French Braids [Türkçe]

By firstmariapuder

166K 12.3K 1.4K

kendisine kesin duyguları olan kızlara her zaman aşık olan birisi , saçları fransız örgülü ve kağıttan bir ka... More

french braids
giriş
bir
iki
üç
dört
beş
altı
yedi
sekiz
dokuz
on
on bir
on iki
on üç
on dört
on beş
on altı
on yedi
on sekiz
yirmi
yirmi bir
yirmi iki
yirmi üç
yirmi dört
yirmi beş
yirmi altı
yirmi yedi
yirmi sekiz
yirmi dokuz
otuz
otuz bir
otuz iki
otuz üç
otuz dört
otuz beş
otuz altı
otuz yedi
otuz sekiz
otuz dokuz

on dokuz

3.5K 293 45
By firstmariapuder


Harry birden geriye sıçradı ve biraz sendeleyerek yerinde durdu. Emelia ise ne olduğunu anlayamayarak Harry'e ve karşısındaki genç adama bakıyordu. Harry ters bakışlarla birkaç saat önce bankta sohbet ettiği ve şimdi önünde duran genç adama baktı.

"Hayır, pasta istemiyoruz," dedi Harry, Zayn'e anlamasızca bakarken.

"Bu çok kötü, ama bence Emelia biraz pasta istiyor," dedi Zayn.

Emelia, Zayn'e bakmak için etrafında döndü, "Evet biraz pasta alabilirim, kırmızı kadifeli pasta olduklarını duydum."

Zayn gülümsedi, "Harika, hadi Harry biraz pasta almaya gidelim ve Emelia, bu arada sende Ellie ile sohbet edebilirsin."

Ellie, Zayn'in kız arkadaşıydı ve Harry onun ne yaptığını anlamayarak baktı. Zayn yavaşca Emelia'nın annesinin ve babasının oturduğu masayı işaret etti ve Harry fark etti ki kızlarına bakıyorlardı. Neredeyse yakalanacaklarını anladığı o an gözleri genişleyerek Zayn'le yürümeye başladı. Emelia da o sırada Ellie'ye doğru yürüyordu.

"Gelecek sefer, sadece bir tavsiye, eğer birinin senden yaşca küçük olan kızını öpmek istiyorsan - ya da silip süpürmek- anne ve babasının üç adım ötede olmadığından emin olsan iyi olur." dedi Zayn, garsonun uzattığı şarap kadehini elinde çevirirken.

"Öpüşmedik," diye söylendi Harry biraz pasta almak için eğilirken. "Ve kimse silip süpürmek diye bir tabir kullanmaz."

"Eminim, dışarıdan sadece şehvet dolu bir konuşma yapıyormuşsunuz gibi gözüküyordu zaten," dedi Zayn onun yorumunu önemsemeyerek.

"Pekala, sayende bunu bitiremedik bile,"

"Affedersin, annesi ona bakarken sizi uyarmam benim hatamdı," Zayn gözlerini devirdi.

"Emelia'yı tanıyor musun? Kişisel olarak yani."

"Biraz. Ellie onu bir yerden tanıyor ve birkaç kere karşılaşmıştık."

Harry başını salladı ve kalabalığın içindeki Emelia'ya baktı. Onu bulduğunda, annesinin yanında olduğunu gördü.

"Emelia'yla konuşmaya gidiyorum," dedi Zayn'e. Zayn kaşlarını kaldırdı ve Claire'yi işaret etti. Harry başını salladı ve pasta olan bir tabak daha aldı. Karşı tarafta duran güzel anne kıza doğru yürümeye başladı.

"Harry, nasılsın? Düğün nasıldı sence?" Claire ona gülümsedi ama Harry'nin şu an tek yapmak istediği Emelia'yı oradan almak ve başladığı işi bitirmekti. Emelia onun gözlerine bakamadı.

"Harikayım, sadece sanırım hastalanacağım çünkü biraz üşümüş gibi hissediyorum ama düğün gerçekten güzeldi."

Harry yalan söylemiyordu, kendini biraz hasta hissediyordu ve başı da ağrımaya başlamıştı. Belki bu bir kuruntuydu belki de aşık olduğu kızı neredeyse öpecekken işlerin berbat olmasındandı.

"Gerçekten mi? Buna üzüldüm, ama düğünde birazdan bitmek üzeredir." Claire sempatikçe gülümsedi.

Claire'nin söylediği doğru değildi. Törenden sonraki parti neredeyse gece üçe kadar sürmüştü ve sarhoş adamlar çalmayan bir müzikle beraber etrafta sallanıyorlardı. Harry düğün sahipleri olarak etrafı toparlamaya yardım ediyordu ve Emelia da sarhoş bir adamı arabasına kadar götürmeye yardım etti. Harry, Emelia'ya biraz takılmak için kendi evine kelmesini teklif etmişti. Claire ise -elbisesini kirletmemesi koşuluyla- isteksiz biçimde izin verdi.

"Saçların güzelmiş," diye kekeledi sarhoş adam Emelia'ya doğru.

Emelia güldü, "Teşekkür ederim,"

"Şu an çok iyi hissetmiyorum," dedi adam.

"Eşiniz arabayı getiriyor, burada bekleyin lütfen," dedi Emelia ve adama kaldırıma oturması için yardım etti, çünkü ayakta bile duramıyordu.

Araba yaklaştı ve Emelia, adamın eşiyle beraber onu arabaya oturtmaya yardım etti. Hanımefendi ona birçok kez teşekkür etti ve Emelia gülümseyerek "Sorun yok," diye cevap verdi.

Tüm bu işlerden sonra Harry ve Emelia arabanın içine kendilerini attılar ve gülmeye başladılar.

"Seni eve mi bırakmamı istersin yoksa benim evime mi gidelim?" dedi Harry arabanın ısıtıcısını açarken. Hava soğumaya başlamıştı ve Emelia'nın üzerinde elbisesi ve ince ceketinden başka bir şeyi yoktu.

"Senin evine gidelim," Emelia içini çekerek gözlerini kapadı, "Şu an evime geri dönmek istemiyorum."

Harry başını salladı ve arabayı evine doğru sürmeye başladı. Radyodan mırıldanan müzik ve Emelia'nın parmaklarıyla camda ritim tutması arabanın içindeki tek seslerdi. Harry arabadan inmesine yardım etti ve ceketini ona vererek, bir kolunu omzunun üzerine attı. Gece beklediklerinden daha da soğumuştu ve ikisi de hızlıca apartmana yürüdüler.

"Çay ister misin?" dedi Harry, daha rahat bir şeyler giymek için ayakkabılarını çıkarırken.

"Evet," Emelia başını salladı. "Üzerimi değiştirebileceğim herhangi bir şeyin var mı?"

Harry ona bir eşofman ve tişört vermek için yatak odasına gitti. Hepsi büyük olmasına rağmen yine de en küçük gözükenini seçmeye çalıştı.

"Bunlar olur mu?" diye sordu elindeki kıyafetleri gösterirken.

"Evet, teşekkür ederim. Nerede giyinebilirim?" diye sordu Emelia.

"Banyoda veya benim odamda değiştirebilirsin, fark etmez." Komidinin üzerindeki su şişesini aldı ve kapıyı kibarca kapattıktan sonra biraz çay yapmak için mutfağa gitti.

On dakika kadar sonra Emelia, üzerinde onun kıyafetleri ve dağılmış saçlarıyla odasından çıktı. Harry onun yüzündeki makyajı temizlediğini fark etmişti. Suratı makyajsız daha parlak görünüyordu ve o da daha mutluydu böyle. Ve en güzeli ise, gülümsediği zamandı.

Harry dikkatinin dağılmasını istemiyordu, tekrar başını eğdi, "Kaç şeker istersin?"

Emelia biraz durdu, "İki buçuk,"

Harry şekeri ekledi ve karıştırdıktan sonra ona uzattı. İkiside oturma odasına yürüdüler ve bitkin bir şekilde kanepeye oturdular. Harry'nin duyguları kalbini ve beynini neredeyse kemiriyordu. Pencere açık olmasına rağmen nefes alamıyormuş gibi hissetti.

"Biliyorsun, seni öpmek istedim. Hala istiyorum, ama sanki bu özel olmalıymış gibi geliyor," dedi Harry.

"Bu gerçekten klişe oldu Harry," Emelia güldü.

"Biliyorum, tamam. Biliyorum ama bu benim fikrim." Kalbi hala hızlı atıyordu.

Emelia gülümsedi, "Böyle şiirsel biri olduğunu düşünmemiştim,"

"Öyleyim, şiir yazarım yani. Bu biraz tuhaf ama, öyle," Harry bunları neden söylediğini bilmiyordu. Şu an tamamen düşünmeden bir şeyler ağzından kayıp gidiyordu.

"Benim hakkımda şiir yazar mısın?" diye sordu Emelia.

"Evet-yani bu istemsizce oluyor. Bir şeyler karalıyorsun ve bir bakıyorsunki onun hakkında yazmışsın."

"O zaman biz öpüştükten sonra da bir şiir yaz."

"Bunun özel olmasını istiyorum, Emelia."

Ama Harry bir anda bu kararından vazgeçti. Elini yavaşça Emelia'nın boynuna koydu.

"Beni öpecek misin? Bunun özel olmasını istediğini söylemiştin."

Harry güldü, "Bu olabileceği kadar özel. Sana şiir yazdığımı itiraf ettim ve bu öpücükten sonra da bir tane yazacağım."

"Bunda iyi olmayabilirim."

"Zaman kazanmaya çalışma, Emelia." Harry güldü.

"Sence de biraz hızlı gitmiyor muyuz?"

"Bu anı neredeyse altı aydır bekliyorum. Ama eğer hızlı gittiğimizi düşünüyorsan, o halde yavaşlarız."

"Sadece biraz gerginim."

"Benim kadar olamazsın," diye fısıldadı Harry.

Eğildi ve dudaklarını yavaşça onun dudakları üzerine bastırdı. Ve eğer şu an Emelia onun eline dokunuyor olmasaydı, bunun bir rüya olduğunu düşünürdü. Aşk dolu ve romantik kitap veya şiirlere inanmayan biri için Harry yemin edebilirdi ki, hiçbir öpücük onu bu kadar mutlu edemezdi.

Continue Reading

You'll Also Like

42.4K 2.2K 45
16 yıl boyunca acı çekmiş Aren ve onu arayan 6 adam ama hem mafya hemde Mardinde saygı görülen bir aşiret ağası Peki Aren bunlarla başa çıkabilekmi? ...
84.2K 1.6K 9
Kara hareleri beyaz tenimde gezerken gerilen vücudumu ondan gizlemeye çalışıyordum.Pek başarılı olduğum söylenemezdi.Acımasız ve sertti,bu beni korku...
670K 38.3K 63
4: Balım Hanım biz mi sizi aldırtalım, siz mi kendi ayaklarınızla paşa paşa gidersiniz? Keşke anlasaydım ne olduğunu. 6: Bacım neyi anlamadın acaba...
21.3K 1.7K 14
Ne adam bir daha cebinde ezilmiş papatyalar buldu, ne de kız ezdiği papatyaları hatırladı. ❋