Tuhaf

De monnmiraculous

19.7K 1.4K 2.9K

'Neden tüm bu tuhaflıklar onun başına geliyordu? Tam hepsi bitti derken, en kötüsünü sona mı saklamıştı kader... Mai multe

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29 - Part 1
Bölüm 29 - Part 2
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45
Bölüm 46
Bölüm 48
Bölüm 49
Bölüm 50
Bölüm 51
Bölüm 52
Bölüm 53
Bölüm 54

Bölüm 47

331 22 14
De monnmiraculous

"Tamam Marinette, kendine gel! O yıllardır tanıdığın arkadaşın.. Kötü ne gidebilir ki? Sadece göz teması kurma, yanında fazla dolaşma ve bi sakarlık yapma, bu kadar işte! Harika, şimdi gidebilirim!"

Üstüne başına baktıktan sonra parti salonuna doğru ilerledi. Adrien ve diğerleri çoktan oradalardı bile...

A: Kızım, sonunda geldin, nerelerdeydin??..
M: Ben.. lavabodaydım...
N: Oh, bakın, müzik çalıyor! Ehm, madam, bu dansı bana lütfeder misiniz? (Alya'nın önünde eğilmiştir)
A: Oh, tabiki beyefendi, memnuniyetle!..

Onlar uzaklaştıktan sonra ortada sadece Adrien ve Marinette kalmıştı. Bu Alex de hangi cehenneme kaybolmuştu böyle?! Marinette'in tam ona ihtiyacı olduğu zamanlarda ortadan kayboluyordu... Ve ayrıca.. neden şimdi müzik çalmak zorundaydı ki? Biraz daha bekleyemez miydi sanki?!

Marinette bunları düşünüp Adrien'a bakmamaya çalışırken onun sesiyle irkildi:

"Marinette, sen iyi misin?"
"O-o-oh, ben mi? Pff, tabiki iyiyim, haaarikaYım! Ha ha, ha....
"Eeeemm, peki... dans edelim mi?"
Ah, evet, ne bekliyordu ki? Elbette ki onu dansa kaldracaktı, bu sondan kaçışı yoktu. İstemeden de olsa elini uzatmak zorunda kaldı. Gözlerini kapatıyordu ona bakmamak için, titremesine engel olmaya çalışıyordu. Adrien'ın ona "Marinette?" diye seslenişiyle gözlerini açtı. Önce birini, sonra diğerini...

Kafasını geriye çekip ona baktığında aslında Adrien'a ne kadar sıkı sarılmış olduğunu fark etti. Dansın yavaş ritmine göre sallanıyorlardı ama sanki o an Adrien'a sıkıca tutunmuş gibiydi. Titreme yoktu, başı dönmüyordu. Ne bir ağrı, ne bir acı... Çok tuhaftı... Bu sefer neler dönüyordu?!..

A: Bilekliğini fark ettim de... renkleri çok güzelmiş...
İşte ancak o zaman farkına vardı.. bazı şeyler yerine oturuyordu şimdi...
M: Oh, evet.. evet öyle...

Bilekliğin rengi kırmızı olmuştu... Ki normalde o bileklik pembeydi, Mari'yi yansıtan renk... Ama Adrien'ın yanındayken kırmızıya dönmüştü. Tüm bu anormalliklerin açıklaması buydu demek.. Anlamak zor değildi. Bilekliği partiye gelmeden önce Kara Kedi vermişti ona. Yani partide Adrien'layken ilk kez yanında bu bileklik vardı.. Önceki buluşmalarında yoktu... Bileklik! Her şeyin kilit noktası bi sefer daha bileklik olmuştu.... Bunun için Kara Kedi'ye binlerce kez teşekkür etmeliydi. Çünkü gerçekten bileklik olmadan Adrien'ın etrafında yaladığı acı, 6 yıl önceki acıyla neredeyse eşdeğerdi (yine bu bilekliğin bileğini sıkıp Marinette'i bayılttığı zamanki olay)
Bunu da atlattığına göre artık rahatça konuşabilirdi.

M: Eee, sen neler yaptın??
A: Pek bir şey değil, sınavlarım geçen hafta bitti, üniversitenin bu dönemi de 2 haftaya bitiyor.. yeni bir şey yok..
M: Peki ya baban-
A: Babam son zamanlarda farklı davranıyor açıkçası.. Normalde olduğundan... daha yumuşak... şüphe uyandırıcı, ve ayrıca programlarımda da esneklik payı bırakıyor sürekli...
M: Senin programlarını Nathalie hazırlamıyor muydu??

Ve bu cümlenin ardından gelen uzun sessizlik... Ne sessizlik ama! Adrien'ın kafasının içindeki şimşekler susmuyordu bu sessizlikte!.. Nathalie! Nathalie... onu nasıl unutabilirdi?! Koca 2 hafta, hatta 2 ay boyunca... Nasıl... NASIL?! Sınav haftasında evle ilgili her şeyi düşünmeyi bırakmıştı, ki babasının baskıcı tavrı da bunda etkiliydi, o sıralar Nathalie'yi düşünememişti. Gerçi, zaten izindeydi ama, peki ya şu son 2 hafta?? 1 ayın sonunda geri dönmesi gerekmiyor muydu? Neden geri dönmemişti? Kendisinin bilmediği bir şey mi vardı? Babası ne saklıyordu? Yoksa bu yüzden mi şu sıralar farklı davranıyordu? Nathalie onları tamamen terk mi etmişti?! Olamazdı bu, mümkünatı yoktu...

Bakışları donuklaşmıştı, Marinette'in elini sıkıca tutuyorken bir anda bırakıvermişti kendi elini...

M: A-adrien, sen iyi misin, söylememem gereken bir şey mi söyledim, ben çok özür dilerim, seni-
A: Sorun değil Marinette, sadece ajlıma bir şey takıldı, önemli değil...

Bakışlarını Marinette'e çevirmişti. Tekrar elini tutmuş, dansın ritmine eşlik ediyordu. Marinette de saha ne olduğunu kurcalamadan Adrien'a katıldı.. birlikte dans ettiler.. ta ki aslında daha önceden gelmesi gereken Alex ancak şimdi ortaya çıkana kadar...

Al: Hey, naber millet?
M: Ugh, tabrı aşkına, ben seni ararken nerelerdeydin?

Dansı bırakmışlardı, şimdi üçü bir arada, beraber sohbet ediyorlardı...

Ad: Çocuklar, ben aslında gitsem iyi olur, halletmem gereken önemli bir iş var..
Al: Dostum, bu partiye gelmeni sağlamak için hepimiz çok uğraştık, daha partinin asıl kısmı başlamadı bile, öylece çekip gidemezsin!
Ad: Ama-
Al: Hayır! Eğlenceyi kaçırmana izin veremem. İş neyse daha sonraya bekleyebilir. Bu anı kırk yılda bir yaşıyorsun, birak da tadını çıkar!!

Aslında Alex haklıydı, hem de yerden göğe kadar.. Her ne kadar Nathalie olayını kafasından atamasa da, biraz daha onlarla kalmaya karar verdi..

"Peki, eve gittiğinde yaşayacaklarından haberi var mıydı??..."

Ama
Parti çok iyi geçmişti.. O geceden sonra Alex, Alya, Nino ve Marinette tayfa olarak biraz daha sokaklarda dolaşmışlardı.. Adrien onlardan erken ayrılarak eve geçmişti....

~Sonraki gece, devriyede~

"Kara Kedi, söylemeliyim ki, yani ben çok teşekkür ederim.."
"Neden? Ben bir şey yapmadım ki?.."
"Dün verdiğin bileklik.. işe yaradı! Adrien Agreste'le olan sorunum çözüldü!"
"Oh, buna sevindim, leydim.. bu güzel bir haber..."

Durgunlaştı.. kendi adını duyunca mı oldu bu, yoksa başka bir nedenden mi, bilmiyordu...

"Sen iyi misin Kara Kedi? Çok solgun görünüyorsun..."

Leydisi sol tarafında, karşısında oturuyordu. Sağ elindeyse, leydisinin göremeyeceği şekilde, bir fotoğraf vardı... Eli titreyerek bakıyordu o fotoğrafa.. çaktırmadan, leydisine belli etmemeye çalışarak...
Adrien Agreste... bir kez daha bu isim çaktı beyninde.. sonra sanki.. bir şey hatırladı... elindeki fotoğrafa dair... bir söz...

"Bence özellikle bu daha özel olmalı"

Kim demişti bunu?! Biri demişti, iyi hatırlıyordu... ama zihninde tam net değildi.. sonra başka bir şey daha hatırladı. -nasıl aklına gelşyordu bunlar bir anda kendisi de bilmiyordu-

"Dostum, Marinette'le olan bu fotoğrafını hala sakladığına inanamıyorum!"

Evet! Şimdi hatırladı! Bu Nino'nun ona yaklaşık 2 hafta önce pazartesi günü söylediği şeydi.. Peki.. ihtimali var mıydı, yani bu fotoğraf... ve Marinette...? Aklına erdiremiyordu ki leydisinin sesiyle puslu düşüncelerden gerçek dünyaya döndü.

"Kara Kedi, tamı tamına 5 dakikadır sana sesleniyorum, bana bakmıyorsun bile! Bir sorun mu var??"
"Ah, ben..iyiyim.. evet.. sadece biraz dalmışım... özür dilerim.."
"Babanın biraz daha iyi davrandığını söylemiştin, işer hala yolunda mı?"

Ah, hayır, bu konu ona artık Nathalie'yi haıtrlatıyordu.. bahsetmek bile istemedi ve konuyu değiştirdi:

"Şu an aramız iyi gibi, yani fena değil, sanırım... sen şu Adrien Agreste olayını anlatsana, merak ettim.."
"Aslında pek bir şey yok, zaten sana bahsettiğim olay sadece bi kere yaşandı, sonrasında da üstünde o konu hakkında konuşmadık.. Geldi geçti..."

Kara Kedi düşünceliydi... bu sözler.. özellikle son söyledikleri.. aşırı tanıdık geliyordu... Diğer bir yandan, Adrien Agreste ve Uğurböceği'nin maskesinin ardındaki kişinin ilişkiisini merak etmiyordu. Gizli kimliğini bilmediği için, Uğurböceği herhangi hayranlarından biri de olabilirdi. Böyle düşündü. Böyle düşünmek istedi.

Devriye boyunca sessizdi. Uğurböceği sonunda geldikleri yerde ayağa kalktığında o da ayağa kalktı. Kendisine doğru yaklaşan leydisini bekledi.. Burnuna küçük bir öpücük konduruşunu... fazla tepki vermedi bu sefer, diğerlerinin aksine. Hala elindeki fotoğrafı ve başka şeyleri düşünüyordu çünkü. Titrememeye çalıyordu. Uğurböceği elini yanağına götürüp kendisine bakmasını sağladığında nihayet gözleri onu bulabildi.

"Gece boyunca suskundun, galiba konuşmak istemiyorsun diye fazla üstüne gitmedim.. ama gerçekten.. iyi olduğuna emin misin?

O sıcak el hala yanağındaydı. Nahifçe bir öpücük kondurdu elinden tutup. Sonrasında gözlerine bakmaya başladı.. Derin, anlamlı mavi gözlere... tabiki o okyanusta kaybolurken aslında ummadığı bir şeyi bulmayı beklemiyordu, daha doğrusu, hatırlamayı...

Yüz ifadesi değişti.. bir şey hatırlamıştı, evet. Uğurböceği'nin dediği o cümle nereden tanıdık artık hatırlıyordu!

"Çünkü bu sadece bir kere yaşandı ve sizi bir daha o konu hakkında konuşurken görmedik"

Bu Nino'nun hoparlör ayarlanırken söylediği şeydi! İyi de, böyle bir şeyi neredeyse duymamıştı bile, nasıl hatırlıyordu şimdi??
Belli ki leydisinin neredeyse bununla aynı cümleyi kullaması, bunda etkili olmuştu...

Y-yani, bu mümkün olabilir miydi? Karşısındaki kız??... Hayır, bu imkansızdı, olamazdı böyle bir şey... Neden bilmiyordu ama inanmak istemiyordu, hem onun Marinette olmadığına dair birçok kanıt vardı önceden beri...

O kadar düşünceliydi ki leydisinin dediklerinin hiçbirini duymamıştı... O sürekli kara kedi'ye sesleniyor, bir cevap bekliyordu...

"Tamaamm, sanırım gerçekten konuşmak istemiyorsun... anlıyorum.. ama kendine iyi bak olur mu? Başına kötü bir şey gelmesini istemem..."

Sonra sıkıca sarıldı ona Uğurböceği. Ayaktayken boşlukta gibi hissediyordu kendisini. Omzundaki başa dayadı başını, o da karşılık verdi bu içten sarılmaya...

Sonrasında ayrıldılar.. Eve gitmedi o gece. Aslında bakılırsa, artık evde de kalmak istemiyordu. Doğru düzgün düşünemiyordu.. Çatılarda dolaştı uzun süre.. Nerede uyukladığını bile bilmiyordu.. Ama her gece böyle devam edemezdi... Sonra aklına asmalı çatı geldi... O geceden sonra Asmalı Çatı'da kalacaktı. Babasının yüzünü bile görmek istemiyordu...

***

Yalnız ertesi gece gördükleri şey, aklındakilerin biraz uzaklaşmasını sağlamıştı.

"Kara Kedi, bunu acilen görmen gerekiyor!" sözüyle irkildi. Telefonu hemen kapatıp Asmalı Çatı'da olan leydisinin yanında gitti.

Kk: Leydim, neler oluyor?!
Ub: Şuna bi bak!! (Yoyosunu kara kedi'ye uzatır, Uğurbloğun'daki fotoğrafı gösterir)
Kk: Bu da ne böyle?!
Ub: Onlar bizi nasıl fark ettiler?!!
Kk: Ugh, böyle bir şey... Alya! Nasıl yapar?
Ub: Uuh, aslında, onun zaten şüpheleri vardı... yani bize dair... ve sonuçta o da başarılı bir gazeteci...
Kk: AMA ANLAMIYORSUN! İŞİN İÇİNDE ALEX DE VAR! BAK!!
Ub: N-ne?!

Kara kedi elinde tuttuğu yoyodaki fotoğrafı büyüttü ve aşağıya kaldırdı. Fotoğrafın altında fotoyu çeken kişinin ismi yazıyordu:

"Fotoğraf: Alex Khaipre"

Kk: Gerçekten, ne kadar masum, öyle değil mi?!
Ub: Kara Kedi ben-
Kk: İşte! O arkadaşın da da her işe burnunu sokuyor!
Ub: Ama onun uğurbloğunda Alya'yla ortkalaşa çalıştığı gerçeğini unutuyorsun-
Kk: Ne fark eder?? Haber uğruna yaptıkları hiç hoş değil...

Uğurböceği bakışlarını indirdi.. Şu anda herkes bunu konuşuyor olmalıydı.. Ne yapacaklardı?? Diğer herkese ne diyeceklerdi?? Ve özellikle de, ya Hawk Moth bunu koz olarak kendilerine karşı kullanırsa???! İşler çığırından çıkar mıydı?!

Burada söz konusu geçen fotoğraf tahmin edilebileceği gibi Alex'in parti gecesinde Alya'nın baskısıyla çektiği fotoğraftı. Alya bu gece Uğurbloga yüklemişti onu... Şimdi tüm medya bu haberle çalkalanıyordu..

Kk: Tamam, beni dinle, bir süre görüşmeyelim. En azından hakkımızda çıkacak olan konuşmalar biraz dinene kadar... Medyayla ve diğer herkesle uğraşmayı gözüm kestirmiyor...

Aslında medya Kara Kedi'nin {yani Adrien'ın} en alışık olduğu şeylerden biriydi.. Hayranlar, fotoğraflar çektirmek isteyenler, bir sürü soru yöneltenler... ama şu durumda, şu düşündükleri ve yaşadıklarıyla bununla uğraşmak istemiyordu...

Ub: A-ama sen neler diyorsun? Peki ya Paris'in güvenliği??!
Kk: Bak, sen de biliyorsun ki son bir haftadır hiç akuma saldırısı olmadı, ki bence büyük ihtimalle bundan sonra olmaz da... diğer basit şeyleri de Paris polisi halleder. Bundan eminim...
Ub: Ama Kara Kedi...
Kk: Leydim, bence şu an en doğrusu bu.. lütfen...
Uğurböceği başını eğdi.. İstemeden de olsa bunu kabul etmek zorunda kaldı...

Tabi Kara Kedi'nin "birkaç gün sonra konuşmalar ve dedikodular azalır" düşüncesi tutmamıştı. Gün geçtikçe haber herkese yayılıyordu, herkes bunu konuşuyordu. Gündem olmuştu...

Tüm bunlardan sıkılmaya başlamıştı Adrien. Tabi ki leydisiyle olan ilişkisini bi gün herkese duyuracaklardı. Ama bu şekilde olmasını beklemiyordu..
O gün Alex iş için Agreste'lerin evine gelecekti. Aradan birkaç gün geçtiği için, Adrien da tekrar eve dönmek zorunda kalmıştı, en azından üniversite dönemi bitene kadar... ama hala babasıyla konuşmuyordu, yüzüne bakmıyordu, evde de çok az duruyordu zaten...

Alex'in geleceği aklından çıkmıştı Adrien'ın. Onu odasının kapısında görünce şaşırmıştı... Zaten yaşadığı acı onu delirtiyordu, bir de üstüne bu.. her şeyi daha da perçinliyordu. Tabi ki tüm hıncını ve öfkesini Alex'ten çıkarmak istemezdi, hatta sonrasında buna pişman olacaktı, ama şu an, kendini tutamıyordu..

Adrien Alex odaya girdiğinde kapıyı kapattı ve neredeyse açtı ağzını yumdu gözünü...

"Eeee, Adrien.. son çekimler hakkında..."
"Senden beklemezdim Alex.. Nasıl yapabildin bunu?! NASIL?!!"
"Ben mi? Ben ne yapmışım ki?"
"O FOTOĞRAFI ÇEKTİĞİNE İNANAMIYORUM!!"
"Hangi fotoğraf? Sen haberin yokken çektiğim mi? Yoksa onu buldun mu? Dostum, özür dilerim, ama bu kadar tepki vereceğini düşünmemiştim..."

[Tabi burda Alex'in bahsettiği fotoğraf, rastgele bir çekim sırasında Adrien yorgunken Alex'n onu yorgun yüzünü çektiği bir fotoğraftı.. Alex Adrien'ın Uğurbloğun'daki fotoğraftan bahsettiğini nerden bilebilirdi?!]

"SEN NEDEN BAHSEDİYORSUN?! SENCE DE HAKSIZLIK DEĞİL Mİ?"
"Bi saniye, haksızlık mı?! Hangi fotoğraftan bahsediyorsun sen??"

Adrien bilgisayarından Uğurbloğun'daki fotoğrafı açtı... şimdi ikisinin de gözleri önündeydi...

"ONLAR NE HİSSEDER, NE YAPAR DİYE HİÇ DÜŞÜNMEDİN Mİ?!"
"Bi-bi saniye, NE?!"
"Bak, kaç gündür ortalıkta görünmüyorlar, sence neden?!"
"Adrien, beni bi dinle-"
"Nasıl yaparsın bunu, nasıl?!!"
"Adrien, önce beni dinlemen gerekiyor! Lütfen... O fotoğrafı Alya yüzünden çektim.. Çekerken ne çektiğimden benim bile haberim yoktu.. çok karanlıktı.. hem, parti gecesi Uğurböceği ve Kara Kedi'nin orada olacağını nereden bilebilirdim ki?! Sonrasında zaten fotoğrafı Alya aldı.. gerisine pek karışmadım..."
"Ama en azından paylaşmasına engel olabilirdin!!"

Alex de Adrien'a bozulmuştu...

"Bu seni neden bu kadar ilgilendiriyor?! Sanki Fotoğraftaki kişi senmişsin gibi konuşuyorsun!!"
"B-ben... elbette ki değilim.. Ama kendimi onların yerine koyunca.. hiç hoş değil.. dayanılmaz!!"
"Pekala Adrien, sen mantıklı düşünmeye başlayana kadar seni yalnız bırakıyorum, hoşçakal! Umarım sakinleşebilirsin"

Kapıyı arkasından çarpıp gitti Alex... çok mu sert davranmıştı?? O zaman Alex'n onun için anlamının farkında vardı.. Ondan haz etmemek bahaneydi, o, şu zamanlarında en çok yanında olan kişiydi, ona destek çıkan kişiydi.. Şimdi, onu ani bi sinir patlamasıyla kaybetmiş olabilirdi.. Kendine lanet etti ama, bilgisayardaki fotoğrafı gördükçe öfkesi dinmiyordu bir türlü...

"Mantıklı düşünmeye başlayana kadar seni yalnız bırakıyorum.."

"Yalnız bırakıyorum..."

"Yalnız..."

İşte... yapayalnız kalmıştı... Birkaç gündür leydisiyle de görüşmüyordu... En yakın arkadaşına da çok kötü davranmıştı... Bilgisayarı kapattı. Hiç düşünmeden dönüştü ve kimse görmeden doğruca Asmalı Çatı'ya doğru gitti... en azından orda yalnız kalmak daha kolaydı...

**

Not: Uzun zaman sonra 2000 kelimenin üstüne çıktım, şaşırtıcı :DD

Continuă lectura

O să-ți placă și

12.1M 589K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
21.8K 1.3K 35
Jungkook; Dolabımın şifresini değiştirip üstüne bir de içini prezervatiflerle dolduran orospu çocuğu sendin değil mi? Jungkook hoşlandığı kıza çok ya...
103K 6.5K 36
Malfoy ve Black iki ezeli rakip ve birbirlerinden nefret eden iki küçük çocuktur. Black'in 4. Sınıfta Harry'nin yerine arayıcı olmasından sonra Malfo...
35.1K 3.1K 12
Kim Taehyung öğrencisine fazla mı ayrıcalık tanıyordu? Daha ona sınav cevaplarını verdiği kısma gelmedik. Yaş farkı !