▪️42▪️| Çağrı

6.1K 440 1.9K
                                    





Adamın parmakları masasında düzenli sesler çıkarırken asası hemen yanı başındaydı. Önünde dizilmiş adamlarsa titreyen dizleriyle onu bekliyorlardı. Gelişinin üzerinden 4 saat geçmişti ve henüz kızdan hiçbir haber yoktu.

3 aydır yoktu ve kızın burada olmaması demek... kabul edilebilir bir şey değildi. Hermione'yi defalarca uyarmıştı. Ona başına ne geleceğini çok iyi anlatmıştı. Ve yine de... kız kaçmış mıydı? Yaklaşık 20 ölümyiyen odanın etrafında oturup adamın vereceği kararı bekliyorlardı. Kalanlarsa kızı ülkenin her yerinde arıyorlardı. Ellerinde tek bir çizim vardı. Tom Riddle'ın çizimi.

Yerinde oturan karanlık lordları ise parmaklarıyla tuttuğu ritmi kestiğinde salona ürkünç bir sessizlik çöktü. Karşısında dikilen ikili ise Bellatrix ve Rodolphus'tan başkası değildi. Birbirlerinden bir metre uzaklıkta Lordun karşısında duruyorlardı. Onlardan biraz uzakta ise ifadesizce karşısını izleyen Lucius Malfoy vardı.

"Leydi Pedigree'yi en son ne zaman gördünüz?" dedi tıslarcasına. Nagini odanın bir köşesinde kıvrılmış dururken Bellatrix kısaca Rodolphus'a baktı.

"2 gün önce beraber içmeye gitmiştik." Dedi titreyen sesiyle zorlukla konuşarak. Rodolphus Karanlık Lord'un gözlerini kadına dikmesiyle korkuyla sevdiği kızı izledi. Sonrasında kendisi bir adım öne çıktı.

"Lordum Granger oldukça sık kendi başına dışarı çıkar-"

"Daha önce kaçtığını bildiğiniz halde... onu önemsemediniz mi?" dedi Tom Riddle dişlerini sıkarken. Bellatrix'in gözleri yaşarırken ne diyeceğini bilemiyordu. O esnada ölümyiyenlerin arasından biri bir adım öne çıktı.

"Dün akşam saatlerinde düello odasının yanındaki kütüphanede onu gören bir ev cini varmış."

Tom Riddle duyduğuyla beraber derin bir nefes alırken en azından bu onu biraz rahatlatmıştı. Dün... dün buradaydı. Kaçmamış olabilirdi. Çene kasları gerilirken karşısında dikilen Bellatrix'i gördü. Kadının Hermione ile yakın olduğunu çok iyi biliyordu. Kimin suçlanması gerektiğini de. Eli asasına giderken tüm ölümyiyenler soluklarını tuttu.

Vaz geçerek asasına uzanan elini yumruk yaptığında gözlerini Lucius Malfoy'a çevirdi. Başından beri orada olan adam soluk mavilerini bir kez olsun önünden çekmemişti. Tek bir yorum bile yapmamıştı.

"Lucius. Sanırım verilmesi gerekilen cezayı biliyorsun."

Lucius Voldemort'un sorusuyla hızla bakışlarını ona çevirdiğinde öfkeli gözlerle karşılaştı. Adamın tüm bedenini sıkarken dudağındaki hafif kıvrılma ona neler olduğunu anlatır gibiydi. Bellatrix korkuyla Lucius'a döndüğünde dolan gözleri ile ona baktı. Rodolphus ise panikle bekliyordu. Lucius lordunun alacağı hazzın farkındaydı.

Asasını pelerininden çekerken kendisini izleyen yaşlı gözlerle karşılaştı. Tüm bedeni titrerken Lorda yalvaramayacağını biliyordu. İşe yaramazdı, sadece daha fazla öfkelenirdi. Tom Riddle Lucius'un Bellatrix'le bağını çok iyi biliyordu. Zaten bu yüzden istemiyor muydu?

"Sadakatini kanıtla Lucius. Bir kez daha." Dedi Tom Riddle masada hafifçe eğilirken. Hermione'nin yokluğu tüm vücudunda yoksunluk yaratıyordu. Sadistik yöntemleri onu sakinleştirmeyecek olsa da, az da olsa rahatlatacaktı. Lucius Fransada'yken bunu anlayacak kadar tanımıştı lordunu.

Bellatrix'e dönüp asasını kaldırırken kadın başını hafifçe iki yana salladı.

"Selorpio!"

Bir kırbaç gibi havada savurduğu asasından çıkan lanet kadının sırtına indiğinde Bellatrix acıyla inleyerek yere çöktü. Siyah elbisesinin sırtı kana bulanırken Rodolphus gözlerini sıkıca yumdu. Kılıç izi gibi oluşan yarası şimdiden kanlar içindeydi. Titreyen ellerini birbirine hapsederek kendini kontrol etmeye çalıştı.

MERCY | TomioneOù les histoires vivent. Découvrez maintenant