[0.4] içi boş kabuk ve tuğlalar

1.3K 163 177
                                    

halsey - haunting



Beacon Hills'te soğuk ve kasvetli bir gündü. Küflü Mantar'ın önünde silah ateşlenmişti ve Andre'nin zavallı dükkan camını indirmişti. Allison o sırada siparişleri aldığı için içerideydi. "Ben iyiyim." diyordu. Ama ellerinin titremesi bir türlü durmuyordu. Polis arabalarına ve babama bakıp dururken içim sızlıyordu. Günün birinde bu kurşunlardan biri sevdiklerime isabet edebilirdi ve ben, ambulansın arkasında battaniyeye sarılarak otururken bir ceset torbası önümden geçebilirdi.

Jeep'e yaslanmış vaziyette babamın ve yeni şerif yardımcısı olan Parrish'in Andre'yle konuşmasını izliyorduk. Küflü Mantar, Andre'nindi. Ve orayı ben kendimi bildim bileli işletiyordu. Dökülmeye başlamış turuncu saçlarına bakınca eskiyi hatırlıyordum. "Garip," dedim. Rüzgar esip ceketimin kollarından içeri girdi ve beni ürpertti. Yanımda dikilmekte olan arkadaşlarımın başı bana dönerken Lydia "Garip olan ne?" diye sordu. Omuzlarımı silktim. "Sevdiğimiz herkesin birgün yalnızca ceset torbasından ibaret olacağı gerçeği. Morgda bir etiket yapıştıracaklar üstüne, hiç ölmeyecekmiş gibi yaşarken."

Açık şoför kapısından başını eğen Allison, "Harikaydı," dedi. Dalga geçtiğini hissettim. "Neydi bu? Shakespeare mi?" Ona gülmek için arkamı dönecektim ama tam o sırada karşı kaldırıma bir araç yanaştı. Braeden "Birine benziyor-" demek için ağzını açtı ama aynı anda apar topar arabadan atlayan Allison "Baba!" diye seslendi. Sonra da gitmeden önce bize döndü. "Kaçta başlıyorsunuz?" Isaac başını eğip saatine baktıktan sonra ellerini cebine sokup "Dokuzda!" diye seslendi. "Erken gelmeye çalış. Kalan şişeler hep daha acı verici oluyor."

Balkabağı'nda Doğruluk Akşamı'ydı. Boş rom şişelerine sokulmuş kağıtlara sorular yazılırdı ve her müşteri kapıdan girerken seçtiği numaraya göre bir şişe alırdı. Mandy telefonunda çekiliş yapıp çıkan numaralar kimdeyse soruları cevaplamalarını isterdi. Eğer Doğruluk Akşamı'nda Balkabağı'na gelmeyi göze alıyorsanız bütün yaralarınızı göstermeyi de göze almanız gerekiyordu. Mandy bu konuda acımasızdı ve paramparça olacağınızı bilse bile konuşmanızı istiyordu. Bu yüzden Derek'in gelmeyeceğini bilmenin rahatlığıyla Jeep'e bindim. "Atlayın millet."

Biz erken gidip şişelerin doldurulmasına ve numaralandırılmasına yardım ediyorduk. Doğruluk Akşamı'nın belli bir tarihi yoktu. Mandy ne zaman aklıma estiyse o zaman kapıya bir kağıt asıyordu.

Vardığımızda Mandy kucakladığı şişelerle depodan çıkıyordu. Dudaklarının arasına aldığı purosu ve dağılmış saçlarıyla vahşi bir havası vardı. Gözleri de şişmişti. Yine uyku problemi çekiyor olmalıydı. Purosunu düşürmemek için dudaklarını birbirine bastırırken "Nerede kaldınız?" diye mırıldandı. Şişelerden birini yere çarpmadan önce yakaladım. "Küflü Mantar'dan geliyoruz," dedim. "Ön camına ateş etmişler." Şişeleri tezgâha bırakmayı başarınca purosunu parmaklarının arasına aldı. "Andre alışıktır," dedi. "Geçen yıl içeri girip bıçak çekenler olmuştu. Cam onun için normal."

Numara yazılı kağıtları şişelere yapıştırmaya başlarken yüzümü buruşturdum. "Neden sürekli Andre'nin başına geliyor?" Elime bulaşan tutkalı beze sildiğim sırada Mandy tezgahın arkasına geçti ve şişelere rulo yapılmış kağıtları sokmaya başladı. Bir yandan da purosunu tüttürüyordu. Kısa bir süre düşünüyormuş gibi göründü ve ardından "Kanlısı vardı," dedi. "Andre gençliğinde pek tekin insanlarla takılmazdı. On dokuz yaşlarında uyuşturucu satıyordu." Yüzümüzde şaşkın bir ifade belirmiş olacak ki gözlerini devirip eliyle bizi kışkışlar gibi yaptı. Şişeleri işaret edip "Eliniz çalışsın," dedi. "Millet gelmeye başlayacak."

Böylece şişeleri etiketlemeye devam ettik. Her an uzanıp Mandy'nin elinden bir kağıt rulosunu kapma dürtümü bastırmak zorunda kaldım. Oraya bizim için hangi tuzakları gizlemişti? Ona gösterdiğim bütün zayıflıkları ifşa etmek mi istiyordu? Mandy böyle kötü bir insan olamazdı. Şişeler hazır olduğunda kapıdan girenlere birer kağıt çektirdik. Herkes kendi numarasını alıp şişesini ararken Isaac'le yan yana dikildik. Lydia ve Allison bu akşam garsonluk yaparak Mandy'e eşlik ediyordu. Scott bar tezgahında içenlere servis yapıyordu. Mekanın diğer ucunda oturan Braeden'sa elindeki şişesiyle tembellik ediyordu. Kağıdı hâlâ şişeden çıkarmamıştı. Mandy söyleyene kadar kimse kağıdını açmazdı.

pumpkin and hell hole [sterek] b×bWhere stories live. Discover now