20.Bölüm Part 2

4.5K 322 27
                                    

Kalp atışları hızlanmış, hissettiği heyecan ve mutluluk yüzünden olduğu yerden kıpırdayamamıştı. Karşısındaki adamın biraz sonra kaybolacağı düşüncesi aklına geldiği an yutkundu. Mutluluğu sanki gökyüzünden yere doğru sertçe çakılmış ve onu orada ölüme terk etmişti.

''Gitme...'' diye fısıldadı. Biraz önce sevinçle parıldayan mavi gözleri yerini şimdi büyük bir hüzne bırakmıştı. 

''Yalvarırım gitme!'' 

''Meltem.'' 

''Aran bırakma beni!''

''Bu bir rüya değil.'' dediğinde genç kız kafasını olumsuzca sallayarak ağlamaya başladı. Günlerdir aldığı ilaçlar yüzünden artık ne gerçek ne rüya ayırt edemiyordu. Aran'ın yokluğu varlığında olduğundan çok daha delirtmişti onu.

''Güzelim, bana bak! Yalvarırım bak bana! Rüya görmüyorsun! Döndüm. Senin için döndüm! Sadece senin için!'' dedi ve kolundan tutarak göğsüne doğru çekti. Meltem duyduklarının şaşkınlığıyla olduğu yerden fırlarken kafası karışmıştı. Koşarcasına odanın lambasını yakmak için yataktan kalktığında önce lambayı yaktı. Daha sonra ardına bile bakmadan odadan çıkarak banyoya koştu. Soğuk suyu yüzüne sertçe çarparken içinden bu sefer rüya olmaması için dua ediyordu. Nihayet uyanık olduğunu anlayacak hale geldiğinde yavaş adımlarla odasına doğru ilerledi. Eli aralık kapıyı yavaşça aralarken kalp atışları yine hızlanmıştı. Biliyordu, biraz önce orada aşkını itiraf ettiği adam orada olmayacaktı. Önceki gecelerde olduğu gibi bu da rüyadan ibaretti. Nefesini tutarak kapıyı tamamen açtı. Korkuyla dudaklarını dişlerken kafasını zorlukla kaldırarak yatağına baktı. 

Gördüğü kişiyle kaşları havalanmış ve göz bebekleri büyümüştü. Arkasındaki kapıya yaslanarak gözlerini kıstı. Aran hala yatağının üzerinde kendisini izliyordu. 

''Sen...'' dediğinde ayakta kalmaya gücü yetmemiş olacak ki kapının dibine yavaşça çöktü. Göz yaşları şimdi mutluluktan akıyordu. Genç adam onun halini görünce acıyla kasıldı. Yataktan kalmak için yeltendiğinde Meltem'in havalanan eliyle duraksamak zorunda kaldı. 

''Kal orada! Gelme!'' dedi küçük bir kız çocuğu gibi ağlamaya devam ediyordu.

''Geciktiğim için özür dilerim.'' diye fısıldadı genç adam.

Meltem elleriyle yüzünü kapatarak göz yaşlarını silmeye çalışırken ne kadar acısınası göründüğünün farkında değildi. Öylesine çaresiz bir hali vardı ki Aran onu böyle gördükçe kendine küfürler ediyordu. 

''Öldün diye haber yaptılar... Ben... Biz resmini gördük televizyonda! Sonra... Sonra kimliklerinizi tespit edemediklerini söylediler. Yaşayabilme ihtimalin olduğunu duyduğumda ne haldeydim biliyor musun?'' diyerek iç çekti. Dizlerini karnına doğru çekmiş bir elini başına yaslamıştı. 

''Elimde değildi, daha erken gelmek istedim ama... Gelemedim.'' dedi genç adam. 

''Geri döndüğüne sevinemiyorum!'' diye çıkıştı. Sesini her ne kadar kısık tutmaya çalışsa da engel olamıyordu. Kıpkırmızı gözleriyle genç adama bakarken onun da kendisinden farksız olmadığını gördü. 

''Döndüğünde dünya'nın en mutlu insanı ben olacaktım! Öyle düşünüyordum!'' 

Kafası karışmış ve hissettiklerini hiç olmadığı kadar dürüst bir şekilde Aran'a söylemişti. 

''Neden?'' diye sordu genç adam. Oturduğu yerden kalkmamak için kendisini zor tutuyordu. Kalkıp sevdiği kadını kollarının arasına alıp sarılmak istiyordu. Onu öylesine çok özlemiştiki...

ARANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin