EZRA (KALBİMİN PUSULASI SERİS...

De duslerkitapligi

1M 42K 4.3K

"İhanet,iki yüzü keskin bıçak gibidir... Ne tarafından tutsan kanatır!.." ***********************************... Mais

____TANITIM____
1.BÖLÜM
2.BÖLÜM
3.BÖLÜM
4.BÖLÜM
5.BÖLÜM
6.BÖLÜM
DUYURU
7.BÖLÜM
8.BÖLÜM
9.BÖLÜM
10.BÖLÜM
DUYURU
11.BÖLÜM
12.BÖLÜM
DUYURU 📣
13.BÖLÜM
14.BÖLÜM
15.BÖLÜM
16.BÖLÜM
17.BÖLÜM
18.BÖLÜM
DUYURU
19.BÖLÜM
20.BÖLÜM
21.BÖLÜM
22.BÖLÜM
23.BÖLÜM
24.BÖLÜM
25.BÖLÜM
26.BÖLÜM
27.BÖLÜM
DUYURU
28.BÖLÜM
INSTAGRAM DUYURU
29.BÖLÜM
30.BÖLÜM
31.BÖLÜM
32.BÖLÜM
33.BÖLÜM
34.BÖLÜM
35.BÖLÜM
36.BÖLÜM
37.BÖLÜM
Minik Bir Duyuru
38.BÖLÜM
39.BÖLÜM
40.BÖLÜM
MİNİK BİR DUYURU
41.BÖLÜM
42.BÖLÜM
43.BÖLÜM
DUYURU
44.BÖLÜM
45.BÖLÜM
46.BÖLÜM
47.BÖLÜM
DUYURU
48.BÖLÜM
49.BÖLÜM
YENİ KİTAP KAPAĞIMIZ
50.BÖLÜM
51.BÖLÜM
52.BÖLÜM
53.BÖLÜM
54.BÖLÜM
55.BÖLÜM (İsteme & Söz)
56.BÖLÜM (Nişan/1.part)
56.BÖLÜM (Nişan/2.part)
57.BÖLÜM
58.BÖLÜM
59.BÖLÜM
60.BÖLÜM
61.BÖLÜM
62.BÖLÜM
ÖNEMLİ DUYURU 📢📢
63.BÖLÜM
64.BÖLÜM (SEZON FİNALİ)
65.BÖLÜM
66.BÖLÜM
67.BÖLÜM
68.BÖLÜM (KINA)
DUYURU
69.BÖLÜM (DÜĞÜN)
70.BÖLÜM
71.BÖLÜM
72.BÖLÜM
73.BÖLÜM
74.BÖLÜM
75. BÖLÜM
76.BÖLÜM
77.BÖLÜM
78.BÖLÜM
79.BÖLÜM
80.BÖLÜM
81.BÖLÜM
82.BÖLÜM
DUYURU
83.BÖLÜM
84.BÖLÜM
85.BÖLÜM
86.BÖLÜM
87.BÖLÜM
89.BÖLÜM
DUYURU
90.BÖLÜM / FİNAL
DUYURU
Duyuru

88.BÖLÜM

3K 224 36
De duslerkitapligi


Selamlar bir tanecik okurlarım..
Yine rötarlı bir dönüş oldu farkındayım.🙈Rahatsızlıktan dolayı buralarda olamadım. Geçmiş olsun dilekleriniz için çok teşekkürler canlarım.😘❤️
Evett!.. Gelelim bölümümüze.
Kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Yine aşka, duygusallığa ve de aksiyona doyacağımız bir bölüm olacak.
Bakalım neler olacak?
Tahminleriniz tuttu mu?
Satır arası yorum yapın da konuşalım👉🏻👉🏻

Bu arada...

Geri sayıma devam ediyoruz.
Finale son 1 bölüm kaldı.
Final yapmak zor olacak gibi hissediyorum. 
Neyse beni bırakırsanız ağlarım o yüzden sizi bölümle baş başa bırakıp ben kaçayım.

Umarım beğendiğiniz bir bölüm olur.

Keyifli okumalar canlarım..

Yorum ve oylarınızı sevgiyle beklemekteyim. 

Görselde; Afişimiz var.

Bölüm Müziğimiz; Çağan Şengül - Nehir 

( Son zamanlarda bu adamın şarkılarını dinleyerek yaşıyorum resmen. Duygu dolu ve hissettirdikleri çok güzel.. Bölümü okurken dinlemenizi tavsiye ederim.)

************************************

Sol yanımda sen
Burnumda senin kokun
Kollarımda bana bahsedilmiş bir dünya
Gülüşün geldi gözümün önüne
Geriye ne kaldıysa unuttum
Bir gözlerin kaldı bende 
Bir de o ilk elimi tutuşun... 
                       
                                 duslerkitapligi

************************************

        SIRAT 

İki gün geçmişti. Onsuz geçen, ölümden beter iki gün, kırk sekiz saat.. Yanımda olmadığı her anda benimde içimden bir şeyler kopup gidiyordu sanki..  Zamanı tutmak, durdurmak istiyordum. Sevdiğimi iyileştirmek istiyordum. Hep benim kollarımda iyileştiğini söylerdi. Şimdi neden onu iyi edemiyordum? Karım ve çocuklarım için çırpınan yanım onları yalnız bırakmak istemezken evde beni bekleyen yavrumuzu da düşünmem gerekiyordu. Bizden hiç bu kadar uzak kalmayan oğlum iki gündür evde perişan olmuştu. Onu hastaneye getirmelerini, burada sefil olmasını istemiyordum. Sonunda Ezra'nın babası benim çaresiz halimi görerek müdahale etti. Hala yoğun bakımın penceresinin önünde dururken elini omzuma atıp hafifçe birkaç defa vurmuştu. Bu erkekçe 'Senin yanındayım oğlum!' demekti. Yanımda durduğunda ona baktım. Kızına kıymetli bir mücevhere bakar gibi bakıyordu. Benden daha çok canı yanıyordu biliyordum. Çünkü bir baba olarak benimde canımda onun gibi yanıyordu. Evlat çok başka bir şeydi. Birkaç yıl önce evlat sevgisini hiç tadamayacağımdan korkan biriyken şimdi onlar için canımı feda edebileceğim birbirinden değerli dört bebeğim vardı. Birini sevmek, onun eşi, diğer yarısı olmak zor değildi. Kalbin onun için atması,  nefes almak kadar kolaydı. Ama baba olmak bilmediğin topraklarda yürümek gibiydi. Endişeyle ve merakla yürüdüğüm bu yolda da benim en iyi rehberim yine babalarımdı. 

''Dünyaya gelişi, doğumu çok zor oldu. O zamanlar Doğu Anadolu'nun küçük bir kasabasındaki okula yeni tayinim çıkmıştı. Zar zor kalacak bir bulduk. Neyse işte.. Kar kış demeden taşınmaya başladık. Sağ olsun kasaba sakinleri de bize yardımcı oluyordu. Ertesi gün yoğun yağıştan dolayı yollar kapanmıştı. Gecesi Ruhsar hanımın sancıları başladı. Yeni taşınmışız yol bilmem iz bilmem. Koşarak çıktım evden. Bizden az ötede yaşayan yaşlı bir çift vardı onlara haber verdim. Kadın bize yardım ederken adamda koşup kasabanın ebesini bulup getirdi. Ebe hastaneye gitmemiz gerektiğini, oradaki doğumun tehlikeli olacağını söylese de yapacak bir şey yoktu. Yollar kapalıydı ve en iyi ihtimalle iki güne açılır diyorlardı. Doğumda kordon boynuna dolanmış. ''dediğinde korkudan kalbim tekledi. Başını sallayarak devam etti. ''Merak etme, ebe tecrübesiyle hemen müdahale etmiş. Ben dışarıda korku ve endişeden kafayı yemek üzereyken onun sesini duydum. İnanır mısın? O ana kadar bir tek Ruhsar'ın sesini duyunca kalbim öyle hızla atar sanıyordum. Çok yanılmışım.. İnsan çocuğu için her şeyin iki katını hissediyormuş. Sevginin de endişenin de.. Onu ilk kucağıma aldığımda ise hissettiklerimin tarifi mümkün değil Sırat. Kucağıma minicik, güzel bir melek bırakılmıştı. Minicik parmaklarıyla elimi tuttu ve o andan sonra da hiç bırakmadı. Bende onun ellerini sımsıkı tuttum ve hiç bırakmadım. O an anladım ki sevgi, kaybetme korkusunu da beraberinde getiriyor. Yıllarca düşmesinden, yaralanmasından korktum. Sonra bir gün geldi benim gözümden sakındığım kıymetlimi, gelip bir başkası yaraladı. Biliyordum olacakları, görüyordum ama kızım için her şeyi göze aldım. Her düştüğünde elinden tutmuştum. Yine tutar, yine yaralarını sararım diye düşündüm. Sonra Batın'ım dünyaya geldi ve ben dede oldum. Aynı korkular, endişelerle başladı. O olaylardan sonra daha da kötüydü. Yavrularımı toplamak, hayata yeniden tutunmalarını sağlamak için elimden geleni yaptım. Yaralarını öptüm, sardım ama çok derindi ve bu sefer ben oraya ulaşamıyordum.'' Ben kaskatı olmuş bedenimle onu dinlemeye devam ederken, duraksayıp gözlerindeki yaşlarla bana dönerek sevgiyle gözlerimin içine baktı. ''Sonra sen geldin ailemize.. Kızıma çok iyi bir eş, torunuma çok iyi bir baba oldun. Onlara öyle iyi geldin ki oğlum, bunun için sana ne kadar dua etsem azdır. Seni çok iyi anlıyorum Sırat. Bir eş ve baba olarak şuan ne kadar korktuğunu biliyorum. Ama ailen için güçlü durmalısın. Onlar için endişelenmek en çok senin hakkın ama kendini perişan etmek yerine yardım etmemize izin ver olur mu? Sen gidip biraz oğlunla ilgilen, bende burada kızıma bakarım. İtiraz etmek yerine onları düşün. Oğlunun şuan sana daha çok ihtiyacı var. Merak etme, sen gelene kadar karına da bebeklerinize de gözüm gibi bakacağım. ''diye söz verdiğinde bir ona bir Ezra'ya baktım. Onunda böyle düşüneceğini bilerek başımı sallayarak kabul ettim. 

''Tamam, baba. Ben bir iki saate gelirim.'' dediğimde kaşlarını çattı.

''Oğlunla vakit geçirip kendini toparla ve dinlenmeden buraya gelme Sırat.''

Derin bir nefes alarak ''Tamam ama en ufak bir şeyde haber ver olur mu?'' dediğimde başını salladı. Cama dönüp baktım. Parmaklarımı cama yaslayıp içimden 'Bekle beni sevgilim, oğlumuzu görüp geleceğim.' dedim. Geri çekilip bizimkilere habere verdikten sonra hastaneden çıktım. Genco beni eve görürken yolda bir yandan da yapacaklarımızı gözden geçiriyorduk. Her şey ayarlanmıştı. Hastaneye dönmeden önce bu işi halledecektik. Sinirden titreyen ellerimi yumruk yapıp dizlerimin üstüne bastırdım. Sevdiğim kadının her soluğu için, çektiği her acı için onları yaşadıklarına pişman edecektim. 

''O pisliği içeri alanları buldunuz mu Genco?!'' diye sinirle sorduğumda, kardeşim direksiyondaki ellerini sıkarak benim gibi sinirle nefes alıp bıraktı. 

''Bizim ekibin ve Ezra'nın yeni aldığı elemanların arasına iki kişi sokmuşlar abi. Depoya aldık ama konuşmadı o*çocukları. Aklım almıyor abi! Bunlar nasıl insanlar? Bu sadece basit bir kıskançlık gibi durmuyor abi. Bunun altından bir bok çıkacak ama dur bakalım.''

''Bende öyle düşünüyorum. Günlerdir beynimi kemirip duruyor. Bize zarar vermek o kaltak dışında kimin işine yarayacak ki? İyice araştır Genco, bu pisliği temizlemeden yaşamak bize haram oldu.'' Uykusuzluktan ve ağlamaktan yanan gözlerimi kırpıştırarak çatık kaşlarla yola baktım. İki gündür gözümü bile kırpmamıştım. O pencerenin başından, canlarımın yanından sadece lavabo ihtiyacı için birkaç dakika ayrılmıştım. Öylesine canım yanıyordu ki.. Kimsenin beni anlayabileceğini sanmıyordum. Kimse canından can giderken o camın arkasında eli kolu bağlı durmanın ne demek olduğunu bilemezdi. Dilerim hiç kimse de yaşamazdı. Genco arabayı evimizin önüne park ettiğinde araçtan inip yorgun ama hızlı adımlarla kapıya ulaştım. Anahtarları nereye koyduğumu hatırlayamadığım için zili çaldığım sırada kapı birden açılıverdi. İçeriden ''Babaaaa!!!..'' diye haykırarak fırtına gibi kollarını açıp koşan küçük bedeni gördüğümde önünde eğilip  kucağıma atlayan oğlumu kucakladığım gibi bağrıma bastım. Hasretle yumuşacık yanaklarından öperken bebek kokusunu burnuma çektiğimde nefesimin boğazımda tıkandığını hissettim. Annesi gibi kokan canım oğlum minicik kollarını boynuma dolayıp bana sıkıca sarıldığında onu daha çok kendime çektim. 

''Babaa.. ''diye tekrarladığında ''Babamm.. Seni Yaradana kurban olurum ben!..'' dedim yüreğimden kopup gelen sevgi ve şefkatle. Bana boncuk boncuk bakan gözlerindeki yaşlara dayanamayıp koyuvermemek için burnumu çektim ve derin bir nefes alıp toparlanıp kucağımda oğlumla birlikte içeri girdim. Belma hanım kapıda bekliyordu.

''Hoş geldiniz Sırat bey.. ''dediğinde başımı salladım. Onsuz evimizi girdiğim için hoş gelmemiştim ama bir şey demedim. 

''Batın'ın yanında olduğunuz için teşekkür ederim Belma hanım.''

''Ne demek efendim, o benim evladım gibi.. ''dediğinde bunu samimiyetle söylediğini biliyordum. 

''Biz yukarıdayız, birkaç sonra tekrar çıkacağım size haber verdiğimde Batın'ın odasına gelirsiniz.''

''Tabi efendim, nasıl isterseniz.'' Başımı sallayıp selam vererek merdivenlere yöneldim. Kucağımda bıcır bıcır konuşan oğluma laf yetiştirerek odamıza geçtim. Kapıdan içeri girdiğim anda kalbim acıyla buruldu. Kucağımda annesini sayıklayan evladımla kalakalmıştım odanın ortasında. Her yerde izi vardı. O akşam heyecanla odanın içinde koşuşturuşu, konuşmalarımız aklıma geldi. Nasılda güzeldi.. O kadar güzel olmuştu ki aklım başımdan gitmişti. Kıskançlık kıskıvrak yüreğimi yakarken onu kollarıma alıp sakinleşmeye çalışmıştım. Sahip olduğum, bana verilen en güzel şeydi. Kollarımdaki mucizenin farkındaydım. İçinde bizim yavrularımızı taşıyan bu kadın kutsaldı, en muhteşem şeydi ve benimdi. Aynanın karşısında gözlerimiz kesiştiğinde ikimizde o anın bitmesini hiç istememiştik. Olacakları bilseydim o ana geri dönerdim. Ona ve bebeklerimize sımsıkı sarılır hiç bırakmazdım. Şimdi darmadağınıktım. İçimi yakan özlemle gözlerim doldu. Küçük bir çocuk gibi bir köşeye oturup hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyordum ama şimdi sırası değildi. 

''Babba, anne gelll ha? Dittii annee.'' diyerek bana ağlamaklı bakan bebeğimin başını şefkatle öpüp, okşadım. Kucağımda onunla birlikte yatağa yaklaştım. Yatağın başlığına sırtımı dayayıp, ayaklarımı yatağa uzattım. Bacaklarımın üzerine oturttuğum oğlumu gözlerinin içine bakarak beni anlayacağı şekilde anlatmaya çalıştım. 

''Annenin iş var bebeğim. Bir sürü pasta yapması gerekiyormuş.''

''Paşşhaa.. Babaa, anne men paşşhaa yapğğğ..'' 

''Evet oğlum, anne seninle de pasta yapacak. Kardeşlerinle birlikte de yapacağız inşallah!..'' diyerek gelecek için dua ettim. Onlar iyi olsun da ben kendi ellerimle yapardım onlara. 

Kaşlarını çatıp ellerini havaya kaldırarak ''Iıı ıı.. yoğğğ benn annee yapğğ..'' diye itiraz edince günlerden beri ilk defa gülümsedim. Bu inatçı herifte en az benim kadar kıskançtı vesselam. İleride yaşanacak sahneleri şimdiden tahmin edebiliyordum. İnatçı ve kıskaç oğlumu ikna ettikten sonra bana sarılan minik bedene kollarımı sararak göğsüme çektim. Yatakta biraz daha yayılınca ikimizin de yorgun bedeninin uykuya sürüklenmesi fazla sürmedi. Gördüğümü garip rüya ile birlikte sarsılarak uyandım. Göğsümdeki ağırlığın yerinde olmadığını görünce panikle doğruldum. Yana döndüğümde oğlumun kollarının koluma sarılı bir şekilde yattığını görünce rahatladım. Kucağında annesinin ona aldığı kendisinin boyundaki olan tavşana sarıldığını gördüm. Annem, çocuklar her şeyi hisseder derken çok doğru söylemiş. Hem annesini hem de beni yanında hissetmek için ikimize de sarılması bunu anlatıyor gibiydi. Onun masum yüzünü izlerken gördüğüm rüya aklıma geldi. Daha önce görmediğim bir sahil kenarında onunlaydım. O ağaca yaslanmış bende kucağına uzanmış huzurla önümdeki manzarayı izliyordum. Kocaman karnını şefkatle okşayan kadının bir eli de benim saçlarımda dolaşıyordu. Menekşe gözleri aşkla bana bakıyordu. Manzaramın güzelliği nefesimi kesecek kadar muhteşemdi. Doya doya baktım, okşadım tenini..  Yüzündeki muzip ifadeye dudaklarının kıvrılışına bitmeyen bir aşkla baktım. 

''Ne?'' diye sordum gülerken.

''Bu gidişle bizi konakta sığmayacak hayatım. Malum küçük bir milli takım kurma yolunda ilerliyoruz.'' diyerek güldüğünde ona eşlik ettim. Karnının üzerindeki elini tuttum. İkimizin birleşen ellerinin altında yatan bebeklerimizin kıpırtısını hissedince ikimizde gülümsedik. 

''Varsın sığmayalım güzelim.. Birlikte olduktan sonra küçücük bir evde de yaşarız. ''dediğimde gözlerini kısarak baktığında ''Tamam bakma öyle.. Kabul, küçük bir eve sığamayız. Şöyle bir düşündüm de ev ne kadar geniş olursa seninle vakit geçirmemizde o kadar artar.'' diyerek kaşlarımı kaldırdığımda başını iki yana sallayıp yüzünden taşan sevgiyle oflayarak güldü. 

''Aklın fikrin yalnız kalmakta hayatım. Bebeklerimizi zapt etmek ne kadar zor farkında mısın? Üstelik doğuma az kaldı. Daha isim bile bulamadık.''

''Ben kızımızın bir için isim buldum.''

''Ha ne? Ne buldun?''

'' Helin..''

''Helin.. Çok güzelmiş.''

''Evet, bende çok beğendim.''

''Anlamı ne peki?''

''Farklı dillerde birkaç anlamı var aslında. İngilizcede ışık ,Yunancada  parlayan ışık anlamına, Kürtçede kuş yuvası, Latincede ise en güzel kadın manasına geliyormuş. Ama en en çok bizdeki anlamını sevdim. Yuva.. Bizim kızımız, yuvamızın ışığı.. '' diye mırıldandığımda gözlerinden akan yaşlarla eğilip alnımı alnına yasladı. 

''Sen nasıl güzel bir adamsın Sırat.. İyi ki benimsin!'' dediğinde bende dudaklarına sokulurken onun gibi aşkla fısıldadım. 

''Sende iyi ki geldin kadınım. İyi ki buldun beni..'' Gözlerimi birkaç saniyelik kapattığımda sevdiğimin sıcaklığı yanımda yoktu. Sislerin arasında yalnızdım. Sesler vardı ama onları göremiyordum.

 Korkuyla yutkunup ellerimi yüzüme bastırıp sıvazladım. Gördüklerimin bir anlamı olduğuna emindim. Böyle şeylere inanırdım. Kötü bir şeyler çıkmasından korkarak dua ederek yerimden kalktım. Banyoya geçip hızla ihtiyaçlarımı giderip kıyafet odasına girdim. Askıdaki takımı alıp üzerime geçirirken etrafa bakmamaya çalıştım. Gözlerim acıyla zonkluyordu. Geri odaya döndüğümde oğlumun benim yattığım tarafa yaklaştığı fark ettim. Uyandırmadan yavaşça kucağıma aldım. Odasına götürüp yatağına yatırdım. Üzerine eğilip kokusunu içime çekerek yanağından öperken kulağına fısıldadım. 

''Anneni almadan dönmeyeceğim oğlum. Sana söz sizin canınızı yakanları bulacağım ve her damla göz yaşımız için onları doğduklarına pişman edeceğim. Seni çok seviyorum, tatlı uykular babacığım.''

***************************

Evden çıkmadan haber verdiğim adamlar dışarı çıktığımda beni bekliyordu. Arabaya ilerlerken Genco da yanımda yürüyordu.  

''Buldunuz mu?''

''Evet abi.. İş sadece bu kadının, Ezra'dan intikam almak istemesiyle bitmiyormuş. Anlaşılan o sadece bize yaklaşmak için bir piyondu. Aramıza sızan herifleri araştırdık. İşe girerken belgeleri titizlikle inceliyoruz ama bu bağlantı gizlenmiş olmalı ki kimse görmemiş. İkisi de aynı şirkete bağlı çalışmış daha önce. ''

''Hangisi?''

''İki hafta önceki ihalede sana diklenen, tehdit eden adam.''dediğinde kaşlarım çatıldı. 

Aklıma gelen adla dişlerimin arasında tısladım. ''Ekin Kayraklar..'' 

''Aynen.. Kayraklar holding anladığım kadarıyla bakmak üzere. Bu ihale son kurtuluşuymuş. Onlarda bize bilenip bu kalleş planı kurmuşlar. Hani o kadının içeriden nasıl çıktığını bulmaya çalışıyorduk ya bunlarmış meğerse. Bizimle davası olduğunu öğrenince vakit kaybetmeden üstümüze salmış piçler.''

''Biz olaya nerden bakıyorduk ne çıktı? Allah'ım! Bunlar nasıl insanlar!..'' diyerek sinirle arabanın tekerine bir tekme attım. Parmaklarımı yolarcasına saçlarıma geçirip çekiştirdim. ''Allah'ın belaları!Bunca yıl dürüst bir şekilde çalıştık, şimdi hakkımızla aldığımız ihale için geldiğimiz hale bak! Bunu.. Bunları hak edecek hiç bir şey yapmadı onlar Genco!'' diye bağırdığımda dostum yanıma yaklaşıp sıkıca sarıldı. Geri çekip omzumu sıkarken yüzüme yaklaşıp '' Biliyorum kardeşim, sinirlenmekte sonuna kadar haklısın.. Ama şimdi kendi toparlaman lazım. Ne yapacağız onu düşüneceğiz.'' dediğinde sinirle başımı salladım.

''Yapacağımız şey belli. Onların ocağına incir ağacı dikmeden bize rahat yüzü yok! Hemen şu herifin ortaklarına ulaş. Hepsini bir saat içinde Kayraklar Holdinge beklediğimi ve iş birliği yapmazlarsa başlarına gelebileceklerini düşünmelerini söyle. Bu saate trafik vardır, Levent'e ulaşmamız bir saati bulur.'' diyerek araca ilerledim. Genco öne otururken bende arkaya geçtim. Şoför arabayı sürerken Genco adamlara ulaştı. Bende önce polis arkadaşım Serkan'a suçluları bulduğumu haber verdim. Ardından abimi arayıp Ezra'nın durumu sordum. Öğrendiğimi bilgileri babamla ikisine anlattığımda yanımda olmak istediklerini söyleseler de izin vermedim. Sonra da asistanımı arayıp bana şirketten bir anlaşma dosyası getirmesini ve avukata o şirkete gelmesini söyledim. Bir saat sonra Leventteki şirketin önünde durduğumuzda derin bir nefes aldım ve içimdeki o soğuk iş adamını devreye soktum. Kapıdaki güvenliği es geçip içeri girdiğimde beni engellemeye çalışanları umursamadım. Asansöre binip yönetici katına çıktığımda beni telaşla karşılayan insanları geçip sert adımlarla sekreterin yanına ulaştım. 

''Toplantı odası nerede?''

''Karşıdaki iki kapılı oda... Ama beyefendi! Beyefendi içeride toplantı var, böyle giremezsiniz.'' dese de onu duymazlıktan gelip kapıyı sertçe açıp içeri girdim. Masanın başında toplanan adamları görünce dudaklarım soğuk bir şekilde yana kıvrıldı. 

''Hoş geldiniz beyler!'' dediğimde karşımdaki adamlar bağırmaya başadı. Onların sesleri devam ederken masanın başındaki yere geçip oturdum. Ceketimin önünü düzeltirken buz gibi sesimle 

''Yerinize oturun ve seslerinizi kesmenizi öneririm beyler. Aksi taktirde sizin için hiç iyi şeyler olmayabilir.''

''Bizi ne cüretle böyle toplayıp tehdit edersiniz. '' diyen orta yaşlardaki adama sertçe baktım.

''Haddin bil! Senin karşında çocuk yok! Sesinizi kısıp dinleyin dediğimin neresini anlamadın acaba?'' dediğimde betinin benzini attığına bakmadan kollarımı masaya dayadım. Genco kapıdan ''Geldiler Sırat Bey. ''dediğinde içeri almasını söyledim. Asistanımla avukatımda yanıma oturduğunda karşımdaki adamlara bakıp konuşmayı başlattım.

''Şimdi size hayatınızın fırsatını sunacağım. Duydum ki şirketiniz batmak üzereymiş, hatta batmış. Size önerim hisselerinizi bana devretmeniz. Aksi taktirde bu şirket kendi kendine bakmasa bile ben kendi ellerimle batıracağım, tabi içinde sizinle birlikte.''

''Ama bu nasıl olur Sırat Bey? Şirketimiz zor zamanlardan geçiyor ama bunu Ekin bey.. ''dediği anda elimi kaldırıp sözünü kestim. 

''Ekin bey, sizin hisselerinizin üzerinde hiçbir hükmü yok. Onunla ayrıca görüşeceğim. Size hisselerinizin değerinin iki katını teklif ediyorum beyler, bunu bu fiyata kimsenin almayacağını sizde iyi biliyorsunuz.''  Fiyatı duyunca gözleri fal taşı gibi açılan beş adamın yüzüne tüm ciddiyetimle baktım. Onlar şaşkınlıkla birbirlerine bakarken yanımdaki asistana dosyaları dağıtması için başımla işaret ettim. El mecbur önlerindeki dosyaları imzaladılar. Avukatımda  onlarla görüştükten tek tek odadan çıktılar. Çok geçmeden içeri öfkeli bir adam daldı.

''Sen ne yaptığını sanıyorsun lan!'' diyerek üzerime yürüdüğünde ayağa kalkıp kollarımı katlarken rahatlıkla konuştum.

''Aaa aa ne ayıp Ekincim, nasıl konuşuyorsun böyle? Sana hiç yakıştıramadım.'' dediğimde daha da yakınıma gelen herifi yakaların hızla tutup kendime çektim ve suratının ortasına kafayı geçirdim. Acıyla haykıran ite acıma vurdum. 

''Lan aklını siktiğimin beyinsizi! Şimdi seni kim elimden alacak lan! Söyle şerefsiz, ne istedim bende ailemden? O. çocuğu.. Söyle! Boktan bir ihale için yaptıklarına değdi mi?! Benim canımı yaktın ya kork artık benden ulan! Seni öldürsem de soğumaz içim. Eğer.. Eğer onlar bir şey olursa ecelin olurum senin. Duydun mu beni şerefsiz! '' diye bağıra bağıra bir temiz dövdüm. ''Hadi bana bilendin adam gibi çıksaydın ya karşıma karımdan, doğmamış o bebeklerimden ne istedin lan! '' diyerek karnına bir tane daha vurduğumda yere yığılan herife öfkeyle baktım. Nefes nefese durduğumda arkam duran dostuma seslendim. 

''Bir kova su getirin, şu herifi de yerden kaldırıp oturtun şuraya.'' 

Dediklerimi yaptıklarında bir kova buz gibi suyu alıp kafasından aşağı boşalttım. Ayılıp kendine geldiğinde elime aldığım hisse devri dosyasını önündeki masaya çarparak koydum. 

''Şimdi bu şirketin üzerindeki bütün hisselerini bana devrediyorsun.'' dediğimde suratındaki ağlamaklı ifadeyle başını iki yana salladı.

''Ya..Yapamam..''

''Yaparsın yaparsın..  Önce suçlarını sesli bir şekilde ifade edeceksin, sonra da sağ kalırsan bu kağıtları imzalayacaksın.''

''Ben yapmak istemedim. Ama..ama ihale yüzünde  zor durumda kaldı. Yemin ederim böyle olmasını istemedim.'' dediğinde yüzüne eğilip dişlerimin arasında tısladım.

''Nasıl olmasını istedin peki.. Hepimizi öldürmek mi? Hem planlamış aramıza adam sokmuşsun hem de yapmak istemedim diyorsun. Sana inanır mıyım sanıyorsun lan! Seni tanımam etmem, ihale de rakip olmanın dışında bir bağımız da yok. Ama sen gelmiş benim ailemin içine sızmaya çalışıyorsun. Sence ben bunu affeder miyim? Sen en ağır cezayı alana kadar peşini bırakmayacağım. Kendini hangi deliğe sokarsan sok nefesimi her zaman ensende hissedeceksin. Şimdi.. İmzala şu kağıtları.. ''diyerek parmağımla önüne ittiğim kağıdı işaret ettim. Elleri titreyerek imzaladığında içeri Serkan ve ekibi girdi. 

Serkan yanımıza yaklaşıp ''Ekin Kayraklar, ihaleye fesat karıştırmaktan, cinayete azmettirmekten ve kasten ve planlı adam öldürmeye teşebbüsten tutuklusunuz!. Konuşmama hakkına sahipsiniz.'' dedikten sonra eline kelepçeyi taktığında rahatladığımı hissettim. Polisler herifi alıp götürürken bende olduğum yere çöktüm. Duvara başımı yaslayıp gözlerim kapattım. Suçlulardan biri daha yakalamıştım ama rahat değildim. Yüreğimdeki özlemle hızla ayağa kalkıp odadan sonra da şirketten çıktım. Hastaneye ulaştığımda önce lavaboya girip üstümü başımı düzelttim. Bir hemşireye yaralanan elimin üstünü tedavi ettirip yoğun bakımının önüne gittim. Pencereden onu gördüğümde derin bir nefes aldım. İçimden mırıldadım.

''Ben geldim sevgilim.. Sana geldim..''

*********************************

BİR HAFTA SONRA

Beklemek zordu, kötüydü. Yanında olmak isterken onun uzaklaştığını görmekse ölümden beterdi. Bir hafta geçmişti o günün üzerinden. Doktorlar değerlerinin nerdeyse normal düzeye geldiğini söyleseler de hala yoğun bakımında olması bir şeylerin ters gittiğini gösteriyordu. Uyuttukları ilaçları dünden beri yavaş yavaş kesmeye başlamışlardı. Parmakları arada hareket etse de hala gözlerini açmamıştı. Derin bir nefes aldım ve verdikleri maskeyi yüzüme takıp vınlayan kapıdan içeri girdim. Yanına yaklaştığımda gözlerim doldu. Bulanıklaşan görüş açımı düzeltmeye çalışarak üzerine eğilip alnını öptüm. İlaçlara rağmen burnuma gelen bahar kokusunu içime çektim. Bu kadın benim evim, yuvamdı. Bana dünyaları veren menekşe gözlü güzel karım. 

''Ben geldim bir tanem.. Çok özledim seni. Yanına geçirmiyorlar ama bilmiyorlar ben seni görmesem, kokunu içime çekmesem bir saniye yaşayamam. O güzel gözlerinle bana bakıp, elimi tutmana o kadar ihtiyacım var ki. Bebeklerimiz de bende seni bekliyoruz.'' dedim hasretle. Güzel yüzünü izlerken Nazım Hikmet'in mısraları aklıma düştü birde. Sonra dilime geldi sözcükler.

"Ben taaa senin yanında dahi hasretim sana" diye mırıldandım. '' Ben senin yanındayken bile hasretim sana. Bu mısralar seninle benim aramdaki sevgiyi anlatmaya dahi yetmez be menekşe gözlüm!.. Sana soluğunda daha yakın olsam da içinde bir yerler eksik kalır. Gözlerine bakmasa nefessiz kalırım.. Tenine dokunamazsam, elini tutamazsam yok olur giderim. Sensiz yaşadığım günler geçti gitti, hatırlamıyorum bile ama seni bulduktan sonra bırakamam be güzelim. Sen bu kadar kalbime, ruhuma işlemişken nasıl beklemem. Kimse anlamaz, bilmez ki bendeki seni.. Onlara adını söylesem dilim yanar, içinde binlerce sen olan dünyamı açık ettim sanıp. Bendeki seni bir tek görürsen be güzel gözlüm. Sensizlik öyle bir ıstırapmış ki aldığım nefes yarım kalıyor. '' dedim sessizce. Zorla yutkunarak uzanıp elini tuttum. ''Gel be diğer yarım.. Tut elimden nefesim..'' dediğimde elimin üzerinde hissettiğim hareketlilikle gözlerimi ellerimize çevirdim. Hareket eden parmakları elimi bulduğunda tuttuğum nefesi ve göz yaşlarını aynı anda bıraktım. Yüzüne baktığımda o aşık olduğum güzel gözlerini açmaya çalıştığını fark ettim. Kalbimin çarpıntısı kulağımda yankılanırken bir elimi de güç almak isteyerek bebeklerimizin üzerine yerleştirdim. Adımı  mırıldanarak gözlerini açtığındaysa bedenen olmasa bile ruhen yeniden doğduğumu hissettim. Sevinçle ağlayarak üzerine eğilip yüzünü okşadım. Yarı açık gözleriyle bana baktığında ise dünyalar benim oldu. 

''Ezram.. Buradayım güzel karım. Seni verene şükürler olsun! '' dedim gözlerimi kapatarak.

************************************

     EZRA 

  Kulaklarıma dolan kahkaha sesleriyle gözümü açtığımda hala kumsalda uzanıyordum. Yerimden kalkıp neler olduğunu anlamaya çalışırken etrafımda döndüm. İleriden bana doğru koşarak gelen çocuklar, arkasında da yürüyen bir adam vardı. Gözlerimi kamaştıran güneşe inat onlara dikkatle baktığımda nabzımın hızlandığını hissettim. Kocam, sevdiğim adam bana doğru geliyordu. Üzerinde daha önce görmediğim ve ona çok yakışan kırmızı önünde beyaz desenler olan ince kısa kollu bir gömlek, altına da paçalarını sıvadığı siyah bir pantolon giymişti. Yüzündeki mutlu ifadeyle önündeki çocuklara bakarak yürüyordu. Her zaman ki gibi ona bakarken kalbim kanatlandı. Ona olan sevgimi anlatacak bir kelime yoktu. Her adımda bana daha çok yaklaşan bu adam gibi kimse olamazdı. Benim kalbim onunla atmaya başlamıştı ve ancak onunla son bulacaktı.  Önündeki çocuklara dikkatle baktığımda bana yaklaşanların çocuklarımız olduğunu fark ettim. Elim anında karnıma gitti. Daha doğmamış bebeklerimi tanımıştım. Hepsi büyümüştü.. Üç dört yaşlarında duruyorlardı. Ama onların bizim bebeklerimiz olduğunu biliyordum, hissediyordum. Gözlerim Batın'ı aradı, onu göremeyince içimde bir yerler sarsıldı. Göğsümden kopup gelen çığlığı bastırmaya çalışarak bana doğru gelen bebeklerimi kucaklamak için tam onlara doğru koşar adım yürüdüğümde, çocuklarım beni görmemiş gibi yanımdan geçip gittiğinde korkuyla arkamı döndüm. Karşıdan gelen kadın benim aynamdı. Saçlarının rengi güneşten biraz açılmış, teni bronzlaşmış üzerine giydiği yazlık elbisenin içinde çok güzeldi.. Güzel görünüyordum. Ne zaman bu kadar değişmiştim bilmiyorum ama çok güzel olmuştum. Ailem çok güzel olmuştu. Peki o zaman ben neden buradaydım? Neden beni görmemişlerdi? Batın benim yanımda durmuş eğilerek kucağına atlayan kız kardeşini kucaklıyordu. Bebeğim büyümüştü. Onların kucaklaşmasını izlerken dudaklarımda hüzünle karışık mutlu bir gülümseme oluştu. Yanlarında olabilmek için her şeyimi vereceğim ailemin yanındayım ama bir o kadar da onlara uzaktım. Ailemi kaybetme korkusuyla nefesimin kesildiğini hissettim. Gözlerimin önüne gelen görüntülerle bir elim kalbimin üzerine diğeri ise karnım gitti. Kalbim atıyordu ama sanki kaybolmak üzere gibi.. Yavaşlamış gibi atıyordu. Olduğum yerde sendelediğimde önümdeki her şey bir anda değişiverdi. Korkuyla elimi uzatıp ''SIRAT!!!'' diye bağırdım. 

Gözlerimi açtığımda rüyadan uyanmış gibiydim. Zar zor açılan gözlerimden gördüğüm bedenle rahatladım. Sıratım!.. Canım kocamın üzerime eğilip adımı söylemesiyle kendime gelir gibi olduğum. Geriye uykuya çekilmeden önce gözlerimin üzerinde sıcacık dudaklarını ve güzel sesini işittim. Ne söylediğini anlayamazsam da onun yanımda olmasının sevinciyle gülümsedim. 

********

Batın'ı özleyenler burada mı?


Bu bölüm afişimiz. ☺️
İçine azıcık gelecek bölümden alıntı da koydum. 😉🤫

************************************

Evet..
Bir bölümün daha sonuna geldik canlar.
Nasıl, bölümü beğendiniz mi?
Çok uzun ve sizi merakta bırakmayacak bir bölüm oldu.
Şu satırla birlikte 3588 kelime oldu.
Bazı yerler içime sinmedi o yüzden silip biraz değiştirdim. Bu yüzden de gelişi biraz uzun sürdü. Ama değdi gibi ne dersiniz?
Olaylar farklı yönde ilerledi.
Ters köşe olduk diyenler?🤚😜
Suçlular bulundu, cezalar verildi.
Siz ne diyorsunuz?
Finale bir bölüm kaldı.😥
Bakalım neler olacak?
Yorum ve oylarınızı eksik etmezseniz sevinirim güzellerim.
Yeni bölümde görüşmek üzere 👋🏻
Kendinize çok iyi bakın.❤️

Continue lendo

Você também vai gostar

404K 3.3K 23
Hikayede sık sık +18 ve şiddete yer verilecektir! Yaş sınırını göz önünde bulunduralım.
1.3M 78K 48
Hale, sosyal medyada yazdığı bir yorumun hayatını bu denli değiştireceğini nereden bilebilirdi ki.
72.5K 355 5
mesleğini eline alamayınca kendini barlarda escort ilan etmiş bir kızın aşk hikayesi...
22.2M 901K 116
İşte oradaydı... Muhtaç olduğum kadın korkuyla bana bakıyordu. Ona biraz daha dokunmazsam sanki ölecektim. Bu hastalıklı duygular beni resmen ele geç...