▪️39▪️| Çocuk

4.9K 417 957
                                    




Neredeyim ben?

En son hatırladığım, yastığa başıma koyduğum andı. O gün mühür olan adam beni dirseğimden yakaladığında her ne kadar peşinden gitsem de onu yakalayamadan cisimlenmişti. Düşünceler başımı ağrıtırken hayali insanlarımla beraber malikaneye varmış ve uyuyakalmıştım.

Peki karanlığın içinde ne işim vardı? Dizlerimin üzerine kalktım. Hiçbir şey göremiyordum.

"Burası neresi? Kimse var mı?" dedim kollarımla kendimi sararken. Bir rüya olamayacak kadar gerçek hissediyordum. Soğuk nefesimi alıp verirken kendimi duyabiliyordum. Zorlukla ellerimle kontrol ederek ilerlemeye başladım.

"Hey!" dedim tekrardan. "Kimse yok mu?"

"Bunu duydun mu? Birinin sesini duyduğuma yemin edebilirim."

Duyduğum sesle kaşlarım çatılırken zihnim bana oyun mu oynuyordu emin değildim. O tarafa yöneldiğimde siyahlığın öteki tarafındaki camı görebilmiştim. Dümdüz uzayan bir cam. Ses buradan geliyordu. Karanlığın ortasında aynaya parmaklarımı yerleştirdim. Aynanın içinde aydınlık bir salon vardı. Beyaz duvarlar ve siyah mobilyaları vardı. Evin pencelerinin denize açıldığını görebiliyordum.

İçeri yürüyen insanla kalbim hızlıca atarken bir adım geriledim.

Bu Tom Riddle'dı. Kravatını bağlarken beni görmüşe benzemiyordu. Oysaki hemen oradaydım. "Paranoya yapıyorsun. Etrafta kimsenin olduğu yok." Dedi tok bir sesle. Kiminle konuştuğunu bilemiyordum. Mavi gözlerini kısarken ifadesi alıştığımdan çok farklıydı. Ceketini eline aldığında derin bir nefes verdi. "Burada güvendesin."

Salonun ortasına yürüyerek Riddle'ın yanına gelen bedenle dizlerim çözülecek gibi olmuştu. Bu bendim. Saçlarım özenle toplanmıştı, üzerimde mavi yazlık bir elbise vardı. Oldukça... normal bir kıza benziyordum. Riddle'a ulaştığında ellerini onun göğsüne yerleştirdi. Pembe rujlu dudakları titriyordu. İkisinin bakışları buluşurken ellerimle cama uyguladığım baskıyı istemsizce attırmıştım.

Bu gördüklerim ne demekti?

"Düşmanların var Tom. Zarar görmene göz yummamı istiyorsun. Gitme." Dedi içten bir şekilde. Adamın yüzünü elleri arasına alırken Tom'un kolu da onun beline sarılmıştı.

"Burası bizim evimiz. Seni tehdit edecek herhangi bir şeye göz yummayacağım."

Karşımdaki benin yüzünü elleri arasına alıp dudaklarını dudaklarına bastırdığında kısa süre gözlerimi yumdum. Bu bir rüya olamazdı. Bir süre alınları birbirine dokunurken Tom Riddle'ın parmağındaki yüzükle istemsizce alayla güldüm. Kaşlarım olabildiğince çatılırken o da odayı terk etmişti. Cama hırsla vurdum.

"Buradayım! Buradayım!"

Salonun ortasında hala kapıyı izleyen kadın bana döndüğünde kendimle göz göze geldim. Önce dolu gözlerini temizledi. Bu fark edişiyle camı tekrardan yumrukladığımda aynı bir yansıma gibi bana doğru bir adım attı.

"Evet!" dedim tekrardan cama vururken. Üzerinde lila çiçekleri olan sehpayı geçerek bana ulaştığında parmakları camda durdu.

"Bu ne demek oluyor?" diye fısıldadı korku dolu bir sesle. Elimi onun elinin olduğu yere yerleştirip tekrardan sertçe vurduğumda kırılan cam sesi ile onun görüntüsü de kayboldu.

Hayır, hayır,hayır.

Göremeden zifiri karanlıkla ellerimle etrafı yokluyordum şimdi.

MERCY | TomioneWhere stories live. Discover now