.

O anda tüm her şey çok hızlı gerçekleşti. Arkadan Gökay gelip kendi silahının kabzasıyla Furkan'ın boynuna sertçe vurdu. O düşüp bayılırken Gökay hızlıca yerden silahı aldı.

Onun ardından Hilal'de bayıldı. Gökay ile göz göze geldik. Hızlıca gelip bana sarıldı. Saçlarıma öpücük kondurup geri çekildi. "Bir yerine bir şey oldu mu? Sana dokundu mu? Bir şey yaptı mı?" Yok canım azıcık ölüyorduk sadece.

"Hayır. Yapamadı." Gökay biraz daha bana sarıldı. Yerdeki Furkan acıyla uyandı. "Siktir." Gökay sinirle yanına eğilip sertçe sırtına bastırdı.

"Kim bu?" Sonunda küfür edecekti ama kendini tuttu. "Eskiden bakıcılık yaptığım bir çocuğun sözde babası."

Gökay yandan yandan bana baktı. "Burada ne işi var?" Furkan iyice ayılmıştı ama Gökay onu tuttuğu için hareket edemiyordu. Kas adam olunca tabi.

"O beni ailemden ayırdı." İnkar ettim. "Allah kuru iftiradan saklasın. Ben hiçbir şey yapmadım." Herkes şaşkın şaşkın bana bakıyordu. Hilal bile uyanmıştı. "Macide ne yaptın?" Of biz bir şey yapmadık. "Karısını aldatıyordu. Bende oğluyla beraber ifşaladım." Furkan yerde kuduruyordu.

"SENİN YÜZÜNDEN AİLEM GİTTİ." Gökay ona biraz daha bastırdı. "Bağırma lan." Bakışları öldürdü.

"Bu konuyu şundan kurtulduktan sonra konuşacağız Macide." Gökay işlerini yapması için polisleri aradı. Böyle küçük şeylerle uğraşmak istemiyor herhalde.

Birkaç dakika sonra polis memurları gelip Furkan'ı götürdü. Tanıdık polisimiz Cahit gelip şaşkın şaşkın bize baktı. "Neler oldu burada?" Gökay ona da ters ters baktı. "Sanane sen işine baksana."

Birbirlerine öldürücü bakışlar atıyorlardı. "Tamam Cahit sonra görüşürüz. Seni de rahatsız ettik bu saatte."

Cahit hafifçe gülümsedi. "Saçmalama Macide. İşim bu benim. Sen ayrıca zahmet vermezsin bana."
Yapma Cahit. Bizim yârimiz var.

Cahit'i gönderdikten sonra evde dördümüz kaldık. "Macide? Sen ne haltlar çevirdin yine?" Sıtkı sanki sürekli bir işler yapıyormuşum gibi söylendi. Evet sürekli yapıyorsun.

Tüm gözler birden bana döndü. "Ya çocuk rica etti. Bende yardım ettim." Gökay derin bir nefes aldı. Sakin konuşmaya çalışıyordu. "En baştan anlatır mısın yavrum şunu?" Yavrum deme bana değişik şeyler oluyor...

Hilal şaşkın şaşkın bir bana bir Gökay'a bakarken ben anlatmaya başladım. "Bu adama bir keresinde pizza götürmüştüm. Sonra o günden karısını aldattığını öğrendim. Daha sonra bakıcılık yaptığım gün gördüm bu adamı. Oğlu da biliyormuş babasının yaptıklarını. Annesine kanıtlı göstermek için benden yardım istedi. Bende kabul ettim."

Hepsi aksiyon filmi izliyormuş gibi beni dinliyordu. Gökay hariç. O hâlâ az önceki olayın sinirindeydi.

"Sonra biz bunu motorla takip ettik." Gökay işaret parmağını kaldırdı. "Bir dakika?" Kesin hatırladı. "O gün yanımdan geçen motorlu kadın sen olma lütfen." Suçlu suçlu gülümsedim. "İnanamıyorum."

"Ee sonra ne oldu?" Hilal heyecanlı heyecanlı sordu. "Sonrası işte biz eve geçtikten birkaç dakika sonra bu adam geldi. Görmüş bizi. Bağırıp çağırdı. Sonra karısı geldi. Bizde fotoğrafları gösterdik. Kadında bunu terk etti." Çok normal bir şey bir kere. Herkesin başına gelebilir.

"Bu kimsenin başına durduk yere gelmez biliyorsun değil mi?" Yok gelir. "Öyle demesen. Bir arkadaş çok üzülüyormuş da."

Gökay ile göz göze geldik. "Üzülürsen üzül Macide. Sendeki bu aksiyon dizilerde yok. Allah'ın her günü bir insan olay mı yaşar?" Olabilir öyle şeyler Sıtkı. Üzme Macide'mi.

Ben suçlu suçlu otururken Hilal mutfaktan geldi. "Macide abla bir gelir misin?" Kurtulmak için fırsat arıyordum. Koşarak Hilal'in yanına gittim. "Macide abla siz ikiniz? Yani şey misiniz?" Öyleler Hilal'im.

"Evet. Olmuş muyuz?" Hilal heyecanla bana sarıldı. "Sizi ilk yan yana gördüğüm günden beri yakıştıran biriyim ben."

Mutfaktan çıkıp tekrar oturma odasına gelip sessiz sessiz oturdum. Saat iyice geç olmuştu. "Bana bak lan Sıtkı? Eğer bu kızı üzersen seni o pizzacı da Okan ile döverim." Iy Okan deme.

"Ne üzmesi ya, ben öyle bir insan mıyım Macide?" Bilemiyoruz.

"Banane nasıl olduğundan? Ben söyleyeceğimi söyledim." Hilal bana tatlı tatlı bakıyordu. Bazen bu kız bize aşık mı acaba diye düşünüyorum. Bakışları çok güzel çünkü.

"Macide yine mahalle babasına bağladığına göre gitme vaktim geldi." Sıtkı ile Hilal aynı anda ayaklandı. "Git lan. Niye geldin ki zaten sen? Ben Hilal'den öğrenirdim." Sıtkı kınayıcı bakışlar attı. "Yazıklar olsun. Kaç senelik arkadaşız. Seni düşünüp gelende kabahat zaten."

Sıtkı ile evden çıkıp gittiler. Gökay ile yine baş başa kalmıştık. Eliyle beni yanına çağırdı. Yanına oturunca, beni kendine çekip sarıldı. Galiba sarılmayı seviyor.

Hiçbir şey demeden sadece sarılıyordu. "Sen nereye gittin?" Gökay cevap vermedi.

"Çok güzel kokuyorsun."

Beni mi kokluyordu o? "Sen beni mi kokluyorsun?" Gökay güldü. "En başından beri." Karşılaştığımız her an mı?

"Seni gördüğüm her anda, yanından her geçtiğimde, sana yaklaştığımda, sarıldığımda, öptüğümde. Çevremde olduğun her an seni kokluyorum ben." Dilim tutuldu.

Saçlarımı okşuyordu.

"Sen benim çiçeğimsin. Sen benim dünyamda oluşmuş, solmayacak bir çiçeksin. Belki de benim hayal ürünümsün bilmiyorum ama sen eşsiz kokulu bir çiçeksin. Ve ben gün geçtikçe bu kokuya daha çok alışıyorum." O şiir gibi konuşurken ben tek kelime edemiyordum.

Gökay yavaşça benden uzaklaşıp, yüzüme baktı. Macide sen alışık değilsin bu kadar romantikliğe iyi misin? İyi değildim. Çünkü benim eski odun sevgililerim sadece yanağımdan makas alıyorlardı. Bünye böyle bir beyefendi ile karşılaşınca error vermişti.

"Sen benim çoğu şeyi sevme sebebimsin. Gözlerin bana kahverengiyi sevdirdi, kokun en sevdiğim koku oldu. Küçükken kullandığın çilekli şampuanın, bana çileği sevdirdi. Sen benim başlı başına sevdiğim tek şeysin." Şampuan kokumuzu hatırlıyor.

Dudakları yavaşça dudaklarıma kapandı. O andan itibaren sadece rüyadaydım sanki. Elimi yüzüne koyup bende onu öptüm. Gökay'ın dudakları yavaş yavaş hırçınlaşmaya başlamıştı yine.

Karnımdaki katırlar İbrahim Tatlıses ile birlikte halay çekiyorlardı sanki.

Gökay'ın eli belimi kavrayıp beni kucağına çekti. Konuşamıyorum, yalnızca WhatsApp. Ne diyorum be ben.

Kucağına oturduğumda, beni biraz daha kendine yaklaştırdı. Elim ensesine gitti. Yavaşça dudaklarımdan ayrılıp gözlerime baktı. "Senin aşkın beni..." Devam edemedi. Azgın bir panda gibi bu sefer ben onu öptüm. Azgın bir panda mı? Yaratıcı ol biraz.

Biz birbirimizi öperken yine hiç olmasını istemediğim bir şey oldu. Gökay'ın telefonu çalıyordu. Hafifçe uzaklaşmaya çalıştım ama Gökay izin vermedi. Dudakları yavaşça benden ayrıldı ama çok uzaklaşmadı. "Kapanır birazdan."

Ama kapanmadı. Ay sinirimden gülesim geldi. Bölmeyin artık bizi.

Gökay ile yavaş yavaş ayrıldık. Ben kucağından inecekken beni durdurdu. Cebinden telefonu çıkarıp ekrana bakınca kaşları çatıldı. Telefonu açıp sinirle kulağına götürdü. "Lan Deniz sen benim sevgilim misin lan? Arama oğlum beni. Arama lan."

Söylediği şeye sessizce güldüm. Gökay ile göz göze gelince parmaklarıyla saçımı, kulağımın arkasına geçirdi. Ama sinirle telefonla konuşmaya devam ediyordu. Karşı taraf ne dedi bilmiyordum ama daha çok sinirlendi. "Banane lan bundan? BANANE LAN?" Sakin ol bey.

"Engelliyorum lan seni. Sapık herif. Arama bir daha beni." Gökay telefonu kapatıp Deniz'i gerçekten engelledi. "Ne diyor?" Derin bir nefes alıp verdi. "Aşık olmuş." Kahkaha attım.

"Neden gelip sana anlatıyor peki?" Bunları konuşurken hâlâ Gökay'ın kucağında oturuyordum. Yavaş yavaş inmeye çalıştım ama fark edip beni durdurdu. "Nereye?" Kaçıyoruz. "Uyumaya gideceğim." Gökay yine yandan bakışlar attı. "Benim sevincim yine yarım kaldı."

Kemal Sunal misali yanaklarından öptüm. "İyi geceler." Gökay'ın yüzünde hemen bir gülümseme oluştu. Ben odama giderken arkamdan seslendi. "Başına bir şey gelmeyecekse evime gidiyorum." Güldüm.

"Gelmez. Sen varsın."

...

Of of of

Deniz sen var yaaa.

Upuzun oldu bölüm. Bol bol aşk içerikli oldu gibi.

Yorumlarınızı ve oylamalarınızı bekliyorum.💐



Continue Reading

You'll Also Like

66.5K 4.2K 33
Dört çılgın kız, dostluk, dayanışma, ve hayatlarına ansızın giren aşk... Komedi ve aksilikler zinciri de eklenince ortaya acayip keyifli bir hikaye ç...
2.5K 72 15
Çağan'la leya ikiz Tuana ve yağız da ikiz Bu dörtlünün ailesi yok kendinden başka
697 111 6
"Bana eşlik eder misiniz, hanımefendi?" Başını usulca salladı aşina olduğum gülümsemesi ile. "Ederim, beyefendim." Beyefendim... Omuzları gururla kal...
94.7K 5.1K 25
Hayatımdaki şanslarını hepsini kullanmış olabilirim.Çünkü bunun bir tek böylece açıklması olabilir!. Sıkıntıdan telefonumdan rastgele numara sallarke...