▪️12▪️|Maskeler •2

5.7K 441 482
                                    




Malikanenin siyah duvarları bulutların yoğun grisiyle ortadan kaybolup tekrardan görünüyordu. Evet, malikane büyüyle gizlenmişti, ama bunun dışında da insanın içini karartan dehşet bir görüntüsü vardı.

Üst katlardan birinde, girişi zeminde ama odanın bulutlara ulaştığı bir yerde, Hermione Granger cesaretini tekrar ve tekrar toplamaya çalışıyordu. Acının geçici olacağına, alışacağına kendini ikna etmeye. Yatağa otururken derin derin soluklandı. Eğer Voldemort'un işaretini alacaksa, kolunda başka birininkini taşımamalıydı.

Daha önce kısa vadeli çözümler üretmişti kolundaki yazıya karşın. Ama bu sefer farklıydı. Aylarca sürecek bir kandırmaca için, bu izin uzun süreliğine yok olması gerekiyordu.

Yanı başına bıraktığı bezi ellerine alırken kapıyı kilitlediğinden asasıyla emin oldu. Gri gömleğini yukarıya doğru sıvıyordu. Dağılmış saçlarını yüzünden ittikten sonra derin bir nefes aldı. Yapabilirdi, bu acıya katlanabilirdi. Asasını sol kolundaki yazıya tutarken fısıldadı.

"Skinio Cresto."

Bedenini yakarcasına ilerleyen acıya karşın elindeki bezi hızla ağzına yerleştirdi. Vücudu kasılırken derin nefesler alıyordu. Odaya zaten bir ses büyüsü yapmıştı ama bezi dişlerinin arasına alma sebebi acıdan dilini ısırmamaktı. Bu çok daha saçma bir ölüm olurdu kafasındakinden.

Vücudu tekrar yatakta yay gibi gerilirken koluna bakış attı derin nefeslerle. Bulanık yazısının yazılı olduğu deri bir diğerine karışırken sanki yüzülüyormuş gibi hissediyordu. Tırnaklarıyla çarşafı kavradı. Gözünden damlayan yaşlar yastığını bulurken ağzında tuttuğu bezle inliyordu.

Çok az kaldı Harry, dedi içten içe. Onlardan biri olmama... ve sonrasında intikamımızı almama.


***

"Kimsin sen?" dedim şüpheyle. Kollarını kendimden uzaklaştırmak için omuzlarımı çekmiş, bir adım geri atmıştım. Maskesinin hemen altındaki dudakları kıvrılırken gülümsedi. Karşımdaki adamı daha önce görmemiştim. Daha da önemlisi, bu adam beni buraya getirmek için etkilenme efsunu uygulamıştı. Hipnoz olmuş gibi buraya sürüklenmemden bunu anlamalıydım. Kolumdan tutmak için uzandığında sertçe kendimi tekrardan çektim.

"Daha doğrusu sen kim olduğunu sanıyorsun?" dedim çıkışarak. "Bana büyü yapamazsın. Ondan da önce, bana elini süremezsin."

Ondan kurtardığım koluma bakarken düşünceli görünüyordu. Bense beni saran kollarını bedeninden ayırmayı düşünüyordum. Öfkeli gözlerime ona diktiğimde başını iki yana salladı.

"Sadece dans edelim. Sen dans etmeyi seversin-"

"Hayır sevmem." dedim sözünü keserek. Bu adam neyden bahsediyordu? Kimden?

"Hadi ama Mer. Oyunbozanlık etme. Bütün gün baş başa kalmayı bekledim." dedi hayıflanarak. Şaşkınlıkla dudaklarım aralanırken iki elimi yakalamıştı. Gözleri şefkatle bana bakıyordu. Bahçede öylece etrafıma bakınırken tanıdık bir yüzün gelmesini bekledim. Karşımda oldukça aklı karışık bir adam vardı. Çekici ve aklı karışık.

Burada da deliyi bulmuştum. Asamı çıkarmak yerine bu sefer bu durumu olaysız atlatmaya çalışmam daha mantıklı bir seçenekti. Kimseyi yine başıma toplamak istemiyordum.

"Bak, zannettiğin kişi değilim.-"

"Şu saçmalığı ne zaman bırakacaksın? O'sun. Sevdiğim kadınsın ve bu asla değişmeyecek. Beni duydun mu?" dedi bir avucuyla yanağıma dokunurken. İşte şimdi ürpermiştim. Elini üzerimden iterken bir adım geri attı. Uzun uzun beni inceliyordu. Yüz ifademi görmüş olacak ki dudakları aşağı doğru kıvrıldı.

MERCY | TomioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin