Melez Cadı ve Kayıp Kahin(6)

1.1K 85 338
                                    

İyi okumalarrr
instagram: heavenhides
Bölüm Altı: Melezler vs Büyücüler Part 1

Bir şeylerden kaçmak melezler için oldukça olasıdır. Biri bize bir şeyi yapma diyorsa onu yapar sonuçlarından kaçarız, bir yaratık gördük mü önce sağlam bir küfür eder sonra kaçarız, bir şeyler yanlış gittiğinde de kaçarız.

Çoğu zaman kaçtığımızın farkında bile olmayız ve bu oldukça olağandır bizim için. Yani işin özü ben Melez Kampı'ndan tüm o korumalara ve önlemlere rağmen kaçsam kimse bunu bir günden fazla konuşmazdı ama evden kaçan ve kıta değiştiren 4 büyücü biraz sorun yaratabiliyordu.

Özellikle bunlar aşırı ünlü ve bakanlıkla bağlantılı kişilerin çocukları olduğunda.

"Harry Potter ve eski arkadaşları Ron Weasley ile Hermione Granger-Weasley tekrar bir araya geldi. Altın üçlünün bir araya gelmesinin nedeni tam açıklanmasa da Amerika'daki büyücülerle sürekli iletişim halinde olduklarını ve belli başlı isimleri aradıkları sonucuna ulaştık. Bu isimler şöyle: Rose Weasley, Scorpius Malfoy ve en az babası kadar asi olduğunu kanıtlayan Albus Severus Potter. Detaylar için beklemede kalın. Rita Sketeer."

"Bana reçeli verir misin Tea." dedi Jane krepine iştahla bakarken. Ona reçeli uzattığımda krepi reçele bulamış sarmıştı. Öfkeyle gazeteyi buruşturan Rose'un yanında sakinliği aşırı göze batıyordu. "Küçük sarı yılan." diye öfkeyle konuştu Rose. "Yılanlara bu kadar hakaret etme bir daha." dedi Scorpius homurdanarak. "Çoğu sizden daha iyi." Hepimiz ona delici bakışlar attığımızda gözlerini devirdi. "İnsanlardan yani."

"Haberin saçma olduğunu herkes anlar Rosie." dedi Jane omzunu silkip. "Sizin aileleriniz hep yakın, kuzensiniz siz."

"Ama hiçbir zaman İngiltere'de kapı kapı dolanıp bizi aramadılar Jane." Araya giren Albus sinirle hareket eden resmine gözlerini dikti. "Babası kadar asi olduğunu kanıtlamışmış, ne kadar da saçma sapan bir yazı bu böyle!"

"Benim sizi öldürmek için kaçırdığımı yazar diye bekliyordum ben." dedi soğukkanlılıkla Scorpius sonra da devam etti. "Tüh ya, öyle bir haber okumak çok hoşuma giderdi." Jane kendini tutamayıp güldüğünde Scorpius'a kötü kötü bakan Rose ve Albus ona döndü. Jane ve Scorpius arasındaki sonu gelmez düşmanlık arada durduğu için ve bu çok sıra dışı olduğu için Albus'la Rose ona kızamamışlardı. "Şu yönden bakın:" dedim beni rahatsız eden bir noktayı dile getirirken olabildiğince alaycı olmaya çabalayarak. "Jane'den bahsetmemişler bile."

Scorpius'un bıçağı öylece havada kalakaldığında onun bile dikkatini buraya döndürdüğünü anlayıp, yani tamamen döndürdüğünü anlayıp, hepsinde gözlerimi dolaştırdım. "Muggle doğumlu düşmanları bakanlığın içine iyice yayılıyorlar." dedim acıyla. "Ve artık gazetelerde yeterince ünlü olmayanlar dışında hiçbirinden bahsedilmiyor."

Jane gözlerini bizde gezdirdi ve hafifçe sırıttı. "Cidden beni bu işin dışında tutmak için biraz geç kaldınız." dedi ona korkuyla baktığımızı fark ettikten sonra. "Neden geldin ki?" diye sormadan edememiştim. "Jane o kadın bu masada benden sonra en çok sana verecek çünkü kan takıntısı olan manyağın teki o."

"Kendin dedin." dedi öfkeyle Jane. "Senden sonra bana zarar verecek ve ben sana zarar vermemesi için birinci olmaya hayır demem."

"İkiniz de aşırı salaksınız." diye mırıldandı Scorpius. "İkinize de zarar vermeyecek çünkü onunla karşılaşmadan bu işi halledeceğiz." Rose da ben gibi onun olayları fazla küçümsediğini anlamıştık ama tepki vermedik. Scorpius, Jane'nin içinde olduğu tehlikenin farkında değildi. "Her neyse." dedi Albus konuyu dağıtmak için. "Thea bir planın var mı?"

Half Blood WitchWhere stories live. Discover now