4- Yaralı Jungkook

2.1K 199 52
                                    

-Düzenlendi

"Sana dedim ki, saçlarımı daha önce boyamadım!"

"Bende dedim ki, eminim öyledir!"

Rose, Taehyung ve Jisoo hastane'nin kafesinde oturuyorlardı. Taehyung ve Jisoo arasında ise gergin bir sohbet dönüyordu. Tabi Rose bunu gülerek izliyordu.

"Beni delirtmek için mi doğdun sen!?" Jisoo bağırmıştı.

Taehyung ve Jisoo çocukluktan beri arkadaşlardı. Jisoo, Taehyungdan nefret ederdi. Ne zaman ondan kaçsa bir şekilde yine karşılaşıyorlardı.

"Çocuklar medeni insanlar gibi oturabilir misiniz? Herkes bakıyor da."

Rose'nin uyarısına karşı susmuşlardı ama Jisoo hala kolları bağlı ve çatılmış kaşlıydı.

"Off Jisoo! Bak yeni hastamı anlattırmadınız bile!"

Jisoo, Rose'nin isyanı ile olanları hatırlamış ve yüz ifadesini düzeltip merakla dinlemeye başlamıştı.

"Adı ne?"

Taehyung'un sorusu ile Rose ona dönmüştü.

"Hazır mısınız? O Jungkook."

Jisoo'nun bakışları donmuş hatta nefesi kesilmişti. Taehyung ise kaşlarını çatmış ve şaka yaptığını düşünmüştü.

Rose kahvesinden bir yudum alırken Taehyung sonunda konuşmuştu.

"Rose şaka mı yapıyorsun?"

Rose boğazından geçen hafif sıcak kahve ile yumuşarken kafasını iki yana sallamıştı.

"Ama ebesini-"

Jisoo'nun sözünü bölen Rose'nin elleri olmuştu.

"Sessiz konuş Jisoo."

"Eski doktoruna ne olmuş?"

Taehyung kafasındaki milyonlarca sorudan bir tanesini seçip sormuştu.

"Az önce bay Chen'e aynı soruyu sordum. Doktoru, Jungkook'un ona uyguladığı fiziksel şiddete zor dayanıyormuş. Bir de Jungkook'un ona ettiği küfürler de onu bırakma sebebinin tuzu biberi olmuş."

"Bir önceki doktoru erkekti Rose. Sen nasıl dayanacaksın? Ya sana da zarar verirse?" Diye huzursuzca sordu Jisoo.

Rose elindeki kahveyi masaya koyup yere bakmaya başlamıştı.

"Bilmiyorum. Mesafemi korurum ve işleri olabildiğince çabuk çözmeye çalışırım. Endişelenmeyin."

"Nasıp endişelenmeyelim? Bizim narin Roseanne'imize ya bir şey olursa? Gidip bay Chen ile konuşmalıyım.."

Jisoo ayaklanırken Rose onu yerine oturtmuş ve kendisi kalkmıştı.

"Önemli değil Jisoo. Eğer ondan korksaydım en başta bu teklifi kabul etmezdim. Şimdi gitmeliyim. Jungkook'u biraz aksattım."

Jisoo kafasını sallamış ve endişelendiğini belli eden bir ifade ile Rose'ye bakmıştı.

"Dikkat et Rose."

Taehyung'un uyarılarını aklının bir köşesine not eden Rose soğumaya yüz tutmuş kahvesini almış ve yürümeye başlamıştı.

Kapıdan çıkarken kahveyi çöpe dökmüş ve hemen yanındaki masanın üzerine boş bardağı koymuştu.

-

Jungkook'un odasının kapısına geldiğinde terlemiş ellerini altındaki kot pantolona silmişti.

Kapıyı yavaşça tıklatıp içeri girdi. Bu sefer gördüğü manzara ötekisinden beterdi. Sırtını duvara vermiş adamın dudağı patlamıştı ve boğazları çizilmişti. Yanındaki duvarda kan izleri ve yırtılmış gömleği ile berbat görünüyordu.

Rose hemen telefonu çıkardı ve bayan Hyejin'e, Jungkook için temiz kıyafetler getirmesi gerektiğini yazdı.

"Merhaba.."

Rose yavaşça Jungkook'un yakınına gitmiş fakat yine aralarında mesafe bırakmıştı.

Bu sefer yerde oturan adam kafasını kaldırıp bakmamıştı bile. Rose geçen sefer üzerine fazla geldiğini biliyordu ve bu gün ondan özür dileyecekti. Sonuçta o bir sinir hastasıydı onunla aksi konuşmak bir çözüm değildi.

"İzin verirsen yaralarına bakabilir miyim?"

Adam ses çıkarmasada Rose daha da yaklaşıp yanına çömelmişti.
Jungkook'un kafasını kaldırmak için çenesinde tuttuğunda adam irkilmiş ve Rose'nin elini itip biraz toparlanmıştı.

"Bir kızın bana dokunmasından hoşlanmam."

Jungkook'un net açıklamasını anlayan Rose kafasını sallamış ve cebindeki küçük feneri çıkarmıştı.

"Jungkook, senden ışığı gözlerinle takip etmeni istiyorum tamam mı?"

Jungkook kafasını yerden kaldırmış ve karşısınsa ki güzel kadına bakmıştı. Bu Rose için evet demek olduğundan feneri yaktı ve yavaşça bir sağa bir sola doğru sürükledi.

Jungkook zorlanmadan ışığı takip ettiğinde Rose feneri kapatmış ve cebine yerleştirmişti. Kafasını tekrardan Jungkook'a çevirdiğinde saçını düzelten çocuğun anlındaki yarayı görmüştü.

İşte o an anlamıştı ki Jungkook sadece sinir hastası değil aynı zamanda kendine zarar veren bir psikopattı.

"Jungkook alnın.."

Rose eski olduğunu düşünmediği yaraya bakmaya başlamıştı. Jungkook ise ilk defa karşısında gülümsüyor ve gözlerindeki karanlıkla Rose'ye bakıyordu.

"Çok güzel değil mi? Bu sabah yaptım."

Rose biliyordu. Karşısındaki adam kendine ve başkalarına acı çektirmekten zevk alan bir deliydi. Bu hastanede olmanın hakkını tamamıyla veriyordu. Geçmişte ne yaşadığı gerçekten çok merak ediyodu. Onu bu hale getiren biri miydi? Yoksa yaşanmış bir olay mı? Belki de annesinin ölümü ile ilgili bir tramvaydı?

Hiç sanmıyordu Rose. Bu olayın altında daha büyük sebepler yatıyordu. Ve biliyordu ki bu sebepleri öğrenmeden rahat bir uyku çekemeyecekti.

Doctor | RoséKookWhere stories live. Discover now