HASTA VE MUTLU

79 8 39
                                    

Yüksek bir sesle hapşırdım. "İyi yaşa sevgilim." Evimize döneli iki gün olmuştu. Geldiğimiz günden beri hasta hasta yatıyordum.

Gökay'ın telefonu çaldı. "Tamam." Tek kelime edip telefonu kapattı ve çaresizlikle yüzüme baktı. "Göreve gitmem gerekiyor." Alnımdaki bezi kaldırıp tekrar yenisini koydu.

"Annemi ara." Sesim bile kalınlaşmıştı. Gökay annem ile konuştuktan on beş dakika sonra kapı çaldı.

İçeriye ablam girince şaşırdım. "Macide iyi misin?" Hemen gelip yanıma oturdu. "Annem yok mu?" Ateşimi ölçtü.

"Yok ben geldim onun yerine. O akşam gelecek."

Gökay hızlıca gelip alnımdan öptü ve evden çıktı.

Ablam alnımdaki bezi yeniledi. Son olayımızdan beri ablamı görmüyordum. Üstünden iki ay geçmişti. Ablamın karnı biraz daha büyümüştü.

"Abla." Saçlarımı okşadı. Gözlerim dolmuştu anında. "Çok özür dilerim." Hasta olmamı umursamadan bana sarıldı.

"Biliyorum. Canın yandı. Bende özür dilerim." Biraz daha birbirimize sarıldıktan sonra ablam kalkıp mutfağa gitti. "Hem ben sana çorba hazırladım." Canım ya.

Elinde bir kâse ile gelip yanıma oturdu. "Aç bakalım ağzını." Zorla bir kâse çorbayı içmiştim. Gökay'da yapıp, içirmeyi denemişti ama midem almamıştı.

Bir anda ablamın eli havada kaldı. "Dur bir saniye bu ne?" Hızlıca elimi kaldırıp parmağımdaki yüzüğe baktı.

Hemen yüzüm gülmeye başladı. "Gökay bana evlenme teklifi etti." Ablam hemen mutluluk çığlıkları atıp sevinçle bana sarıldı. "Ay inanmıyorum. Ay çok mutluyum."

Senden daha çok sevindi sanki.

"Of nasıl etti anlatsana." Ablam ile sohbet ettikçe biraz daha hızlı iyileştiğimi hissediyordum.

O sırada diğer tarafta olanlar

Gökay elinde tüfeği ile salına salına en önde yürüyordu. Deniz ise ilk defa dertli görünüyordu.

"Noldu lan? Niye dertlisin?" Deniz ofladı. "Sormayın komutanım. Asena ile-" Arkadan Asena hızlanıp Deniz'in omzuna çarptı. Deniz ileriye doğru sendeleyince, komutanına çarptı. Gökay arkasında hissettiği sert şeye döndü.

"Bana bak lan sapık herif. Umarım o hissettiğim şey o değildir." Deniz komutanının sert bakışlarından korkup geriledi. "Yok komutanım silah o. Ben kadınlardan hoşlanıyorum zaten."

Bunu derken de arada sırada gözü Asena'ya kayıyordu. Gökay en başından sezmişti zaten bir şeyler olduğunu.

"Pis herif."

Biraz daha yürüdüler ve eski, yıkılmış, eşyaları tozlanmış bir eve geldiler. Toplanma alanları burasıydı o şerefsizlerin.

Herkes silahına dayanmış komutanını bekliyordu. Gökay hafif ama güçlü bir itme ile kapıyı kırdı. Sertçe yere çakılan kapıya daldı herkes.

"Girin lan hadi." Tek tek tüm odaları dolaştılar. "Komutanım bu poşette birkaç toz var."

Gökay poşetin içindekilere baktığı gibi uyuşturucu olduğunu anladı. "Komutanım dönüşte bir tavla atalım diyorum ne dersiniz?" Yandan yandan baktı Deniz'e.

"Şu dakikadan itibaren susmanı emrediyorum Deniz. Tek kelime dahi edersen sana tüm askeriyenin temizlik işini yaptırırım." Deniz korkuyla baktı.

"Tatmin olana kadar."

Gökay son cümleyi o kadar korkulu söylemişti ki bir tek Macide'si bu cümleye aşık olabilirdi.

Tak tak ben geldimWhere stories live. Discover now