PAİNTBALL KURALLARI

108 12 13
                                    

"KAFANDA KIRACAĞIM BU SİLAHI OKAN!"

4 saat önce

Kafamı yastığımdan kaldırıp etrafa göz attım. Yatakta oturur pozisyona gelip yerdeki kilimi izlemeye başladım. "Ay ne uyumuşum be." Telefonuma uzanıp saate baktım. "Oha öğlen olmuş."

Kalkıp banyoya gittim. Macide ne yiyeceğiz? Ben kendi açlığımı giderecek bir şeyler ararken kapı çaldı. Gidip kapıyı açtığımda karşımda Hilal ve Sıtkı'yı gördüm. "Tamam sevgili oldunuz. İkide bir benim evime gelip durmayın." Destursuzca içeriye girip koltuğuma oturdular.

Tam kapıyı kapatacakken aradan Gökay'da elinde poşetlerle içeri girdi. Yanağıma sert bir öpücük kondurup mutfağa geçti. Ne oluyor be sabah sabah?

"Macide abla paintballa gidiyoruz." Nereye gidiyoruz? "Ne ball ne ball?" Hilal güldü. "Paintball. Hani şu silahlarla boya savaşı yapıyorsun ya ona."

Ayı gibi esnedim. Mutfaktan çıkan Gökay'a döndüm. "Sana poğaça aldım." Açık ağzıma bir parça patatesli poğaça yerleştirdi Gökay.

"Gökay abi sende gelir misin?" Gökay Hilal'e döndü. "Benim hayatım silahla, savaşla geçiyor zaten. Ne gerek var?" Hilal hemen ayağa kalkıp ellerimi tuttu. Ağzımdaki lokmayı bitirir bitirmez Gökay başkasını uzattı. Gün hızlı başladı sanki. "Macide abla lütfen. Hem çok eğlenceli olacak güven bana." Hilal beklenti ile gözüme bakarken arkadan Sıtkı'nın poğaçalarımı yediğini gördüm.

"Bırak lan. Benim onlar." Gözümün içine baka baka tekte yedi. "Öküz."

Hilal hâlâ benden cevap bekliyordu. "Of tamam gideriz." Sonra Gökay'a döndüm. "Sende geleceksin ama." Önce Hilal'e sonra bana baktı. "Sen nereye ben oraya." Eferin komutan.

Hızlıca banyoya gidip dişlerimi fırçaladım. Daha sonra odama gidip eşofman ile tişört giydim. Saçlarımı da tarayıp çıktım. "Tamam hazırım gidelim." Hilal heyecanla ayaklandı. "Yaşasın yaşasın."

Gökay gelip elimi tuttu. Üstündeki siyah tişörtü yine kaslarını ortaya çıkarmıştı. İnanılmaz kaslı bir sevgilimiz var Macide.

Hepimiz arabaya binip oyun alanına gittik.

Oyun alanında

"Bu kıyafetleri giyeceksiniz. Kaskı çıkarmayın. Kuralları size oyun sahasında açıklayacaklar. Verilen kamuflajlı kıyafeti giydim. Dışarıya çıktığımda karşımda Hilal vardı. "Macide abla bak nasıl olmuşum?" Bu kız niye bu kadar tatlı? Çıldıracağım.

"Çok yakışmış." Arkasından kasklı bir adam yaklaştı. Gökay olduğu belliydi. Vay anam babam be... Çölde bir vaha gibiyim şuan.

"Kimmiş bu güzel kadın?" En ufak övgüye götüm kalkmıştı. "Ben tabiki." Gökay kaskı çıkarıp yanağımdan öptü.

Karşıdan iki adam yaklaşmaya başladı. Yakınlaştıkça içlerinden birinin adam olmadığını fark ettim. "Okan!" Ve yanında da Cahit vardı. Okan'da beni görmeyi beklemediği için aynı tepkiyi verdi. "Macide?"

Cahit ile Gökay şaşkın şaşkın bize bakıyorlardı. "Siz tanışıyor musunuz?" Soruyu Cahit sormuştu. "Maalesef tanışıyoruz. Ne işin var lan senin burada?" Okan hemen ona uzatılan kıyafetleri aldı. "Bir arkadaşım ile görüşmeye geldim. Cahit ile karşılaştık."

Cahit ile Okan eski arkadaşlarmış. Arkadan Sıtkı ile Hilal gelip yanımızda durdular. "Okan senin ne işin var burada?" Sıtkı'da benim gibi şoklardaydı. "Madem hepimiz buradayız hep beraber oynayalım." Gökay ters ters Cahit'e baktı.

Tak tak ben geldimWhere stories live. Discover now