otuz altı

1.9K 186 11
                                    

*Aslında genellikle sıkıcı pazartesileri güzelleştirmek için pazartesileri bölüm koymaya başlamıştım ama bugün biraz morelim bozuk ve çeviri yapmayı seviyorum. Sooooo, the new episode is here guyzz

"Gerçekten senden hoşlandığını mı düşünüyorsun?"

Emelia kafenin bahçesindeki masada kız kardeşinin karşısında oturuyordu. Telefonunu masanın üzerine ters bir şekilde koymuştu ve Harry'nin isteği üzerine hoparlörü açarak,ne konuştuklarını onun da dinlemesini sağlayacaktı. Emelia etrafına baktı ve birilerinin onları dinlemediğinden emin oldu. İnsanlar birbirleriyle sohbet ederek yürüyor ve gülüşüyorlardı. Dışarısı yeterince sıcak değildi ama bir ceket giyecek kadar da soğuk sayılmazdı. Bu da herkesin ellerinde uzun kollu birer hırkayla gezmesine yol açıyordu.

Emelia bir an telefonu kapamak ve Harry'nin konuşmayı duymasını engellemek istedi çünkü emindi ki Katherine hoş şeyler söylemeyecekti. Bu sırada, Harry kanepeye oturdu ve kendisi de hoparlörü açarak önüne koydu.

"Neden böyle bir şey soruyorsun Katherine?" dedi Emelia.

"Sence neden?" Katherine alaycı bir şekilde güldü. "O sadece seninle oynuyor, Em ve sense bunu göremeyecek kadar körsün." 

Harry bunun doğru olmadığını ve Katherine'nin işleri bozmaya çalıştığını bağırmak istedi ama kendini tutmak zorundaydı.

"Peki benimle nasıl oynuyor, Katherine?" Bu sefer alaycı bir sesle konuşan Emelia'ydı.

"Hepsinden önce, sen ondan oldukça küçüksün, peki o neden sanki başka biri yokmuş gibi sana ilgi gösteriyor? Neden kendi yaşına daha uygun biriyle birlikte olmuyor? O seninle oynuyor ve bu üzücü çünkü sen gerçekten onun sana ilgi gösterebileceğine inanıyorsun."

Harry kusacakmış gibi hissetti.

"Tamam, belki o benimle oynuyor. Belki ona aşık olduğum için aptalın tekiyim ama bu seni ne ilgilendirir? Bu seni neden bu kadar rahatsız ediyor?" Emelia gözlerinin içine bakarak konuştu.

"Çünkü sen benim kardeşimsin."

"Saçmalık bu," Emelia kızgınlıkla konuştu. "Aman Tanrım, çünkü sen hala ondan hoşlanıyorsun."

Harry, Katherine'nin gülüşünü duyabildi. "Neden bahsediyorsun sen?"

Ve Harry de bunun doğru olup olamayacağını düşündü. Bu doğru olamazdı çünkü hiç mantıklı değildi. Katherine, Mason'la beraberdi ve oldukça mutlu görünüyordu. Hatta birçok kişi evleneceklerini bile düşünüyordu. Aradan geçen bunca yıldan sonra hala ondan hoşlanıyor olamazdı.

"Sen benim neden bahsettiğimi gayet iyi biliyorsun. Başta bunun imkansız olduğunu düşünmüştüm ama şimdi gayet mantıklı geliyor. Bu, senin neden bu konuya bu kadar taktığını ve bana ondan ayrılmam için ısrar etmeni açıklıyor."

"Sana bu şeyleri söylememin sebebi hala ondan hoşlanmam değil, bunları söylüyorum çünkü seni hayal kırıklığına uğratacak."

Harry inanamaz bir şekilde telefona baktı. Katherine nasıl olur da böyle bir şey söylerdi?

"Beni hayal kırıklığına mı uğratacak?" Emelia güldü. "Gerçekten mi? O zaman sen neden ona aşık olmuştun?"

"Anlamadım?"

"Evet, sen neden ona aşık oldun? Seni hayal kırıklığına uğrattı mı?"

"Beni mi? Evet, uğrattı."

Harry donup kaldı ve Emelia'nın da şu anda aynı durumda olduğunu tahmin edebiliyordu. Harry sadece telefonu kapatmak istememişti, aynı zamanda yapabilse telefondan içeri elini sokar ve Emelia'yı oradan alarak onu bu saçma muhabbetten uzaklaştırırdı. Sinirden başının ağrımaya başladığını hissetti.

"Şu saçmalığı keser misin?" dedi Emelia. "Bu fiske atmalarından yoruldum. O senin canını yaktı, evet. Bunun için üzgünüm, tamam mı? Ama bu benim de canımı yakacağı anlamına gelmiyor. Ve Tanrı aşkına, benim hayatımı kontrol etmeye çalışmaktan vazgeç."

"Babam haklıydı, sen çığırından çıkmışsın." Katherine ona bağırdı.

"Ah, bu ne kadar da çelişkili. Eşini aldatan birinin bunu söylemesi sence de çok tuhaf değil mi?"

"Onu artık rahat bırak, hepimizden özür diledi. Dilemedi mi?"

"Senden şu an da gerçekten iğreniyorum. Bu inanılır gibi değil. Evet özür diledi, ama bu bir şeyi değiştirmiyor."

Biraz sonra Harry, Emelia telefonu kapatmadan önce diğer taraftan gelen hışırtıları duyabildi. Daha sonra geçen birkaç dakikada ise telefonun ekranına bakakaldı ve tartışmanın daha fazla uzamadığını umdu.

-

"Telefonu kapattıktan sonra ne oldu?" diye sordu Harry. Emelia'nın evindelerdi ve ikisinin de anne babaları dışarı çıkmışlardı, bu yüzden onu ziyaret etmek için uygun bir zaman olduğunu düşündü. Odasına göz gezdirirken, yatağın arkasında ve dolabının üstünde annesinin onun için almış olduğu ama Emelia'nın kullanmadığı şeyleri gördü. Örneğin annesi ona yatağının üzerine sermesi için beyaz bir örtü almıştı ama Emelia onun yerine gri bir örtü kullanıyordu. Ve dolabının üzerinde ise ona yıllar boyunca alınan küçük ve büyük oyuncaklarının birçoğu duruyordu. Harry hala bunları sakladığını görünce şaşırdı.

"Duyduğun şeylerin aynısı," Emelia yatağından ona doğru baktı.

"Sana ne söyledi?" Harry odasının kapısının önünde dikiliyordu. Üzerinde beyaz bir tişört ve koyuk renk bir pantolon vardı. Ayağındaki botlarıyla yere hafifçe vuruyordu.

Emelia içini çekti ve dirseklerinden destek alarak doğrulduktan sonra gözlerinin içine baktı. "Bizim hiç iyi bir çift olmadığımızı."

"Hepsi bu mu?"

"Hepsi bu." Harry onun yalan söylediğini biliyordu çünkü bunu anlayabilecek kadar çok zaman geçirmişti onunla. Yatağa doğru yürüdü ve Emelia'nın uzattığı ayaklarını köşeye çekerek oturdu.

"Güzelim, yalan söylemeyi kes."Onun elini aldı ve bir öpücük kondurdu.

"O hala senden hoşlanıyor, bunu biliyorsun değil mi?" diye sordu Emelia.

"O sadece benimle birlikte olma fikrinden hoşlanıyor."

"Fark etmez,"

"Evet eder, bu, herhangi birinin istediği zaman onun fikrini değiştirebileceği anlamına geliyor. Katherine'nin gerçekten benden hoşlandığı falan yok."

"Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum, Harry."

"Ne demek istiyorsun?"

"Bana, senin kendi yaşlarında biriyle beraber olman gerektiğini söyledi, ki haklı da, senin yaşlarında biri daha uygun olurdu ve evlilik ya da çocuk sahibi olma gibi konularda konuşabilirdiniz."

Harry, Emelia'nın gözlerinin içine baktı. "Sen ne istersen onu konuşmak istiyorum. Evlilik ya da çocuk sahibi olmak önemli değil benim için. Sadece seni istiyorum, bir başkasını değil, seni."

Harry ona doğru eğildi ve öpüştüler. Çünkü kelimeler onlar için yeterli değildi. Söylemek istedikleri çok şey vardı ama ikisi de bunları dinlemeye istekli değildi, ki bu da onlar için bir sorundu. Elini Emelia'nın boynunun arkasına doğru götürdü ve okşadı. Emelia ise aynı şeyi onun çenesine yaptı. Geri çekilip ona baktığında ise, tek düşündüğü, her ne olursa olsun, her zaman onu seveceğiydi.

French Braids  [Türkçe]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin