Melez Cadı ve Ölüm'ün Kapıları(19)

1.2K 97 153
                                    

İyi okumalarrr 

Bölüm On Dokuz: YASAK Olan Bir Şey Yaptık Diye Neden YASAK Ormana Gitme Cezası Aldık Ki Şimdi

Ağrıyan gözlerime bastırıp kafamı sıraya gömerken hışırdayan kağıt sesleri, tamamen sessiz olan ortamı sabote ediyordu. Hadi Thea, diye kendi kendime gaz vermeye başladım içimden. Sihir Tarihi dersinin seni yenmesine izin mi verecek?

Hah, dedi içimden zalim bir ses. Onu tüm ödevleri sallamadan önce düşünecektin.

Umutsuzlukla kağıda eğilip yapabildiğim kadar soruları cevapladıktan sonra bulanan mideme elimi bastırdım ve her saniye bana hayatı zehir eden disleksimi bastırmaya çabaladım. Cidden gözlerime parmaklarımı sokmak şu bozuk harf ayarı hangi zıkkımsa onu düzeltmek istiyordum. Ayrıca Tılsım'dan çıkıp Sihir Tarihi'ne girmek de ne demekti? Çıldıracaktım az sonra. 

Neyse ki en azından bu sınavdan sonra Quidditch izleyecektim. Bak bu gayet de keyfimi yerine getirirdi işte. Saçlarımı karıştırıp sınav kağıdının üzerine tamamen yattığımda gözlerim kapanmış beynim tüm kepenkleri indirip 'Kapalı' tabelasını asmıştı. "Jackson!" diye kafamın üzerine dikilen biri olmasa uzun zaman o tabela oradan kalkmazdı ama işte biliyorsunuz Kaderler ve ben kedi ve köpek gibiydik. Tabii ki kedi olan onlardı ben değil. 

Ne zaman bir şeye heves etsem bam diye çıkıp her şeyin içine ediyorlardı. Ciddi manada bir gün onlarla karşılaşırsam...

TELİF YOK, DAVA YOK AH HAYIRR!

"Evet Efendim?" dedim kafamı kaldırıp başımda dikilen Profesör Longbottom'a bakarken. Kaşlarım aniden şaşkınlıkla havaya kalkmış Profesör Binns yerine onu gördüğüm için zihnimde uyarı veren neon renkli tabelalar ortaya çıkmıştı. "Benimle gelmen gerekiyor sınavın bitti mi?" Sınav kağıdına bir bakış attığında sanırım bitirmediğimi düşünmüştü, haklıydı da çünkü kağıt o kadar orantılı bir şekilde beyaz siyah ilerliyordu ki ortaya çıkan beyaz desenler insana daha sınavın yeni başladığı izlenimi veriyordu. 

Bitti mi bitmedi mi emin olabilmek için kağıdı bir kaç kez ters yüz ettim ama gayette bitmişti işte. Yine de içimden bir ses bitmedi demem için yalvarıyordu. O beni nereye çağırıyorsa gitmek istemiyordum. "Çok mu acil?" diye merakla sordum ona bakarken. Profesör Longbottom gerçekten de çok iyi birisiydi ve ona yalan söylemek istemiyordum. "Tanıdığım birine bir şey mi olmuş?" Korkarak sorduğum soruyu duyan Profesör hafifçe gülümsedi. Etrafta ne konuştuğumuzu dinleyen bir grup vardı ama ikimiz de gayet yetenekli fısıldadığımız için duyamıyorlardı. "Hayır," Cümlesi beni rahatlatırken derin bir nefes verdim. 

Ve tabii ki Ka- KOCA KARILAR beni rahat bırakmadığından bu nefes daha ciğerlerime bile ulaşamadan Profesör endişeyle bana doğru eğilip bombayı patlattı. "ama sen, Rose, Albus ve Jane muhtemelen ceza alacaksınız. Sınavın bitince müdürün odasına gitmelisin ama ondan önce benim odama gel. Profesör Cox'la gitmenizdense benimle gitmeniz daha iyidir. Diğerlerine zaten söyledim, başarılar." 

Tabii eminim baya başarılı olurdum şu an. Sonuçta ceza alacak olan da agu gugu yapan Estelle'di. Gözlerimle sınavın yapıldığı salonda Rose'u ararken kafasını sıraya koymuş uyuyan Jane'e baktım, kesin olan şey şuydu ki Jane Nicky ve endişe kelimeleri yan yana gelme konusunda cidden berbattı. 

Onu atladıktan sonra birkaç sıra önümde oturan Albus'a baktım ama zaten sırtından başka bir şey göremiyordum son olarak çapraza döndüğümde de bana gözlerini diken Rose'la karşılaşmıştım. 

Bana bakan dehşet içindeki domates de olabilirdi gerçi. 

Pek bir fark yoktu. 

Kıpkırmızı olmuş suratı ve endişeden parlayan gözleriyle Rose, sınava mı panik yapsa cezaya mı karar veremiyor gibi duruyordu ama bence çoktan ikisine de panik yapmıştı. Sınav kağıdı bu kadar dolu duran birine göre bence gereksiz bir panik vardı gözlerinde, şahsen ben hiçbir halt yapamamıştım. 

Half Blood WitchHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin