8.Bölüm

5.9K 450 111
                                    

"Evet!" diyerek nikah memuruna bağıran geline sadece acıyarak bakmıştım. Acaba iki ay sonra evliliğin acı yüzünü görünce de böyle gülebilecek miydi?

"Meltem evlilikten çok korkar çok."

Anneme döndüğümde bu sefer beni hemen alt katımızda oturan Aysel teyzeye şikayet ettiğini görmüştüm. Kadın da beni tanıdığı için sadece gülerek kafasını sallıyordu. Oflayarak elimle annemi omuzundan dürttüm. 

"Ben evlilikten korkmuyorum!" dediğim de annem sanki az önce söyleyen kendisi değilmiş gibi umursamazca önüne dönmüştü.

"Görüyorsun ya Aysel halimi. Valla bıktım usandım, elalemin çocukları bir bir gidiyor.  Bizimkilerde yeminli gibi dizimizin dibinde."

"Anne ne evliliği ya!"

"Kızım anneniz kötülüğünüz için demiyor ki. Bak şu Ayten'e o bile bulmuş memur çocuğu. Sen bu halinle bulamayacaksan vah bize!" dedi Aysel teyze bir elini dizine vurmayı ihmal etmemişti.

"Ne varmış benim halimde?"

"Güldürme kız. Görmüyor musun bak şu etrafına kaç kişi aç kurt gibi bakıyor!"

Doğrusu Aysel teyzenin böylesine özgüven depolamasından sonra başımı kaldırıp etrafı süzmeden edememiştim.  Dediği gibi gerçekten de bana bakarken yakaladığım kişiler vardı. Güzel miydim?

"Bu çirkinlikle kim alır onu?" dedi Aran çattığı kaşlarıyla. Ne zamandır bizi dinliyordu bu? Üstelik ona tekmeyi hiç atmamışım gibi tepemde dimdik dikiliyordu.  Aran'ın bu çıkışına annem ve Aysel teyze gülmekle yetinmişti. O ise hemen yanıma çektiği sandalyeye oturup kulağıma eğilirken tuttuğum nefesimle konuşmasını bekliyordum.

"Bu yaptığın-"

"Oyun bitti, ben kazandım."

Bir kaç saniye ses gelmeyince kafamı çevirmek zorunda kalmıştım. Burunlarımız neredeyse tokuşacaktı. Yüzüme dikkatle bakan yeşil gözleri alayla parıldadı ve eliyle çenesini hafifçe sıvazlayarak çıldırtıcı bir şekilde gülümsedi.

''Öyleyse sana ödülünü vermem gerekiyor.'' dedi.

''Neymiş ödül?'' diye sorduğumda kabul ediyorum dikkatimi çekmeyi başarmıştı. Bir kolunu masaya uzatarak oturduğu sandalyede geriye yaslandı.  Şu an etrafımızdaki kadınların onun kucağına oturmak için yarıştığından emindim.

''Göreceksin çok yakında.'' dedi ve ayağa kalkarak bana tepeden bir bakış attı. Gitmeye yeltendiğinde sinirle kolundan tutarak durdurdum onu. İkimizde birbirimizden bir an olsun gözlerimizi ayırmıyorduk. Hatırladığım anılarla öfkeyle oturduğum yerden onu kendime çektim. Yüzüme doğru eğilmiş, umursamazca söyleyeceğim şey için bekliyordu.

''Neden öptün beni?'' diyerek yüzünü inceledim. Etraf neyse ki karanlıktı, yüksek sesle içeriyi dolduran müzik sesi yüzünden bayılmak üzereydim. Aran sorumun cevabını vermeden önce oturduğum sandalyeye elini koyarak iyice yaklaşmıştı.

''Benim için çok önemli değildi, sen de umursama.''

Son sözünü söyledikten sonra arkasını dönüp öylece gitmişti. Geride... Geride eskisinden kat kat daha öfkeli bir Meltem bırakmıştı.

-GEÇMİŞ-

''Meltem duydun mu? Bugün öğretmenimiz kiminle istersek o kişiyle oturmamıza izin verecekmiş!'' dedi sıra arkadaşım Merve. Onun heyecanını anlayabiliyordum, ne de olsa aylardır uzun boyu yüzünden en arkada oturmak zorunda kalıyordu. Üstelik yanında oturan kişiden de hiç haz etmiyordu. Açıkcası benim için kiminle oturduğum o kadar önemli değildi. Nasılsa iyi anlaşmanın bir yolunu bulurdum.

ARANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin