26.Bölüm

3.2K 238 57
                                    

Öhöm. Toplu dayak yemeyeceksek biz geldik!


Hastane kapısında saatlerdir bekleyen kalabalık iki ayrı gruba ayrılmıştı. Erkekler bahçede dururken kadınlar ise ameliyathane kapısının önünde bekliyorlardı. Meltem çenesine yasladığı eli uyuşunca mecburen geriye doğru yaslandığında göz göze geldiği kişi yüzünden yutkunmuştu. Oturduğu sandalyede bacaklarını aralamış bir şekilde ona bakan Mahmut ise epey sıkıntılı görünüyordu. Hemen yanında oturan Aysel Teyze bıkkınca bir nefes verdi.

''Kaç saat oldu bu Neşe karısı bir doğuramadı gitti.'' dediğinde sızlayan dizlerini ovmayı ihmal etmiyordu. Mahmut üzerindeki sünnet kıyafetini kaşınmaya başladığı için çekiştirmekle meşguldü.

''O kadar söyledim o dolmaları yeme anne diye!'' Kel kafası bile kaşınmaya başlamıştı. Bu sünnet kıyafetlerine ne diye bu kadar tüy koymuşlardı!

''Ay dolma nereden çıktı şimdi Mahmut?'' Yan yana oturan ikili normal görünmedikleri gibi aralarında geçen konuşmada hiç normal gözükmüyordu.

''Baksana annemin midesinde dolmalar yüzünden Muhittin'e yer kalmadı. Çocuk kendini dışarı atamıyor.''

Sessiz ortamı aniden bıçak gibi kesen Meltem'in gür kahkası olmuştu. Genç kız oturduğu yerde katıla katıla gülerken annesi ve ablası susturmaya çalışsada başarılı olamıyordu. Mahmut ve Aysel Teyze arasında geçen konuşmayı öylesine dinliyordu ama öyle bir boş anına denk gelmişti ki gülmekten gözlerinden yaşlar akıyordu şimdi. Onun bu hallerine gayet ciddi bir şekilde bakan ikili ise bu kadar komik olanın ne olduğunu merak etmeye başlamıştı.

''Ay valla delirdi bu kız.'' Deniz kız kardeşinin kolunu sıkmaya başlamıştı.

''Tövbe tövbe kızım millet içeride canının derdinde rezil olacağız elaleme sus!'' Annesi durmayacağını anlayınca oturduğu yerden kalkarak Aysel Teyze'nin yanına geçti.

''Bu deliyi Aran'ın aldığı iyi oldu kusura bakma başkası da almazdı.'' diyerek kafasını çevirdi Aysel.

''Gidip Aran oğluma bir teşekkür mü etsem ne yapsam? Kesin baba tarafı Aysel, vallahi benim sülalem maşallah yani herkes aklı başı yerinde.''

''Anne kötü bir özelliğimizi görünce hemen baba tarafına mal ediyorsun bizi.'' Diyerek nefesini düzene sokmaya çalıştı Meltem. Arada bir Mahmut'a baktıkça gülesi tekrar geliyordu.

''Sus kız rezil olduk zaten. Mahmut oğlum, seni eve götürseydi abinler? Burada perişan oldu çocuk böyle Aysel...''

''Doğru diyorsun Mahmut'u götürsünler.''

''Kimi götürüyoruz?'' diyerek koridorda elindeki çaylarla onlara doğru yürüyen Aran ilk Meltem'e bakmıştı. Dudaklarındaki çarpık gülümseme genç kadını her gördüğünde istemsizce beliriyordu.

''Ne zahmet ettin oğlum?'' Aysel Teyze karton bardaklardan birini alarak bir yudum içti. Doğrusu bu kadar koşuşturmacaya şu çay iyi gelmişti.

''Olur mu hiç öyle şey! Hepiniz çok yoruldunuz.'' Dediğinde Mahmut için aldığı meyve suyunu verip arkasını döndü. Sıra güzel nişanlısı ve ablası Deniz'e gelmişti.

Deniz'de kendisine uzatılan çayı alıp teşekkür ettikten sonra Meltem kıstığı gözleriyle karşısındaki adamı süzdü. Yakasından sarkan papyon ve bir iki düğmesi açılmış gömleğiyle oldukça iyi görünüyordu. Hatta fazla iyi görünüyordu.

''Teşekkür ederim.'' Dedi fısıldayarak.

''Ağladın mı sen?'' Aniden ciddileşen yüzü genç kızı ürkütmüştü. Aklına gelenlerle tekrar gülmemek için kendini olabildiğince sıktı.

ARANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin