SİGARA BÖREĞİ SKANDALI

128 13 17
                                    

"HAMİLEYİM!" Cümleyi duyduğum anda kafamı Kaan'a çevirdim. O da bana bakıyordu. Son hatırladığım ise sandalyeden geriye doğru bayılmamdı.

Gözlerimi açtığımda bir sürü kafa ile karşılaştım. Ben bir koltukta, Kaan başka koltukta baygın baygın yatıyorduk. "Anne ben kaydeç içtemiyom. Ben yetmiyom mu çize." Kaan'da benim gibi fenalık geçirmişti. Haklı çocuk.

"Hadi Kaan kıskançlıktan fenalaşıyor. Sana ne oluyor Macide?" Annem bir yandan soru soruyor, bir yandan her yerime kolonya sürüyordu.

"Ya bunun çocukları bana dert oluyor. Doğurma artık be kadın. Neyine yetmedi bir tane?" Annem bacağımı çimdiklerken bende ablama söyleniyordum.

Gökay'da koltuğun ucunda oturmuş endişeyle bana bakıyordu. "İleride seni de göreceğiz Macide Hanım." Gelecekteki kocan burada Macide sakın ağır bir şey söyleme. "Ben çocuk yapmayacağım."

Annem alttan sürekli çimdiklerken kafamı kaldırıp Gökay'a baktım. Kendini sıkıyordu gülmemek için. Belki adam çocuk seviyor. Futbol takımı kurmak isterse ne yapacaksın?

"Ay sevinemedik bile kıza." Annem oturduğu yerden kalkıp ablama sarıldı. "Güzel kızım Allah analı babalı büyütsün inşallah." Sırayla herkes ablama sarılırken gözlerim Kaan ile buluştu tekrardan. Kalk sende sarıl ablana. Sarılmak istemiyorum. Kalk dedim.

İç sesim zorla beni kaldırıp ablamın yanına sürükledi. "Hâlâ çok erken." Ablam koluma hafifçe vurdu. Tekrar yerime oturmadan önce çok sesli bir dua ettim. "Allah'ım inşallah huyu, suyu, her şeyi bana benzer. AMİNNN." Ben duamı ederken annemde karşıdan sertçe atıldı. "Allah yazdıysa bozsun bir tane daha Macide çekemem."

Gökay'da dahil olmak üzere herkes kahkaha atmıştı. Sevilmiyoruz Macide. Ama hepsi senden ötürü.

Hepsine ters ters bakışlar attım. "Ha bu arada Macide, sen baygın yatarken yemek yedik biz. Çok güzel olmuş kız aferin. Öğrenmişsin bir şeyler."

Ablam beni överken ben yandan yandan Gökay'a bakıyordum. O da bana bakıyordu. Bakışıyorduk. "Afiyet olsun abla. Yaparken çok yoruldum ama. Bir daha gelmeyin bana yapamam size yemek falan. Çok yorucu geçiyor sonra."

Annemler kendi aralarında sohbete dalmışken mutfaktaki balkona geçtim. Oh be temiz hava Macide. "Demek yaparken çok yoruldun?" Gökay'da çaktırmadan o karmaşada yanıma gelmişti. "Anlamasınlar diye dedim." Gökay yavaş yavaş bana doğru yaklaştı. Tanıdık gelen parfüm kokusu her yanımı sarmıştı yine.

Fark etmeden onu kokluyordum. Yüzü iyice yüzüme yaklaştı. "Sen beni mi kokluyorsun?" Yakalandın. Ne diyeceksin? Ben bir şey diyemeden benden önce Gökay konuştu. "Önce öp, sonra kokla. Yavaş yavaş beni korkutuyorsunuz Macide Hanım." Öpücük konusuna geleceğini sanarken öyle olmadı. Üzerimden biraz daha uzaklaşıp balkon demirlerine yaslandı. "Merak etme o konuyla ilgili müsait bir zamanda konuşacağız. Şimdi ortam hiç uygun değil."

Kafamı Gökay'a çevirdim. O da bana bakıyordu. "Ağzımdan kaçtı özür dilerim." Götünden kaçacak hâli yok tabi. "O öyle kaçabilen bir şey mi ya?" Gökay apaçık benimle eğlenirken ben söyleyecek cümle bulamıyordum. "Öyleymiş." Lan süpürge gibi öptün adamı. Bahanelere bak.

Gökay aklımı başımdan alan gülümsemesi ile yine bana gülümsedi. "Gidiyorum ben. Şimdilik. Ama bu konuya tekrar döneceğiz. İyi geceler." Gökay balkondan çıkarken depar atan kalbimle baş başa kalmıştım.

İçeride annemlerle de vedalaşıp kendi evine geçti. Ablamın zoruyla kapıda onu uğurluyordum. Kapısını açıp içeri girmeden önce bana pis pis göz kırptı.

Tak tak ben geldimWhere stories live. Discover now