24- Kayıp

1K 95 16
                                    

Sabah sürünerek yataktan kalktı Rose.

Üç gündür doğru dürüst uyuyamıyordu. Bu gün de erken yattığı için sabah erken kalkmıştı ve uyku tutmamıştı.

Hatane için çıktıkları günün dönüşünde Rose'nin evine uğramaları iyi olmuştu. Böylece kıyafetlerini almıştı.

Rose hala içinde bulunduğu durumu anlamakta güçlük çekiyordu. Bu Jungkook'un derdi neydi? Neden kendisini bu kadar yanında tutmak istiyordu? Tamam bir birlerini seviyordu ama bu Rose için yeterli bir sebep değildi. Mesela Rose, Jungkook'un yanında durmaya devam ediyordu çünkü Jungkook hala hastaydı.

Hastalığının belirtilerini artık göstermiyordu, hatta artık iyileşti diye düşünmüştü Rose. Yangın olayına kadar. Jungkook en büyük sinir patlamasını, rahatlamasını orda yaşamıştı. Şimdi de tek kalırsa kendi ile çelişecekti, kafasında kuracaktı ve yine delirecekti. Bu sefer dışarda olduğu için istediğini yapabilecek, daha serbest olacaktı. Rose onu polislere teslim edemeyeceği için yanında durup ona göz kulak olmaya karar vermişti. Belki şu an doktoru değildi, ama sevdiği kızdı ve hala Jungkook'un hayatında bir rolü vardı.

Rose üzerini giyindikten sonra valize sıkıştırdığı tarağı çıkardı. Odadaki üzeri boş makyaj masasının önüne geçip oturdu. Yeni yaptırdığı sayılan sarı saçlarını taramaya başladı.

Rose'nin kendinde en sevdiği yer saçlarıydı. Uzundu ve yeni rengi çok hoştu. İpek gibiydi ve çok hoşuna gidiyordu. Bir insanda ilk saça dikkat ederdi Rose. Saçları onun ikonik bölümü denilebirdi.

Rose işini bitirdiğinde ayağa kalktı ve somurtkan yüzünü takınıp yavaşça odadan çıktı. Ev küçük olduğu için bir yatak odası vardı ve salon ile mutfak birleşikti. Jungkook koltukta yatacaktı.

Rose odadan çıkıp kısa koridorun sonundaki odaya girdi. Odayı bomboş görünce kaşlarını çattı. Koltukta pikeler katlı bir şekilde duruyordu ve içerde kimse yoktu.

Rose telaş yapmadan arkasını döndü ve yatak odasının yanındaki tuvalet kapısına gitti. Beklemeden kapıyı tıkladı. Ses gelmeyince yeniden kapıya vurdu.

"Jungkook orda mısın?"

Rose eli havada kulağı kapıda gelecek bir cevap bekliyordu ama sessizlikten başka bir şey yoktu.

"Jungkook giriyorum!"

Rose endişlenmeye başlamıştı. Kapıya son kez vurup elini kapı koluna attı ve içeri girdi. Direkt karşısına çıkan aynadaki yansıması onu korkudan hoplatmıştı. Anın gerginliği üzerinden gidecek gibi olsa da Jungkook'un evde olmadığını anladığında yine gerildi.

Yalnız kalmaktan korkarak geri çekildi ve kapıyı kapattı. Kaşları çatılıydı ve ne yapacağını düşünüyordu. Başına bir şey gelmiş olabilir miydi? Evden ne sebeple çıkabilirdi ki?

Rose dudağını kemirerek salona geçti. Perdeleri kapalı olan salon yine de aydınlıktı. Rose cama yaklaştı ve perdeyi hafif sıyırarak dışarıyı izlemeye başladı. Aynı zamanda aklında senaryolar kuruyordu.

"Belki markete gitmiştir. Peki parayı nerden buldu?"

"Belki yapması gereken bir şey vardır. Neden haber vermedi ki.."

"Belki görüşmesi gereken biri vardır?"

Saçma teoriler olduğunu düşündü Rose. Ama aklına daha iyi bir şey gelmiyordu ki.

Rose dalmışken sokağın başından gelen mavi kırmızı ışıklar silkelenmesini sağladı. Gözleri şokla açılırken hemen perdeyi daha çok araladı. Ellerini önündeki mermere dayadı ve tedirginlikle arabayı izledi.

Araba yanlarındaki evin kapısında durdu ve iki polis arabadan çıkıp evin kapısına gittiler. Rose korkuyla perdeyi çekti ve telaşla arkasını döndü.

"Polisler neden burda?!"

Ya Jungkook içinse? Ya onu tutuklamaya gelmişlerse? Ya onun burda olduğunu biliyorlarsa?

Rose aklındaki senaryoları def edip aceleyle dış kapıya gitti. Kapının üst tarafındaki kilidi çevirdi ve kapıyı kilitledi. Evde yokmuş gibi yapabilirdi değil mi?

Kapıyı kiliyleyip evdeki tüm perdelerin kapalı olduğuna emin olduktan sonra dış kapının yakınlarında stresle dolanmaya başladı. Dudaklarını kemirip kızartıyor ve kötü bir şey olmaması için dua ediyordu.

Zil bir lez çaldığında Rose olduğu yerde durup kapıya baktı. Ardından bir polisin sesini duyuldu.

"Polis, açın kapıyı."

Rose ne yapacağını düşündü. Evde yokmuş gibi yapmak istiyordu ama ya bir şekilde içeri girselerdi?

"Bu eve birilerinin taşındığını biliyoruz. Açık kapıyı yoksa kırmak zorunda kalacağız."

Rose oflayarak derin bir nefes aldı ve hemen plan yaptı. Saçlarını karıştırdı ve yakasını çekiştirdi, gözlerini de kıstı. Yeni uyanmış taklidi yapabilirdi.

"Ah Jungkook, bana neler yaptırıyorsun.."

Diye mırıldanırken kapıya vardı. Kilidi çevirerek kapıyı çekti ve açtı. Güneş gözüne gelince gözlerini iyice kıstı ve polislere baktı.

"Buyrun?"

"Bu sokakta arama emrimiz var. Evinizi aramamız gerek."

Rose yutkundu ve kafsını salladı. Yavaşça geri çekildi ve polislerin içeri girmesine izin verdi. Sonuçta Jungkook evde yoktu, bir şey bulamazlardı.

"Tek mi yaşıyorsunuz?"

Bir polis içeriyi ve dolapları ararken öteki Rose'ye soru soruyordu. Başka bir polis daha içeri girdiğinde ve yatak odasına adımladığında Rose gergince kımıldandı ve stabil suratıyla konuştu.

"Evet."

"Dün eve girerken yanınızda bir beyefendi görenler olmuş?"

Sanki tüm mahalleli oturup onların eve girişlerini izlemişlerdi. Neydi bu röntgencilik?

"Evet, kendisi abim."

Polis kafasını salladı ve arkasını dönüp kollarını birleştirdi. İçeriyi arayan polis tuvalete yöneldiğinde, Rose önüdeki polisin yanına giderek ona döndü.

"Problem ne?"

Polis, Rose'ye dönerek cevapladı.

"Bir hastane kaçağı aranıyor. Cinsiyeti erkek ve ismi Jeon Jungkook. Tanıyor musunuz?"

Rose kafasını iki yana salladı.

"Tanımıyorum.. Hapisemi atacaksanız bulursanız?"

Polis anlamamış gibi bakmış ama çok üstelemeden cevaplamıştı.

"Yüksek ihtimalle evet. Hastanede yangın çıkarıp insanların ölümüne sebep olduğu için hapise atılması kesindir. Ama kaç yıl olacağı mahkeme kararıyla belirlenir."

Rose kafasını aşağı yukarı sallayarak önüne dönmüştü. İçinden Jungkook için endişelenmeyi de ihmal etmiyordu.

"Temiz."

Yatak odasından çıkan adam gelmişti. Bir vakit sonra tuvaleti kontrol eden adam da geldi.

"Temiz."

Rose'nin konuştuğu polis kafasını sallamıştı.

"Peki gidebiliriz o halde."

Ardından Rose'ye dönmüştü.

"İyi günler hanımefendi rahatsızlık verdik."

"Önemli değil iyi günler.."

Rose zoraki gülümseyerek cevaplamıştı. Polisler çıkarken onlara kapıya kadar eşlik etti. Son kez polislerle göz göze gelip baş selamı verdi ve kapıyı kapattı. Derin bir nefes verirken yere çömdü ve kafasını eğdi.

"Jungkook bizi neye bulaştırdın sen.."

Teşekkürler, sizi seviyorum 💓💓

Lisa ile kimi shipliyorsunuz? (Jungkook dışında.)  Lisa ile ilgili bir fic yazmak istiyorum ama ne yazsam bilemedim.

Doctor | RoséKookOnde histórias criam vida. Descubra agora