3.Bölüm: Mahir'in Terazisi

71.2K 3.8K 512
                                    


"Yıkılmak sadece binalara mahsus bir şey değil ki Züleyha. Bir insanın, bir cümle ile yıkıldığını gördüm ben defalarca."

                    - Cahit Zarifoğlu

🍃

Başım onun omzuna yaslıydı, başım ki en çok onun omzunda huzur buluyordu, kafası kafamın üzerindeki yerini almıştı. Sokak aynı sokaktı, park aynı parktı. Peki ya biz? Biz aynı mıydık? Hiç sanmıyordum. Neyin değiştiğini içimde bir yerlerde çözemiyordum ama farklıydı işte.

"Eve dönelim mi?" Derin nefes aldığını hareket eden omzu sayesinde hissedebilmiştim.

"Gidelim, yarın okulun var. Dinlenirsin."

Suratıma yerleşen derin gülümseme ile yerimden doğrulup elimi ona uzattım, o istemese yerinden bile kıpırdamayacağını biliyordum. Avucumu kavrayınca yukarı doğru çektim, kalkıp kolunu omzuma doladı, adımlarımız belirli bir ritmi tutturmuş gibi ahenkliydi.
"Şu konser için Sevda teyzeden izin aldım."

"Valla mı?"

"Valla."

"Mahir çok teşekkür ederim." Yanağına kondurduğum öpücükle duraksadı.

"Bak ama orada sana laf söz eden olursa bir dakika durmam."

"Tamam, tamam."

"Karşılığında ıspanaklı börek istiyorum ama."

"Yanına mercimek köftesi de benden olsun." İkisini de çok severdi, ben yapınca daha çok severdi.
"Valla mı?
Sırıtarak sorduğu soruya sırıtarak cevap verdim.
"Valla."
Sakin adımlarla evin önüne geldiğimizde Mahir'in arabasına yaslanmış olan Serhat abiyi gördüm.

"Serhat, hayırdır kardeşim?"

"Seninle konuşmak istiyordum, Emine teyze evde olmadığını söyleyince burada bekledim, mühim."
Cümlesinin sonunda gözlerimin içine baktı, sıkıntılı bir nefes ciğerlerime doğru yol alırken kafamı hafifçe iki yana salladım.
Mahir'in en yakınlarından biri sayılırdı o , çok kez birbirlerine sırtlarını yaslamışlardı.

"Tamam," bana döndü gözleri. "Leyla sen eve çık, biz de konuşalım."

"Bende kalsaydım Mahir."
Gözleri evimin penceresine değdi.
"Bak Sevda teyze pencerede bekliyor, bekletme hadi." Sağ eli saçlarımı okşadıktan sonra hafifçe belimden eve doğru çevirdi.
Gözlerim Serhat'ın sıkılı olan yumruğuna dokundu, gözlerine bakmaya cesaret edemedim.

Apartmanın demir siyah kapısına ulaştığımda omzumun üzerinden ona baktım, başını eğip gülümsedi. Girdim içeri, kapı kapanana kadar çekmedi gözlerini.
Merdivenlerden çıkıp evimin kapısına ulaştığımda annemi kapıda beklerken buldum.
"Anneciğim ne bu suratının hali?" Kızıp tatlı tatlı söylenmesi gerekirken endişe doluydu sesi. Elleri yanaklarımı kavradıktan sonra alnıma çıktı, kendince ateşimi kontrol etti.

"Bembeyaz olmuşsun sen, biri bir şey mi dedi?"

"İyiyim ben."
İçeri geçip pencerinin kenarında duran koltuğa oturdum, gözlerim aşağıyı taradı, yoklardı. Dalgınca kucağımda birleştirdiğim ellerime çevirdim bakışlarımı, içim çekilmiş gibiydi. Arsız bir korku damarlarımda kol geziyordu. Huzursuzluk şimdi bir beden bulmuş, meyve veren ağaçlarını suluyordu. İçimi kaplayan bu manasız  sıkıntının kaynağını arıyordum, küçükken kaybettiğim bir oyuncağı arar gibi.

Leyla Where stories live. Discover now