''Kimdi o?'' diye sorduğum an yakasından tuttuğum adamı hırsla kendime çekmiştim . Gözlerim öfkeden alev alev yanarken onun alaycı bakışları karşısında iyice deliye dönmüştüm.
''Bunu neden umursuyorsun?'' diye sordu Aran. Kaşları sorgularcasına havalanmış, dudaklarının kıyısına belli belirsiz bir gülümseme yerleşmişti.
''Çok ciddiyim! Seni öldürürüm! Görmedim mi sanıyorsun? O kadın içine düşerken senin ne ya-''
''Ne yapmışım ben?''
Aran'ın ani çıkışıyla şaşırmış olsamda belli etmemeye çalışıyordum. Sonuçta haklı olan bendim kesinlikle o değildi!
''Söylesene ne yapmışım ben!'' diye bağırıp belimden tutunca onun sert gövdesine yapışan bedenime engel olamamıştım. Biraz önceki alaycılığın yerini, benimkini aratmayacak bir öfke almıştı. Yüzünü yüzüme iyice yaklaştırıp belimdeki elini daha da sıkılaştırdı. İçinde bulunduğumuz durum karşısında ağzımı açıp konuşacakken araya girdi.
''Kıskandın mı yoksa? Tek bir an bile düşünmeden parmağından çıkarıp attığın o yüzüğün hiçbir şey ifade etmediğini söylemiştin oysa. Sana son kez bir şans veriyorum Meltem. Eğer şimdi gidersen, gitmene izin veririm. Sana karşı hislerimin çocukça bir saplantı olduğunu düşünüyorsun değil mi? Bana biraz daha böyle bakmaya devam edersen emin ol sana bunu ispatlamakta geri adım atmam. Bu yüzden.Şimdi. Git Meltem!'' diye bağırdığında kalbimin yerinden fırlayacakmış gibi atmasının sebebi kesinlikle iç sesimin bağırdığı şey yüzünden değildi! Olamazdı. Hayır... Onu kaybetmekten korkuyor olamazdım!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAN
RomanceGüneş suya yansıdı... ''Geldiğinden beri yüzün gülüyor. Çok mu eğleniyorsun?'' diye sinirle sorduğumda hala onunla dip dibe durduğumuz için sinirliydim. ''Çok.'' dedi ve bir kolunu omzuma atarak beni kendisine çekti. Onunla resmen sarılıyor olmamız...