23.Bölüm

4.1K 294 36
                                    

Deniz & Melih Özel Bölüm  

Bölüm Şarkısı: Göksel/ Kurşuni Renkler

Telefonundaki titreşimle başını yastıktan kaldırmış fakat uykusu daha ağır basmış olacak ki tekrar kafasını yastığa gömmüştü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Telefonundaki titreşimle başını yastıktan kaldırmış fakat uykusu daha ağır basmış olacak ki tekrar kafasını yastığa gömmüştü. Üst üste gelen bildirim sesleri adeta insanı çıldırmak için atılıyordu sanki. Genç kadın öfkeyle gözlerini kısarak telefonu eline aldığında zorlukla ekrana baktı. Kilidi açmadan üstün körü incelediği mesajlar, kayıtlı bir numaradan gelmiyordu. Gözlerini ovuşturarak yatakta oturur pozisyona geldi ve dikkatle okumaya başladı.

Gönderen

+90555949...9

Numaramı kaydet, sandığının aksine çok fazla görüşeceğiz.

Uyuyor musun? Hala 12 olmadan uslu bir çocuk gibi uyuyor musun?

Okuduklarıyla nefesini tutan Deniz hızla saate baktı. Gerçekten de daha 12 bile olmamıştı, çocukluğundan beri erken yatma alışkanlığı vardı ve bu hiç değişmemişti. Melih bu huyunu hala hatırlıyor olmalıydı. Sıkıntıyla nefesini verdi ve ellerini saçlarından geçirdi... Ne yapacağını, nasıl davranması gerektiğini bilmiyordu. Kahretsin neden dönmüştü bu adam! Tam her şeyi unutmaya başlarken neden çıkıp darmadağın ediyordu onu! Dakikalar sonra telefonunun sesini kapatarak başını yastığa koydu ve aralık olan perdeden gökyüzüne baktı. Dolunay tüm ihtişamıyla net bir şekilde görünüyordu, aynı dakikalarda evinin balkonunda tek başına oturan adam da dolunayı izliyordu.

 Birbirlerinden habersiz düşüncelere dalıp gittikleri yerler bile birken, onlar nasıl ayrı kalabilirdi? 

Genç adam alnına düşen ıslak saçlarını umursamadan gecenin ayazında sigarasını yaktı ağır ağır. Bırakalı uzun zaman olmasına rağmen bu gece içmek istemişti. Uzun parmakları arasında tuttuğu ince dal kibritteki  ateşle buluştuğunda öylesine hızla yanmıştı ki, kibritin ateşini söndürmek için rüzgara doğru salladı Melih. Üzerindeki siyah tişörtüne rağmen üşümüyor gibiydi, dudaklarına götürdüğü sigaranın dumanı biraz sonra  dans edercesine rüzgara karıştığında keskin gözleri hala dolunaya takılı kalmıştı. 

Çok zaman geçmişti, hatta o kadar çok zaman geçmişti ki o kadını unuttuğu konusunda kendini bile kandırmıştı. Buraya dönmeden önce defalarca sorgulamış ve kendi içinde bir hesaplaşma yaşamıştı. Onu gördüğünde nasıl davranması gerektiği, nasıl konuşması gerektiği ve en önemlisi nasıl bakması gerektiği hakkında!

Ne kadar da aptaldı... 

Evet ülkenin en iyi şirketlerinden birinde üst düzey yönetici olsa da, gün içerisinde sayısız insanla uğraşsa da söz konusu Deniz olunca aklı ve mantığı onu terk edip gidiyordu. Tıpkı onun gibi... Deniz ondan giderken beraberindeki her şeyi götürüyordu. İlk aşkların unutmayacağını çok duymuştu, o zamanlar bunu pek umursamasa da çok sonraları acı bir şekilde tecrübe etmişti. Yıllar önce her şeyden vazgeçerek evlilik teklifi ettiği kadın gözlerinin içine baka baka tek bir an bile düşünmeden reddetmişti onu. Babasının ölümünden sonra yaşadığı en büyük acı buydu.

ARANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin