3- Jimin

2.1K 199 36
                                    

-Düzenlendi

"Seni etrafımızdaki ruhlardan koruyacağımıza söz verdiğim günü hatırlıyor musun?"

Rose, Jimin'e güven vermek için yaptığı hareketi yine tekrarlamıştı. Sağ elini karşısındaki gencin sağ eli ile birleştirmiş, onu bırakmayacağını anlatıyordu.

"Evet.."

"O sözüm hala geçerli. Seni çevremizdeki ruhlardan koruyacağıma söz veriyorum Jimin."

Jimin sessizliğini korumuş ve sulanan gözlerindeki yaşları reddetmişti.

"Her gün saat beş gibi yanında olacağıma söz veriyorum. Bana güveniyorsun değil mi? Ben sözlerimi tutarım."

Jimin evet anlamında kafasını salladığında, Rose diğer eli ile Jimin'in saçlarını okşamıştı.

"Yeni doktorun ile iyi geçin olur mu? Eğer dediklerini yaparsan bir an önce kötü ruhlardan kurtulabilirsin."

"Peki Rose noona. Fakat sana bir şey anlatmalıyım."

Rose, Jimin'in saçını okşayan elini indirmiş ve ciddiyetle onu dinlemeye başlamıştı.

"Ben bir kaç gündür ruhlar dışında başka birini de görüyorum. Ruhlardan daha korkutucu ve bana dokunabiliyor. Bu normal mi?"

Rose kaşlarını çatmıştı. Hastalığının ikinci evreninin bu kadar çabuk geleceğini düşünmemişti.

"Senden ne istiyor Jimin?"

Jimin'in yüzündeki gülüş solmuş ve ciddi bir hal almıştı. Rose ile göz kontağını kesip karşıdaki duvara bakmaya başlamıştı.

"Kan."

Demişti sadece. Jimin'in düz bakışları Rose'yi korkutmuş olsa bile sormaya devam etmişti.

"Kan? Kimin kanı?"

"Benim, senin, annemin ve babamın. Tüm çevremi istediğini söyledi. Onların tüm kanını kendisine getirmemi söyledi. Tabi ki ona kızdım ve gitmesini söyledim ama bana dedi ki; "Sadece kendinin ve tanıdığın tüm yakınlarının hayatına son verirsen seni yanlız bırakacağım." Ne yapmalıyım noona?"

Rose soğuk kanlı olmaya çalışmıştı. İşinde yeni sayıldığından bu çalıştığı ilk şizofren hastasıydı. Fakat şizofreni ile ilgili yeterince bilgisi vardı. Bunlar normal şeylerdi.

"Onu duymamaya çalışmalısn Jimin. Bırak konuşsun. Tek yapabileceği konuşmak olur. Sana zarar vermez. Biz seni iyileştirene kadar sabretmelisin. Bu senin görevin, bize yardımcı ol ve çabucak iyileş. Seni korkuttuğunda bana anlatabilirsin. Yanında olacağım."

Jimin baktığı yere daha çok odaklanmış gibi duruyordu. Rose'ye cevap bile vermemişti. Bir zaman sonra Rose tekrar konuştu.

"Peki Jimin, o şu an burada mı?"

Jimin duruşunu bozmadan hafifçe kafasını aşağı yukarı sallamıştı. Ağızı biraz aralık ve gözleri karanlıktı. Büyülenmiş gibi Rose'nin arkasındaki duvara bakıyordu.

"Nerede?"

Jimin gözlerini sakince Rose'ye çevirmiş ve gülümsemesini geri takınmıştı.

"Burada."

Tamam, bu durum garipleşmeye başlamıştı. Rose bozuntuya vermedi ve tekrar sordu.

"Elinle gösterir misin?"

Jimin sol elini yavaşça havaya kaldırdı. Rose nereyi işaret ettiğini görmek için kafasını yavaşça çevirdi.

Arkasını döndü. Jimin'in az önceden beri gözlerinin hapis olduğu duvardan bahsediyordu.

"Peki şu an ne yapmak istiyormuş?"

Rose, Jimin'e dönmeden duvara bakmaya devam ederek sormuştu.

Jimin bir süre sessiz kalmıştı. Tek ses ikilinin nefes sesiydi. Ürkütücü ortamdaki gerginlik artıyordu. Rose Jimin'in vereceği cevabı beklemekten başka bir şey yapmıyordu.

"Jimin?"

Rose, Jimin'i uyardığında genç adam kendine gelmiş ve doktorunu cevaplamıştı.

"Gözlerinin pınarlarından damlalarca kan akana kadar boğazını sıkmak istiyor."

Jimin'in verdiği cevaptan hemen sonra kapı sertçe açılmıştı. Bu gürültü Rose'nin korku ile yerinden sıçramasını sağladı.

"Ah böldüm mü? Çıkabilirim."

Gelen Jimin'in yeni doktoruydu. Rose rahat bir nefes alıp ayağa kalktı.

"Önemli değil. Bende gitmeliydim zaten."

Rose gülümsemiş ve ona mutlulukla bakan çocuğa bakmıştı. Evet, Jimin bazen ürkütücü olabiliyordu ama Rose alışmış sayılırdı.

Rose, Jimin'e el sallayıp dışarı adımladı. Arkadaşlarını bayağı ihmal etmişti. Birer kahve içseler fena olmazdı.

Doctor | RoséKookWhere stories live. Discover now