BABA KELİMESİNİN TERİM ANLAMI

86 10 13
                                    

Askeriyede

Deniz ranzasından hızlıca aşağı atladı. "Komutanım?" İsmet, Deniz komutanından çok korkmuştu bir anda. Çünkü birkaç gündür çok sessizdi ve garip hareketleri vardı.

Deniz hızlıca odadan çıkıp askeriyenin bahçesinde Asena'yı aramaya başladı. Karşısındaki bankta oturmuş kitap okuyan Asena'yı gördü.

Etrafa göz gezdirdi. Artık belirsizlikten çok sıkılmıştı Deniz. Bir hareket bekliyordu ondan. Ama demek ki ilk adımı o atmalıydı. Hızlı adımlarla oturduğu banka ilerledi.

İki elini bankın kenarlarına dayayıp Asena'nın yüzüne eğildi. "Yeter!" Asena kitabı kapatıp karşısında duran Deniz'e baktı. "Sorun nedir Deniz komutanım?" Deniz önce gülüp sonra ciddileşti. "Siktirtme komutanını. İşine geldiğinde ağzıma sıçıyorsun ama."

Asena'nın o an gülesi gelmişti ama kendine hemen engel oldu. "Ne var? Ne istiyorsun?" Deniz Asena'nın biraz daha yüzüne eğildi.

"Sıkıldım artık belirsizlikten. Açık ve net olacağım. Ve sende ya sonunda benim olacaksın ya da." Devam etmedi Deniz. İstemedi devam etmek. Çünkü ilk aşık olduğu kadının ondan gitmesini istemiyordu.

Asena tek kaşını havaya kaldırdı. Yumruğunu sertçe Deniz'in kasığına indirdi. Deniz acıyla yamulurken Asena ayağa kalktı. "Madem benimle konuşmak istiyorsun o zaman adam ol öyle gel. Bana burada racon kesemezsin sen. Bir de şart koyuyor bana."

Gitmeden önce son bir kez yandan baktı. "Aptal." Bunu söyleyip askeriyeye doğru ilerledi. Yüzünde aptalca bir gülümseme ile hem de.

Hastane çıkışı

Gökay ile hastanenin yanındaki bir bankta oturmuş Sümela Manastırı'nı tüm güzelliğiyle önümüze seren manzarayı izliyorduk. İkimizin de ağzından tek kelime çıkmıyordu.

Şok olmuştuk. "Tatlı çileğim?" O olduğumu belirten bir ses çıkardım. "Ben yanlış mı duydum doktoru? Ne dedi o öyle?"

Yanağımı kaşıdım. "Hamilesin falan dedi." Gökay alnına vurdu. "Hamilesin mi dedi gerçekten?"

Kafamı salladım. "Ama Gökay nasıl olabilir? Hani olmayacaktı? Bana öyle şeyler dedi ki doktor ben olmaz sanmıştım."

İkimizde çok tepki vermiyorduk. Çünkü hâlâ şok içindeydik. Bende bim ehe.

"Sen şimdi hamile misin? Yani senin karnında..." Parmağıyla karnımı gösterdi. Bende kafamı karnıma indirdim.

Sonra Gökay ile birbirimize baktık. Birden ayaklandı. "Sen hamileysen ben de babayım." Güldü. "Ben baba oluyorum. BABA MI OLUYORUM? BİR ŞEY SÖYLESENE!"

Gökay bile konuyu idrak etmişti ama ben hâlâ şaşkındım. "Sanırım öyle oluyor." Gökay'ın mutluluğu gözlerinden okunuyordu resmen.

"BEN BABAYIM. BEN BABA OLUYORUM ŞUAN. EN BABA BEN OLUYORUM ŞUAN!" En baba sensin hayatım.

Güldüm. "Bende anne mi oluyorum yani?" Parmağımla inanmaz gibi kendimi gösterdim. Ben mi anne olacaktım? Ben anne olmayı bilmiyordum ki? Nasıl olacaktım?

"Ben daha önce hiç anne olmadım ne yapacağım?" Gökay beni tutup kendine çekti. Kolları arasında sıkıştım. "Yavrum ben de her gün baba olmuyorum zaten." Yakıştı he.

"GÖKAY! SEN BABA OLUYORSUN!" Güldü. "VE SENDE ANNE OLUYORSUN!" Bende güldüm. "PEKİ BİZ NİYE BAĞIRIYORUZ?"

Bana sarıldı. "BİLMİYORUM. BİLDİĞİM TEK BİR ŞEY VAR." Kucağında beni döndürdü. "BEN BABA OLUYORUM!" Kahkahalarla güldüm.

Tak tak ben geldimWhere stories live. Discover now