Insensitive ➳ Sirius Black

By PotterCat

244K 13.5K 8.9K

[WattpadFanficsTR "Hogwarts Dünyası" okuma listesinde sizlerle!] ~"Mükemmel cadı" maskesi takan bir kızın mük... More

*1* Küçük Bir Yetim
*2* Yazlık
*3* Eğlence
*4* Eski Bir Dost
*5* Doğum Günü
*7* Çizgiyi Aşıyorsun, Black
*8* Hogwarts
*9* Saklı Gerçekler
*10* Tüy
*11* Teklif
*12* Delirmek
*13* Patronus
*14* Sen Olmasaydın...
*15* Noel Balosu
*16* İmkansız Gerçek Oluyor
*17* Bob Ama Kısaca Bobby
*18* Broken
*19* Amortentia
*20* Köpek Kediyi Kovalar
*21* O Biliyor
*22* Bela Genellikle Beni Buluyor
*23* Sürüngenler
*24* Haber, Saldırı, Oda ve Ayna
*25* Sectumsempra
*26* Yeşil Işık
*27* Altıncı Sınıf Bitiyor
*28* Tesadüfler
*29* O Biraz Daha Baskın Gelmiş
*30* Hata
*31* Melek ve Şeytan
*Özel Bölüm*
*32* Albüm
*33* Little Hangleton
*34* Yedinci Sınıf
*35* Arzu
*36* Teorik Bilgi
*37* Hangover
*38* Genç Anka
*39* Asla Bırakma
*40* Aile Yemeği
*41* Noel
*42* Değişim
*43* Davetsiz Misafir
*44* Maske Düşüyor
*45* Ölüm Bizi Ayırana Dek
*46* Elinde Olan Bir Tek Bu Hayatın
*47* Bu Kadar Mutlu Olmamıştım
*48* Yıl Dönümü
Özel Bölüm *2*
*49* Vahşi Kedi
*50* Biraz Ateşviskisi, Biraz Quidditch

*6* Saçlar

6.4K 405 71
By PotterCat

Saat dokuz buçuk falandı herhalde. Sirius'a ninni söyletmiştim ve benden intikam almak için bekliyordu. James şişeyi çevirirken ikinci Kaymakbirası bardağımı bitirdim ama hala ayıktım. Sanırım artık bağışıklık kazandım. Şansımı üçüncü bardakla denemeliyim.

"Tasha, seçmeni bekliyoruz?" dedi Sirius.

"Ha?" dedim ve şişeye baktım "Cidden mi? Doğruluk olsun." dedim ve Veritaserum'dan bir yudum aldım.

"Pekala, hepimizin cevabını bildiği bir soru ama belki sürpriz bir cevabın vardır diye soracağım, hiç öpüştün mü?" dedi Sirius.

Otomatik olarak "Evet." dedim. Üçünün de gözleri şaşkınlıkla büyüdü.

"Tasha, sen ciddi misin?" dedi James.

"Fark ettiysen az önce Veritaserum içtim, James. Tabii ki de ciddiyim."

"O halde, ne zaman ve kiminle?" dedi Sirius.

"Bugün, Andrew Palm ile." dedim. Sirius'tan yayılan kıskançlık titreşimlerini rahatlıkla hissedebiliyordum.

"Nasıl olduğunu anlatmayı düşünüyor musun?" dedi James.

"Bella ve Cissy ile sohbet ediyorduk. Sonra Andie geldi filan. Bir şey deneyeceğini söyledi ve beni öptü. Onu tekmelemedim ya da bir şey yapmadım. Yeterli mi?" dedim.

"Son bir soru," dedi James "Neden seni öpmesine izin verdin?"

"Çok açık değil mi?" dedi Remus benim yerime "Tasha, Palm'dan hoşlanıyor. İzin vermesi normal."

Onayladım "Haklı. Ayrıca da hoşuma gitti." dedim ve şişeyi çevirdim. James bana soruyordu. Neden hep ben?

"Cesaret." dedim.

"Dans edebildiğini söylemiştin," dedi James ve önce Sirius'a, sonra bana bakıp sırıttı "Pati ile biraz vals yapmaya ne dersin?"

İç geçirdim "Müziksiz olmaz." dedim.

James ayağa kalktı "Radyoyu alıp geliyorum." dedi ve eve doğru depar attı. Ben de söylenerek ayağa kalktım. Sirius da ayaklanmıştı.

"Çok mutlu bir halin var, Tasha. Eh, sonuçta dans edeceğin kişi benim." dedi ve egoistçe sırıttı.

"Kesinlikle, o kadar mutluyum ki anlatamam. Zaten en büyük hayalim seninle dans etmekti." dedim alaycı bir sesle. O sırada James geldi ve radyoda şans eseri bulduğu ağır bir şarkıyı açtı.

"Hadisenize." dedi James. İç geçirip sağ elimi Sirius'un omzuna koyup sol elimle de onun sağ elini tuttum. Sol elini belime yerleştirince ağır adımlarla dans etmeye başladık. Yarım dakika kadar klasik öne/arkaya/sağa/sola bir adım ve parmak ucu hareketini tekrar ettikten sonra beni döndürdü ve yine aynı hareketi tekrar ettik. Bu sefer ben onu döndürdüm. Sonra kenara açılıp içeriye doğru döndüm, Sirius diğer koluyla da bana sarılınca kendimi onun belimdeki kolunun üstüne bırakıp eğildim. Sonra doğrulup yerime oturdum.

"Ne yani, bu kadar mı?" dedi James, hayal kırıklığına uğramış gibiydi.

Omuz silktim "Bütün marifetlerimi göstereceğimi mi düşünüyordun?" dedim ve şişeyi çevirdim.

"Seç." dedi Remus.

"Doğruluk." dedi James ve Veritaserum'dan içti.

"Daha önce hiç Evans ile evlenmeyi düşündün mü?" dedi Remus.

"Her gün düşünüyorum." dedi James ve aptal âşık ifadesi takındı. Kusuyormuş gibi yaptım. Bana döndü "Sen iğrenecek son kişisin, Tasha."

Kaşlarımı çattım "O da nereden çıktı şimdi? Ben Andrew'dan hoşlanıyorum, ona âşık filan değilim. Sirius'un her ay başka kızdan hoşlanması gibi bir şey bu ama tek fark benim her ay değiştirmemem." dedim.

"Eminsin yani, konunun aşkla ilgisi olmadığından." dedi Sirius tek kaşını kaldırarak.

"Aşk bana göre değil," dedim "Ayrıca da aşka inandığım söylenemez. Bence sadece bir sahip olma arzusundan ibaret. Ya da takıntı."

James şişeyi çevirdi. Sirius, Remus'a soruyordu.

"Cesaret." dedi Remus hemen.

"Denize atla. Bu halinle." dedi Sirius. Remus söylenerek kalktı ve kıyafetleriyle denize atladı. Birkaç saniye sonra sırılsıklam bir şekilde yanımıza dönmüştü ama o sırada babası geldi.

"Remus, hadi gidi—" diyecekti ki oğlunun sırılsıklam olduğunu görünce kaşlarını çattı "Denize mi düştün?"

"Sayılır." dedi Remus "Şu kurutma büyüsünü yapsana?"

Babası gülümsedi ve büyüyü yaptı. Remus'u geçirdikten sonra oyunu bitirmeye karar verdik ama sahilden ayrılmaya da niyetimiz yoktu. Üçüncü bardağı bitirmiştim, tam dördüncüyü koyacaktım ki James, Kaymakbirası'na el koydu.

"Bence bir gece için bu kadar yeter." dedi.

Dudak büzdüm "Ama doğum günü kızı benim."

"Sarhoş doğum günü kızı çekilmez olduğu için ben de daha fazla içmemenden yanayım." dedi Sirius. İç geçirdim ve Converselerimle çoraplarımı çıkartıp ıslak kumun üstünde yürümeye başladım. James, kumların üstüne oturmuş denizi seyrediyordu ve bahse varım ki Evans'ı düşünüyordu. Sirius da yanıma doğru geliyordu. Birlikte yürümeye başladık.

"Demek bizim küçük Tasha, Palm ile öpüşmüş, ha?" dedi.

"Evet ve neyini bu kadar büyüttüğünüzü anlayamıyorum." dedim.

"Bu yıla kadar erkeklere yaptıklarını düşününce birinin seni öpmesine izin vermen garip geliyor.    "

"Belki de bu yıl bazı şeyleri değiştirir." dedim "Her yönden yani. Erkeklere karşı yumuşarım belki. Ya da Evans, James'e evet der. Belki Remus, onun bizim gördüğümüz yönünü görebilecek birisini bulur. Sen de birine bağlanırsın belki? Ya da dünyanın sonu gelir ve bütün dertlerimiz biter."

"Son şık en mantıklısı." dedi Sirius ve kahkaha attık.

"Ama ben ciddiyim," dedim "Bu yıl çoğu şeyi değiştirecek. Buna inanıyorum. Ama neyi, ne yönde değiştirir işte o tartışılır."

"Belki Bayan Cain aşkın bir saplantı ya da istekten ibaret olmadığını anlar ve birisine âşık olur." dedi Sirius gülerek.

"Ağzını hayıra açsana be. Aşk maşk ya da her ne haltsa benden uzak dursun." dedim "Hatta sana gelsin. Ne güzel haline gülerim."

"Ha ha ha. Hadi beraber gülelim. Ama, güzelim, şöyle bir şey var ki ben âşık olmam."

"Hadi canım oradan?" dedim "Ben aşka inanmıyorum ve insan inanmadığı bir şeyi yaşayamaz."

"Mantığınızı konuşturuyorsunuz, Bayan Cain." dedi Sirius ve beni süzdü "Ayrıca da bu elbise içinde fazlasıyla çekici görünüyorsunuz."

"Ve siz de konuşmaya devam ederseniz fena yumruklanacaksınız, Bay Black," dedim ama içten içe beni çekici bulduğunu söylemesi hoşuma gitmişti "Birisini öptüm diye bana, diğer kızlara davrandığın gibi davranabileceğini sanıyorsan fazlasıyla yanılıyorsun."

Omuz silkti "Şansımı deneyeyim dedim." dedi ve durup bana döndü "Ayrıca da, iltifatlarım diğer kızların üstünde çok işe yarıyor."

"Peki, işe yaramadıklarında ne yapıyorsun?" dedim.

"Önce onlara yaklaşıyorum," dedi ve bana yaklaştı. Yüzlerimiz arasında çok az bir mesafe vardı ve gözlerim durmadan dudaklarına kayıyordu. Kendine gel Natasha!

"Sonra?" dedim. Nefesim hızlanmıştı.

Kulağıma eğildi ama nefesi boynuma değiyordu "Sonra bellerinden tutuyorum," diye fısıldadı ve ellerini, belime yerleştirdi. Yüzlerimizi aynı hizaya getirdiğinde onun da bakışlarının dudaklarıma kaydığını fark ettim. Kalbim dört nala gidiyordu "Ve, onları öpüyorum." diye mırıldandı.

Ne duruyorsun? dememek için kendimi zor tutuyordum "Sonrasında da süpürge dolabında onları beceriyorsun, değil mi?" dedim ve kendimi zorlayarak geri çekildim.

Dudaklarına yaramaz bir sırıtış yayıldı "Haklısın, küçük dedektif."

"Herkesi bu kadar kolay elde edemezsin," dedim "Sanırım daha önce hiç zor kıza denk gelmemişsin."

"Haayır." dedi a'yı uzatarak "Ama öyle bir kızla karşılaşsam da elde edebileceğime eminim. Bugüne kadar beni reddedebilecek kimse çıkmadı."

"Şahsen ben seninle öpüşmek için saçmalığı yapabileceklerden değilim," dedim "Ama bizim aramızda asla o tür bir şey dönmeyeceği için bunu düşünmeye gerek yok."

James yanımıza geldi "Ben sıkıldım." dedi ve eve doğru yürümeye başladık. Sol kolumu James'in omzuna, sağ kolumu da Sirius'un omzuna attım "Gelin buraya," dedim "Sirius, normalde senin yerine Remus olması gerekiyordu ama bu seferlik yedek oyuncuyu oyuna soktuk."

Güldü "Ben mi yedek oyuncuyum? Sen kesinlikle kafayı yemişsin."

Onu duymazdan geldim "Ben özgür olmayı özledim." dedim. James mesajı alan ilk kişi oldu.

"Muggleların geyik ya da panter görmeyi normal karşılayacaklarını düşünmüyorum." dedi.

"Hadi ama Jamsie," dedim "İtalya'dayız. Burası gariplikler ülkesi. Sokağın kenarındaki küçük bir pizzacının pizzası, en ünlü restoranın pizzasından iyi olabiliyor ya da takım elbiseyle işten dönen adamları kuytu köşelere işerken görebiliyorsunuz ya da sokak satıcısının 30 eurodan aşağı satmam dediği güneş gözlüğünü birkaç saniyelik pazarlıkla 5 euroya alabiliyorsun. (Hepsi İtalya'da yaşadığım olaylardır, İtalyanlar cidden ilginçler :D) O yüzden bir geyik ya da bir panteri garip karşılamazlar. Hatta seni at, beni de kedi sanacaklarından şüpheliyim."

James, onay almak istercesine Sirius'a baktı. Sirius onaylayınca gülümsedi "O zaman biraz özgür olalım."

¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤

Saat on iki gibi geri dönmüştük ve Dorea'yı telaşlı bir şekilde bizi beklerken bulmuştuk. Nereye gittiğimizi sorunca doğa yürüyüşü yaparken kaybolduk demiştik. Sonuçta hepimiz yasa dışı animagusuz ve bu Dorea'nın da öğrenmemesi gerektiği anlamına geliyor. Haber vermeden ayrıldığımız için bizi azarlayıp gitmişti.

Kumlara uzanıp biraz sohbet etmiştik, şimdi ise James horlayarak uyukluyordu. Benim de gözlerim kapanmaya başlamıştı. Tahminen saat on iki buçuktu. Ben de gözlerimi kapatıp sahilde uyumayı denemek istedim ama James o kadar çok horluyordu ki korkarak gözlerimi açıyordum. Sonunda söylenerek sağımda yatan James'e döndüm. Biraz doğruldum ve burnunu nefes almasın diye tuttum ama bu sefer de her nasıl başardıysa ağzından horlamaya başladı. İç geçirdim ve burnunu tutmayı bıraktım.

"Bay Horultu Potter," diye söyledim ama saçlarım James'in suratına değiyordu ve kaşındırmış olmalılardı. Yüzünü buruşturup sağa döndü ve horlayarak uyumaya devam etti. Kendimi tekrar kumlara bıraktım. O sırada solumda yatan Sirius konuştu.

"Acaba geceleri ben de Çatalak gibi horluyor muyum?"

Ona dönüp başımı sol dirseğimin üstünde doğrulup başımı, sol elime yasladım "Bu soru bana mıydı yoksa kendi kendine mi konuşuyorsun?" dedim.

O da benim gibi yapıp sol dirseği üzerinde doğruldu "Değişir. Bu gece benimle birlikte uyumayı kabul edersen soruyu sana sormuş olurum."

Kaşlarımı çattım "Rüyanda görürsün."

Tek kaşını kaldırdı "Yani rüyamda seninle uyuduğumu mu görmemi istiyorsun?" diye sordu.

İç geçirdim "Belki de James'in horultuları daha iyiydi." dedim ve bir süre birbirimize baktık. Sonra gülmeye başladık. Ama James'in bir ayınınkini andıran horultusu bizim sesimizi bastırınca korkarak sıçradım "Bence biraz uzaklaşmanın faydası olur." dedim ve kum üstünde emekleyerek James'ten en az ben metre uzağa gittik. Bu sefer sırt üstü bir şekilde kuma uzanıp gökyüzüne bakmaya başladık.

"Ailemdekilerin isimlerinin yıldızlardan geldiğini biliyor muydun?" dedi Sirius.

Onayladım "Bellatrix bahsetmişti. Black ailesinin geleneklerinden biriymiş." dedim "Senin adın hangisi peki? Yıldız mı kuyrukluyıldız mı ya da her neyse işte."

"Aslında benim iki adım var. İlk adım -yani Sirius- Canis Major ,yani Büyük Köpek takımyıldızının içinde bulunan ve gece göğündeki en parlak yıldızıdır. Aynı zamanda da Kış Üçgeni'nin bir parçasıdır." dedi ve ellerini, başının altına koydu "İkinci adım Orion ise bildiğin gibi Avcı takım yıldızı. Ayrıca da Canis Major takım yıldızının, Avcı Orion'u takip eden köpeklerden tekini temsil ettiği söyleniyor."

Gökyüzüne bakarken dudaklarıma küçük bir gülümseme yayıldı "Gece göğündeki en parlak yıldız, ha? Ayrıca da Büyük Köpek takımyıldızında. Bence bu bir rastlantı ya da tesadüf olamaz."

Sesinden gülümsediğini anlayabiliyordum "Anneme, sadece adımı Sirius koyduğu için teşekkür ederim, eğer teşekkür edeceğim bir gün gelirse."

"Bunları gerçekten araştırdın mı?" dedim.

"Aslında hayır. Küçükken adımızın neden garip olduğunu merak edip Regulus ile birlikte anneme sormuştuk. O zaman çok ilgimi çekmişti, hala da çekiyor." dedi "Ama ben ileride eğer olur da evlenirsem ve çocuğum olursa, ad geleneğini devam ettirmeyi hiç ama hiç düşünmüyorum."

"Sirius Black ve evlenmek mi?" dedim onu taklit ederek "Çok uzak kelimeler."

Bana yaklaştı. Yine sol dirseğimin üstünde doğrulup ona döndüm. Yüzüme düşen bir tutam saçı eline alıp oynamaya başladı "Doğruyu söyle, gerçekten aşka inanmıyor musun?"

"Evet, inanmıyorum. Belki de nedeni küçükken hiç anne ile baba arasındaki sevgiyi görmememdir, bilmiyorum ama inanmıyorum işte. Her ne kadar biyolojik olarak gerekli olduğunu savunsalar da bence gayet de gereksiz bir duygu." dedim ve gözlerimi, onun gözlerine diktim "Yani, karşındaki de sana âşıksa iyi güzel de, her güzel şeyin bir sonu vardır ve ayrıldığınız zaman ne olacak? Seni bilmem ama ben her güne aşk acısı ile başlamaya pek de meraklı değilim. Sırf birisine takıntılıydın ya da onu delicesine istiyordun ya da her neyse yüzünden bir ömür onu kalbinden atamamak, ha? Gayet de saçma işte."

Saçımı, kulağımın arkasına ittikten sonra elini geri çekti ve bana baktı "Kalbimin kırılmasından korktuğum için âşık olmak istemiyorum, diyorsun ama bu aynı ölmekten korktuğum için yaşamak istemiyorum demeye benziyor." dedi.

"Birincisi, ben aşka inanmıyorum ve inanmadığım için âşık olamam. İkincisi de, ölmekten korkan da kim?" dedim.

Bu sefer doğrulup oturur pozisyona geçti ve gözlerini kapattı. Ben de oturdum. Kolum ağrımaya başlamıştı. Sonra garip bir dürtüyle Sirius'a baktım. Saçlarını okşamak istiyordum. Nereden çıkmıştı bilmiyordum ama istediğim buydu işte. Yavaşça ona yaklaştım ve gözlerini kapamasını fırsat bilip elimi, aralarına kum dolmuş saçlarına daldırdım.

Gözlerini açmadı ama dudaklarına ona çok yakışan bir gülümseme yayılmıştı "Birileri saçlarımdan uzak kalamıyor galiba." dedi.

Güldüm "Diyene bak sen." dedim "Hey, şöyle gelsene. Saçlarına uzanırken kolum ağrıyor."

Sirius gözlerini açıp bana baktı "Dizlerine mi yatmamı söylüyorsun?"

"Fikrimi değiştirmeden önce koy şu lanet başını dizime." dedim. Kahkaha attı ve dediğimi yaptı. O, yüzü denize dönük bir şekilde uzanmışken ben de elimi, kıvırcık saçlarının arasında gezdiriyordum "Saçların nasıl karışmadan böyle kalmayı başarıyor?" dedim.

"İnan bana bunu ben de merak ediyorum. Ama kendimi bildim bileli böyleler." dedi ve dudaklarından küçük bir inilti kaçtı "Merlin, bu şey çok iyi hissettiriyor."

Gülümsedim "Sakın alışkanlık haline getirmeye kalkma."

"Ne yani, bu sadece bugünlük bir şey miydi? Hayallerimi yıkıyorsun ama."

"Hayallerinde yer almaya meraklı değilim, Black ama itiraf etmeliyim ki saçlarını karıştırmak hoşuma gidiyor. Belki havamda olduğum zamanlarda bunu tekrar edebiliriz."

"Kendimi şanslı hissetmeli miyim?" dedi, gülümsüyordu.

Onayladım "Kesinlikle."

On beş dakika kadar aynı şekilde kaldık. Sonra sıkıldığımı söyleyip Sirius'u dizimden kaldırdım ve saatin bir olduğunu fark ettik. James çoktan kalkıp gitmişti bile. Sanırım bizi öyle görünce rahatsız etmek istemedi. Ama yarın fazlasıyla dalga geçeceğinden eminim.

"Hey, Tasha, gelsene," dedi Sirius. Emekleyerek yanına gittim "Düşündüm da şu saç şeysinin nasıl bir şey olduğunu bilsen güzel olur." dedi ve dizini işaret etti.

"Benim saçlarım aşırı karışıktır, emin misin?" dedim.

"Sorun değil," dedi ve bana gülümsedi. İçimde yine ejderhalar tepiniyormuş gibi geliyordu. Normalde olsa kendine kızardım ama şu anda hiçbir şey umurumda değildi. Başımı, Sirius'un dizine koydum ve gözlerimi kapattım. Elleri, saçlarımın arasında ara sıra takılsa da rahatlatıcı bir şekilde ilerliyordu. Eğer kendime hakim olamasam kedi gibi mırlamaya başlardım herhalde.

Birkaç dakika aynı şekilde kaldık ama parmakları, boynuma değince aniden doğruldum. Neden doğrulduğumu sonradan anladı "Gıdıklandığını unutmuşum. Bu sefer dikkat ederim." dedi.

Gülümsedim "İyi." diye mırıldandım ve tekrar başımı, dizlerine koydum. Gözlerim kapanıp kendimi uykunun kollarına teslim ederken hissettiğim son şey saçlarımdaki Sirius'un elleri oldu.

¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤

Taşındığımı hissederek hafifçe gözlerimi araladım. Birinin kucağındaydım ve merdivenleri çıkıyorduk. Sanırım plajda uyuya kalmıştım ve beni taşıyan kişi Sirius'tu. Hafifçe esnedim.

"Saat kaç?" diye fısıldadım.

"Üç." diye fısıldayarak cevap verdi.

"Bir buçuk saat ne yaptık ya sahilde?" dedim.

"Uyuduk denilebilir," dedi ve ayağıyla ittirerek odamın kapısını açtı ve beni yavaşça yatağıma bıraktı.

"Sen de mi uyudun?" diye sordum ve yavaşça doğruldum.

"Sen uyuyakalınca ben de biraz uzanayım demiştim. Ama ben de uyuyakalmışım." dedi ve kapıya yöneldi ama o anki uyku sersemliğiyle ne yaptığımın farkında olmadan uzanıp elini tuttum. İrkilerek bana döndü.

"Bu gece çok güzeldi. Gerçekten." dedim.

Gülümsedi "Benim için de öyleydi." dedi ve bana yaklaştı. İlk önce tereddüt etse de sonra eğilip saçlarıma bir öpücük kondurdu "Tekrar iyi ki doğdun, güzelim. Ve de iyi geceler." dedi ve odamdan çıktı.

Uyuşuk bir şekilde ayağa kalkıp giyindim ve kendimi yatağa attım. Uykuya dalmadan önce tek düşündüğüm şey az önce olanlardı. Teknik olarak beni öpmemiş olsa da Andrew ile olandan çok daha farklı hissettirmişti. Çok daha güzel. Ve bu düşüncelerle birlikte rüyasız bir uykuya daldım.


Bu sefer özletmeden paylaşayım dedim :) Ne kadar çok oy verip yorum yaparsanız sonraki bölüm o kadar hızlı gelir ;)

Hipogriflerin üstünden öpücükler :*

Continue Reading

You'll Also Like

160K 16.4K 30
Ülkesine dönen delta ve kendi halinde takılan sessiz bir omega bir gece birlikte olur.
759K 63.1K 13
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar taekook
193K 18.5K 27
010 ***: hamileyim jungkook: sen kimsin
11.8M 576K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...