Tuhaf

By monnmiraculous

19.8K 1.4K 2.9K

'Neden tüm bu tuhaflıklar onun başına geliyordu? Tam hepsi bitti derken, en kötüsünü sona mı saklamıştı kader... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29 - Part 1
Bölüm 29 - Part 2
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45
Bölüm 47
Bölüm 48
Bölüm 49
Bölüm 50
Bölüm 51
Bölüm 52
Bölüm 53
Bölüm 54

Bölüm 46

287 21 10
By monnmiraculous

~Cumartesi Akşamı, saat 8 suları, partiden önce~
O gün nöbet sırası Uğurböceği ve Kara Kedi'deydi. Yalnız 23.00'e kadar devriye gezeceklerdi. Sonrasını Kraliçe Arı üstelenecekti. Aynı saatte de parti başlıyordu. O güne kadar ikisi birbirlerine parti hakkında hiçbir şey söylemediler, zaten küçük çaplı bi partiydi ve kimliklerini riske atamazlardı, her ne kadar Hawkmoth artık binde bir akuma salsa da...

Kk: Eee, yani ayrılıyor muyuz?
Ub: Sadece şimdilik, acelem var, üzgünüm, gitmeliyim, yarın tekrar devriyemiz var nasılsa, hoşçakal kediciğim!
Kk: Bekle!
Ub: Bir şey mi var?..
Kk: Evet...
Cebinin fermuarını açtı.. içinden koyu renkli bir bileklik çıkardı.. Bu, ilk başta Uğurböceği için bir anlam ifade etmemişti ancak sonrasında tanıdık gelmeye başlamıştı...
Ub: Bu.. yoksa...?
Kk: Evet, 5 yıl önceki bileklik, yani ben boşluktayken bende değildi, ama eve döndüğümde onu masamın kenarında öylece dururken buldum. Belki istersin diye düşündüm..
Ub: Aslında, daha önceden olsa kabul etmezdim, bana yaşattıklarını hala unutamıyorum çünkü... ama aradan yıllar geçti öyle değil mi?..
Kk: Dediğim gibi leydim, eğer istersen... sana kalmış..
Ub: Pekala, alıyorum... teşekkür ederim kedi.. şimdi gitmem gerek... görüşürüz!!
Kk: Ben de gitmeliyim, iyi geceler dilerim leydim!..

***

Mari eve gelip diktiği elbiseyi giydi. Bu sefer geç kalmaması gerekiyordu, ki geç kalmayacaktı da. Adrien için de aynı şey geçerliydi. Ancak partiye yetişebilmelerinin asıl sebebi, oraya dönüşmüş olarak gitmeleriydi. Tabi, sivil hallerini ilgilendşren bir olayda diğer kimliklerini kullanarak hareket ettikleri için başlarına bir felaketin gelmemesi olanaksızdı. Ya da iyi bir gelişme mi demeli buna??...

Partinin yapıldığı yer köklü ve eski bir binaydı ama iç dekorasyonu mükemmel ve bir o kadar da moderndi. Parti henüz başlamışken her şey gsyet iyi gidiyordu, Alya'nın gözleri Marinette'i aradığı için sürekli kapıya kayıyordu.. Yanına gelen Alex'i görünce dikkati dağıldı ve onu küçük balkona çağırdı. Siyah zarif korkuluklu, en fazla 4 kişinin sığabileceği bir balkondu bu. Çok fazla da dilkat çekmiyordu ama dışardan bakıldığında hem nostaljik hem de nahif bir görüntüsü vardı.
Alya balkonda Alex'e neleri fooğraflaması gerektiğinden ve parti hakkında kendi bloğunda yayınlanacak ayrıntılardan bahsediyordu.. Sohbetleri normal bi şekilde devam ediyordu, ta ki Alya'nın gözüne karşı binada bir şey çarpana kadar..

Alya partide Marinette'i aradığı sırada, Marinette Uğurböceği olarak parti yerini arıyordu.. İlk kez bu yere geliyordu ve yolu şaşırmıştı.. Sonunda bulduğunu düşündüğü binanın çatısına doğru ilerledi. Ancak çatısına gitmekte olduğu bina, parti binası değildi, hemen yanındaki komşu binaydı. Çok yakın oldukları söylenemezdi, ama çok uzak da değillerdi birbirine bu binalar.

Uğurböceği'nin üzerinde Marinette sakarlığı vardı o gece. Acele ediyordu çünkü. Eli ayağına dolanmıştı ki tam da vu yüzden gittiği çatıdaki partnerinin silüetini göremedi. Hızla ve sert bir biçimde çarptı ona. Partneri ise o sırada gizlice partiyi izliyordu, birazdan girecekti içeri. Kendisine çarpan leydisiyle yere yığıldı. Şaşkına dönmüştü çünkü bunu beklemiyordu. Sessizce bağırmasına engel olamadı. Uğurböceği'yse hala çarptığı kişiyi tanıyamadığından bahaneler üretmeye başlamıştı, kendini toparlamaya çalışıyordu.

Ub: Ah, ben çok özür dilerim umarım incitmemişimdir, biraz dikkatsizdim, kusuruma bakmayın, gerçekten-
Hala yerde yatan kedininse şaşkınlıktan ağzı açık kalmıştı, karanlıktan da tam göremiyordu.
Kk: Leydim?!
Ub: Leydim mi??! Bir saniye.. Kara Kedi?!
Kk: Senin burda ne işin var??
Ub: Asıl senin burda ne işin var?!
Kk: Uuuh, ben.. eve gidiyordum... biraz işim uzadı da...
Ub: Ne tesadüf, ben de! Benim aciliyetim de az önce bitti, eve yetişmek için acele ediyordum-
Kk: Demek başında söylediğin gibi dikkatsizdin ha, ne o, yoksa beni mi düşünüyordun??..
Ub: Her zaman işlerin sana odaklanmış olmasını istiyorsun kedicik, biraz fazla değil mi sence de?
Kk: Yine de basit bir evet deseydin sorun olmazdı, değil mi? Ayrıca...
Ub: Ayrıca ne?..
Kk: Eeem, üstümden kalkabilir misin?...

Uğurböceği nasıl durduğunun ancak o zaman farkına vardı. Kara Kedi'yle göz göze geldikten sonra hemen ellerini geri çekti ve ayağa kalktı. Sonrasında da kara kedi'yi kaldırdı. Kızarmış yanaklarının fazla belli olmamasını umuyordu..

Kk: Eh, inkar edemem, ben olsam ben de bana düşerdim..
Ub: Kes sesini...

Birkaç adım uzaklaşmıştı, tabi bu sırada karşı binada balkonda konuşan Alex ve Alya'dan habersizdi.. İkisi de öyle...
Kara Kedi ona doğru yaklaştı ve belinden çekti onu. Aniden olmuştu ve bunu beklemiyordu..

Kk: O zaman bu gecelik veda ediyoruz, değil mi?
Ub: Evet, yani ikimizin de gitmesi gerekiyor, ayrıca acele-
Kedi'nin gülümseyen bakışlarını görünce durdu. Kekelemenin bir anlamı yoktu. Kollarını onun omzuna doladı. Olabildiğince parmak ucuna kalktı ve gecenin karanlık sessizliğinde uzunca bir öpücük bıraktı dudaklarına. Kedi'yse belini daha sıkı sarmıştı o an. Saçında gezen narin elleri hissederken içi kıpır kıpır oluyordu..
Onlar bu anı değerlendirdikleri sırada, anı tek değerlendiren onlar değildi...

Alya ve Alex konuşurken, Alya'nın dikkatini bir şey çekmişti bir anda. Zaten karşıdan gelen ufak çaplı bir gümbürtü sesi duymuştu. Alex'le konuşurken o iki gölgeli silüeti görünce daha da şüphelendi. Ama Alex'le konuşurken ona bir şey belli etmek istemedi, ta ki bu silüetleri tanıyana kadar.

"AMAN TANRIM" diye bir çığlık atacaktı ki kendini tuttu ve kısık sesle söyledi bunu. Alex ona şaşkın şaşkın bakıyordu. "Bir sorun mu var?" diye sordu. Neler olduğunu anlayamamıştı.
"Çabuk, çabuk kameranı çalıştır, yanında, öyle değil mi, acele et, çabuk, sorgulama!"

Eli ayağa birbirine dolaşan Alex de afallaşmış bi şekilde Alya'nın dediğini yaptı, ne yaptığını neredeyse bilmiyordu bile! Deklanşör tuşuna basmasıyla fotoğrafı çekmesi bir oldu. Alya içinden sevinç çığlıkları atyordu.

Al: Neler olduğunu bana anlatacak mısın artık?
Aly: Alex, bu kadar kör olma... şunlara bak, hemen karşımızda, Uğurböceği ve Kara Kedi!..

Tam karşılarında sayılmazdı, her ne kadar binalar aynı boyda olsa da, Alex ve Alya terasta değildi, Uğurböceği ve Kara Kedi'den bir kat aşağıda duruyorlardı yani. Ancak bu onları göremeyeceği anlamına gelmezdi. Küçücük balkonda yerinde duramıyordu şimdi Alya. Alex'e de gördüğünü göstereceklen Uğurböceği ve Kara Kedi'nin ayrılmak üzere olduğunu fark etti. Yine de bakışlarını Alex'e yöneltip sordu:

"Görebildin mi onları???"
"Eee, sanırım.. onlar ub ve kk ydi öyle değil mi?"
"Ayynen öyle, buna inanamıyorum! Bunca zaman..."
"Neden böyle söylüyorsun, devriye geziyor olamazlar mı?"
Zavallı Alex o an Alya'nın yarattığı telaşla çektiği fotoğrafa bile bakamamıştı.. Alya elinden kamerayı alıp gözüne sokma derecesine getirdi Alex'in...
"A-ama bu..."
"Evet, kesinlikle!! Bunun bloğumda alacağı yer için sabırsızlanıyorum!"
"Eeem, bilemiyorum Alya, ya bundan hoşlanmazlarsa??"
"Deli misin?!! Bundan 5 yıl önce de hep şüphelerim vardı, ama o kadar resmiydiler ki anlamak mümkün değildi.. Demek bunca zaman... inanamıyorum! Nasıl bu kadar saklamışlar?!"
"Nerden biliyorsun?! Belki de yeni çıkmaya başladılar?"
"Hah! Gördün mü? Sen de merak ediyorsun işte! Mükemmel bir blog yayını olacak bu!"

Böyle demesine rağmen, Alex'in de Alya hakkında bilemeyeceği bir şey vardı: Rena Rouge.

Uğurböceği ve Rena gece birlikte nöbettelerken, Rena'nın çaktırmadan Uğurböceği'ne aşk ilişkileri hakkında sorular sorduğu oluyordu, o da bazen Kaplumbağa'yla yaşadıklarını anlatıyordu.
Uğurböceği'yse hep üstü kapalı cevaplar döz ediyor, Kara Kedi'den bahsetmiyordu bile, onun lafı açıldığında ona karşı en ilgisiz tavrını sergiliyordu, partnerden başkası değilmiş gibi bahsediyordu ondan..

Yıllarca işte böyle saklamayı başarmıştı, hem Alya'dan hem de diğer tüm medyadan... Tabi son 1 yılda... bazı hataları yüzünden istemeden de olsa dikkatleri üzerlerine çektiği doğruydu. Ugh, ne olurdu ki sanki Kara Kedi bu kadar sık buluşmayı istemeseydi?! Bazen onu suçluyordu Uğurböceği.. ama kendisinin de payı vardı bunda, baştan kendisi kabul ediyordu bu teklifleri bir kere..

~tabi bizim asıl Uğurböceği'miz, bunların hiçbirini bilmiyor, kendisi hariç diğer herkesin Kara Kedi'yle geçen 5 yılı vardı geçmişte. Onunsa yoktu.. bahsi geçen kısım, Kara Kedi'yle koca 5 yılı geçirmiş olan, gerçek Uğurböceği'ne göre sahte olan Uğurböceği'ydi. Gerçek Uğurböceği 5 yıl boyunca kediciğini bekleyen ve onun özlemiyle gün geçtikçe kahrolandı. Yapmacık olanın hayatındaki hiçbir gelişmeyi de bilmiyordu zaten...~

"Gerçek Uğurböceği"nin gece Rena'yla yaptığı konuşmalardaysa, Rena Uğurböceği'nin bir sevdiği olduğunu biliyordu. Yalnız bu kişiyle hiç tanışmamıştı ve nasıl biri olduğunu bilmiyordu.. Sadece Uğurböceği'nin onun hakkıda konuşurken çok hüzünlendiğini ve üzüldüğünü biliyordu, onun sevdiğini kaybettiğini sonradan öğrenmişti çünkü. Ondan sonrasında da bu konudan fazla söz etmemişti, hatta neredeyse kesmişti.

Tabi Alex bunların hiçbirini bilemezdi,Alya'nın Rena Rouge olarak geceleri nöbet tuttuğunu, bazı geceler Kaplumbağa'yla ortaklaşa nöbetleştiklerini... Rena'mın Uğurböceği'nr ne kadar yakın oluğunu... işte bu yğzden de Alya üzerinde pek fazla durmadı:

"Hem, pek de yeni çıkıyorlarmış gibi gözükmüyorlar, dedikoduları ne çabuk unuttun, bir yıldır ortalık kaynıyor!"
"Doğru olduğu ne malum? Bi haberin güvenilir olması en önemli özelliğidir, bunu biliyorsun.."
"Ah, hadi ama! Nadia 'ya bile çıktı! Hem, benim teorilerimi görmezden mi geliyorsun sen bakayım??"
"Öyle bir şey demedim, bayan çok bilmiş, seni fotoğrafınla baş başa bırakıyorum ve eğlenceye katılıyorum, hoşçakal!"
"Hey Alex, bekle!"
"Evet?"
"Bunu diske atabilirim değil mi?"
"Tabi, ama sonrasında kameramı bana getir lütfen, o yeni kameram, kısaca kıymetlimss"
"Tamam tamam, gözüm gibi bakarım ona, merak etme, emin ellerde!"

Tabiki gözü gibi bakacaktı, bir tarih yazmak için gerekli olan fotoğraf içinde duruyordu çünkü! Hemen işe koyuldu, sabahtan beri parti dekorasyonlaryla uğraştığı için bilgisayarı yanındaydı, hemen kamerayı bilgisayara bağlayıp diske aktardı fotoğrafı. Dönem sonu partisinden bile daha heyecan vericiydi bu olay.

Diğer yandan, Alex ve Alya balkonda ub ve kk hakkında konuşurken, ub ve kk çoktan yollarını ayırmışlardı bile! Alex ve Alya'yı fark etmemişlerdi o sırada...İkisi de zıt yönlere ilerlemişti.. Ancak Mari yine de dikkat çekmemek için dönüştükten sonra binanın çatısındaki kapıyı kullanıp merdivenlerden inmişti parti salonuna. Adrien ise takım elbisesiyle aşağıdan, girişten girmişti binaya. Yukarı çıkmaya başlamıştı merdivenlerden. Aynı binanın balkonu gibi, merdivenleri de küçüktü buranın, iki kişi yan yana dursa sıkışıp kalırdı orada. Neyseki geç kaldığı için kalabalık yoktu.

Marinette çatıdan girdiği için birkaç dakika erken gelmişti Adrien'dan. Alya onu gördüğü an koşarak ona sarıldı ve kollarına yapıştı. Çok heyecanlı görünüyordu ve elindeki diski sallayıp duruyordu, ne olduğunu anlayamamıştı Marinette.

"Kızım, elimdeki şeye inanamayacaksın.."
"Alt tarafı bir disk değil mi? Neden bu kadar önemli??"
"Sence???!"
"Bir saniye! Yoksa Uğurbloğun'dan gönderdiğin yayın teklifi kabul mü edildi?! Onunla ilgili bir şey mi?!"
"Agh, hadi ama Marinette, bazen fazla aptalı oynuyorsun.. olay şu ki..."
daha demeye fırsat kalmadan Alex yanlarında belirdi.. Çalan müzik eşliğinde dans etmeyi teklif etti ve Mari daha cevabını söylemeden onu Alya'nın yanından çekip çıkardı. Marinette Alya'dan kurtulduğu için rahat bir soluk aldı.

M: Ahh, beni kurtardığın için çok teşekkür ederim, boğuluyordum neredeyse!
A: Hay, hay.. lafı bile olmaz... büyük ihtimalle son çektiği, daha doğrusu benim çekmek zorunda kaldığım, fotoğraftan bahsedecekti ama, her neyse.. bırakalım fotoğrafıyla övünmeye devam etsin, asıl eğlenceyi kaçırıyor...
M: Nino nerelerde?..
A: Müzikle ilgileniyor olmalı, birazdan burada olur... Nino demişken aklıma geldi,  umarım Adrien da gelebilir, geleceği büyük bir ihtimaldi ama yine de onun babasına güvenmiyorum.
M: O-oh, A-adrien demek (tabi ya! Tabii de o da partiye geliyordu! Peki ya o gelince ne yapacaktı?! Son buluşmalarındaki gibi herkesi terkedip öylecd bırakamazdı bu sefer.. Sadece ümitdizce gelmemesini veya gelse bile ona fazla yaklaşmamayı umuyordu...)

Onlar hızlıca dans ederken, Adrien belirdi kapıda.. Nino ve Alya onu karşılıyordu ve selamlaşıyordu. Alex de Adrien'ı görünce ona el salladı ve yanlarına gitti, arkasında oldupu yerde duran Marinette'i görünce şaşırdı:
A: Gelmiyor musun?
M: Ah, ben... şey.. yani sen git, benim lavaboya gitmem gerekiyor, size hemen yetişirim!
A: Tamamdır, ortalardan kaybolma!
M: Haha, tabi... (giderek sessizleşir) tabi... ha... ha

Tuvalete gelmişti. Aynada kendine bakıyordu . Şimdi ne yapacaktı?! Ya Adrien onu dansa kaldırırsa?! Buny yapabilirdi... Üstüne yığılıp kalmaktan korkuyordu..Peki nasıl kimseye belli etmeden ve ayrıca Adrien'ın da dikkatini çekmeden uzak kalacaktı ondan?...

Continue Reading

You'll Also Like

13.2K 557 19
Yan daireden gelen sesler gün geçtikçe artıyordu. Artık dayanılmaz bir hale gelmişti. Her gece başka bir kadın girip çıkıyordu...
64K 4.8K 28
İlkin geçmişte yaşanan tatsız durumları bir daha yaşamayacaktı. Gelecek sefer Barış Alper'in yanından dahi geçmeyecekti.
112K 6.1K 33
civciv: sarma mı yaptin gercekten __ #galatasaray 'da 1. 01.08.24 #barışalper 1. #yunusakgün 1. #millitakımlar 1. __ başlama tarihi 19.08.23 bitirm...
54.9K 6K 21
Taehyung bir katildir ve hapishaneden kurtulmak için taklit yaparak akıl hastanesine girer. O sırada orada hasta yatan Jungkook ile karşılaşır ve Jun...