[1.5] son hayaletiyim yaşayan yanımın

1.2K 154 478
                                    

eli. - disappear



Beacon Hills'in zengin kesiminde, sarayı andıran evlerden birinin önünde dikiliyorduk. Başımı ne kadar arkaya eğersem eğeyim zirvesini göremiyordum. Bu mümkün müydü? Birkaç adım geri gidip yukarı bakmaya devam ederken "Çocuklar," dedim. "Biz gerçekten davet edildik mi?" Evin içinde renkli ışıkların yansımaları camlara vuruyordu, müzik sesi sokağın başından duyulabiliyordu. Ayaklarımızın altında ezilen çimenler bile pahalı görünüyordu. Camlardan görünen insanlara baktım. Sabah hiç olmayacakmış gibi içip dans ediyorlardı.

Braeden kollarını göğsünde kavuşturmuştu ve yüzünde gururlu bir ifade vardı. "Davet edildik adamım. Benim sayemde." Üst sınıflar yılın en büyük partisini düzenliyordu. Birinci sınıflar asla davet edilmezdi. Asla. Özellikle de bizim gibi aşağı mahallelerde yaşayanlar. Bu yüzden gitmeyi hayal dâhi edemiyordum ama öğle yemeğinde Braeden koşarak gelmişti ve bize davet edildiğimizi söylerken heyecanla zıplamıştı. Şimdi bu gerçekmiş gibi hissedemiyordum. Rüya gibi geliyordu.

Lydia kolumdan çekerken "Hadi millet!" dedi. "Gidip pistin tozunu attıralım." Isaac hâlâ ağzı açık bir şekilde evi inceliyordu ve Scott neredeyse ayakta duramayacak hâldeydi. Onlara bakıp güldükten sonra Braeden'ın omzuna bir yumruk attım. Gözlerim parlarken "Harikasın lan!" diye bağırdım. Yüzünü buruşturup geri çekildi. "Lydia çek şunu üzerimden!"

Hep birlikte kahkahalar atarak içeri girdiğimizde farkında olmadan nefeslerimizi tuttuk. Çünkü ev gerçekten saray gibiydi! Üç kat boyunca yükselen sütunlar ve yüksek tavanın eşlik ettiği geniş bir ana salon vardı. Tavandaki ışıklandırmalar etrafa rengarenk ışıklar yansıtıyordu. Salonun baş köşesinde kurulmuş ekipmanların arasında DJ çıldırıyordu. İnsanlar birbirine yaslanıyor, sallanıyor ve zıplıyordu. Scott nefesini bırakırken "Sanırım cennetteyim." dedi. Hepimiz incelemeye o kadar dalmıştık ki Braeden "İşte içecekler!" dediği zaman irkilerek kendimize geldik. Bira şişeleri ve punch kasesi başta olmak üzere bilmediğim daha bir sürü alkol çeşidi vardı.

Birer şişe kaptıktan sonra kalabalığın arasına karışmak için ilerledik. Etrafa yayılan renkli ışıklar dışında ortam karanlıktı. Müzik sesi başımı ağrıtıyordu ve ortalık nefes alınmayacak hâldeydi. Please Don't Stop The Music'in bir remixi çalıyordu ve insanların hareketleri vahşileşiyordu. Her taraftan bana çarpanlar yüzünden ayakta durmakta güçlük yaşıyordum. "Oğlum bunlar beni ezecek." dedim Scott'a sarılırken. Benim tutuşumdan kurtulmak için canhavliyle çırpındı. "Bırak beni Stiles!" diyordu kollarımı ittirirken. Sırıtıp dudaklarımı öne uzattım ve onu öpmek için yanağına uzanmaya çalıştım. Yüzündeki dehşet ifadesi beni kahkahalara boğunca onu bıraktım.

"Bu George!" diye bağırdı Lydia heyecanla. Kalabalıkta birini gözüne kestirmişti. O yöne doğru ilerlemek için insanları ittirirken "Girişte buluşuruz çocuklar!" diyerek bize el salladı. Scott ve Isaac benim dans etmeye başladığımı fark edince yüzlerini buruşturup ağlamaklı bir ifade takındılar. "Dostum bizi rezil edeceksin!" diye bağırdı Scott. Omuzlarımı silkip kollarımı delice sallamaya devam ettim. Ağzımı açmış son ses bağırarak müziğe eşlik ediyordum. Braeden kalabalıkta gözden kaybolmuştu. Yavaş yavaş Isaac ve Scott da uzaklaşmaya başladığında kendimi yalnız hissettim.

Devasa bir insan denizinin ortasındaydım ve kimseyi tanımıyordum. Etrafıma bakınırken biramdan birkaç yudum aldım. Müzik sesi öyle şiddetliydi ki içimde bir davul vuruluyor gibiydi. Ne yapacağımı düşünürken biri bana çarpıp geçti. Peşinden bakıp küfredecekken bunun Ethan olduğunu fark ettim. Kaskatı kesildim. Hızlıca etrafıma bakındım. Karanlıkta insanları seçmek çok zordu. Yine de biraz ileride Aiden'ı görmeyi başardım. Vücuduma bir sıcaklık yayılırken Erica'nın da insanların arasında dans ettiğini gördüm.

pumpkin and hell hole [sterek] b×bWhere stories live. Discover now