*46* Elinde Olan Bir Tek Bu Hayatın

En başından başla
                                    

Bir kez daha gözlerim şaşkınlıkla kocaman olmuş bir şekilde Bella'ya bakıyordum, bu sözleri ondan duymayı asla ama asla beklememiştim. Gerçekten de yıllardır aynı odayı paylaştığım, birlikte gülüp birlikte ağladığım arkadaşımın yerini taş kalpli bir canavarın almaya başladığına o kadar emin olmuştum ki Regulus ile olan konuşmalarını dinledikten sonra! Şu anda yaşanan her şey gerçeküstü geliyordu.

"Ben... Önümüzdeki kaçınılmaz sonu en az acıyla atlatabilmek için etrafıma duvarlar örmenin; soğuk ve umursamaz davranarak seni, kendimden uzaklaştırmanın tek mantıklı yol olduğuna inanıyordum ancak," diye açıklamaya devam etti Bella. Şu anda yaptığı şeyin –hatasını kabul edip gerçek duyguları hakkında konuşmanın –onun için ne kadar zor olduğunu çok iyi biliyordum, sonuçta Bella'yı tanıyordum. O güçlü, vurdumduymaz Black kızı imajını bir kenara atıp bana içini dökmesi çok... Özel bir şeydi "Dün söylediğin şeyler yüzüme bir tokat gibi çarptı, Tasha. Seni seven ve ne olursa olsun seni terk etmeyen arkadaşlarının arasından ne zaman düştüğümü sorgulamaya başladım ve bütün gece gözüme uyku girmedi. Ben en güzel anılarımı seninle biriktirdim, en zor anlarımda yanımda her zaman yanımda sen oldun ve bütün bunlar –birlikte geçirdiğimiz onca sene ve üstesinden geldiğimiz onca zorluk –bir gecede silip atılabilecek türden, sıradan şeyler değil."

Lucius, Rodolphus ve Cissy yavaşça ayaklanıp yanımıza doğru ilerlemeye başlamıştı ancak hala onların varlıklarından bir haberdim, sadece ve sadece Bella'nın koyu renk gözlerine bakıyordum. Sözleri beni öylesine derinden etkilemişti ve öylesine hazırlıksız yakalamıştı ki ne yapacağımı şaşırmıştım, sadece onu dinliyordum.

Bella'yı ellerimi tutarken ve diğerlerini de etrafımızda dikilmiş, düşünceli bir şekilde bizi izlerken gören Severus, yatakhaneden aşağı inip Ortak Salon'un çıkışına doğru ilerlerken tek kaşını kaldırıp ne yapıyorsunuz dercesine bir bakış attı –ben elbette bunun da farkında değildim. Severus'un soran bakışlarını yakalayan Lucius ise önemli değil anlamında sağ elini havada salladı.

Derin bir nefes alan Bella, yumuşak bir tonla konuşmaya devam etti "Ben diyorum ki, altı ay sonra karşılaşacağımız korkutucu senaryolar ile bırakalım da gelecekteki Natasha ve Bellatrix ilgilensin –bizler ise anı yaşayalım. Sonuçta bu zamanlarımızı ne kadar istersek isteyelim geri getiremeyeceğiz." dedi ve üzgün bir gülümseme dudaklarına yayıldı "Beni affedebilecek misin?"

Hızlıca onaylarken bir yandan da sırıtmaya başlamıştım "Ben de seni kaybetmek istemiyorum, Bella. Bu kadar erken değil." dedim, bunu duyan Rodolphus'un dudağı hafifçe yukarı kıvrıldı.

"O zaman," dedi Rodolphus ve Lucius'a kısa bir bakış attı. Onun sesini duymamla beraber başımı sola çevirip başımızda dikilen üçlüye bakmıştım –orada olduklarını yeni fark ediyordum "Grup kucaklaşması!"

Ben kahkaha atarken Lucius beni sol kolumdan yakaladığı gibi minik çemberimizin tam ortasına çekivermişti "Hey, ben neden ortadayım?" diye sordum, arkadaşlarım kollarını birbirlerinin beline dolayıp çemberi daraltırken. Birkaç saniye sonra hepimiz birbirimize yapışmıştık.

"Çünkü sen son günlerde kocaman bir negatif enerji topu oldun, biraz pozitif enerji aktarmamız gerekiyordu!" diye açıkladı Cissy, gülmeme neden olarak. Yani, haklıydı, ayaklı bir negatif enerji topuna dönüşmüştüm.

"Tamam, pekâlâ, bu kadar enerji aktarımı yeter nefes almak istiyorum!" diye söylenirken bir yandan da çemberi kırmak için arkadaşlarımı itekliyordum "Hadi ama!"

Lucius geriye çekilirken gülüyordu "Tahmin ettiğimizden çok bile dayandın," dedi ve deri koltuklara ilerlemeye başladı. Diğerleri de onu takip ediyordu. Her zamanki yerlerine yerleştikten sonra –Lucius ve Cissy ikili koltukta, Bella ve Rodolphus ise üçlü koltuktaydı –Rodolphus, yatakhaneye ilerlemekte olan bana seslenmişti.

Insensitive ➳ Sirius BlackHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin