Özel Bölüm

44.5K 2.1K 223
                                    

“Gülleri sarı severim, toprağı ıslak.
Türküleri yanık, şiirleri hoyrat!
Havayı nemsiz, çayı demsiz
Bir seni olduğun gibi,
bir seni herşeye rağmen.
Bir seni, hâlâ.”

🌾Ümit Yaşar Oğuzcan

Mevsimlerden bahar, aylardan nisan, günlerden Cuma, kısacası tüm sevdiklerim bir aradaydı, kalçamı yasladığım öğretmen masasından ayırıp sıraların arasında gezinmeye başladım, öğrencilerden birisi kafasını kaldırıp duvardaki saate baktığı sırada onunla göz göze geldim. Gerginliği yüzünden okunuyordu, tebessüm ettiğimde kasılan surat ifadesi gevşedi. Tekrar önündeki sınava döndü, dakikalar işlerken sınıfa sessizlik hâkimdi.

"Öğretmenim bitti," bana uzatılan kâğıdı sıcak olduğunu düşündüğüm gülümseme ile alıp masama doğru döndüm. Sınavı bitiren öğrenciler arasında minik bir fısıldaşma olunca, işaret parmağımı dudağıma yasladım "Ştt, çocuklar sınav hâlâ devam ediyor." Sesimi daimi olarak alçak ve yumuşak tutmaya özen gösteriyordum. Utangaç bir gülümseme ile önlerine döndüklerinde yazılı kâğıtlarını bir araya toplayıp dosyanın içine yerleştirdiğimde sona kalan birkaç öğrenci de kâğıtlarını getirmiş, sınıf toparlanmaya başlamıştı. En sona kalan Orhan da elindekini masaya bırakınca onu da alıp dosyanın ağzını kapadım.

Çekingen bir ifadeyle masanın başında durunca işimi bırakıp ona döndüm, "Nasıldı bakalım? Korktuğun kadar var mıymış?" Sınav kaygısı epey yüksek, arkadaşlarına göre içine kapanık bir çocuktu.

"Hayır öğretmenim," dedi ondan beklemediğim bir coşkuyla. "Hepsini yapabildim. Tabi arada yanlışlarım olabilir ama bence yüksek bir not alacağım." Bu özel okulda işe başlayalı henüz bir sene oluyordu, gözlemlediğim kadarıyla mesafeli bir çocuktu ancak kabuğu yavaş yavaş kırılmaya başlamıştı bile.

"Tebrik ederim, benim yapacağından hiç şüphem yoktu." Yüzüne daha geniş bir gülümseme yayıldı, gözleri ışıldadı adeta. "Teşekkür ederim," sesindeki minnet apaçık ortadaydı. Karşılık olarak saçlarını okşadım, o esnada çalan zil büyük bir curcunanın başlangıcı oldu, merdivenlerde koşuşturan öğrencilerin arasında sıyrılıp bahçeye çıktım, geniş alana dağılan öğrencileri düzgün sıralar oluşturmaya teşvik eden öğrencilerin arasına karışıp kendi sınıfım ile ilgilendim, yapılan istiklal marşını törenin ardından yüzümde yorgun bir gülümseme vardı.

"İyi tatiller öğretmenim," yanından koşup geçen öğrencilere gülümsedim. "İyi tatiller," karşılığını alınca el sallayıp uzaklaştı. Bunun benzeri diyaloğu on kez kurduktan sonra nihayet okulun bahçesinden çıkmıştım. Araba bugün Mahir de olduğu için toplu taşıma ile dönecektim, resmen ayaklarımı sürüye sürüye bindiğim otobüs nihayet beni evime ulaştırmıştı. Daha doğrusu annemin evine...

Zili çaldığımda kapı aralandı, içeriden çocuk çığlıkları geliyordu.

"Hoş geldin annem," Emine anne yüzünden yorgunluk akarak bana baktı.

"Hoş buldum, içeride cümbüş var herhalde." Ayakkabımı çıkarıp çantamı vestiyere asarken elinde süt dolu tepsi ile koridordan geçen Gamze abla yanıtladı beni.

"Hem de en renklisinden," kıkır kıkır gülüşüne bakılırsa onun enerjisi yerindeydi.

"Geç annem geç, kafan biraz daha şişsin," tatlı sitemi beni güldürdü.

Leyla Där berättelser lever. Upptäck nu