TOPUNUZU KESERİM!

123 15 14
                                    

"Baba sen durduk yere bana gelmezsin, bir şey mi oldu?" Babam televizyonda maç izlerken yandan bana baktı. "Annen ile konuşmuyoruz artık. Bu sefer ben geldim." Yine mi?

"Baba sürekli kavga edip benim evime kaçamazsınız. Burası baba evimi aaaa. İlerde evlenince ben sana nasıl kaçacağım?"

Babamın hemen kaşları çatıldı. "Ne evlenmesi? Sen evlenmek istemiyorsun ki. Evlenme sen." Babası şöyle ki. Evleneceğimiz kişi Gökay ise bir nebze isteyebiliriz.

Babam bize çok düşkündü. Ablamın düğününde bile enişteme ters ters bakmıştı tüm gün. Gökay konusu açılınca bile kaşları çatılıyordu. Bu da demekti ki ben evde kalmıştım.

"Tabiki baba ne evlenmesi? Lafın gelişi diye dedim." Babam tekrar televizyona döndü.

Nasıl gideceğiz yanına? MACİDE BİR ŞEY YAP!

Mutfağa gidip çöpü aldım. "Baba ben şu çöpü atıp geliyorum." Babam birden ayaklandı. "Tamam beraber çıkalım bende sigara içeceğim zaten dışarıda otururuz." Babası gelmesen?

Mağlup bir şekilde babamla beraber asansöre bindik. Yine kapı kapanmadan Gökay yetişti. "Selamün aleyküm Veysel amca." Babam kolunu omzuma attı. "Ve aleyküm selam Gökay oğlan." Oğlum dememek için direniyor mu o?

Gökay ile göz göze gelince, babam beni kendine biraz daha çekip saçımdan öptü.

Çöpü attıktan sonra babam ile parka gelip oturduk. Babam sigarasını içerken bende gergin bir şekilde oturuyordum. Gökay ise gitmişti. Ağlamak üzereyim Macide. Bir doğru düzgün işimizi bitiremedik adamla. Güzel de öpüyordu.

Aklımdan geçen cümlelerle vücudumu sıcak basarken babamla göz göze geldik. "Macide, ne oldu kızım? Bir kızardın sanki?" Toparla çabuk.

"Yok baba, sigara dumanı rahatsız etti biraz." Babam hemen elindeki sigarayı söndürüp çöpe attı. "Deseydin ya kızım. Yanında içmezdim."

Birkaç saat parkta babamla beraber oturup sohbet ettik. Çocuklar futbol oynuyordu. Siteden içeri Cahit girdi. Lan bu evimizi nereden buldu? Sen mi söyledin? Adam polis küçük bir araştırmayla sicilime kadar bulur. Bu çok yanlış ama. Küçükken de böyleydi bu.

Babamla oturduğumuzu görüp yanımıza geldi. "Macide naber?" Babamın kaşları çatıldı. "Cahit, senin ne işin var burada?" Cahit'e kaş göz yapıp yanımdaki babamı işaret ettim.

Cebinden bir tane kolye çıkardı. "Kafede düşürmüşsün." Yapma Cahit yapma...

Babamın yüzü kızardı. "Ne kafesi kızım? Kim bu sarı çocuk?" Cahit hemen efendileşti. "Siz Macide'nin babası olmalısınız. Ben Cahit, ilkokuldan bir arkadaşıyım."

Cahit zorla babamın elini çekip öptü. O sırada da siteye Gökay girdi. Cahit'i ve babamı görünce o da hızlıca buraya geldi. Gelme Gökay. Gelme canım.

"Ne işin var senin burada?" Gökay selam bile vermeden Cahit'e sertçe sordu. "Macide'yi görmeye gelmiştim." Babam elinin üstünü çaktırmadan silerken Gökay ile göz göze geldik. Biz söylemedik. Valla sapık kendi bulmuş.

Ortamdaki gergin hava artıyordu. Ne olur bir şey olsun. Gerginlik dağılsın.

Kendime söylediğim şey anında kabul olmuştu. Karşı taraftan tam kafama uçan futbol topu ile kendimi yerde buldum. "Lan!" Babam hızlıca yanıma eğildi. Macide iyi misin? Güzel kızım benim. İyi misin Macide'm?

Gökay ile Cahit hızlıca yere eğildi. Topu atan çocuklar ve birkaç kişi daha başıma toplandı.

"Macide beni duyuyor musun?" Gökay'ın sesi kafamda gidip gelirken son kez gülüp bayıldım.

Tak tak ben geldimWhere stories live. Discover now