üç

5.2K 420 46
                                    

GERİYE DÖNÜŞ

"Gerçekten gitmek zorunda mısın Harry?"

Hayır, zorunda değildi. Aslında bu da doğru soru değildi. Doğru soru; gitmek istiyor muydu? Evet.

Katherine, Harry'nin eğitimini orada devam ettirmek için İngiltere'ye geri gideceğini öğrendiğinden beri daha da yapışkan olmaya başlamıştı. Sınıfa onunla beraber yürümüştü ve Emelia'yı normalden iki saat daha erken uykuya göndermişti çünkü Harry ile yalnız kalmak istiyordu.

"Katherine, bunu daha önce de konuştuk. Evet, gitmek zorundayım ve zaten çoktan kabul edildim." Harry içini çekti, onun dokunuşlarından uzak durmaya çalışıyordu. Onun bu yapışkan tavırlarından ve sürekli onu burada kalmaya ikna etmeye çalışmasından sıkılmıştı.

"Ama kiminle kalacaksın orada?" Katherine mızmızlandı.

"Teyzem, eşi ve kuzenim."

"Kuzenin kız mı erkek mi peki?"

Bu fark eder mi? diye düşündü Harry.

"Kız, ama bunun ne önemi var?" Harry kaşlarını çatarak ona baktı.

"Tabi ki önemi var Harry. Onun seni benden almak isteyen seksi kız arkadaşları olabilir." Katherine somurtarak söylendi.

Ben senin değilim. Ben senin sahip olduğun bir eşya değilim, Katherine.

"Böyle bir şey olmayacak Katherine," dedi Harry. Katherine onun söylediklerine gülümsedi ve ona yaklaştı. Ama Harry açıkça onun olmadığını ima ediyordu.

"Emelia'ya söyleme." Harry hala bir hafta içinde gideceğini Emelia'ya söylemediğini hatırladı.

"Neden? Onun umrunda olacağını pek sanmıyorum." Katherine gözlerini devirdi.

"Umrunda olup olmayacağıyla ilgenmiyorum, sadece ona kendim söylemek istiyorum."

Katherine içini çekti ve parmağıyla Harry'nin avuç içinde izler çizmeye başladı. "Pekala, ama hala neden bu kadar önemsediğini anlamıyorum."

Harry onun bu yorumuna gözlerini devirdi ama yine "Teşekkür ederim." dedi.

Katherine yüzünü buruşturarak telefonuna baktı. "Ders seansı için kütüphaneye gitmem gerek. Burada kalıp, benim için Emelia'ya göz kulak olabilir misin lütfen?"

Harry sadece başını salladı ve Emelia'yı kontrol etmek için gitti. Emelia yorgun olduğunu ve kısa bir şekerleme yapmak istediğini söyleyince Harry onu yatağına götürdü. Ama bu dört saat önceydi ve şimdi Harry onu uyandırmaya karar vermişti. Bu sayede tüm gece uyanık kalmak yerine iyi bir şekilde uyuyabilirdi.

Harry kapıyı açtığında şaşırmıştı. Çünkü Emelia, bir sandalyede oturup ödevlerini yaparken bir şarkı mırıldanıyordu. Sayfayı okurken kalemi yavaşça çalışma masasına bıraktı.

"Hala uyuduğunu düşünüyordum, tatlım," Harry onun yanına doğru eğildi ve şakaklarından öptü.

"Uyuyordum," Emelia bitirdiği kağıtları dosyasına yerleştirirken konuştu.

Harry, Emelia'nın dosyayı çantasına koymasını izledi ve onun yatağına oturdu. Ve onun baş ucu sehpasının üzerinde duran küçük küreye uzandı.Onun bu hareketinden dolayı yatak biraz eğildi ve Emelia istemsizce ona doğru kaydı.

"Onunla ne yapıyorsun?" Emelia parmaklarını dünya küresinin üzerine uzattı. Amcası bunu onun için almıştı. Çünkü o bir Tarih öğretmeniydi ve Emelia'nında dünyadaki ülkelere aşina olmasını istemişti.

Emelia bunu şimdilik kıtaların yerini bilmek için kullanmasa bile, küreyi döndürüp durduruyor ve parmağının altındaki ülkenin neresi olduğunu söylüyordu.

Harry ve Emelia oyunu oynamaya başladılar. Küreyi döndürüp durdurdular ve parmaklarının altında hangi ülkelerin olduğunu söylemeye çalıştılar. Harry'nin parmağı genellikle ekvator çevrelerine denk geliyordu, Emelia'nınki ise genellikle okyanuslardan birinin ortasında duruyordu.

"Eğer orada mahsur kalsaydık ne yapardık?" dedi Harry ve Emelia'nın Pasifik Okyanusu ortasına koyduğu küçük parmağını işaret etti.

Harry, kendisi ve Emelia'dan her zaman "biz" diye bahsediyordu. Onlar bir takımdı, her zaman ve sonsuza kadar.

Emelia önce ona, sonra küreye baktı. "Yüzerdik." dedi basitçe. Harry güldü ve elini küreden kaldırırken onu yanaklarından, alnından ve başından öptü.

"Harry!" Emelia elinin tersiyle yanaklarını ve alnını sildi. Harry onu ıslak dudaklarıyla tekrar öptü.

"Üzgünüm bitanem, silmeyi unuttum." Ve onu alnından tekrar öptü, tabiki kuru dudaklarıyla.

Ve aniden Emelia'nın onun tişörtünün kolunu çektiğini fark etti. "Harry, neden öyle üzgün bakıyorsun?"

 Ona gülümsedi. "Affedersin bitanem, bir an seni özleyeceğimi düşündüm." Emelia kolunu kaldırıp, başının üstündeki ışığı açtı ve Harry'nin suratına yakından baktı.

"Sorun ne?" diye yavaşça sordu. Çünkü Harry üzgün olduğunda bu hoşuna gitmiyordu.

Harry ona baktı ve hafifçe kaşlarını çattı. "Ben, taşınıyorum."

Emelia, Katherine'nin yaptığı gibi afallayıp, ona nasıl olur da ayrılabilirsin diye bağırmadı. Bunun yerine kendi ellerine baktı ve parmaklarını birbirine geçirdi.

"Neden?" diye sakin bir sesle sordu.

Harry'e gideceğini söylemek acı vermişti. Keşke bu kısmı geçebilseydi. "Bir maceraya çıkacağım." Onun alnını öperken yavaşça konuştu.

"Ben olmadan?"  Büyük kahverengi gözleriyle Harry'e baktı.

"Eğer yapabilseydim seni de yanıma almak isterdim, bunu biliyorsun" Harry'nin sesi çatlamıştı. Bu onun muhtemelen yapabileceği en kötü şeylerden biriydi.

"Biliyorum," Emelia'nın sesi de titremişti. En yakın arkadaşına elveda ediyordu.

"İşte tam burada olacağım, tatlım" Harry kürenin üzerinde parmağıyla Londra'yı işaret etti.

"Ve biz buradayız," Emelia küreyi Kuzey Amerika'ya doğru döndürdü. Harry başını salladı, küreyi geri koydu ve ona sıkıca sarıldı. "Seni asla unutmayacağım, sen benim en iyi dostumsun, tamam mı?"

"Sende benim en iyi dostumsun," Emelia yavaşça konuştu, hala oldukça üzgündü.

"Orada çok uzun kalmayacağım. Söz veriyorum." Harry onun gözlerine bakarak konuştu.

Emelia başını salladı, konuşmak istemiyordu.

"Hayır bitanem lütfen, lütfen ağlama," dedi Harry. Çünkü onu ağlarken görmeye dayanamıyordu. Çünkü eğer o ağlarsa, Harry'de ağlardı.

"Özür dilerim," Emelia kafasını onun omzuna gömdü. Harry onun çenesini tuttu ve diğer elinin başparmağıyla gözyaşlarını sildi. "Her zaman senin için burada olacağım,"

Emelia yavaşça başını salladı ve Harry'e o kadar sıkı sarıldı ki bir an kolları acıdı.

"Seni seviyorum, tamam mı?" ona geri sarıldı ama Emelia hala içini çekiyordu.

"Bende seni seviyorum, Hazz." Emelia öncekinden daha sıkı sarılırken konuştu. Çünkü onu bırakmak istemiyoırdu.

Emelia ve Harry yatakta uzanmayı sonlandırdılar. İkiside duygusal açıdan yeterince bitkindiler. Harry yataktan sürünerek kalktı ve Emelia'nın üşümemesi için pencereyi kapattı. Bu sefer Harry sarılmak için tekrar ona döndü ve onunla beraber örtünün altına girdi. Genelde canları sıkıldığı zaman okudukları kitabı eline aldı.

İkiside yorgun düşmeden önce yaklaşık yarım saat okudu. Onu çok özleyeceğini biliyordu. Ona baktı ve eğilip alnından öptü. Bunu iki kez yaptı, ikisi de ıslak dudaklarıylaydı ama bu sefer, kimse bu küçük ayrıntıyı önemsemedi.

 

French Braids  [Türkçe]Where stories live. Discover now