dokuz

4K 346 39
                                    

"Nasıl bir sondu bu böyle?" Emelia, onun çok dikkatini vererek izlemediği film hakkında yorumlar yapıp duruyordu. Çünkü Harry film boyunca onun suratını ve verdiği tepkileri izlemekle meşguldu.

"Fena değildi." dedi Harry fincanından bir yudum alırken.

"Sonu farklı olsaydı daha iyi olabilirdi." dedi Emelia ve izleyebilecekleri başka bir film bakmak için ayağa kalktı.

Bu güzeldi, çünkü ikisi baş başa takılıyorlardı. Güzeldi çünkü Harry bir daha asla bir araya gelemeyeceklerini düşünmüştü. Katherine her zaman peşini bırakmıyordu ya da Emelia bazen diğer gençler gibi oluyordu ve onunla vakit geçirecek zamanı kalmıyordu. Ama bu film gecesiyle beraber, Harry'nin ona karşı olan hisleri belirginleşmişti. Çünkü bu sefer, sadece ikisi vardı. Aynı eski zamanlardaki gibi.

Harry'nin Emelia hakkında keşfettiği iki şey vardı. Birincisi: O diğer gençler gibi değildi-- bu yaşlarda etrafında neler döndüğünü biliyordu. Ve o, sorularını görmezden gelebileceğin biri de değildi. Harry bunu, onun Katherine ve kendisi hakkında soru sormasıyla anlamıştı.

"Hiçbir şey," diye kekeledi. Kahretsin.

"Emin misin?" Emelia gözlerini kısarak ona baktı.

"Şüphesiz," Bu sefer sadece kekelememişti, sesi de biraz çatlamıştı, "aramızda yanlış hiçbir şey yok çünkü aramızda bir şey olduğu yok."

"İş konusunda asla ağlamaz o-- yani bu ona uygun bir şey değil," Emelia kaşlarını kaldırdı. "ikiniz arasında hiçbir şey olmadığından emin misin gerçekten?"

"Belki patronuyla alakalı bir sorundu," Harry dikkati üzerinden uzaklaştırmaya çalışıyordu.

"Belki de," Emelia başını sallayarak konuştu. Harry onun kendisine inanmadığını biliyordu ama bu konuyu daha fazla uzatmadığı için memnundu.

Keşfettiği şeylerin ikincisi şuydu: Emelia bir şey saklıyordu. En azından öyle gözüküyordu. Çünkü çok fazla samimi bir insan olmuştu ve Harry bundan hoşlandığını sanmıyordu. Eski Emelia'yı geri istiyordu; şen şakrak ama utangaç, Harry'e sarılmak isteyen ama aynı zamanda buna asla izin vermeyen Emelia'yı geri istiyordu. Ama hangi genç kız bir şeyler saklamazdı ki?

"Harry?"

"Evet?"

"Katherine'le beraber olmak istiyor musun?"

Hayır, ben seninle beraber olmak istiyorum.

"Ben, ikimizi bir arada düşünemiyorum," Harry omuzunu silkelerek konuştu, kalbi dakikada milyon kez atmaya başlamıştı.

"Neden?"

Çünkü o, sen değil.

"Bilmiyorum, sanırım onu sadece arkadaşım olarak görüyorum."

"Ama o sende bundan daha fazlasını görüyor," Emelia, Harry'nin yanındaki kumandaya uzanırken konuştu.

Harry'nin fark ettiği başka bir şey ise, Emelia yerde oturmayı, kanepede ya da armut koltukta oturmaktan daha çok seviyordu. Yerden kalkmaya çalışırken kolu, onun kalçasına hafifçe çarpmıştı. Harry derin bir nefes aldı ve tekrar etmeye başladı, büyütülecek bir şey yok, büyütülecek bir şey yok, hayır yok. Ama kalbinin buna inandığı söylenemezdi çünkü adeta bir Olimpiyat koşucusunun birincilik madalyasını kapmak için koştuğu zamandaki gibi hızlı atıyordu.

"Biliyorum," dedi yavaşça.

Emelia başını salladı ve Harry'nin yanına oturduktan sonra kahverengi sehpanın üzerindeki patlamış mısır kasesini eline aldı. Başka bir film koydu ve kaseyi ona uzattı. Harry gayet normal davranmaya çalışarak, kaseden biraz patlamış mısır aldı. Parmakları çarpışınca, Harry sanki bütün dünya onunla dalga geçiyormuş gibi düşündü. Elbette bu sadece basitçe parmaklarının çarpışmasıydı, ama onun için her şey demekti. Bu, onun konuşamayacağı kadar hassas bir şeydi, tüm düşünceleri Emelia hakkındaydı: ve onun nasıl bu kadar büyüdüğü, büyük beden kazağının içinden ne kadar büyüleyici gözüktüğü -bu belki yasal olmayabilirdi- , ya da onun dikkat bile etmediği sahnelere verdiği aşırı tepkiler ile ilgiliydi. Hepsi onunla ilgiliydi.

Harry sakinleşmek için bir şey yapmalıydı çünkü birazdan çılgına dönebilirdi.

"Burada sigara içebilir miyim?" diye sordu.

"Evet, tabi. Sonra tütsüyü yakarsam kokusu gider ve sorun olmaz," dedi Emelia ve gülümsedi.

Eğer bana böyle gülümsemeyi ya da bu kadar tapılası bakmayı bırakmazsan seni öpeceğim. Ve yemin ederim, asla durmayacağım.

Harry, her biri akciğer kanserine neden olabilecek çubuklardan birini yaktı, çenesini kapattı ve burnundan çıkan dumana öylesine baktı. Emelia ona şaşkınlık içinde bakıyordu.

"Buna nasıl başladın?" diye sordu.

"Aslında, tam olarak bilmiyorum," Harry gülümsedi ve ağzını açarak dumanların çıkmasına izin verdi. "Ve hayır, bununla ilgilenme. Sigara içmek kötüdür, biliyorsun."

"O zaman sen neden içiyorsun?" Gözleri, Harry'nin duman çıkan burnuna ve dudaklarına odaklanmıştı. Harry durmaksızın onu öpmek istedi. Nikotinin tadını dilinde ona hissettirene kadar onu öpmek istedi. Bu sayede fiziksel olarak sigara içmeden nasıl hissettirdiğini de anlamış olurdu.

"Çünkü ben ve benim aptal arkadaşlarım bunun iyi bir fikir olabileceğini düşünmüştük," Sigara dumanını Emelia'dan uzağa üfledi ve ona duman gelmediğine emin oldu.

"Sigara içmek seni havalı gösteriyor," Emelia gülümsedi ve ağzına birkaç patlamış mısır attı.

"Hayır, öyle bir şey değil. Ben, zaten bırakmayı düşünüyorum,"

"O zaman neden bırakmıyorsun?"

"Çünkü uzun bir süredir sahip olduğumuz alışkanlıkları bırakmaya çalışmak gerçekten çok zor Emelia."

Seni sevmek ya da senin tek bir hareketinle büyülenmek gibi. Şimdi düşünüyorum da, sanırım bu da benim başa çıkamadığım bir alışkanlık.

French Braids  [Türkçe]Where stories live. Discover now