23- Ev

1K 102 58
                                    

"Evet Lisa geldik giriyoruz şimdi."

Rose, Jungkook'a bile bakmadan gülümseyerek Lisa ile telefonda konuşuyordu.

"Tekrardan teşekkürler çok yardımcı oldun. Ben sana haber veririm."

Jungkook evin kapısını açmış ve sessizce içeri girerken Rose'ye dönmüştü.

"Peki, görüşürüz."

Rose telefonu kapatana kadar geniş gülümsemesini silmedi. Telefonu kapatıp cebine attığında yüzü eski donukluğunu aldı ve kollarını bir birine bağlayarak içeri girdi. Jungkook'un olduğu tarafa bile bakmadan içeri doğru yürüdü.

Jungkook buruklukla kafasını eğdi ve arkalarından kapıyı kapattı. Rose'yi takip ederek içeri doğru yürümeye başladı.

Rose, Lisa ile tanıştığı gün babasının emlak şirketi olduğunu öğrenmişti. Bu yüzden Lisa'yı arayıp yardım istemişlerdi. Telefonu ise bir takasçıdan Rose'nin kol saati ile almışlardı. Rose için sorun değildi. Bir daha araba koltuğunda yatmaktansa saatini verebilirdi.

Rose geldiği salonun ortasında dikilip etrafa bakınırken Jungkook'da onun arkasında hiç bir şey demeden öylece duruyor ve arkası dönük Rose'yi izliyordu.

Hata yaptığını düşünmüyordu Jungkook. Hastaneyi yaktığı için pişman da değildi. Yakmasaydı pişman olurdu. Ama Rose'nin hastanede bu denli yakınları olduğunu bilmiyordu. Rose'yi kendisine küstürecek kadar yakınları..

Rose odadan çıkmak in arkasını döndüğünde Jungkook'la burun buruna geldi. Aniden karşısına çıkan Jungkook onu korkuttuğu için ağızından "hih" sesi çıkıvermişti.

Jungkook ilk defa çatık olmayan kaşlarıyla Rose'ye bakarken roller değişmiş gibiydi. Rose'nin kaşları çatık, memnuniyetsiz bir yüzü vardı.

Rose bir şey demeden yanından geçip gidecekti ki Jungkook yana bir adım atıp onun önünü kesti. Rose sinirle kafasını kaldırıp Jungkook'a baktı.

"Ne?!"

"Sadece sana biraz daha bakmak istiyorum."

Jungkook gülümsemiş ve elini kaldırmıştı. Rose geri çekilmek üzereyken elini onun saçlarına koydu.

"Bana sarılıp saçlarımı okşuyordun. Artık yapmıyorsun."

Gülümseyerek konuşuyordu Jungkook. İçindeki özleme inat gülümsüyordu.

"Ben onu sen sinirlendiğinde yapıyordum. Ama artık ben sana sinirliyim Jungkook."

Jungkook parmaklarının ucuyla yumuşak sarı saçları okşamıştı. Sarı saç Rose'ye gerçekten çok yakışıyordu. Yanakları pespembe, saçları kendisinden bağımsız uçuşuyordu adeta. Melek gibiydi gerçekten.

"O zaman ben senin saçlarını okşarım."

Rose yumuşamak istemişti ama olmuyordu. Yoongi'nin geçen söyledikleri içine oturmuştu. Haklıydı çünkü. Jungkook kolay affedilecek bir şey yapmamıştı.

"Saçmalama, çekil hadi."

Rose, Jubgkook'un elini itip gitmek için hamle yaptığında kendine sarılan kollar onu durdurdu.

Gözlerini sıkıca yumarak konuştu Jungkook. "Gitme benden. Bir tek sen varsın çünkü. Saf ve güvenilirsin. Enerjimi senden alıyorum. Seni seviyorum.."

Rose kalakaldı. Ne diyeceğini düşündü. Ne yapacağına karar veremedi.

İki ay önceki Jungkook'u düşündü. O sadece hastasıydı. Kötü bir geçmişi vardı. Onunla tek alakası doktoru olmasıydı. Ama şimdi öyle değildi. Jungkook tamamen başka biri gibi, tamamen başka bir yerde, tamamen başka duygularla karşısındaydı. Bırak hissettiklerini söylemeyi, konuşmayan bu adam çok değişmişti. Belki de sadece Rose içindi. Bilemiyordu..

Sarılmak istedi. "Ben de seni seviyorum Jungkook." demek istedi. Ama bu kadar çabuk eriyemezdi. Bu kadar hızlı yumuşamamalıydı. Aklına yaptığı kötü şeyleri getirmeye çalıştı.

Eski doktorlarına yaptıklarını, Rose'ye söylediklerini, kendini yaraladığını, hastaneyi yaktığını, insanların ölümüne sebep olduğunu ve Jimin'i yaraladığını. Bunları düşündü Rose. Onun psikopat olduğunu düşündü. O halde bu psikopat adamla ne işi vardı?

Dünya da sevilecek erkek mi kalamıştı ki bu cani adamı seviyordu? Kader mi çıkarmıştı karşısına onu?

Bir sürenin ardından toparlandı Rose. Ellerini Jungkook'un omuzuna yerleştirdi ve onu geri itti. Hiç bir şey demeden yere bakarak yanından geçti ve gitti.

Jungkook'da, Rose'nin arkasında duvara bakar vaziyette kalmıştı. Artık kendisini seviyormuydu Rose? Ama vaz geçmeyeceğini söylemişti. Yalancı değildi Rose. Ona güveniyordu Jungkook, Rose onu yarım bırakmazdı.

Bırakmazdı değil mi?

Çok üzgünüm sık bölüm atamıyorum. Wattpad'a girmeye hevesim olmuyor girdiğim gün yazıp hemen atıp çıkıyorum.
Mental olarak uzun zamandır hiç iyi değilim. Okulda her açıdan sıkıntı içersindeyim. Dedem vefat edince de tüm hayatımız değişti, taşındık falan. Sürekli canım daralıyor. İyi olmaya çalışacağım👌

Bir kaç şey sormak ve söylemek istiyorum. Umarım cevap verirsiniz.

Sevdiğiniz bir shipi yazar mısınız? (kız-erkek)

Sevdiğiniz gay bir shipi yazar mısınız?

Sevdiğiniz lez bir shipi yazar mısınız?

Bir de alakasız bir soru, on birinci sınıfta nakil yapılıyor mu bilen var mı? Google'a falan baktım ama anlamadım tam.

Son olarak; biliyorum aktif olmayan bir kitaba sahibim. Bu da sadece benden kaynaklı çünkü sık bölüm atmıyorum. Ama okuyanlar yorum yazarsa çok mutlu olurum. "amaan yazsam ne yazmasam ne" diye düşünmeyin ben oy'dan çok, gelen yorumlara seviniyorum.

Kitabı kitaplığından kaldırmayıp bölüm attığımda gelen, yorum yazan güzellikler, sizi çok seviyorum teşekkürler💕💕

Doctor | RoséKookWhere stories live. Discover now