▪️46▪️| Huzur

5.9K 446 2.6K
                                    

Medya Lucius








"Sıradan bir çocuk değil. Psikonazi ve olağünüstü duygusuzluk... onu ilk gördüğümde de bunlara sahipti. Mugglelarlar yetiştiği halde. Aklından ne geçtiğini anlamak mümkün değil."

Dumbledore'un sözlerinden sonra Mcgonagall'ın yüzü düşmüştü. "O sadece sevgi görmemiş bir çocuk. Babasının cinayeti onun işlediğini düşünmüyorsun öyle değil mi? 16 yaşında bir çocuğun. Bunu yapan dayısıydı ve itiraf etti."

Dumbledore derin bir nefes verirken kararsızdı. "O yapmış olmasa bile, şüphemi çeken davranışları saymakla bitmeyecek. Tek hissiyatı annesinin kanına duyduğu gurur. Bu çocuk ya geri dönülemez bir durumdaysa? Bu saatten sonra ne kadar iyileşebilir? Sevgisiz yaşamış olan bu çocuğa şefkatim sürse de, dikkatli olmalıyız."

"Peki ya... haklıysan. Ya o gerçekten çok zeki bir katilse?"

"Buna emin olmadığımız sürece, ona bir şans daha vermeliyiz Minerva. Öksüz ve yetim bir çocuktan vazgeçmek,  onu olduğu karanlığa daha da itmek olmaz mı?"

Tom Riddle Dumbledore'un bu sözlerini gizlice dinlerken her şeyi aklına kazımıştı. Ondan beklenenler belliydi. O da zaten azıyla yetinmeyecekti. Çağın en büyük büyücüsü olan Dumbledore'un ondan bahsederkenki tedirginliği Tom Riddle'a derin bir haz verirken yolunu seçtiğine emindi.


Tek hissiyatı annesinin kanına duyduğu gurur. Bu çocuk ya geri dönülemez bir durumdaysa? Bu saatten sonra ne kadar iyileşebilir?

Adam perdenin ardından sızan ışığa çevirdi yüzünü. Genç kadını uyutmak için yaptığı tılsım işe yaramıştı. Gece açılan kapıyla uykusu bölündüğünde sessizce ne yapacağını beklemişti. Üzerini çıkarıp yanına uzanan kadın ağlamaya başladığında ise bedeninin kaskatı olduğunu hissediyordu. Ona sığınması için aylarca beklemişti, muhtaç hissetmesi için.

Şimdi ise sadece güçlü olmasını diliyordu. Hermione'nin gözyaşları dinmek bilmezken ona sıkıca sarılıp burnunu saçlarına gömdü.

"Kendin ol. Benimle kal. Seni daha fazla kırmayacağım."

"Keşke inanabilsem."

Adamın yüzü kasıldı. Söz vermek istiyordu, ancak tutamayacağını biliyordu. Dumbledore'un söylediği gibi o geri dönülemez durumda, iyileşemeyecek bir vakaydı. Benliğini kabulleniyordu, ve asla değişmeye çabalamamıştı. Dumbledore'un en büyük hatası, belki de ona bir şans verecek kadar hayalperest oluşuydu.

Her zaman farklı olan kişiydi. Ancak hayatında ilk kez yaşadığı bu an her şeyi yalanlıyordu. Güç için yaşadığı bu hayat daha farklı bir hırsla devam ediyordu. Onu teselli ederken bencil değildi. Çünkü tam olarak korktuğu şey Hermione'nin bağını hayatla kopartması ve  güçsüz kalmasıydı. Bunu görmeye hazır olamayacak kadar alışmıştı kadına.

Hiç tanımadığı annesi ve Noah dışında daha önce hiçbir kaybı düşünmemişti. Şimdi ise kızı her ne kadar yanında tutacak olursa olsun, ölü bir ruhu görmek istemiyordu. Onun kendi ruhunu istiyordu. Arkasında değil, yanında. Uzun süren uykusuzluktan sonra gözleri kapandığında aklında başka bir şey yoktu.

Yanında hissettiği hareketle gözleri hızla açılırken Hermione kendisini yatakta atarcasına lavaboya koşuyordu. Bakışları arkasından kitlenirken kaşları hızla çatıldı. Kızın öğürdüğünü görebiliyordu. Çarşafı üzerinden hızla attıktan sonra aceleci adımlarla kilitlenen kapıya yaklaştı. İçeriden gelen inleme seslerini duyuyordu, kapıya sertçe bir kaç kez vurduktan sonra cevap alamadı.

MERCY | TomioneWhere stories live. Discover now