▪️19▪️| Yabancı

6.3K 483 874
                                    




Biraz daha Hermione, biraz daha.

Genç kız düşünceleriyle beraber bir shot daha attığında başını sabit tutmakta zorlanıyordu. Bomboş salonda yalnız başındaydı. Gecelerdir olduğu gibi. Işığı bile yakmıyordu artık. Karanlıkta,sessiz ve yalnız.

"Lanet olsun. Lanet olsun."

Tekrar tekrar lanet okuyordu içinden. Yıllar boyu elinden hiçbir şey gelmediği için lanet okuyordu. Bu evde tıkılırken Harry'e dair en ufak bir iz bulamadığı için lanet okuyordu.

Haftalardır tek bir gün bile ayık olmadığı için lanet okuyordu. Ölemiyordu. Denemişti oysa. Yine içtiği günlerden birinde yolun ortasında öylece dikilmiş geçen bir arabanın altında can vermeyi denemişti. Yalnızca sesli bir küfür ile yırtmıştı ama son anda çekilen arabadan. Ayıkken ise buna asla cesaret edemezdi.

Yeni bir şişe alıp bardağa dökerken zihninin tekrar bulanık hale gelmesini sağlamıştı. Ron'un ölümünün üzerinden zaman geçmişti geçmesine. Ama hala aynı hissediyordu. Yitmişti. Artık Hermione Granger olmanın hiçbir anlamı yoktu.

O sadece harabe bir evde yaşayan zihnini yitirmeye uğraşan bir kadındı artık.

Böyle aylar geçip gitti. Hermione Granger'ı tekrar yaşamaya iten tek şey ise bir zarf oldu kapısının önüne bırakılan. Kız önce şaşkınlıkla bakınmıştı. Burada olduğunu bilen biri vardı. Kuşkulansa da açmıştı zarfı.

Hazel Pedigree'ydi. Ve ona yaşamak için bir neden vermişti.





****


"Hadi giyin de çıkalım."

Bellatrix yatağımda uzanırken bir yandan da ayakkabılarını giyiyordu. Evet yatarken giyiyordu. Yüzümü buruştururken tekrardan dolabıma döndüm.

"Oturmayı denesen daha rahat olur. Ben de eteğinin altını görmem."

Kıkırdamakla yetindi. Nihayet ayakkabısını giydiğinde bense elime geçen tişörtün yakalarını asamla değiştiriyordum. Altına da seçtiğim siyah bir eteği giymiştim. Saçlarını elinde kabarta kabarta yanıma geldi. Bugün yanıma gelip akşam dışarı çıkıp çıkmak istemediğimi sormuştu. Bense nihayet bu şatodan biraz uzaklaşabileceğim için kabul etmiştim. Her ne kadar Lucius ve Rodolphus'la kafa dinleyebilecektim bilmiyordum tabii.

"Kız kıza gitsek olmuyor muydu?"

Bellatrix saçıma çeki düzen verirken başını iki yana salladı.

"Maalesef. Onları ekmek istersen deneyebiliriz tabii ama ne kadar saklanabiliriz hiçbir fikrim yok."

"Gerçekten iyi olurdu." dedim iç çekerken. Bellatrix göz kırptı gülümseyerek. "Bir gün gizlice gideriz."

Evet bu oldukça işime gelirdi doğrusu. Bellatrix'in dikkatini dağıtmak diğerlerinden daha kolay olur diye düşünüyordum. Bu sayede yoldaşlıkla iletişime bile geçebilirdim hatta.

"Lordun sana bu kadar sinirleneceğini tahmin etmemiştim. Ben de ciddiye almayıp gülmüştüm durumu. Şimdi düşününce biraz kötü hissediyorum."

Tişörtün belinden bol bir şekilde uzanan mini eteğimi çekiştirirken Bella da saçımı halletmişti. Üzerime pelerinimi geçirdim.

"Saçmalama. Lucius'un yaptığı büyüyle bir alakası yoktu kızmasının. Aramız pek iyi değil zaten."

Bellatrix artık aşina olduğum ani kahkasından patlattı yine. Giymesi için ona da pelerinini attığımda havada yakalamıştı.

"Senin aran iyi değildir Hermione. Lordun anlaşamadığı insanlar ölür."

MERCY | TomioneWhere stories live. Discover now