17.Bölüm

4.9K 374 53
                                    

Medya: Yeni kitap ERİHA'nın tanıtım videosu! Belki de Wattpad'da gördüğünüz ilk seslendirmeli tanıtım videosu olabilir bir göz atın derim!

Bu arada kitap ilk bölümüyle 1 Ocakta yayında!

@arsilyaroseis hesabından yayınlanacak.

Video gamzertm instagram hesabımda da bulunmaktadır dilerseniz oradan da izleyebilirsiniz.

                                                                               ☁☁☁

Aynı anda havalanan çay bardakları sesli bir şekilde yudumlandıktan sonra tekrar aynı hızla çay tabaklarıyla buluşmuştu. Koltukta yan yana oturan Aysel Teyze ve ben büyük bir dikkatle açık televizyondaki programı izliyorduk. Sabahın erken saatinde top patlasa uyanmayan ben sırf çocuğun kayıp babasını görmek için uyanmıştım. 

''Ne yapmış kim bilir kadına. Gözü kör olmayasıca!'' diye seslice kendi kendine söylendiğinde çayımdan bir yudum daha alıyordum. Adam neredeyse program başladığından beri kadını tanımadığını iddia ediyordu.

''Bakın beyefendi elimizde DNA testi raporları mevcut. Yani bu kadar da olmaz ki canım hala neden inkar ediyorsunuz? Bu kadın sizinle birlikle olmuş ortada küçücük bir çocuk var. İnsan biraz düşünür.'' diyerek adamı laflarıyla döven sunucuya hayran kalmıştım. Evet hepimizin söylemek istediklerini söylüyordu şu an.

''Kız sen dün gece o Aran'a niye ağaca sarılmış maymun gibi sarılmıştın?'' 

Aysel Teyze'nin ani sorusuyla yudumlamak üzere olduğum çayı püskürtmüştüm.

''Ay ne alakası var? Abim öküz gibi böğürünce korktum şaşkınlıktan sarıldım aman sende...'' dediğimde neden gözlerimi kaçırdığım hakkında en ufak bir fikrim yoktu.

''Hadi kız oradan! Valla Survivor'da yemek için saldıranlar gibi atladın çocuğun üstüne. Görmedim mi sanıyorsun?'' 

''Aysel Teyze sen daha geçen ay gözüm görmüyor beni hastaneye götürün diye başımızın etini yiyordun? Hayırdır? Arayalım Melih'i gelmesin çocuk boşuna hem bak taş gibisin.'' 

Oğlunun adını duyar duymaz gözleri fal taşı gibi açılan kadına hain bir gülümseme göndermiştim. Benimle uğraşmamayı öğrenmesi gerekiyordu artık.

''Kız saçını başını yolarım senin. Zaten zor ikna ettim çocuğu hasta olduğuma. Tutturdu gelmeyeceğim diye. Ay Meltem sen bir Deniz'e sorsana onlarda birlikte büyüdü sayılır. Acaba bu çocuk niye soğudu buralardan? Bayramda bile telefonla arıyor çocuk yeminli sanki.'' dediğinde kaşlarım istemsizce çatılmıştı. Sahi Melih'i uzun zamandır görmüyordum.

''Belki de mahalleden eski bir sevdiği vardır. Onu görmemek için gelmiyordur.'' diye yanıtladığımda konuşmamızın sonunu duyan ablam elinde çay bardağıyla bize doğru yaklaşıyordu.

''Kimmiş o sevdiği olup da görmek istemeyen?'' 

''Melih abi.'' dedim gözlerim hala televizyona bakıyordu o sıralar.

''Gel Deniz gel ben de tam senden bahsediyordum. Bizim Melih ne geliyor ne de arıyor doğru düzgün.'' dediğinde Aysel Teyze'nin haline üzülmüştüm. Kocası öldükten sonra kalan tek oğlu onun her şeyiydi. Melih'in neden böyle yaptığı konusunda hiçbir fikrim yoktu açıkçası. Aniden yere düşen bardak sesiyle olduğum koltukta geriye sıçradım. Deniz elindeki çay bardağını yere düşürmüş aceleyle mutfağa fırlamıştı.

''Ay yanacaktı kız! Deniz! Bir yerine bir şey oldu mu?'' diye bağırmaya başlayan Aysel Teyze'ye göz devirmiştim.

''Çay zaten bumbuzdu!'' Kendisi sıcak hiçbir şey yiyip içemediği için bizde geçirdiği süre boyunca, yaklaşık 24 saattir bizde yemiyorduk. Yine de oturduğum yerden kalkarak ablamın peşinden mutfağa gittim. Elinde bardak tezgaha yaslanmış su içiyordu.

ARANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin