36.Bölüm: Göğsünde Sevda

32.2K 1.7K 272
                                    

Sevmek mükemmel bir iş delikanlım,
Sev bakalım!
Madem ki kafanda yıldızlı bir gece var,
Benden izin sana.
Sev, sevebildiğin kadar.

- Nazım Hikmet


🍃

"Hepsi sözleşmişler, başka açıklaması olamaz." Yatağın üstüne fırlattığım elbise öbeğini karıştırıp içlerinden birini çekiştirip aynada kendime baktım, bu elbise anca koca göbeğimi kapatırdı. "Hepsi," dedim bu aralar sık sık olduğu gibi nefes nefese kalarak. "Evlenmek için benim hamile kalmamı beklediler." Kapını köşesine yaslanmış, kollarını göğsünde bağlamış olan Mahir'e baktım.

"Haklısın sevgilim," Mahir kafasını aşağı yukarı sallayarak beni onayladığında kaldığım yerden devam ettim. "Şiştim, bir dünya oldum. İnat eder gibi kız isteyeceğiz diyorlar." Başka bir elbiseyi alıp ikisi de elimde havaya kaldırdım, bunlara bedenimin yarsını sığdırabilirsem kendimi alnımdan öperdim.

"Ama Mahir, bak söylüyorum." Elimdekileri fırlatıp dolabın karşısına geçtim, askıları birbiri ardı iterken umutsuzdum. "Eğer o kız istemenin ortasında doğurmazsam bana Leyla demesinler."

"Doğur güzelim, en doğal hakkın." Benim yüksek perdeden çıkan sesime zıt bir şekilde sakindi. Bu süreçte geliştirdiği en büyük taktik suyuma gitmekti.

"Sana sıçramayayım diye her dediğimi onaylıyor musun sen?" Gözlerimi kısarak ona döndüğümde sırtını dikleştirip bana doğru bir adım attı.

"Hayır hayatım," yüzünde güzel bir gülümseme oluştu. "Bak bunu onaylamadım." Sırtıma saplanan ağrıyla elimi belime attığımda yanaklarımı tutup yüzünü kendine doğru kaldırdı, dudaklarımı konan yumuşak öpücüğün ardından, sıcak avcunun baskısını karnımda hissettim. "Gidip Karaca'yı abime isteyelim, sonra hepsinin burnundan getirirsin."

"Ayhh," dedim neşeli bir çığlık atarak. "Gökhan abim evleniyor." Ne yapacağını bilmez bir halde kafasını aşağı yukarı salladı, duygu geçişlerime yetişmekte zorlanıyordu, biliyordum. "O zaman ben hazırlanayım." O kadar büyük sırıttım ki, gözlerim kısıldı.

"O zaman ben de sana süt hazırlayayım," İç çekmeli bir nefes alıp alt dudağımı yaladım, "Neyli ?" Topuzumdan fışkıran saçlarımı geriye doğru ittim. "Kakaolu," Elini tokama atıp saçlarımı çözdü, enseme dağılan küçük saçlarımı parmaklarıyla tarayarak bir araya getirip beni rahatsız etmeyecek şekilde topladı.

"Hemen yap ama" kısık sesle mızmızlandım, şu an vücudumun tek ihtiyacı kakaolu sütmüş gibi hissediyordum.

"Hemen yaparım"

Mahir mutfağa girdiğinde bende elimi kurtarıcım olan likralı elbiselerden birine attım, neyse ki ben genişledikçe onlarda genişliyorlardı. Kahverenginin en açık tonlarından birine sahip olan, omuzlarımdan birini açıkta bırakan elbiseyi üzerime geçirip yandaki fermuarı çekerken kasıklarıma saplanan sancıyla öne doğru eğildim. Elimi dizime yaslayıp derin derin nefesler aldım, sekiz buçuk ayın bana getirisi yalancı sancılar olmuştu.

"Az önce ahkâm kesiyordun, doğurmazsam bana da Leyla demesinler diye. Ne oldu?" Kendi kendime paylarken burnumdan aldığım nefesleri ağzımdan veriyordum. "Az daha dayan anneciğim. Amcanın günü bugün." Avuç içimle karnımı boya okşadığımda kesilen acıyla belimi doğrulttum. "Harikasın oğlum." Yarıda kalan fermuarı yukarı kadar çekip aynanın karşındaki pufa oturdum, yüzüme uygun olan nemlendiricilerden birini yüzüme yaymaya henüz başlamışken Mahir elinde kocaman bir sütle içeri girdi, elimdeki işi hemen bırakıp elimi ona uzattım, yüzündeki güzel gülümsemeyle bardağı avucuma bıraktı. "Teşekkür ederim." İlk yudumu aldığımda zevkle inleyip gözlerimi yumdum.

Leyla Where stories live. Discover now