Melez Cadı ve Othrys Dağı(13)

295 26 211
                                    

Konuşmaların hepsini bölüm sonuna bırakıyorum 

Hepinize İyi Okumalar <3

Önceki bölüm scorpiusun ağzındandı en son nico ve will janele ikisini buluyorlardı ama bu bölümde geri thealara dönüyoruz. thea da madisonla beraber bir kulede manzara izlemeye çıktığında bir canavarla karşılaşmıştı unuttuysanız diye çok çok minik hatırlatmak istedim

Bölüm On Üç: Bir Double Cheese Burger Bir Büyük Boy Kola- Ha Bir de Zahmet Olmayacaksa Başıma Gelen Olayların Arasında Nefes Almak İstiyorum

"Gelebilir miyim?"

Sormuş olmak için sorulan sorularla uğraşamayacak kadar öfkeliydim, o yüzden cevap vermeden ya da kapıdaki kişiye- sesinden kim olduğunu anlasam bile- bakmadan kendi işimle ilgilenmeye devam ettim.

Kapanmasın diye parmaklarımı üzerine bastırdığım kitabımın beli kırık, sayfaları yazılarla kaplıydı; kitabımın üstünde durduğu masadaysa ihtiyacım olabilecek malzemeler diziliydi, artık altı kararmaya başlamış kazanımın içindeki iksir fokurduyordu.

Yaz ayında giymesinin işkence olduğunu birinci elden bildiğim ağır botların ahşap zeminde hareket edişini duydum. Kapıda dikilen kişi yavaş olsa da kendinden emin bir şekilde içeri girmişti.

"Demek bu da senin büyücü yanın." diye mırıldandı masanın diğer tarafına, karşıma geçerken. "Çok ilginç."

"Reyna." dedim mırıldanışını umursamadan ve gözlerimi kitabımdan ayırmadan. "Beni rahat bırak."

"Bırakamayacağımı biliyorsun." diyerek karşılık verdi yumuşak çıkan sesiyle. "Percylere seni kovduğumu söyle, onlara da aynısını yaptığım için sana bir şey diyemezler."

"Buraya Percyler beni yolladı diye gelmedim."  Sonunda gözlerimi önümdeki yazıdan çekip yüzüne baktığımda Reyna'nın dudaklarına minik bir gülümseme yayıldı.

İçinde bulunduğumuz odanın zayıf ışıklandırması yüzünden gözleri ve saçları normalde olduğundan çok daha kara duruyordu, arkasında kalan bu zayıf ışık ve uzun boyu birleşip üzerime büyük bir gölge düşürüyordu. Üzerinde gündelik kıyafetler olsa da her zaman olduğu kadar güçlü olduğunu biliyordum.

"Neden geldin o zaman?"  diye sordum gözlerimi gözlerinden çekmeden.

"Sormuş olmak için sorulan sorulara cevap vermediğimizi sanıyordum?" Dilimi damağıma vurup sinir bozukluğumu gösteren bir ses çıkardıktan sonra sonunda parmaklarımla kitaba işkence etmeyi kesip masadan bir adım uzaklaştım. Reyna özgür bıraktığım kitabı oyalanmadan masadan aldıktan sonra aynı benim gibi bir adım geriye çekilip okumaya başladı.

"Biliyorsun..." dedi benim ona dik dik baktığım onunsa umursamadan kitabı okuduğu yaklaşık bir dakikanın sonunda. "Nektar içebilir ya da Ambrosia yiyebilirdin."

Kağıdın üstünden kayan gözleri koluma ilişti. Bir çubukla sabitlenmiş ve sarılmış kolum askıya da alınıp önüme bırakılmıştı. Kolumu içeren her hareketim tüm bedenime bir acı dalgası yayıyordu. "Nasıl düşünemedim bunu?" diye sordum ifadesiz yüzümle. "Hatırlattığın için teşekkürler gerçekten, aşırı korumacı ailemin ve benim asla aklıma gelmemişti çünkü bu üstün zeka örneği fikir."

Reyna bir saniyeliğine duraksasa da ardından kafasını geriye atıp devasa bir kahkaha patlattı. Kollarını karnına sarmak için kitabımı masaya bıraktığı an sağlam kolumla kitabı kapmış yanımdaki asla kullanmadığım sandalyeye bırakmıştım.

"Thea." dedi ismimi uzatarak. "Sinirlerin bozuk olunca cidden çok değişiyorsun."

"Gider misin?" dedim bu sefer kibar yolu deneyerek. "İksirimi huzur içinde yapmak istiyorum."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Mar 17 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Half Blood WitchWhere stories live. Discover now