5- Sakinleştiriciler

2K 194 34
                                    

-Düzenlendi

Rose, Jungkook'u zorla ikna ederek alnındaki yaraya bakmaya başlamıştı. Jungkook'un kafası bir sağa bir sola hareket ederken çok rahatsız hissediyordu.

Yarasının kapatılmasını istemiyordu ki. Daha önce ona sarılıp her şeyin düzeleceğini söyleyen bir ailesi bile yokken, yaralarını sarabilecek bir dostu bile olmamışken şimdi elin doktoru ona bakıyordu. Bu yaşına kadar kendisi gelmişti Jungkook. Kimsenin yardımını istemiyordu.

Bunları düşündükten sonra daha çok sinirlenip kafasını sağa çevirmiş ve Rose'nin krem sürmesini engellemişti.

"Ne yapıyorsun?"

Jungkook dişlerini sıkmış ve ayağa kalkmıştı.

"Git buradan."

Rose, Jungkook'un ani ruh değişimine anlam veremedi. En azından sakinleştiriciler vardı. Bu sayede her zaman yırtıcı olmuyordu.

"Yanılıyorsun.."

Rose, devirdiği yatağı düzeltip üzerine oturmuş olan adama çevirdi kafasını. Ne yani şimdide zihin falan mı okuyordu?

"Yanılıyorsunuz. Hepiniz beni iyileştirdiğinizi düşünüyorsunuz."

Jungkook ilk defa bu kadar içten konuşmuştu. Rose bu fırsatı değerlendirmek için ayağa kalktı ve yatakta oturan Jungkook'un yanına oturdu.

Jungkook kafasını tüm ciddiyetiyle onu dinleyen doktora çevirdi.

"İçimi dökeceğimi düşünüyorsan yanılıyorsun. Sadece bunu söylemek istedim."

Rose, Jungkook'un içerisindeki kaybolmuş ruhu bulmak istiyordu. Onu sıkıştığı yerden çekip kurtarmak ve iyileştirmek istiyordu. Nedenini bilmese bile bu adama acıyordu. Geçen gün delirdiğinde ona bahşettiği çaresiz bakıştan beri kalbi yumuşamıştı Rose'nin. Bundan sonra Jungkook'u bir sorumluluk gibi değil de bir matematik testi gibi görüyordu. Başta zor görünse bile çözdükçe anlaşılacaktı. Sadece çabalaması ve bırakıp gitmemesi gerekiyordu.

"Jungkook, yanıldığımızdan bahsederken ne demek istedin?"

Jungkook sağ ayağını sallamayı durdurmuş ve cevap vermişti.

"Sence?"

Rose susmuştu. Ne hakkında yanıldığını bilmiyordu. Ona olan tutumlarından mı bahsetmişti? Aslında olabildiğince nazik davranmaya çalışıyordu.

Kapı açılıp Hyejin hemşire içeri girdiğinde Jungkook ayaklanmıştı.

"Siktir!"

Ağızndan çıkan kısık sesli küfürü duyduğunda Rose de ayağa kalkmıştı. Hemşire'nin yine ona sakinleştirici vereceğini düşünmüş olmalıydı.

"Jungkook sakin ol.."

Rose yumuşak sesiyle konuştuğunda titreyen gözler Rose'ye dönmüştü.

"Seni sürtük! Benimle iyi geçiniyor gibi göründün! Neden?! Çünkü siktiğimin sakinleştiricisini başka bir ilaç olarak bana yutturacak ve daha fazla enjekte edecektin!"

"Jungkook öyle bir amacım yok. Lütfen sakin olmaya çalış."

Jungkook ne dediğini bilmiyordu. Yine delirmişti işte. Her zaman böyle oluyordu. İçeriye hemşire veya güvenlikler girince adli hakimiyetini kaybediyordu. Başı dönüyor ve gözleri kararıyordu. Etrafındakilerin ne dediğini umursamadan herkese zarar veriyordu..

"Hepinizin canı cehenneme! Hepiniz kül olun!"

Jungkook'un ses tellerini yırtacak kadar sesli bağırması yarıda kesilmişti.
Bunun sebebi Rose'nin ona sarılıyor oluşuyordu.

Güzel kadının kolları boynunda ve elleri saçındaydı. İşte o zaman ilk defa kokusunu almıştı Jungkook. Çok güzel kokuyordu.

Bağırmayı kesmişti fakat çatık kaşları ve koyu bakan gözleri hala sinirli olduğunu belli ediyordu.

"O sadece temiz kıyafetler getirdi Jungkook. Ben istedim tamam mı? Sakinleş."

Rose, Jungkook'un kulağına fısıldamış ve saçlarını okşamaya devam etmişti.

Jungkook güzel kadının saçlarının kokusunu almıştı. Şeker gibi kokuyordu. Ya da çilek gibi. Belki de gül bahçesinde ki sayısız güller gibi. Hayır, onun kokusu bir uyuşturucu gibi kokuyordu. O yüzden Jungkook hala onu itmemişti. Kokusunu çözmek için daha derin bir şekilde nefes almıştı. Belki kokusu ile rahatlamıştı, belki de anlık olarak bu sarılma ona iyi gelmişti.

En son ona kimin, ne zaman sarıldığını hatırlamıyordu bile. Kollarını karşısındaki bedenin beline yerleştirmemek için zor duruyordu. Ağlayıp haykırmamak için kendini sıkmaya başlamıştı. Yaşadığı her şeyi bağırarak anlatmak ve destek olacak birinin kollarında ağlamak istemişti.
Bunlar zor istekler değildi. Tek istediği biraz samimiyetti.

Jungkook'u gerçek dünyaya döndüren şey Rose'nin ondan ayrılması olmuştu. Kapattığını bilmediği gözlerini aralamış ve neler olduğunu idrak etmeye çalışmıştı.

Bay Chen gelmiş ve itiraz ederek onu bırakmasını söyleyen Rose'yi, Jungkook'dan ayırmış götürüyordu.

Jungkook'un gözleri kapıya kaydığında bir sürü insan görmüştü hepsi ona bakıyordu. İşte o an her şey yavaşlatılmıştı Jungkook için. Ondan korkuyorlar mıydı? Kendisinden korkuyorladı. Jungkook istemememişti ki böyle olmayı.

Gelen iki güvenlik sertçe Jungkook'u tuttuğunda yine başlamıştık. En başa dönmüştük.

Jungkook yine bağırmaya ve çırpınmaya başlamıştı. Taki hemşire elindeki tüm sakinleştiriciyi Jungkook'un koluna enjekte edene kadar.

Rose bu sefer Jungkook'un neyden bahsettiğini anlamıştı. Ne hakkında yanıldıklarını anlamıştı. Sakinleştirici ona iyi gelmiyordu. Aksine hırçın olmasının tek sebebi belki de bu sakinleştiriciydi.

Şimdi ise Rose daha özür bile dilyemeden bay Chen tarafından sürükleniliyordu. Hastası ile ilgili kararları kendisi vermesi gerekirken yaşadıkları Rose'yi düşündürmüştü.

Doctor | RoséKookWhere stories live. Discover now