27. Bölüm: Tamamlanmak

47K 2.4K 428
                                    

Bir gül, dikeniyle yeşeriyor göğsümde,
Yürek, dalında titriyor.
Dudağının kenarını ısırıyor bir kadın,
Yarı beline kadar sevdaya batıyor.
Ve büyüyor bu aşk,
Kök salıyor.
Ele geçiriyor her ne varsa,
Diz çöktürüyor.

Bölüm şarkısı: BaBa Zula- Bir Sana Bir de Bana (Multimedya da)

🍃

10 Ay Sonra

İnsan nasıl unutur çektiği acının sancısını, umudunun sızısını? Unutmuyoruz da büsbütün alışıyoruz. Zaman aktıkça eksiliyor, buna rağmen mütemadiyen soluk alıp veriyoruz.

Sayamadığım bilmem kaçıncı soluğumu alıp verdim, parmak uçlarımla önümdeki toprağa küçücük bir oyuk açtım, saksıdaki henüz fide halindeki kadife kırmızı gülü açtığım çukura yerleştirdim, etrafa dağılmış toprağı kenarlarına sıkıştırdım. Kenarına oturduğum beyaz mermere saçılan toprak parçalarını elimle iteledim.

Mezarlık bomboştu, yere düşen birkaç yaprak çıtırtısı dışında hiç ses yoktu, birkaç kuş konduğu dalları birbirine vuruyordu. Diktiğim ikinci çiçeğin yapraklarını sevdim usulca, güzel kokusu parmak uçlarıma bulaştı.

"Beğendin mi çiçeklerini?" Suyu usulca dökerek toprağı ıslattım. "Bunlar en sevdiklerindi." Göğüs kafesimi dolduran bir nefes aldım.

"Baba biliyor musun geçen hafta mezun oldum, artık öğretmenim." Gururla başımı dikleştirdim, ardından yanaklarımı pembeleştirecek bir utangaçlıkla geri eğdim. "Bir de şey..." diye geveledim ağzımın içinde. "Biz Mahir'le evleniyoruz." Kucağımda birleştirdiğim ellerimle oynadım, "Öyle çok isterdim ki yanımda olmanı." İç çektim ama bu defa ağlamadım, ona güzel haberler vermeye gelmiştim. "Sen zaten hissetmiştin her şeyi, daha küçücükken kıskanırdın beni ondan." Dudağımın kenarı hafifçe kıvrıldı. Kafamı biraz hızlı kaldırınca saçlarımın üzerine örttüğüm siyah örtü geriye doğru kaydı, yakalamak için elimi atmıştım ki başka bir el saçlarımı okşayarak şalımı düzeltti.

"Umarım beni babama şikâyet etmiyorsundur." Mahir'in tok sesi kulağıma dolunca kafamı hafifçe ona doğru çeviriyorum."

"Bir başlasam sabaha kadar bitmezdi, o yüzden onu başka güne bıraktım." Ona bakıp beğenmezce burun kıvırdım.

"Baba bakma sen kızına, biliyorsun pek sever nazlanıp abartmayı."

"Aaa! Sensin nazlı." Oturduğum yerden kalkıp karşısına dikildim. "Ayrıca o benim babam." Kollarımı göğsümde birleştirdiğimde bıyık altından güldü.

"Babamın önünde bunu mu tartışacağız?" Boğazını temizlese de sesindeki gülümsemeyi yok edememişti.

"Tartışırım tartışmam sana ne, benim babam sonuçta."

"Ne diyorsun baba, sence yol yakınken vazgeçsem mi?" Kuşlar için getirdiğimiz yemi ağaç kenarlarındaki boş kutulara boşaltmak için bir iki adım uzaklaştı.

"Benim daha çok işime gelir." Suratımı asınca eğildiği yerden doğrulup ellerini silkeledi.

"O zaman al mektuplarını, ver mektuplarımı."

Leyla Where stories live. Discover now