MUTLU BİR BAŞLANGIÇ

74 9 32
                                    

4 sene sonra

Hayat çok değişiktir. Bazen sizi üzecek şeyler yaşanır. Bazen ise tam tersine çok mutlu olursunuz. Buna engel olamazsınız. Yaşam döngüsüdür. Ne her zaman mutlu olabiliriz ne de her zaman mutsuz.

Mutlu değilsek bile belki de daha zamanı değildir.

"Anne hadi artık!" Oturmuş beni bekleyen çocuklarıma baktım. Ne de çabuk büyümüşlerdi. İkiside aynı babalarına benziyorlardı.

Dört sene de ne mi değişmişti? Çok şey.

Öncelikle hepimiz biraz büyüdük. Şahsen ben yaşlandım. Özellikle ikiz annesi olmak çok zormuş.

Gökay hâlâ aynı aslında. Görevlere devam ediyor. Ben ise devamlı işimi kurdum.

Kendime bir pastane açtım. O pastaneyi büyüttüm. Artık gerçek bir işim var. Kendi işim. Patronlarla kavga edip kovulmuyorum artık.

Yani eski Macide gibi değilim. Ha mizah konusu derseniz, o hiç değişmedi. Hâlâ kendi yaptığım şakalara gülüyorum. Bence komikler.

"Babam ağaç oldu kapıda." Bora ve Rüya aynı küçümseyen bakışlarla yüzüme bakıyorlardı. Her şeyi babalarından öğreniyorlardı.

Bana benzeyen tek huyları şakalarıydı. Resmen çocukları Gökay fırlatmış gibiydi.

"Ay tamam ya geldim." Pastaneye gidiyorduk. Hızlıca arabaya bindik. Gökay suratıma boş gözlerle bakıyordu.

"Of tamam özür dilerim biraz fazla oyalandım." Gülümsedi. Yanağımdan öptü. "Senin süslenmeye ihtiyacın yok ki?"

Hemen sırıttım.

Arkaya kafamı çevirdiğim de çocukların bize çapkın gözlerle baktığını gördüm. "Biz yokmuşuz gibi davranabilirsiniz." Rüya kıkırdayıp geriye yaşlandı. Bora ona göre daha ağırbaşlı bir çocuktu.

"Of Rüya bir sus be kızım be!" Dört yaşında olmalarına rağmen sanki 16 yaşındaki iki gencin kavgasını izliyor gibiydim. "Ben senin nereden kızın oluyorum ya? Sussana sen!"

Bora göz devirip camdan dışarıyı izlemeye başladı.

Pastaneye vardığımızda içeride annemleri gördük.

Baya kalabalıklaşmıştı içerisi. Rüya ile Bora oyun alanlarına gidince Gökay ile bende annemlerin yanına geçtik.

Biz oturduğumuz an ablamda Kaan ve Duru ile geldi. Kaan 8 yaşına gelmişti. Duru da 4 yaşındaydı. Ay olarak Rüya ve Bora'dan büyüktü. Duru annesinin elinden kurtulup kuzenlerine doğru koştu.

Gerçekten bu aralar çok huzurluydum. Evet kötü şeyler yaşanmıştı. Kimsenin başına gelmeyecek şeyler belki de. Ama geçmişti de. Zaman yaraları sarmıştı.

Bazı yaralar hariç. Mesela Gökay'ın acıları hiç dinmeyecekti.

Her ne kadar belli etmese de ben anlayabiliyordum. Annesini özlüyordu.

Peki sadece değişiklik bizde mi olmuştu? Tabi ki hayır.

Tim de değişmişti. Deniz ve Asena sevgili olmuşlardı. Ama henüz evlenmeyi düşünmüyorlardı.

Davut, İsmet, İbrahim ve Salim ise hâlâ aynıydı. Kendilerine göre birilerini bulamamışlardı.

"Bu nasıl bir pasta ya?" Müşterilerden birinin sesine döndük hepimiz. Yanına gittim.

"Bir sorun mu var?" Kadın hemen sinirle yüzüme baktı. "Var tabi. Çok büyük bir sorun hem de. Bu nasıl bir pasta böyle? Kaç günden kalma bu pasta? Bayatlamış." Sakin kaldım.

Tak tak ben geldimWhere stories live. Discover now