19.Bölüm: Sorun

58.9K 2.8K 512
                                    

Yaslan göğsüme sevdiğim
Benim gönlüm gök gibidir açık deniz gibidir
Pas tutmaz benim içim yeryüzü gibidir
Toprak gibidir
Sen ki bulut gibisin
Ay gibisin güneş gibi bazen

  -Erdem Bayazıt

🍃

Akşamın sessizliği gündüzün gürültüsünü bastırmıştı, cadde boyunca dizili olan dükkanlar bir bir kepenklerini indirmeye başlamıştı.

"Kapatacak mısın? Birlikte çıkalım."
Enes kendi işlerini hallettikten sonra soluğu Mahir'in yanında almıştı, hem sohbet etmişlerdi hem de gelen müşterilerle ilgilenmişlerdi.

Mahir işaret parmağının ucuyla sağ kaşının köşesini kaşıdı, gözlerini kısarak önündeki faturaları inceledi, henüz halletmesi gereken belgeler vardı, sol kolunun bileğindeki kahverengi ince saatine göz attı. Neredeyse dokuz buçuk olacaktı, yarına bırakmayı daha mantıklı bulmuş olmalıydı ki Enes'e döndü, "Kalkalım, yarın hallederim artık."

İkisi el birliğiyle ortalığı toparlayıp dışarı çıktılar, Mahir kapıyı kilitledikten sonra kepenkleri indirdi, demirlerin ucuna asma kilitleri geçirdikten sonra eliyle ileri geri yaparak kontrol etti, herhangi bir sorun göremeyince anahtarı cebine sıkıştırıp çöktüğü yerden doğruldu.

"Tamam mı?" 

"Tamamdır kardeşim," dedi Mahir  arkadaşına bakarak.
Onlar gibi işlerini bitirip çıkan birkaç esnafa selam verip ayak üstü konuştular.
"Şu gelen Serhat değil mi?" Mahallenin fırıncısı Ahmet abinin sesiyle Enes kafasını sol tarafına çevirdi.

Serhat geliyordu, iki adımından birinde yalpalıyordu. Üzerine geçirdiği siyah gömleğin üç düğmesini açmıştı, saçları ruhunu yansıtır gibi karmakarışıktı.

Enes elini Mahir'in omuzuna attı, sıkıca kavradı, gözlerinin içine baktığında arkadaşının kendini tutmaya çalıştığını gördü, Mahir'in kasılı çenesinden dolayı yanakları içine göçmüştü.

"Ooo," dedi Serhat dilinin döndüğünce. "Sevdiğim kadının, sevdiği adam da buradaymış." Gözlerini Mahir'in üzerine dikti.

"Siktir git, belanı benden bulma akşam akşam."
Mahir boyun damarlarının gerildiğini hissedebiliyordu.

"Hayırdır oğlum, bu ne hâl?" Yaşlı adam gençlerin birbirine attığı öfkeli bakışları farketmişti.
"Bir şey yok Ahmet abi, sen bak işine biz seni işinden alıkoymayalım."
Enes adamı kibarca kovuyordu ama meraklı gözlerin böyle kolay ikna olacağından emin olamadı.

Yaşlı adam kafasını sallayıp arkasını dönse de durup durup bakmaktan geri kalmıyordu.

"Sürprizimi beğendiniz mi?" Serhat dengesini kurmaya çabalarken bile Mahir'i çıldırmayı başarıyordu.
"Dikilmedin karşıma, Leyla mı izin vermedi yoksa?"
Mahir Enes'in onu tutan kolunu geri itip Serhat'ın çenesini kavradı, olağan gücüyle sıkarken birbirine geçirildiği dişlerinin arasından fısıldadı.

"Onun adını ağzına almayacaksın, bir daha böyle boktan işlere girişmeyeceksin."
Ellerinin arasında duran yüzü geriye savurarak bıraktı.
Kafasını sağa sola çevirerek boynunu esnetmeye çalıştı, bir nebze rahatlama umuduyla.
"Ayık kafayla çık karşıma, böyle götünden donunu alsam karşı koyamayacak bir hâlde değil!"

Leyla Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang