30- Takım, Mektup

630 50 69
                                    

"Ee öylece bir birimizi mi izleyeceğiz?" Dedi Jisoo.

Buluşmuşlardı ve iki dakikadır hiç bir şey demeden dikiliyorlardı. Jungkook sırtını duvara vermiş ve yeri izliyordu. Konuşmaya niyetli değil gibiydi. Jin bu sorumluluğu üstlendi. Soğuk sesiyle konuştu.

"Ne istiyorsunuz?"

"Arkadaşımızı tabi ki?" Diye ters bir cevap verdi Taehyung.

"Ben de arkadaşınızı istiyorum.." Dedi Jungkook alttan ikiliye bakarken.

"Bak psikopat.. Rose nerde söyle, keza oynayacak vaktimiz kalmadı." Dedi Jisoo.

Jungkook sinirle göz devirmiş ve dişlerini bir birine sürtmüştü.

"Sizce Rose'nin nerde olduğunu biliyor gibi mi görünüyoruz?" Dedi Jin.

"Jungkook kaçırdı, biliyor olmalı." Dedi Taehyung kaldırmadığı çatık kaşlarıyla.

"Öncelikle şu konuda anlaşalım, Jungkook kimseyi kaçırmadı. Rose sadece sinirlenmişti ve kendi isteğiyle Jungkook'la geldi. Ama bir sıkıntı var ki, başka biri Rose'yi kaçırdı."

"Ne?"

"O kişinin düşmanımız olduğunu bilmeniz yeterli. Ve biz şu an Rose'yi aramak yerine sizi ikna etmeye çalışıyoruz."

"Bir saniye.. Rose şu an kayıp mı?" Dedi Jisoo endişeyle.

"Anlayabilmene sevindim." Dedi Jin düz suratıyla.

"Polisi arıyorum." Taehyung kararlılıkla elini cebine attığında Jin, Taehyung'un kolunu yakaladı.

"Başımıza bela oluyorsunuz. Siz sadece bizden haber bekleyin. Onu bulacağız."

"Gidelim." Dedi Jungkook duvardan sırtını ayırarak.

"Bekleyin, biz de geliyoruz!" Dedi Jisoo bir adım atarak.

"Siz kimsiniz ki size güvenelim?" Dedi arkası dönük Jin, Jisoo'ya dönerek.

"Biz de gelmeyi teklif ediyorsak güvendiğimizden değil. Amacımız aynı olduğundan." Dedi Jisoo çattığı kaşlarıyla.

Jin, Jungkook'a dönerek fikrini bekledi.

"Umrumda değil. Her geçen saniye onu kaybediyorum." Jungkook diğerlerini beklemedrn yürümeye başladığında Jin nefesini dışarı verip arkasını döndü.

"Yürüyün."

Jin de yürümeye başladığında arkada kalan ikili yutkunup bir birinin ellerini tuttu. Bu sadece bir birlerine güç vermek içindi. Jin'in peşine takıldılar.

-

Evin önüne geldiklerinde merdivende oturmuş elleriniyle yanaklarını kavramış kız dörtlünün dikkatini çekti.

"Jennie?" Dedi Jin eve iyice yaklaştıklarında.

Kız kafasını heyecanla kaldırıp karşısındakilere baktı. Jungkook'u gördüğünde gözleri doldu. Dudaklarını ısırdı ve titrek bir nefes aldı. Kardeşi, abisi, dostu, sırdaşı yıllar sonra karşısındaydı. Bir daha onu görebileceğini asla sanmıyordu. Ayağa kalktı ve uyuşuk adımlarla ilerleyip Jungkook'a sıkıca sarıldı. Kollarını sırtında birleştirdi ve yanaklarından bir kaç göz yaşı düştü.

"İnanamıyorum gerçeksin.."

Jungkook derin bir nefes aldı ve kollarını Jennie'nin sırtına sardı.

"Merhaba Jennie, nasılsın?" Duygularını belli edemiyordu Jungkook ama ne yapacağını şaşırmıştı. Gençliği, çocukluğu karşısındaydı. Tekrardan liseli olası gelmişti dostlarını gördükçe.

Doctor | RoséKookDonde viven las historias. Descúbrelo ahora