Melez Cadı ve Othrys Dağı

957 64 199
                                    

Heyoo ben geri geldimmm, nasılsınız özlediniz mi beni

Ben sizi çooook özledim :')

Bölüm Bir: Topluca Büyücü Dünyası'na Gidiyoruz

"Güzel mekan." dedi Percy eve bakarken. "Umarım içinde olduğumuz ilk üç saniyede patlatmayız."

Dur, dur, dur öyle olaya şak diye girmek yok. Bir geri sarma alabilir miyim?

Heh, teşekkürler!

Evet, hepiniz tekrar hoş geldiniz acı çekmemi ısrarla okumaya devam eden hatta daha da acı çekeceğim günleri merakla bekleyen melezler ya da cadılar ya da büyücüler! Ben de sizi çok özledim.

Ne kadar hoşuma gitmese de sonuçta daha anlatmam gereken daha bir sürü şey var. Bana hayatı dar eden Kaderlerle uğraşmak yerine bu işi bırakıp ortadan kaybolmayı ben de isterdim ama... ama işte daha her şeyin başındayız.

Evet başı bu.

Evet biliyorum hayatım rezil.

Sizle en son nerede kalmıştık? Ah, doğru Sally'nin evinde. Sally'den sonra ne oldu merak ediyorsanız kısaca özetleyeyim: Geri kampa döndük, Percy oradan Roma Kampı'na geçti. Ben de biraz daha iyileştikten, Nico ve Will tarafından prensesler gibi bakıldıktan, sonra kampın önüne korkutucu sürüsüyle gelen Lupa'nın yanına gittim ve ruh hastası olduklarına emin olduğum Romalı melezlerin hepsi gibi yoluma başladım.

Lupa'yla geçirdiğim zaman, nasıl anlatsam... biraz sarsıcıydı. Kurt Tanrıça'nın Kheiron gibi olmadığını biliyordum zaten ama tanrılarım Romalı melezlerin ne gibi bir günah işleyip onu hak ettiklerini inanın ben de bilmiyorum.

Abarttığımı mı düşünüyorsunuz? Çok yanılıyorsunuz. Onun yanında çok takılmadığım için mutluydum.

Gerçekten yalan söyleyecek halim yok, Lupa'yı seviyor falan değilim.

Beni sadece kullandığını ve benden ileride yararına olacak bir asker çıkartmayı planladığını biliyordum, Annabeth bunu bana beş bin kez demeden önce de biliyordum ama... ama bir daha çaresiz hissetmek de istemiyordum biliyor musunuz?

Elim kolum bağlı oturup, ağlamak ve üzülmek istemiyordum. Birileri benim yüzümden incinsin ya da üzülsün istemiyordum. Bunları yapabilmek için de güçlü olmam gerekiyordu. Etrafımdakilerin böyle düşünmediklerini de biliyordum ama onlara katılmıyordum.

Güçlü olmak zorundaydım, güçlü olmak zorundaydım çünkü güçlü olmazsam savaşamazdım ve savaşamazsam kazanamazdım.

Yani Lupa beni kullanıyordu harika haber ama gerçekten dikkatli bakınca asıl benim onu kullandığım ortaya çıkıyordu. Sonuçta her elimi salladığımda kendi sürüsüne güçlüleri katmak için birilerine aşırı gelişmiş eğitim teklifleri sunan saf bir tanrıça bulmuyordum.

Lupa bunun uzun süre farkında değil gibiydi. Bunu anlamıştım, beni kontrol ettiğini ve ipleri ellerinde tuttuğunu sanıyordu. Komikti. Öyle olmadığını fark ettiğinde beni yolun ortasında sadece kampı bulmamı söyleyerek bırakıp gitmişti.

Sinir bozucu olduğunu düşünmüyor olabilirsiniz ama öylece geride bırakılmak o an benim gözlerimin kararmasına yetecek kadar sinirlerimi bozmuştu. Belki bunun nedeni olanlardan sonra doğru düzgün tepki vermememdi, belki söylemek zorunda olduğum yalanlardı.

Belki daha fazla maskemi taşıyamadığım içindi.

Çünkü yorulmuştum. Çok yorulmuştum, üzerimde yüzyıllarca uyusam geçmeyecek bir yorgunluk vardı. Zihnimin her zerresi bana bir şeyler söylerken susup gülümsemeye çalışıyordum çünkü etrafımdaki herkesi iyi olduğuma ikna edecek başka bir yol bilmiyordum.

Half Blood WitchWhere stories live. Discover now