12.Bölüm

5.4K 452 87
                                    

Aran ile yaptığımı konuşma son bulurken gözüm yere konmuş keke kaydı. Beni düşmekten son anda kurtardığı sırada elimden alıp yere koymuş olmalıydı. Ne düşünceliydi ama! Yüzüme sertçe kapanan kapıya baktığımda içimde anlamsız bir kırgınlık vardı. Mutluluktan havalara uçmam gerekirken neden böyle tepki veriyordum? Çıldırmış olmalıydım...

''Meltem!''

Ablamın kapıya çıkmasıyla düşüncelerimden sıyrılıp içeriye girdim. Elimdeki keki ona verirken diğer yandan da saydığı lafları geçiştiriyordum. Salondaki muhabbet koyulaşmış olmalıydı çünkü ben hariç herkesin eğlenen halleri gözümden kaçmamıştı. Mutfağa girip yapılan kahveleri izlediğim sırada kapı çalmıştı. Açıkçası kimin geldiği zerre umurumda değildi... Başımda dikilmekten vazgeçmeyen ablam bana bakarak sırıtmaya başlamıştı. Bıkkınca ona dönerek kafamı salladım.

''Ne?''

''Hadi yine iyisin. Bütün mahallenin kızları yarışa girmişti bu çocuğu kapmak için.'' dediğinde omuz silktim. Eli yüzü düzgündü ama yakışıklılığı yüzünden bir insanla ömür geçirebileceğimi hiç sanmıyordum.

''Belli.'' diyerek geçiştirdim. Mutfaktaki işim neredeyse bitmişti. Annem mutfağa hızlı bir giriş yapıp durum değerlendirmesini sonuçlandırdıktan sonra nihayet içeri gitmeme izin vermişti. Yüzümdeki samimi olmayan bir gülümsemeyle sırayla kahveleri dağıttığım da Ekrem Amca'nın yanındaki kişiye bakmamıştım. Kafamı kaldırdığımda gördüğüm kişi yüzünden küçük dilimi yutabilirdim! Aran takım elbise giymiş bir şekilde tam karşımda oturuyordu! Üstelik yüzünde gördüğüm o pis sırıtışta neyin nesiydi? Daha dakikalar önce benimle uğraşmayacağını söyleyen adamın şu an müstakbel sahte damat adayımla aynı salonda ne işi vardı? Üzerindeki takım elbise seçimi bana kesinlikle düğünlerde beyaz kıyafet giyen kadınları hatırlatmıştı. Damat adayından daha dikkat çekici olması büyük haksızlıktı!

''Kahveyi aldım yan tarafa geçebilirsin.'' diye fısıldadı alayla. Nefret ettiğimden adım gibi emin olduğum yeşil gözleri yine hınzırca kısılmıştı. Afallamam uzun sürmüş olacak ki gözüyle işaret edince kendime geldim. Kalan kahveleri apar topar dağıtıp kapı önündeki yerimi alırken şaşkınlıkla bir Aran'a bir de Emre'ye bakıyordum. Aniden Ekrem Amca'nın konuşmaya başlamasıyla olduğum yerde donup kaldım.

''Ee kahvelerimizi de içtiğimize göre artık konumuza gelelim.''

Bir dakika ters giden bir şeyler vardı! Emre'nin babası yerine neden Aran'ın babası konuşuyordu? Pörtlek pörtlek açtığım gözlerimle elimde tuttuğum tepsiyi bükmeme az kalmıştı.

''Ne oluyor Ekrem?'' diye sordu babamda en az benim kadar şaşkın bir sesle. Konuş baba! Kızının sorularına cevaplar bul kurban olayım!

''Hayır hayır, sabret hele.'' dedi ve Aran'a bakarak gülümsedi. Onunla birlikte benimde bakışlarım Aran'a kaymıştı. Oturduğu tekli koltuk bize her geldiğinde seçtiği yerdi. Tuhaf olan bir başka şey ise benimde evde sadece o koltuğa oturuyor olmamdı. Basit bir koltukta otururken bile etrafına öylesine bir aura yansıtıyordu ki! Pislik herif! 

''Bunca yıllık komşuyuz, yeri geldi birbirimize kardeş olduk. Kaderde bugün akraba olmakta varmış. Ne yalan söyleyeyim ilk duyduğumda çok şaşırdım ama sizden başkasıyla olmasına da gönlüm razı olmazdı.'' 

Anlamıyordum! Kahretsin, Ekrem Amca neden bahsediyordu? Ne akrabalığı ne kaderi? Emre ve ailesi sakince oturmaya devam ederken benim gibi olan sadece iki kişi vardı. Babam, Sevinç Teyze ve ben!

''Sebebi ziyaretimiz belli oğlumuz kızınızı beğenmiş, hanım kızımızda oğlumuzu.'' 

Oğlu mu beğenmiş? Kimi beğenmiş? Neyi beğenmiş? NASIL BEĞENMİŞ! 

ARANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin