dört

5.2K 381 50
                                    

GERİYE DÖNÜŞ

Harry, önünde büyük bir kutuyla oturdu. İçinde ne olduğunu biliyordu. Kutunun içinde kendi ailesinin ve Parisi ailesinin birkaç fotoğrafı vardı, bunu kendisi rica etmişti. On bir yıldır İngiltere'de yaşıyordu ve 29'li yaşlarının sonuna doğru oldukça ev hasreti çekmeye başlamıştı. Kendi ailesini ve tüm Parisi ailesini görmeyi çok istiyordu ama işinden dolayı bir türlü izne çıkamıyordu.

Tam o sırada Mary, Harry'nin kuzeni, mutfağa geldi ve ona meyve parçacıklarını nasıl olurda bu kadar çabuk bitirebildiğini sordu.

"Mary, eğer mısır gevreğimi akşam yemeği için yemeyi durdurursan bende meyve parçacıklarını yemek zorunda kalmam." dedi Harry ve kutuya bakmaya devam etti.

Evet, Mary asıl yemek yerine, arada sırada akşam yemeği için mısır gevreğini yerdi. Bu Harry'nin fark ettiği tuhaf şeylerden biriydi. Harry İngiltere'ye ilk kez gittiğinde, Mary ile arkadaşlık kurma konusunda endişeliydi. Çünkü onu tam olarak tanımıyordu ve açıkçası pek de istemiyordu. Ama Mary'lerin evinde yaşamaya başladıktan yaklaşık dört yıl kadar sonra, onunla oldukça yakınlaşmışlardı ve Harry tüm problemlerini ona anlatabiliyordu.

"Neden kutuya gözünü dikmiş bakıyorsun?" Mary onun yanına otururken sordu.

"Çünkü bu kutu ailemin ve Parisi'lerin fotoğraflarıyla dolu." içini çekerek konuştu ve elleriyle suratını kapattı. Mary, Emelia ve Katherine'i biliyordu.

"Tamam. Yani...sorun ne?" ona bakarak konuştu.

"Sorun şu ki, bu kutuyu açtığımda ne kadar da çok şeyin değiştiğini göreceğim" Harry bunu söyler söylemez aklına bir soru takılmıştı. Emelia da değişmiş miydi?

Nedense bu soru üzerinde fazla düşünmedi. O, Harry'nin tatlı küçük cupcake'iydi.

"Sadece kutuyu aç, Styles," Mary gözlerini devirerk konuştu.

Harry ona ters ters baktı ve ağzı mühürlü kutuyu açmak için elini uzattı. Fotoğraflar üst üste ve karışık bir halde duruyordu.

"Bu Emelia mı?" Mary hemen destlerden birinin üstündeki fotoğrafı kaptı.

Harry'nin boğazı düğümlenmişti, başını salladıktan sonra nazikçe Mary'nin elindeki fotoğrafı aldı. Mary fotoğrafa bakmak için Harry'e doğru eğildi.

O, bir tanrıça kadar güzel görünüyordu.

Fotoğraf su altında çekilmişti, muhtemelen bir su altı kamerasıyladır diye düşündü Harry. Emelia gülümsüyordu ve onun kahverengi gözleri çok daha fazla kahverengiydi. Çok güzeldi. Gülümserken gözlerinden etrafa ışık saçılıyordu. Kaşları, gözleri üzerinde mükemmelce şekillendirilmişti, yanakları pürüssüzdü ve koyu saçları suda dalgalanmıştı. Harry emin olarak söyleyebilirdi ki, Emelia, o dokuz yıl önce ayrıldığında da bir çocuk gibi görünmüyordu.

"O gerçekten çok güzel ve hoş bir kızmış," dedi Mary.

"Biliyorum," dedi Harry ve hala Emelia'nın ne kadarda olgun göründüğüne hayranlıkla bakıyordu.

"Hiç Katherine'e benzemiyor," Mary, Emelia'nın resmini elinde tutarken konuştu.

Biliyorum,diye düşündü Harry. Çünkü bu doğruydu, Katherine sarı saçları ve koyu mavi gözleriyle annesinin genlerini almıştı. Ama Emelia, koyu saçları ve kristal parlaklığındaki kahverengi gözleriyle babasına benziyordu.

"Ben 15 yaşındayken neden böyle güzel değildim ki?" dedi Mary, elindeki Emelia'nın son fotoğrafını taşırken.

Emelia bir kaldırım taşında oturmuştu. Üzerinde siyah dar bir pantolon ve üzerine biraz büyük gelen baskılı bir tişört vardı. Ve onunda üzerindeki deri ceketiyle mükemmel gözüküyordu. Ayakkabı bağları açıktı ve saçlarında dağınık kıvırcıklar vardı. Kameraya düz bakmıştı ve gülümsemişti. Harry fotoğrafa daha yakın baktı, onun kırmızımsı dudakları bir gülümsemeyle birbirinden ayrılmıştı. Ve Harry'nin bu görüntü için tek bir kelimesi vardı, gizemli. Emelia gizemli gülümsemesi ve değişmiş tarzıyla kameranın karşısındaydı. Ve bu Harry'nin kalp atışını hızlandırmıştı.

"Demek istediğim, eğer böyle görünseydim," dedi Mary "On beş yaşındayken erkeklerle başımın belaya girmesini istemezdim."

Böyle doğal bir durumda bile, Harry'nin Emelia'yı diğer genç erkeklerle beraber düşünmesi onun öfkelenmesine yol açmıştı. O erkeklerle beraber olmamalı.

Mary ve Harry yaklaşık üç saat fotoğraflara baktılar. Harry'nin ailesinin kamerayla kendilerini çekerken komik surat ifadelerine  güldüler.

Mary gittikten sonra, Harry zamanını fotoğrafları düzenlemeye ayırdı. Emelia'nın tüm fotoğraflarını bir zarfa koydu ve diğer fotoğrafların yanına bıraktı. Bunu bitirdikten sonra bir süre sadece durdu ama sonra dayanamayıp tekrar Emelia'nın fotoğraflarını zarftan çıkarıp baktı. Ama dikkatli davranıyordu, çünkü eğer Mary gelip, onu hala Emelia'nın fotoğraflarına bakarken görürse yanlış anlayabilirdi.

Ve en sonunda şunu anladı, Emelia tamamen değişmişti. Üzerlerinde kelebekler olan pembe kıyafetler giymek yerine, o artık şu tarz kıyafetler giyiyordu: siyah, gri, beyaz, kırmızı. Ve hepsi karmakarışıkdı, tıpkı kendi düşünceleri gibi.

Onun fotoğraflarına bakarken Harry, o zamanlar kimseye belli etmedikleri ama aralarında olan kuvvetli sevgi bağını hatırladı. Bunları düşünmek Harry'nin kalbini ağrıttı ve bu fazla nostaljik olmuştu. Bir resimde, Emelia babasıyla yemek yapıyordu. Yanaklarına un bulaşmıştı. Bu, Harry'nin kalp atışlarını hızlandırdı çünkü ona beraber çörek yaptıkları günü hatırlatmıştı. Ama Harry'nin kalbini  heyecanlandıran onun gülümsemesiydi. Yüzünde büyük bir gülümseme vardı, gülerken tüm dişlerini göstermişti ve biraz tombul,tapılası yanakları neredeyse muhteşem gözlerini küçücük yapıyordu. Işıltılı muhteşem gözlerini. Gamzesi net bir şekilde görülüyordu ve bu Harry'nin daha da fazla gülmesine yol açtı.

Harry onun gülümsemesine tekrar aşık oldu, ama bu sefer farklıydı.

*ufak not: Bu 'geriye dönüş'lerin son bölümüydü. Bir sonraki bölüm 'şimdiki zaman'a geçiyoruz Ve onu yayınlamak için sabırsızlanıyorum! *-*


French Braids  [Türkçe]Where stories live. Discover now